Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Dördüncü Esas: Vaad ve Vaid (Tehdit) Naslarına Îman

_katre_ Çevrimdışı

_katre_

الحمدلله
Site Emektarı
Dördüncü Esas: Vaad ve Vaid (Tehdit) Naslarına Îman

Ehl-i Sünnet vel-Cemaat olan selef-i salihin akîdesinin esaslarından birisi de vaad ve vaîd naslarına îmân etmektir. Onlar bu naslara îmân eder ve onları geldiği gibi kabul eder ve te’vile kalkışmazlar. Vaad ve vaîd ile ilgili nasların hükmünü kabul ederler.

Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
“Hiç şüphe yok ki Allah, kendisine ortak koşulmasını (ve inkârı/küfrü) asla bağışlamaz. Bunun dışındaki (günahları) dilediğine bağışlar. Kim Allah'a ortak koşarsa, büyük bir günahla iftirâ etmiş olur.” (Nisâ Sûresi, 48)

Ehl-i Sünnet vel-Cemaat, kulların âkıbetlerinin kapalı olduğuna ve hiç kimsenin ne halde öleceğini bilmediğine îmân ederler.

Nitekim Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:

"Şüphesiz ki bir kimse insanlara göründüğü kadarıyla cennet ehlinin ameliyle amel eder.Oysa o cehennem ehlindendir.Yine bir kimse, insanlara göründüğü kadarıyla cehennem ehlinin ameliyle amel eder, oysa o cennet ehlindendir." (Buhârî ve Müslim)

Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- yine şöyle buyurmaktadır:

“Şüphesiz sizden biriniz cennet ehlinin ameli ile amel eder, nihayet kendisi ile cennet arasında sadece bir arşınlık mesafe kalır.Kitap onun aleyhine yerini bulur ve cehennem ehlinin ameli ile amel eder, o da cehenneme girer.Yine sizden biriniz cehennem ehlinin ameli ile amel eder.Nihayet kendisi ile cehennem arasında sadece bir arşınlık mesafe kalır. Kitabın hükmü hakkında tecelli eder ve cennet ehlinin ameli ile amel eder, o da cennete girer." (Buhârî ve Müslim)

Ancak İslâm üzere ölen hakkında görünüşte müslüman olması sebebiyle -mü’min ve takvâ sahibi kimseler hakkında- genel olarak inşaallah cennet ehlinden olduğuna şehâdet ederler.

Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
"Îmân edip sâlih amel işleyenlere de şunu müjdele:
Gerçekten onlar için altından ırmaklar akan cennetler vardır..." (Bakara Sûresi, 25)

"Şüphesiz ki takvâ sahipleri cennetlerde ve ırmakların kenarlarında, her şeye gücü yeten yüce melikin hak meclisinde olacaklardır." (Kamer Sûresi: 54-55)

Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- de bu konuda şöyle buyurmaktadır:
"Her kim Allah’tan başka hakkıyla ibâdet edilecek hiçbir ilâhın olmadığını bilir halde ölürse, cennete girer." (Müslim)

Ehl-i Sünnet vel-Cemaat, kâfirler, müşrikler ve münâfıkların cehennem ehlinden olduklarına şehâdet ederler.

Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
"İnkâr edip âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar cehennemliktir,onlar orada ebedî kalıcıdırlar." (Bakara Sûresi: 39)

"Şüphesiz ki Ehl-i kitap ve müşriklerden olan inkârcılar, içinde ebedî olarak kalacakları cehennem ateşindedirler.İşte yaratılanların en şerlileri onlardır." (Beyyine Sûresi: 6)

"Şüphesiz ki münâfıklar cehennemin en alt katındadırlar." (Nisâ Sûresi: 145)

Ehl-i Sünnet vel-Cemaat,Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-’in haklarında söylediği şekilde cennetle müjdelenen on kişinin cennetlik olduklarına şehâdet ettikleri gibi, Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-’in cennetlik olduğunu söylediği herkesin de cennetlik olduğuna şehâdet ederler.

Nitekim Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:

"Ebu Bekir cennettedir, Ömer cennettedir, Osman cennettedir,Ali cennettedir,Talha cennettedir, Zübeyr cennettedir, Abdurrahman b. Avf cennettedir, Sâd b. Ebî Vakkâs cennettedir, Saîd b. Zeyd cennettedir, Ebu Ubeyde b. Cerrâh cennettedir.” ( Tirmizî rivâyet etmiş, Elbânî de hadisin sahih olduğunu belirtmiştir.)

Cennet ehli olduklarına dâir sahâbeden birçok kimse hakkında böyle bir şehâdet sabit olmuştur. Ükkâşe b. Mihsan, Abdullah b. Selâm, Yâsir ailesi, Bilâl b. Ebî Rabâh, Cafer b. Ebî Tâlib, Amr b. Sâbit, Zeyd b. Hârise, Abdullah b. Ravâha, Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-’in kızı Fâtıma, Hatice, Âişe, Safiyye, Hafsa ve Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem-’in bütün hanımları ve daha başkaları... Allah onların hepsinden râzı olsun.

Cehennem ehli olduklarına dâir naslar bulunan kimseler hakkında bizler şehâdet ederiz. Abduluzza b. Abdulmuttalib adını taşıyan Ebu Leheb, hanımı Ümmü Cemil künyeli Harb'in kızı Arva ve haklarında böyle bir şehâdetin sabit olduğu diğerleri gibi.

Ehl-i Sünnet vel-Cemaat, kim olursa olsun, Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-’in haklarında kat’î ifâde kullandığı kimseler dışında belirli olarak cennet veya cehennem ehli olduğunu kesin ifâdelerle söylemezler.Fakat iyilik yapan kimse hakkında cennet ümidini, kötülük işleyenler hakkında da cehennem korkusunu taşırlar. (Bunlardan bazıları: Ölmüş bir kimse hakkında “merhum” yahut “mağfirete nail olmuş” lafızlarının kullanılması câiz değildir. Çünkü böyle bir ifade ölü hakkında söylenmesi gereken duâ ifadeleri arasında yer almaz. Aksine bu, kesin kanaat belirten ve yüce Allah hakkında bilgisizce söz söyleme ifadeleridir. Zira bu ifadeler ölenin rahmet ve mağfirete nail oluşunun gerçekleştiği anlamındadır. Doğrusu ise ölen bir kimsenin adının geçmesi halinde ona: Allah ona mağfiret buyursun, Allah ona rahmet buyursun gibi sözlerle dua ve rahmet dileğinde bulunmanın müstehab olduğudur. Aynı şekilde öldürülmüş yahut ölmüş bir kimse hakkında: O şehiddir de denilemez. Çünkü niyeti ancak Allah bilir. Doğru olan ise:Allah’tan şehit olmuş olmasını dileriz, inşaallah şehittir diye zannederiz -bununla birlikte Allah’a rağmen kimseyi de temize çıkarmayız- şeklinde dua ifadeleri kullanılır. Kesinlik belirten ifadeler kullanılmaz. Çünkü kesinlik belirten bu gibi ifadeler yüce Allah hakkında bilgisizce söz söylemektir.)

Ehl-i Sünnet vel-Cemaat, -Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-'in kesin olarak cennet ehli olduğunu bildirdiği kimseler dışında- ameli güzel bile olsa, Allah Teâlâ bir kimseyi lütuf ve rahmeti ile onu cennete koymadıkça hiç kimsenin kesin olarak cennet ehli olmadığına îmân ederler.

Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
"Eğer Allah’ın üzerinizde lütuf ve rahmeti olmasaydı, sizden hiçbir kimse ebediyyen temize çıkamazdı. Allah her şeyi işitendir, en iyi bilendir." (Nûr Sûresi: 21)

Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- de bukonuda şöyle buyurmaktadır:
"Ameli kendisini cennete sokacak hiç kimse yoktur. Sen de mi ey Allah’ın Rasûlü diye sorulunca, o: 'Ben dahi Rabbimin rahmeti ile beni kuşatması olmadan giremem." Buyurdu.(Müslim)

Ehl-i Sünnet vel-Cemaat, tehdidin kendisine yöneltilmiş olabileceği herkesin azaba uğramasını gerekli görmezler.Çünkü yaptığı itaatler, tevbesi veya günahlara keffâret olan bir takım musibet ve hastalıklar dolayısıyla Allah onu bağışlayabilir.

Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
"De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayıcı ve çok merhamet edicidir." (Zümer Sûresi: 53)

Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- de bu konuda şöyle buyurmaktadır:
"Bir adam bir yolda yürümekte iken yol üzerinde dikenli bir dal buldu, onu bir kenara çekti. Allah onun bu davranışını güzel bulduğundan dolayı ona mağfiret etti." (Buhârî ve Müslim)

Ehl-i Sünnet vel-Cemaat, yaratılmış her varlığın bir ecelinin olduğuna, Allah Teâlâ'nın izni olmaksızın ve belirli bir süreye ertelenmiş bir yazı ile olmaksızın hiç kimsenin ölmeyeceğine îmân ederler.Onların tayin edilen süreleri geldi mi ne bir an geri bırakılırlar, ne de öne alınırlar. İster ölmüş olsun, ister öldürülmüş olsun. Bu ancak onun için belirlenmiş ecelinin sona ermesi ile olur.

Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
"Hiç kimse Allah’ın izni olmadıkça ölmez.(Ölüm) belli bir süreye göre yazılmıştır." (Âl-i İmrân Sûresi: 145)

Ehl-i Sünnet vel-Cemaat, Allah Teâlâ'nın mü’minlere cenneti vâdettiğine, tevhid ehli olan günahkârları,kâfirleri ve münâfıkları da cehennemde cezâlandırmakla tehdit ettiğine ve bu tehdidin hak olduğuna îmân ederler.Allah Teâlâ vâdinden asla dönmez.

Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
" Îmân edip, salih amel işleyenlere gelince, biz onları altından akan ırmaklara,orada ebedi kalıcılar olmak üzere koyacağız.Bu Allah’ın dosdoğru bir vâdidir. Allah’tan daha doğru sözlü kim olabilir?" (Nisâ Sûresi: 122)

Ancak Allah Teâlâ lütuf ve keremiyle tevhid ehli olan günahkârları bağışlayacaktır.Allah Teâlâ tevhid ehlini bağışlayacağını vâdetmiş, böyle olma-yanlar hakkında bu affın sözkonusu olmayacağını da belirterek şöyle buyurmaktadır:

“Hiç şüphe yok ki Allah, kendisine ortak koşulmasını (ve inkârı/küfrü) asla bağışlamaz. Bunun dışındaki (günahları) dilediğine bağışlar.Kim Allah'a ortak koşarsa, büyük bir günahla iftirâ etmiş olur.” (Nisâ Sûresi: 48)

Selef-i Salih Akidesi
Abdullah b. Abdulhamid el-Eseri
 
Üst Ana Sayfa Alt