Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Ebu Salebe ile İlgili Rivayet Sahih midir?

M Çevrimdışı

Molla_efendi

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
selamun aleykum Allah c.c. kolaylık versin sizlere kardeşler ebu salebe diye bir hadis var aşağıda aktardım bu hadis mi öncelikle hadis ise nerde geçiyor ben araştırmama rağmen bulamadım bu konuda yardımcı olursanız çok sevinirim KARDEŞLER ?

Ebu Ummet-ul Bahilî'nin rivayet ettiğine göre Salebe İbni Hâtip Peygamber'imize
" Ya Rasûlallah, Allah'a duâ et de bana mal versin" dedi.

Peygamber'imiz onun bu arzusunu
"Yâ Salebe, şükrünü edâ ettiğin az mal, şükrünü yerine getiremeyeceğin çok maldan daha iyidir." diye karşılık verdi.
Salabe yine de "Ya Rasûlallah , Allah'a dua et de bana mal versin" diye ısrar etti.
Peygamberimiz ona
"Ya Salabe, beni misâl almak istemezmisin? Allah'ın Rasûlu gibi olmak istemezmisin? Nefsimi kudret elinde tutan Allah'a yemin ederek söylüyorum ki, dağların benim için altın ve gümüş olmasını dilesem, olurlardı." diye cevap buyurdu.

Salabe bu sefer dedi ki, "Seni Hak dinle peygamber gönderen Allah'a yemin ederim ki, bana mal versin diye Allah'a dua edersen, her hak sahibine hakkını vereceğim., şöyle şöyle yapacağım."

Bunun üzerine Peygamber'imiz "Allah'ım, Salabe'ye mal nasib eyle" diye dua etti. Salabe de koyun edindi.

Salabe'nin edindiği koyunlar böcek gibi üredi. Öyle ki, sürüsüne Medine dar geldiği için vâdiye taşındı. Bu yüzden öğle ve ikindiyi cemaatle kılıp, diğer vakitler cemaatten geri kalmaya başladı. Bu arada sürü üremesine devam ettiği için Salabe başka bir yere taşınmak ihtiyacını duydu ve Cuma'dan başka hiçbir namazı cemaatle kılmamaya başladı.

Derken sürü böcek gibi üremeye devam etti. Salabe de Cuma günleri kervanların yoluna çıkarak Medine'de olup bitenleri öğrenir oldu.

Bir gün Peygamber'imiz "Salabe ne yapıyor?" diye sordu. O'na "Ya Rasûlallah, sürü edinince Medine'ye sığmaz oldu" diye başlayarak olup bitenleri anlattılar. Peygamber'imiz "Yazık Salebe'ye, yazık Salebe'ye yazık Salebe'ye" diye buyurdu.

Bu sırada "Onların mallarından belirli bir sadaka al, böylece onları temizlemiş ve nefislerini arındırmış olursun. Onlar için duâ et, senin duân onları huzura kavuşturur."(Tevbe süresi âyet: 103) meâlindeki âyet inerek zekat vermek farz kılındı.

Peygamber'imiz Cuheyne kabilesi ile Beni Suleym kabilesinden iki kişiye yazılı bir emirname verip zekât toplamakla görevlendirdi., onlara "Saleb Bin Hatib ile Beni Suleym'den falan adama varıp zekâtlarını alın" diye emir verdi. Adamlar yola çıkıp Salebe'ye vardılar, Peygamber'imizin emirnamesini okuyarak kendisinden zekâtını vermesini istediler.

Salebe tahsildarlara "Bu cizyeden başka birşey değil, Bu cizyeden başka birşey değil, Bu cizyenin kardeşidir, gidin işiniz bitince bana yine uğrayın" dedi.

Bunun üzerine tahsildarlar Suleymi'ye yöneldiler. Suleymi onların geldiğini duyunca develerin en semizini seçerek onu zekatlık olarak ayırdı ve tahsildarları onunla karşıladı. Tahsildarlar bunu görünce " En semiz deveyi vermen gerekli değil, o yüzden bunu senden almak istemiyoruz" dediler. Suleymi "Ne münasebet alın onu, ben gönül hoşnutluğu ile veriyorum. Onu siz alasınız diye ayırdım." dedi.

Tahsildarlar görevlendirdikleri diğer zekâtları toplamayı bitirince geri dönerken Salebe'ye bir daha uğradılar, zekâtını vermesini istediler. Salebe bu sefer onlara "Yanınızdaki yazıyı gösterin" dedi. Yazıya göz atarken yine "Bu cizyenin kardeşidir, siz gidin ben ne yapacağımı düşüneyim" dedi.

Tahsildarlar Paygamber'imize döndüler. O onları görür görmez daha kendileri ile konuşmadan "Yazıklar olsun Salebe'ye" dedi. ve Suleymi'ye duâ etti. Tahsildarlar da Peygamber'imize gerekSalebe'nin ve gerekse Suleyni'nin nasıl davrandığını anlattılar. Bunun üzerine Allah (C.C.) Salebe Hakkında:

"Onlardan bir kısmı "Eğer Allah bize mal bağışlarsa mutlaka zekat verir ve mutlaka salihlerden oluruz" diye söz verdiler. Fakat Allah onlara mal bağışlayınca onu cimrilik ettiler, arka dönüp sözlerinden caydılar.

Allah da kendisine verdikleri sözden cayarak yalan söyledikleri için O'nun karşısına çıkacakları güne kadar kalblerine nifak ekmek suretiyle onları cezalandırdı." (Tevbe Suresi, Ayet: 75-77) mealindeki ayet indi.

Bu sırada Peygamber'imizin yanında bulunan Salebe'nin bir akrabası, inen ayeti duyunca Salebe'ye vararak ona "Yâ Salebe, anan ölesi, ulu Allah senin hakkında öyle şöyle bir ayet indirdi." dedi.

Bunun üzerine yola çıkan Salebe, Peygamber'imize vararak zekatını almasını istedi. Peygamber'imiz kendisine
"Allah, bana senden zekat almayı yasakladı" diye cevap verdi.

Peygamber'imizin bu cevabı üzerine Salebe başına toprak serperek döğünmeye koyuldu.

Peygamber'imiz ona
"İşte senin amelin, verdiğim emri yerine getirmedin." dedi.Peygamber'imiz (aleyhissalatu ve sellem) vereceği zekâtı almak istemeyince evine döndü.

Peygamber'imiz (s.a.v.) Ahirete göçünce Salebe, zekât borcunu Hz. Ebû Bekr'e getirdi, fakat Ebû Bekr de onu geri çevirdi. Arkasından Hz. Ömer'e getirince o da kabul etmedi. Hz. Osman'ın halifeliğe geçişinden sonra da Salebe Öldü.
 
Abu_ibrahim Çevrimdışı

Abu_ibrahim

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
selamun aleykum Allah c.c. kolaylık versin sizlere kardeşler ebu salebe diye bir hadis var aşağıda aktardım bu hadis mi öncelikle hadis ise nerde geçiyor ben araştırmama rağmen bulamadım bu konuda yardımcı olursanız çok sevinirim KARDEŞLER ?

Ebu Ummet-ul Bahilî'nin rivayet ettiğine göre Salebe İbni Hâtip Peygamber'imize
" Ya Rasûlallah, Allah'a duâ et de bana mal versin" dedi.

Peygamber'imiz onun bu arzusunu
"Yâ Salebe, şükrünü edâ ettiğin az mal, şükrünü yerine getiremeyeceğin çok maldan daha iyidir." diye karşılık verdi.
Salabe yine de "Ya Rasûlallah , Allah'a dua et de bana mal versin" diye ısrar etti.
Peygamberimiz ona
"Ya Salabe, beni misâl almak istemezmisin? Allah'ın Rasûlu gibi olmak istemezmisin? Nefsimi kudret elinde tutan Allah'a yemin ederek söylüyorum ki, dağların benim için altın ve gümüş olmasını dilesem, olurlardı." diye cevap buyurdu.

Salabe bu sefer dedi ki, "Seni Hak dinle peygamber gönderen Allah'a yemin ederim ki, bana mal versin diye Allah'a dua edersen, her hak sahibine hakkını vereceğim., şöyle şöyle yapacağım."

Bunun üzerine Peygamber'imiz "Allah'ım, Salabe'ye mal nasib eyle" diye dua etti. Salabe de koyun edindi.

Salabe'nin edindiği koyunlar böcek gibi üredi. Öyle ki, sürüsüne Medine dar geldiği için vâdiye taşındı. Bu yüzden öğle ve ikindiyi cemaatle kılıp, diğer vakitler cemaatten geri kalmaya başladı. Bu arada sürü üremesine devam ettiği için Salabe başka bir yere taşınmak ihtiyacını duydu ve Cuma'dan başka hiçbir namazı cemaatle kılmamaya başladı.

Derken sürü böcek gibi üremeye devam etti. Salabe de Cuma günleri kervanların yoluna çıkarak Medine'de olup bitenleri öğrenir oldu.

Bir gün Peygamber'imiz "Salabe ne yapıyor?" diye sordu. O'na "Ya Rasûlallah, sürü edinince Medine'ye sığmaz oldu" diye başlayarak olup bitenleri anlattılar. Peygamber'imiz "Yazık Salebe'ye, yazık Salebe'ye yazık Salebe'ye" diye buyurdu.

Bu sırada "Onların mallarından belirli bir sadaka al, böylece onları temizlemiş ve nefislerini arındırmış olursun. Onlar için duâ et, senin duân onları huzura kavuşturur."(Tevbe süresi âyet: 103) meâlindeki âyet inerek zekat vermek farz kılındı.

Peygamber'imiz Cuheyne kabilesi ile Beni Suleym kabilesinden iki kişiye yazılı bir emirname verip zekât toplamakla görevlendirdi., onlara "Saleb Bin Hatib ile Beni Suleym'den falan adama varıp zekâtlarını alın" diye emir verdi. Adamlar yola çıkıp Salebe'ye vardılar, Peygamber'imizin emirnamesini okuyarak kendisinden zekâtını vermesini istediler.

Salebe tahsildarlara "Bu cizyeden başka birşey değil, Bu cizyeden başka birşey değil, Bu cizyenin kardeşidir, gidin işiniz bitince bana yine uğrayın" dedi.

Bunun üzerine tahsildarlar Suleymi'ye yöneldiler. Suleymi onların geldiğini duyunca develerin en semizini seçerek onu zekatlık olarak ayırdı ve tahsildarları onunla karşıladı. Tahsildarlar bunu görünce " En semiz deveyi vermen gerekli değil, o yüzden bunu senden almak istemiyoruz" dediler. Suleymi "Ne münasebet alın onu, ben gönül hoşnutluğu ile veriyorum. Onu siz alasınız diye ayırdım." dedi.

Tahsildarlar görevlendirdikleri diğer zekâtları toplamayı bitirince geri dönerken Salebe'ye bir daha uğradılar, zekâtını vermesini istediler. Salebe bu sefer onlara "Yanınızdaki yazıyı gösterin" dedi. Yazıya göz atarken yine "Bu cizyenin kardeşidir, siz gidin ben ne yapacağımı düşüneyim" dedi.

Tahsildarlar Paygamber'imize döndüler. O onları görür görmez daha kendileri ile konuşmadan "Yazıklar olsun Salebe'ye" dedi. ve Suleymi'ye duâ etti. Tahsildarlar da Peygamber'imize gerekSalebe'nin ve gerekse Suleyni'nin nasıl davrandığını anlattılar. Bunun üzerine Allah (C.C.) Salebe Hakkında:

"Onlardan bir kısmı "Eğer Allah bize mal bağışlarsa mutlaka zekat verir ve mutlaka salihlerden oluruz" diye söz verdiler. Fakat Allah onlara mal bağışlayınca onu cimrilik ettiler, arka dönüp sözlerinden caydılar.

Allah da kendisine verdikleri sözden cayarak yalan söyledikleri için O'nun karşısına çıkacakları güne kadar kalblerine nifak ekmek suretiyle onları cezalandırdı." (Tevbe Suresi, Ayet: 75-77) mealindeki ayet indi.

Bu sırada Peygamber'imizin yanında bulunan Salebe'nin bir akrabası, inen ayeti duyunca Salebe'ye vararak ona "Yâ Salebe, anan ölesi, ulu Allah senin hakkında öyle şöyle bir ayet indirdi." dedi.

Bunun üzerine yola çıkan Salebe, Peygamber'imize vararak zekatını almasını istedi. Peygamber'imiz kendisine
"Allah, bana senden zekat almayı yasakladı" diye cevap verdi.

Peygamber'imizin bu cevabı üzerine Salebe başına toprak serperek döğünmeye koyuldu.

Peygamber'imiz ona
"İşte senin amelin, verdiğim emri yerine getirmedin." dedi.Peygamber'imiz (aleyhissalatu ve sellem) vereceği zekâtı almak istemeyince evine döndü.

Peygamber'imiz (s.a.v.) Ahirete göçünce Salebe, zekât borcunu Hz. Ebû Bekr'e getirdi, fakat Ebû Bekr de onu geri çevirdi. Arkasından Hz. Ömer'e getirince o da kabul etmedi. Hz. Osman'ın halifeliğe geçişinden sonra da Salebe Öldü.

بسم الله الرحمن الرحيم
Aleykum selam ve rahmetullah
Sa'lebe b. Hatıb adında iki ayrı sahabe vardır. bunlardan birisi Sa'lebe b. Hatıb b. Amr el-Ensari'dir ve bu İbn İshak ile Musa b. Ukbe'nin ifade ettiğine göre bedir ashabındandır. İbn Kelbi ise bu sahabenin Uhud savaşında öldüğünü söylemiştir. (El-İsabe 928)
diğeri ise; Sa'lebe b. Hatıb (veya ibn ebi Hatıb) el-Ensari'dir. İbn İshak bunu Mescidi Dırar'ı bina edenler arasında sayar. el-Baverdi, İbn Seken, İbn Şahin ve başkaları önceki ile bunun aynı kişi olduğunu zikrederler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'den mal ile rızıklandırılması için dua istemesine gelince, bunu Taberi tefsirinde (10/130) Kurtubi (8/209) Vahidi Esbabı Nuzul (180) İbn Asakir (Tehzibu Tarihi Dımeşk-4/20) rivayet etmişlerdir. tevbe suresinin 75. ayetinin sebebi nüzulü olarak bu rivayet zikredilir.
Hafız İbn Hacer der ki: Eğer bu kıssa sahih ise - ki sahih olduğunu zannetmem - bu kıssada geçen Sa'lebe'nin daha önce zikri geçen bedir ehlinden olan Sa'lebe ile aynı kişi olmasında şüphe vardır. nitekim İbnu'l-Kelbi'nin şu sözleri ikisinin farklı kişiler olduğunu gösterir: "Bedir ashabından olan (Salebe) Uhud'da şehit olmuştur." Yine İbn Merduye'nin Tefsirinde mezkur ayet hakkında İbn Abbas'tan şu nakli de bunu destekler: "Bu adam kendisine Salebe b. Ebi Hatıb denen ensardan bir kimsedir." bu rivayette onun ismi: Salebe b. Ebi Hatıb şeklindedir. bedir ashabından olan salebeye gelince, onun isminin Salebe b. Hatıb olduğunda ittifak edilmiştir. nitekim Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den: "Bedire ve hudeybiyeye katılan hiç kimse ateşe girmeyecek" buyurduğu sabit olmuştur...." el-İsabe (929)
Allah en iyi bilendir.
 
E Çevrimdışı

Ehli_Hadis

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
İbn Hazm şöyle der: et-Tevbe 9/75-77 ayetlerinde sözü edilen şey vasıftır Allah bu evsaftaki kimseleri tarif etmekte ve onların içlerinden geçirdikleri söz/vaad ve niyetleri bildiğini ifade buyurmaktadır Yoksa bu vasıfları haiz kimselerin bizzat tanındığına dair ne bir Kur’ani nas ne de sahih bir delil vardır Binaenaleyh bu ayetlerin Sa’lebe b.Hatıb hakkında indiğine dair nakledilen rivayet sahih değildir batıldır Çünkü Sa’lebe Bedir ashabındandır ve bilinen tanınan bir sahabidir Rivayette Sa’lebe’nin zekatı Hz.Ömer’e getirdiği halde kabul etmediği ve Hz.Peygamber ile Hz Ebu Bekir’in de kabul etmediklerini gerekçe gösterdiği ifade edilmektedir Bu ise şüphesiz batıldır Çünkü Allah iman edenlerin mallarından zekat alınmasını emretmiştir Rasülullah sallallahu aleyhi ve sellem ise vefatı esnasında Arabistan’da İslam’ın tatbik edilmesini ve başka bir dinin kalmamasını vasiyet etmiştir.Sa’lebe ise Müslüman bir şahıstır ve Ebu Bekir ile Ömer’e düşen şey onun zekatını her halükarda kabul etmeleridir Verilen zekatı reddetme geçersiz kılma diye bir şey kesinlikle olamaz Eğer Sa’lebe kafir olmuş olsaydı İslam topraklarında ikamet etmesine izin verilmezdi Binaenaleyh mezkur rivayetin sakıt asılsız olduğunda şüphe yoktur İsnadındaki Mu’an b Rifa’a Ali b Yezid ve Kasım zayıf ravilerdendir Miskin b Bukeyr ise kavi değildir.İbn Hazm el-Muhalla Beyrut XI.206-207

Zehebi Sa’lebe hadisinin münker olduğunu söyler.Zehebi Tecridu esmai’s-sahabe I/66

Iraki Gazalinin İhya’da zikrettiği ve kaynağını belirtmediği Sa’lebe hadisi için şöyle der:Taberani bunu zayıf bir isnadla rivayet etmiştir.Zeynuddin el-Iraki el-Muğni an hamli’l-esfar III/257

Heysemi şöyle der:Taberani bu hadisi Ebu Ümame’den nakletmiştir ve isnadındaki Ali b Yezid metruktur.Memauz-zevaid VII.32

Elbani şöyle der:Bu rivayet iştihar etmesine rağmen münkerdir Rivayetin illeti Ali b Yezid el-Elhani’dir ki ittifakla metruktur Mu’an b Rifa’a ise hadis rivayetinden gevşektir.el-Elbani Silsiletu’l-ehadisi’d-da’ife ve’l-mevzu’a ve eseruha fi’l-ümme Riyad 1407/1987.IV.112

Elbani rahımullah’ın bahsettiği ravilerin birincisi Ali b Yezid el-Elhani ed-Dımeşki’dir Kasım’ın arkadaşıdır ve genellikle ondan rivayette bulunur Tirmizi ve İbn Mace’nin ricalindendir Ancak Tirmizi’ye göre zayıf bir ravidir Ahmed b Hanbel onun ve Şeyhi Kasım’ın zayıf olduklarına işaret ederek kendilerinden şaşılacak derecede illetli rivayetlerin geldiğini söyler İbn Ma’in ve Ebu Hatim Ali b Yezid’in Kasım Yoluyla Ebu Umame’ye nisbet ettikleri rivayetlerin (Sa’lebe hadiside bunlardan biridir) tamamının zayıf hatta münker olduğunu ve isnaddaki illetin Ali b Yezid’den kaynakladığını belirtirler Buhari Ali b Yezid hakkında münkeru’l-hadis der Ebu Zura kavi değildir Nesai Saci Darakutni Hakim ve daha bir çok muhaddis onun metruk olduğunu rivayetlerinin ittifakla terk edildiğini kaydederler İbn Adiy şöyle der:güvenilir ravilere zayıf rivayetleri nisbet eder ve bunun za’fiyetinin kendinden kaynakladığını söyler.Buhari et-Tarihul-Kebir VI’301 İbn Ebu Hatim er-Razi Kitabu’l-Cerh ve’tadil VI’209 İbn Hibban Mecruhın II’110 İbn Adiy Kamil V’178 Ukayli Kitabu’t-Du’afail-kebir III’254 Zehebi Mizan III’161 İbn Hacer Tehzib IV’249

Elbani rahımullah’ın bahsettiği ravilerin ikincisi Mu’an b Rifa’a ed-Dımeşki’dir İbn Mace’nin ricalindendir İbnul Medini ve Ebu Davud’a göre makbul bir ravidir Ebu Hatim’e göre hadisleri yazılabilir ama ihticac edilmez İbn Main’e göre zayıf bir ravidir Cüzcani’ye göre hüccet değildir Yakub el-Fesevi’ye göre leyin (gevşek) bir ravidir İbn Hibban’a göre münkeru’l-hadistir ve münker rivayetleri çoktur Mechul ravilerden sika sebt kimselerin hadislerine benzemeyen haberleri nakleder Kalbin vicdanın münker karşıladığı şeyleri fazlasıyla ihtiva etmesi sebebiyle rivayetlerinin hüccet kabul edilmemesine ve aleyhinde hüküm verilmemesine müstehaktır İbn Adiy şöyle der:Naklettiği rivayetlerin umumuna mütabaat yoktur. İbn Ebu Hatim er-Razi Kitabu’l-Cerh ve’tadil VIII’422 İbn Hibban Mecruhın III’36 İbn Adiy Kamil VI’328 Ukayli Du’afa IV’256 Zehebi Mizan IV’134 İbn Hacer Tehzib V’474-475) Görüldüğü gibi Sa’lebe hadisi münkerdir.
 
Üst Ana Sayfa Alt