Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Dört Kadınla Evlenme Var Mıdır ?

I Çevrimdışı

islami bilgiler

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
AYNI ANDA DÖRT KADINLA EVLENMEK CAİZ MİDİR?

" Kays Ibnu'l-Haris, sekiz kadınla evliyken müslüman oldu. Bunu Rasûlullah'a sordu.
Rasûlullah (s.a.v.):
"-Onlardan dördünü seç" buyurdu (İbn Mace, nikah, 40).
Gaylan îbn Seleme de on kadınla evli olduğu bir sırada müslüman oldu. Rasûlullah (s.a.v.) ona:
"-Onlardan dördünü al" dedi
İbn Mace, nikah, 40
 
selsebil Çevrimdışı

selsebil

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
bu kadar mı:)hem yetersiz kalmış hem de yanlış yönlendirebilir.konuyu biraz daha açın bence...

“Eğer hanımlarınız arasında adaleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız, sadece bir tane ile yetinin.”
“Ne kadar isteseniz kadınlar arasında adaletli davranmaya güç yetiremezsiniz”

iki ayette nisa suresinden.demekki islamda dört kadınla evlilik zaruri hallerde kabul görür.çünkü adaleti sağlayamama durumu var.
 
E Çevrimdışı

Ebu Katade

Guest
bu kadar mı:)hem yetersiz kalmış hem de yanlış yönlendirebilir.konuyu biraz daha açın bence...

“Eğer hanımlarınız arasında adaleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız, sadece bir tane ile yetinin.”
“Ne kadar isteseniz kadınlar arasında adaletli davranmaya güç yetiremezsiniz”

iki ayette nisa suresinden.demekki islamda dört kadınla evlilik zaruri hallerde kabul görür.çünkü adaleti sağlayamama durumu var.

:teşekkür
 
H Çevrimdışı

Hüseyin.

Üye
İslam-TR Üyesi
Buhari'de geçen bir hadis-i şerifte Said bin Cübeyr diyor ki: ''Bana Abdullah bin Abbas dedi ki, ''Evlendin mi?'' ben de: ''Hayır!'' dedim. O da: ''Evlen! Çünkü bu ümmetin hayırlıları hanımı çok olanlardır!''
 
B Çevrimdışı

BaYb@rS

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Buhari'de geçen bir hadis-i şerifte Said bin Cübeyr diyor ki: ''Bana Abdullah bin Abbas dedi ki, ''Evlendin mi?'' ben de: ''Hayır!'' dedim. O da: ''Evlen! Çünkü bu ümmetin hayırlıları hanımı çok olanlardır!''


o zamanlar çok fazla savaş oluyordu ve bu savaşlarda erkekler hayatlarını kaybediyordu. bunun sonucunda kadınların sayısı erkeklerden çok çok fazla oluyordu. kadınların maddi manevi ihtiyaçlarının karşılanması için 4 e kadar izin vardı. ama bu tabiki normal zamanlar için geçerli değil. zira nufusun dengelendiği bir bölgede 1 erkek 4 hanım edinse diğer erkeklere eş kalmaz. bence selsebilin verdiği 2 ayet yeterli açıklamayı yapıyor. hayırlısı diyelim :)
 
R Çevrimdışı

ramazanusta

Üye
İslam-TR Üyesi
beyler iyi güzel hoşda bizim medeni hukukumuz 4 e kadar izin vermiş gerekli şartları falan tam olarak belirlemiş herkese ve herkeseye göre tam olarak adaleti saglamış. şimdi gelelim bana ben bir defa evlendim, bırak ikinciyi birinciden kurtulayım diye ne çabalar sarfettim Allah korusun. düşünüyorumda bir tanenin yükü bu kadar ağırsa Allah ikincisinden korusun
 
M Çevrimdışı

Mutedeyyin

Guest
kuranda var ama tavsiye edilen 1 tane
 
Muzzammil Çevrimdışı

Muzzammil

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
bu kadar mı:)hem yetersiz kalmış hem de yanlış yönlendirebilir.konuyu biraz daha açın bence...

“Eğer hanımlarınız arasında adaleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız, sadece bir tane ile yetinin.”
“Ne kadar isteseniz kadınlar arasında adaletli davranmaya güç yetiremezsiniz”

iki ayette nisa suresinden.demekki islamda dört kadınla evlilik zaruri hallerde kabul görür.çünkü adaleti sağlayamama durumu var.

Adaleti saglayamama durumundan kasıt; duygusal manâda birini diğerlerine göre daha fazla sevmek mi yoksa erkeğin, hanımlarının haklarına ( Yediğinden yedirme, giydiğinden giydirme ve yaşayacak yer tahsis etme ) tam riayet edememek midir ?
 
Nevfelah Çevrimdışı

Nevfelah

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
BESAİRUL KUR'AN TEFSİRİ, Ali Küçük


4/128. “Eğer kadın, kocasının serkeşliğinden veya aldırışsızlığın*dan endişe ederse, aralarında anlaşmaya çalışmala*rında kendilerine bir engel yoktur. Andlaşmak daha hayırlıdır. Nefisler kıskançlığa meyyaldir. Eğer iyi davranır ve haksızlıktan sakınırsanız bilin ki, Allah işlediklerinizden şüphesiz haberdardır.”

Eğer bir kadın kocasından korkarsa. Arkadaşlar sûrenin ön*ceki âyetlerinde evliliğin dörtle sınırlandırılması, evlenilecek kadınlara Allah’ın belirlediği yasal hakları olan mehirlerinin mutlak sûrette veril*mesi, birden fazla kadınla evlenildiği takdirde kadınlar arasında Al*lah’ın istediği şekilde adâletin gerçekleştirilmesi gibi konular gündeme gelince elbette ki bunlar beraberinde bir çok soruyu ve sorunu da gündeme getirdi. Bazı durumlarda eşler arasında bu adâletin gerçek*leştirilmesi imkânsız oluyordu. Meselâ karısı kısır olduğu için, ondan çocuk alamadığı için veya hasta olduğu için, veya fiziki güzelliği, çeki*ciliği olmadığı için bir başka kadınla evlenen kocanın, beğendiği bu ikinci karısıyla öteki karısı arasında adâleti gerçekleştirmesi zor olu*yordu.

Acaba bu koca iki karısını da aynı derecede sevecek miydi? Acaba kendisinden bu iki karısına da sevgi tevziinde bir adâlet isteni*yor muydu? Veya acaba cinsel ilişki konusunda her ikisine de eşit davranabilecek miydi? Eğer fıtrat gereği bunu beceremeyecekse adâlet gereği bunlardan birini boşamalı mıydı? Veya bu kadınlardan kocası tarafından beğenilmeyeni boşanmamak için bazı haklarından fedâkârlıkta bulunması veya kocasına kendisini boşamamasının kar*şılığında bir şeyler vermesi mümkün olacak mıydı? İşte bütün bu problemler çözüm bekliyordu da Rabbimiz bu âyetinde bunlara çözüm getirdi. Bakın Allah buyurdu ki:

Eğer bir kadın kocasının serkeşliğinden, yahut kendisinden yüz çevirmesinden, öteki kadınlarına meylederek, gönlü onlara kaya*rak, onların fiziki güzellikleri, ahlâkî ve dinî güzellikleri, ya da malları*nın çokluğu sebebiyle veya o kadınlarının kendisine olan ilgisi, sev*gisi, itaati sebebiyle onlara meylederek kendisine soğuk davranma*sından, kendisine yaklaşmamasından, nafaka vermemesinden, haka*ret etmesinden, eziyet etmesinden, kendisinden bıkıp usanmasından, cinsel arzu ve ülfetinin azalıp yok olmasından korkarsa, onda böyle bir tavır sezerse o zaman o kadının kocasıyla kendi arasını sulh et*mesinde, kocasıyla arasında barışı sağlamak üzere fedâkârlıkta bu*lunmasında hiçbir beis yoktur diyor Rabbimiz.

Yâni bir kadın gerek yaşlılığı, gerek fiziki, ahlâkî güzelliğinin ol*maması, gerek sağlığının yerinde olmaması sebebiyle kocasının ken*disinden uzaklaşması, ilgisizlik içine girmesi gibi bir problemle karşı karşıya kalmışsa, kocasıyla sulh ederek arasını düzeltmesinde bir sa*kınca yoktur. Peki nasıl sulh edecek aralarını? Nasıl düzeltecek? Şöyle: Kadın böyle bir durumda kocasına karşı bazı haklarınan fedâ*kârlıkta bulunacak. Meselâ kocasına diyecek ki efendi, sen bana ge*leceğin gecelerinden bazılarını öteki kadınlarına ayırabilirsin. Öteki kadınlarının yanına gidebilirsin. Ben bu hakkımdan vazgeçiyorum. Bana yapman gereken harcamalarının bazılarını onlara yapabilirsin. Ben buna razıyım, ben bu haklarımdan vazgeçiyorum.

Veya ben mehrimin bir kısmından vazgeçiyorum veya tama-mını sana bırakıyorum diyerek veya eğer kendisinin malı varsa ondan kocasına bir şeyler vererek kocasıyla arasını sulh etmesinde, kocasıyla arasındaki nikâh bağını sürdürmeyi sağlamasında hiç bir beis yoktur. Böylece o kocanın nikâhı altında bir hayatı sürdürebilir kadın. Allah diyor ki:

Sulh, anlaşmak daha hayırlıdır. Böylece anlaşıp arayı düzelt*mek ayrılmaktan daha hayırlıdır. Anlaşmak serkeşlikten ve her ko*nuda düşmanca tavırlar sergilemekten daha hayırlıdır. Haklarının bir kısmından fedâkârlıkta bulunarak ömrünün bir kısmını birlikte geçir*diği kocasıyla nikâh bağını sürdürmesi kadın için boşanmaktan daha hayırlıdır diyor Rabbimiz. İşte böyle çeşitli sebeplerden ötürü kocası kendisinden soğumuş, boşanmayı düşünen veya öteki kadınlarına meylederek onlara gösterdiği ilgiyi kendisine göstermeyen, onlara verdiği hakkı kendisine vermek istemeyen bir kadın nikâh bağını ko*parmamak için bazı haklarından vazgeçerek anlaşma zemini arar ve anlaşırsa bu kadın için hayırlıdır diyor Rabbimiz. Meselâ peygamber Efendimizin hanımlarından Sevde Rasulullah Efendimiz tarafından boşanma endişesinden ötürü nöbetini Hz. Ayşe annemize bırakmıştır.

Çünkü nefisler kıskançlığa meyyaldir. Nefisler bencil tutkulara hazır yaratılmıştır. Yaratılış gereği, fıtrat gereği insanlarda bencillik ve hırs vardır. Öyleyse insanlar arasında bu kıskançlık ve bencillikler olabilecektir. Bu, ya kocaya, yâni erkeklere yöneliktir. Yâni fizik güzel*liği, boy pos kadının elinde olmadığı halde, Allah’ın bir takdiri olduğu halde bazı erkekler illa da kadında bunun olması konusunda haristir. Her şeyin en güzelinin kendisinde olmasını ister. Beğenmediği karı*sına karşı ilgisini azaltarak, onu kendi haline terk ederek, haklarını vermemeye çalışır.

Veya kadın yaşlılığı, ya da fizik güzelliği olmama*sına, kocasının ilgisini çekecek özelliklerini yitirmiş olduğunu bilme*sine rağmen yine de kocasının bu özelliklere sahip kadınlarına gös*terdiği ilginin aynısını kendisine de göstermesi konusunda kıskanç ve haristir.

Kendisine ayrılması gereken gecenin illa da kendisine ayrıl*ması konusunda cimri davranır, bu konuda bir şey bağışlamak iste*mez. Herkes kendi rahatından, kendi menfaatinden yana hareket eder. İşte bu noktada Rabbimiz kadınlara seslenerek diyor ki: Bir ka*dın kocasından kendisine karşı bir ilgisizlik, bir hoşnutsuzluk gördüğü za-man fedâkârlıkta bulunarak bu hoşnutsuzluğun tedavi yönlerini ararsa onun hakkında daha hayırlı olacaktır buyurduktan sonra sözü erkeklere döndürerek der ki:

Ey erkekler, eğer sizler de kadınlarınıza karşı ihsanda bulunur, güzel davranır, muhsin davranırsanız, Allah’ın sizi gördüğü şuuru içinde onlara karşı bir adâlet gerçekleştirme çabası içine girerseniz, yaptıklarınızı Allah kontrolünde ve Allah’a lâyık yapmaya çalışırsanız, onların her birerinin haklarına Allah’ın istediği biçimde riâyet etmeye gayret ederseniz, çekiciliğini, güzelliğini yitirmiş olsa bile yıllarını size vermiş o önceki kadınlarınızı kullanılmış bir eşya gibi bir kenara atma konusunda Allah’tan korkar ve gerek gün sayısı konusunda, gerek yeme içme ve kendilerine yapacağınız harcama konusunda onlara âdil davranırsanız, onlara karşı geçimsizlik ve yüz çevirmeden sakı*nırsanız bilesiniz ki Allah yaptıklarınızdan haberdardır buyuruyor.

Erkeklere bunu tavsiye eden Rabbimiz kadınlara da: Sizler de ey kadınlar kocalarınıza ve onların öteki hanımlarına, yâni kumaları*nıza karşı muhsin davranırsanız, yâni Allah’ın sizi gördüğü ve yaptık*larınızın tümünden sizi hesaba çekeceği şuuruyla hareket eder, ve yaptıklarınızın tümünü Allah için yaptığınızın bilincine ererseniz, eğer akıllıca, Müslümanca bir tavırla kocalarınızın âdil davranmasına ze*min hazırlayabilirseniz, sadece sizinle evli iken, tek evli iken kocanıza nasıl davranıyor idiyseniz, üzerinize bir kuma gelince de bunun bir Allah izni, Allah ruhsatı olduğunu bilir ve Allah’ın yasalarının daima si*zin hayrınıza işlediği şuuru ve imanı içinde kocanıza ve yeni gelen ar*ka-daşınıza, kardeşinize aynı tavrı gösterip onun kulluğuna ve âdil davranmasına yardımcı olursanız, kocanızın cennetini zorlaştırmaz*sanız, toplumun gayri İslâmî anlayışlarını, baskılarını değil de Allah’ın rızasını ararsanız, Allah’ın rızasını ve ona kulluğu, onun emirlerine teslimiyeti ön plana çıkarırsanız, muttaki olursanız, yolunuzu Allah’la bulursanız, hayatınızı çevre için değil Allah için yaşayabilirseniz bile*siniz ki yaptıklarınızın mükafatını Allah verecektir size.

Bu durumda olan kadınlar muhsin davranır, hayatlarını Allah için yaşarlarsa onların mükafatı cennettir. Ama Allah’ın yasalarını gör-mezden gelerek, ben bir kocaya sahiptim, şimdi ikinci bir ortağa asla razı olamam. Ben bana ait olan kocamı asla bir başkasıyla pay*laşa-mam. Ben buna dayanamam. Allah da dese bun bunu reddede*rim. Olmaz böyle şey. Ben bunu kesinlikle hazmedemem gibi tama*men cahili düşüncelerle hareket ederse imanını bile kaybeder Allah korusun kadın. Bu tür cahili düşüncelerden vazgeçip Allah rızası için hayatını bir Müslüman kardeşiyle paylaşmadan yana, yıllardır toplum içinde kendisi gibi kocaya muhtaç yaratılmış, ama helâl bir şekilde ni*kâhla bir kocaya ulaşıp ondan istifade edememiş, Allah’ın helâl kıldığı bir nîmetten mahrum kalmış, bunun için de fıtratına ters bir hayata mahkûm olmuş, bunalımlar geçiren bir kardeşinin de kocasından isti*fade etmesine razı olursa ve onun üzerine kuma olarak gelen, böy*lece helâl yoldan cinsel ihtiyacını giderme mutluluğuna ulaşmış ikinci hanım da, kocasını kendisiyle paylaşma fedâkârlığını gösteren koca*sının birinci hanımına, canciğer kardeşine karşı muhsin davranabi*lirse, güzellik yapabilirse bilesiniz ki Allah yaptıklarınızdan haberdardır ve sizi onlarla mükafatlandıracaktır.

4/129. “Âdil hareket etmeye ne kadar uğraşsanız, kadınlar ara*sında eşitlik yapamayacaksınız, bari bir tarafa kalben tamamen mey*letmeyin ki diğerini askıdaymış gibi bırakmış olmayasınız. İşleri dü*zeltir ve haksızlıktan sakınırsanız bilin ki Allah şüphesiz bağışlar ve merhamet eder.”

Ne kadar da gayret ederseniz edin, ne kadar da hırsla çaba sarf ederseniz edin muhakkak ki kadınlar arasında adâleti gerçekleş*tiremezsiniz. Arkadaşlar, burada birkaç eşi olan bir kocaya Rabbimiz-den bir uyarı geliyor. Kadınlar arasında ne kadar da adâleti gerçekleştirmeye gayret ederseniz edin buna güç yetiremeyeceksiniz. Hepsini aynı ölçüde sevmeniz konusunda, her birerinin yanında aynı ölçüde gecelemeniz konusunda, onlara yapacağınız harcama, nafa*kaları konusunda, onların yüzlerine bakmanız konusunda, onlarla il*gilenmeniz konusunda, onlara yönelmeniz, konuşup şakalaşmanız konusunda, onlarla cinsel ilişkileriniz konusunda âdil davranma husu*sunda ne kadar da istekli olursanız olun bunu gerçekleştiremezsiniz diyor Rabbimiz. Bunu beceremezsiniz. Zaten Allah da sizden bunu istememektedir. Bakara sûresinin son ayeti, 286. âyeti bunu anlatır. Onu biraz sonra söyleyeceğim inşallah. Evet bunu beceremezsiniz ama:

Hiç olmazsa bari tamamiyle bir tarafa meylederek, kadınlarınız*dan birine meylederek, ona yönelerek ötekisini, ya da öte*kileri askıdaymış gibi bırakmayın. Tümüyle birine fazla sevgi, fazla ilgi göstererek, ötekisini terk ederek, unutarak, evli mi bekar mı olduğu belli ol-mayacak biçimde boşlukta bırakmayın.

Evet sûrenin üçüncü âyetinde birden fazla kadınla evlenme ya*sasını belirlemişti Rabbimiz. Ve hatırlayacaksınız orada mutlak mâ-nâda bir adâletten söz etmişti. Kadınlar arasında mutlak mânâda a-dâleti gerçekleştirmek zorundasınız buyurmuştu. Eğer elinizin altın*daki yetim kızlar konusunda onlara âdil davranamayacağınızdan kor*kuyorsanız âdil davranabileceğiniz öteki kadınlarla evlenin buyur*muştu. Oradaki mutlak adâlet bu âyetle sınırlandırılıyor. Gerek gün ve gece taksimi konusunda, gerek rızık taksimi konusunda kadınlar ara*sında adâlet gerçekleştirilmelidir.

Ama dikkat ederseniz bu âyette onlar arasında sevgi tevziinde, muhabbet taksiminde bir adâletin ger*çekleştirilmesinin gerekli olmadığı anlatılıyor. Çünkü insanların yapı*sal özellikleri, fıtrî özellikleri, fiziki özellikleri, duyguları, düşünceleri, sevgileri, zevkleri, tavırları, davranışları ayrı ayrıdır. Onun içindir ki bu fıtratı gereği bir erkeğin ka-dınları arasında sevgide, birliktelikte farklı*lıkları olabilir. Binaenaleyh bizleri yaratan ve bizim fıtratımızı herkes*ten daha iyi bilen Rabbimiz bizim bu fıtrî faklılıklarımızdan ötürü bu konuda bizi sorumlu tutmuyor.

Fıtrat gereği bir kocanın evli olduğu hanımlarının hepsine aynı ölçüde sevgi göstermesi, her birerini aynı ölçüde sevmesi mümkün değildir. Bu, fıtratı zorlar. Nasıl ki bir anne ve baba da çocuklarının hepsinin farklı özelliklerde olmaları sebebiyle hepsini aynı ölçüde se*vebilme, sevgide onlara karşı âdil davranma konusunda zorluk çek*tikleri gibi. Veya kardeşlerin de birbirlerini aynı ölçüde sevme konu*sunda zorlandıkları gibi.

Evet Allah diyor ki bu mümkün değildir. İste*seniz de kadınlarınızın hepsini aynı ölçüde sevip onlar arasında adâ*leti gerçekleştiremezsiniz. Tamam fıtratınızı bilen Rabbiniz zaten sizin beceremeyeceğiniz bir şeyi de sizden istemiyor, ama hiç olmazsa onlardan birisinin sizin hoşunuza gitmesi sebebiyle, size karşı tavrın*dan, güzelliğinden, ilgisinden ötürü büsbütün ona meylederek diğerini kocasız gibi muallakta bırakmaya da hakkınız yoktur. Yâni tamamen adâleti sağlayamamış olsanız da tümüyle onu terk etmeye hakkınız yoktur.

Onun payına düşen günü, geceyi ona da ayırarak, onun ya*nına da giderek onu terk edilmişlikle baş başa bırakmayın. Onu terk etmeniz demin söylediğim gibi onun kendi rızası dışında olursa bu ha*ramdır. Az evvel kadınlara söylediğini şimdi de erkeklere söylüyor ba*kın Rabbimiz.

Eğer kocalar arayı sulh eder, kadınlarıyla aralarını bulurlarsa, eğer Allah’la barışırlar, Allah’la aralarını düzeltirlerse, eğer Allah’ın bu âyetlerine kulak verir, Allah’ın bu yasalarıyla tanışır ve onlara Allah’ın istediği gibi bir adâlet uygulama gayreti içine girerse, Allah ona karşı Gafûr ve Rahîm olacaktır. Allah ona imkân verecektir, başarı vere*cektir, işlerini düzeltecek, kendisine sabır ve dayanma gücü verecek ve de ellerinden gelmediği halde kalplerinin kadınlarından birisine kayması konusunda, adâleti gerçekleştirme konusunda yaptığı ufak tefek falsolarını, kusurlarını Allah affedecektir.

Evet sûrenin önceki âyetleriyle birlikte bu âyetten anlıyoruz ki kadınlar hususunda iki tür adâlet vardır. Bunlardan birincisi onlara ya*pılacak infak, nafaka, harcama ve gün taksimi gibi hukukî adâlettir ki bunun güç nisbetinde gerçekleştirilmesi mümkündür ve işte erkekler*den istenen adâlet de budur. İkincisi de sevgide, muhabbette adâlettir ki bu Rabbimizin beyanıyla insanın elinde olmayan bir şeydir ve Allah bu konuda bizi sorumlu tutmuyor. Ama kadınlarından birine meylede*rek ötekisini tümüyle muallakta bırakmamak kayd u şartıyla. Nitekim insanların kullukta en önde olanı Allah’ın Resûlü bile Ebu Dâvûd’un rivâyet ettiği bir hadislerinde şöyle buyuruyordu:

“Ya Rabbi ben benim imkânlarım çerçevesinde ha*nımlarım arasında adâleti paylaştırdım. Benim elimden gelen budur, ama senin sahip olup da benim sahip olma*dığım kalbimin meylinden ötürü beni kınama”

Burada bir hususa daha dikkat çekelim. Dikkat ederseniz sos*yal olayları, aile hayatını düzenlemeyi hedefleyen bu âyetlerde ısrarla ihsan ve takva konusu vurgulanıyor. Çünkü hayatı ihsan ve takva dü*zenleyecektir. İnsanlar, erkekler ve kadınlar Allah kontrolü altında bir hayat yaşadıklarının, hayatı Allah için yaşamak zorunda olduklarının, her an Allah’ın kendilerini görüp gözettiğinin şuuruna erdikleri zaman hayat güzel olacaktır. Hayat Allah için takvalı oluşun, hayatın kuralla*rını Allah’tan alışın, Allah’la yol buluşun sonunda güzel olacaktır.
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt