Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

İlmi Konu Dabbetu'l-ard

Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
DABBETU'L-ARD


apocalypse.jpg



Debb ve debîb; hafif yürüme ve debelenme demektir. Hayvanlar ve çoğunlukla haşereler için kullanılır. İçkinin bedene yayılması ve bir çürüklüğün etrafına sirayeti gibi hareketi gözle görülmeyen şeyler için de kullanılır. Dâbbe de debelenen, hareket eden demektir.



Dabbe tu'l Ard
دابة الارض , Arabca'da "yavaş ve sessizce yürümek; nufuz ve sirayet etmek" mânalarına gelen debb veya debîb kökünden sıfat olan dâbbe "yeryüzünde yürüyen her tür canlı" ve özellikle "binek hayvanı" anlamlarında kullanılır.



"Allah bütün canlıları (her dâbbe'yi) sudan yaratmıştır. Kimi karnı üzerinde sürünür, kimi iki ayakla, kimi de dört ayakla yürür. Allah dilediğini yaratır. Allah şubhesiz her şeye kaadirdir." (Nur, 45) ayetinden anlaşılacağı üzere her hayvana dabbe denir.

"O söz başlarına geldiği zaman (kıyamet yaklaştığı) zaman, onlara yerden bir dabbe (mahluk) çıkarırız da, bu onlara insanların ayetlerimize kesin bir iman getirmemiş olduklarını söyler." (Neml 82)

"Yeryüzünde yaşayan bütün canlıların (her dâbbe'nin) rızkı ancak Allah'a aittir." (Hud, 6) ayetinden de anlaşılan budur.

Bu âyetten anlaşılan, dabbe'nin bir hayvan-ı nâtık yâni konuşan bir canlı olduğudur (M.H. Yazır, "Hak Dini Kur'ân Dili", V, 3701 vd.).

Râğıbu'l-İsfahânî, yukardaki âyete dayanarak şöyle demektedir:
"Dâbbe, tanıdığımız hayvanlara benzemeyen bir hayvandır. Ortaya çıkması kıyamete yakın bir dönemde olacaktır. Bir de denildi ki: Bununla, cahiliyyede hayvan mertebesinde olan kötü insanlar kasdedilmiştir (Râğıb, "Mufredât", debb maddesi.)



İslâm akaid ve kelam kaynaklarında kıyamet alametleri sayılırken dâbbetu'l ard'ın çıkışına da ayrı bir başlık altında yer verilmiş ve bu husus, kıyamete çok yakın bir zamanda gerçekleşecek olağan üstü olaylar arasında sayılmıştır.
Dabbe kelimesinin İslamî literatürde kabul edilen söz konusu eskatolojik anlamına en uygun kullanımı Kur'an-ı Kerîm'in sadece, lâyık oldukları azabın gerçekleşme zamanı gelince onlara yerden bir dâbbe çıkarırız da bu varlık insanların âyetlerimize gerçekten inanmadıklarını kendilerine söyler" (Neml 82) mealindeki âyette yer almıştır.

Muslim'in el-Câmi'u'ş-şahîh'i ile Ebu Davud'un es-Sunen"nde dâbbetu'1-ard konusuyla ilgili rivayetlerde bu varlığın özelliklerinden söz edilmeden sadece ortaya çıkışının bir kıyamet alameti olduğu haber verilir. (Muslim, "îmân", 249, "Fiten", 39, 118, 129, Ebû Dâvûd, "Melâhim", 12)


İbn Ömer'e göre, "dabbe"nin çıkması hadisesi, dünyada iyiliğe emreden ve kötülükten sakındıran hiçbir fert kalmadığı zaman vuku bulacaktır. İbn Merduye'nin Ebu Saîd el-Hudrî'den rivayet ettiği bir hadîse göre, aynı şeyi bizzat Peygamber (s.a.v.)'in kendisinden Ebu Saîd de duymuştur. Bu da, insanın başkalarını iyilik yapmaya teşvik ve kötülükten sakındırma (emr-i bi'l mârûf, nehy-i, ani'l-munker) vazifesini terk ettiği zaman Allah'ın, kıyametin hemen öncesinde son ihtar vazifesini görmek üzere bir "dâbbe" meydana çıkaracağını gösterir. Fakat onun tek bir hayvan mı, yoksa bütün yeryüzünü istilâ edecek bir hayvan türü mü olduğu açık değildir. (Mevdûdî, "Tefhîm", IV, 128)

Tirmizi'nin el-Câmi'u'ş-şahîh'i (Fiten, 21; Tefsir, 27) ve İbn Mâce'nin es-Sunen'inde (Fiten, 31) Ebu Hurayra'dan nakledilen bir hadiste, dabbetu'l-ard'ın Suleyman (a.s.)'ın mührü ile Musa'nın asasına sahib olacağı ve asâ ile muminin yüzünü parlatırken mühürle kâfirin burnunu damgalayacağı ifade edilir. Bu hârfnin el-Câmi'u'ş-şahîh'i ve Nesâî'nin es-Sunen'inde ise konu ile ilgili herhangi bir rivayet tesbit edilememiştir.


Kelâm literatüründe dâbbetu'l-ard konusu, ilgili âyetlerle hadislerin ışığı altında sadece bir kıyamet alâmeti olarak ele alınmış, Ehl-i sünnet'in semîyyât alanına giren konularda yorum ve tahminlerden kaçınma esası bu hususta da benimsenerek Kur'an'ın dehşetli bir hadise şeklinde takdim ettiği kıyametin kopmasına, bundan önce vuku bulacak bazı fevkalade olaylara, bunlardan biri olarak da dâbbe'nin çıkışına inanmanın gerekli olduğu belirtilmiştir.
Dabbetu'l-ard'ın şekli, çıkışı ve özellikleri hususunda Kutub-i Sitte dışındaki kaynaklarda yer alan ve bazı tefsirlere de intikal etmiş olan, ancak sened ve metin açısından tenkit edilebilen İsrailiyat türünden rivayetler, eşrât-ı saat (kıyamet alametleri) konusunda geniş bir literatür oluşturmuştur. Bu ayrıntılı rivayetlere göre, olağan üstü özellikler taşıyan dâbbetu'l-ard'ın 60 arşın boyundaki vücudu tamamen kıllarla kaplı olup sakallı, boynuzlu, iki kanatlı, öküz başlı, domuz gözlü, fil kulaklı, aslan yeleli, kaplan renkli ve koç kuyrukludur. Bir kuşluk vakti elinde Suleyman (a.s.)'ın mührü ve Musa'nın asası olduğu halde Mekke'de (Bazı rivayetlerde Ecyad, Safa tepesi, Tihame vadisi, Ebu Kubeys dağı veya Lut kavmine ait Sodom şehrinde) bir yağız at hızıyla ortaya çıkacak (bazı rivayetlerde çıkışı üç gün sürecek veya üç günde vücudunun ancak üçle biri zuhur edebilecek), başı bulutlara değen, boynuzları arasında 1 fersahlık mesafe bulunan bu garib yaratık, inananlarla inanmayanların birbirinden kolayca ayırt edilebilmesi için elindeki asasıyla mûminlerin yüzünü parlatacak, mührü ile de kâfirlerin burnunu damgalayacak, onları zelil ve perişan edecektir.
Bazı mufessirler, ilgili ayette (Neml 82) geçen lafızların etimolojik ve semantik özellikleriyle söz konusu ayrıntılı rivayetlerin ortak unsurlarını dikkate alıp âhir zamanda bir kıyamet alâmeti olarak zuhur edecek bu canlının bilinen bütün canlılardan farklı bir yapıya sahib bulunacağını ileri sürmüşler, söz konusu âyette konuşma özelliğine işaret edilmesinden ötürü onun bir insan, diğer rivayetlerde sakallı oluşunun belirtilmesinden dolayı da erkek olarak düşünülmesi gerektiği yolunda yorumlar yapmışlardır.
Bu arada, Ehl-i sünnet'e ters düşen düşünce ve beyanları sebebiyle Sunnî alimlerin ağır tenkitlerine hedef olduğu bilinen Şiî muhaddis Câbir el-Cu'fî'-ye (ö 128/746) ait iddiaya göre dâbbe tu'l ard Ali'dir. (Zehebî, I, 384; krş. Sef-fârînî, II, 147)
Ancak bu görüşün rec'at fikriyle bağlantılı olduğu kabul edilmiştir. Aynı rivayetlerde yer alan mühür ve asa motiflerinin hâkimiyet, idare ve saltanatı simgelemesinden hareketle dâbbetu'l ard'ın, harikulade bir maddî ve manevî saltanatın sahibi olarak sırf adalet ve hayır faaliyetlerinde bulunacak önemli bir şahsiyet olması gerektiği düşünülmüştür. (Elmalılı. V, 3703)
Dabbetu'l-ard'ın, ahir zamanda artması beklenen ve manevî özellikleri itibariyle hayvan gibi olan, hatta onlardan aşağı seviyede bulunan şerîr insanları simgelemesi de muhtemeldir. Ana hadis kaynaklarının deccâl ile ilgili rivayetleri arasında yer alan Fâtıma bint Kays tarikli Temîm ed-Dari kıssasında sözü edilen, vucudu kıllarla kaplı hayvanın dabbetu'l-ard olduğu da ileri sürülmüştür. (Sarıtoprak, s. 93; Deccad)

Kur'ân-ı Kerîm'de dabbetu'l-ard'la ilgili tek kayıt olan Nemi sûresinin 82. âyetinden önceki altı âyette, hidayet ve rahmet vesilesi olan Kur'an'ın İsrâiloğulları'nın ihtilâf edegeldikleri konulann pek çoğunu vuzûha kavuşturduğu, fakat onun tebliğcisi olan Muhammed'in, gerçeğe tamamen sırt çevirmiş, manevî anlamda kör, sağır ve ölü durumundaki kişilere çağrısını işittiremeyeceği ifade edilmektedir. Bu ifadelerin hemen ardından da söz Konusu inkarcıların lâyık oldukları ilâhî hükmün (kavi) gerçekleşme zamanı gelince yerden bir dâbbenin çıkarılacağı haber verilmektedir. Taberî bu âyette geçen "kavi" kelimesinin "ilâhî azab" anlamında olduğunu kaydeder (Câmi'u'l-beyân, XX, 9) .
Nemi süresindeki bu âyetlerin birbirine bağlı olarak incelenmesinden anlaşılacağı üzere dâbbenin ortaya çıkışı, dinî gerçeklere karşı direnişlerin ileri boyutlara vardığı dönemlerde olacaktır. Bazı âlimlerin kanaatlerine göre dâbbenin zuhuru daha çok "emr-i bi'l mâruf nehiy ani'l-munker" görevinin ihmal edildiği zamanlarda ve sadece bir defa değil, üç defa vuku bulacaktır (Câmi'u'l-beyân, XX, 10)



Peygamber (s.a.v.) şöyle rivayet edilir. "İlk çıkacak kıyamet alameti, güneşin battığı yerden doğması ve kuşluk vakti insanların üzerine "dâbbe''nin çıkmasıdır. Bu alametlerden hangisi önce belirirse, ötekisi onu kısa zamanda tâkib edecektir" (Muslim, Fiten, 118; İbn Hanbel, "Musned", II, 201)

"Üç şey vardır ki bunlar çıktığı zaman, daha önceden iman etmeyen hiçbir kimseye (o günkü) imanı fayda vermez:
1-Güneşin batıdan doğması, 2-Deccâl ve 3-Dâbbetu'l-Ard (Muslim, İman, 249; Tirmizî, Tefsîr, sûre 6)

"Dâbbe, yanında Musa (a.s.)'nın asâsı ve Suleyman (a.s.)'ın mührü olduğu halde çıkacaktır. Mûminin yüzünü asa ile parlatacak, kâfirin burnunu da mühürle mühürleyecek. İşte o dönemde yaşayan insanlar bir araya gelecekler ve mûminler, kâfir belli olacaktır" (Ahmed b. Hanbel, II, 491; Tirmizî, Tefsîr, süre: 27)

Huzeyfe b.Esîd el-Ğifârî diyor ki:
"Bir gün Rasulullah bize baktı. Aramızda bir şey konuşuyorduk. Bize: "Ne konuşuyorsunuz?" dedi.
Dedik ki: "Kıyameti konuşuyoruz."
Rasullullah şöyle buyurdu: "Kıyametten önce on alamet görmedikçe kıyamet kopmayacaktır."
Rasulullah on alamet olarak şunları zikretti: "Duman, Deccal, Dâbbetul Ard, Güneşin batıdan doğması, Meryemoğlu İsa'nın inmesi, Ye'cuc ve Me'cuc, Güneşin üç kere batması. Güneş bir doğuda, bir batıda bir de Arab yarımadasında batacaktır. Bu alâmetlerin sonuncusu ise Yemen'den çıkacak olan bir ateştir. Bu ateş insanları göç ettirecek ve haşrolacaklan yere doğru sürükleyecektir." (Muslim, K. el- Fifen, bab: 39,40, Hadis No: 2901; Ebu Dâvud, K. el- Melahim, bab: 12, Hadis No 4311; Tirmizî K. el-Fiten, bab: 21, Hadis No 2183)


Ebu Hurayra (r.anh) diyor ki: "Rasululah (s.a.v.)in şöyle buyurduğunu işittim.
"Şu altı şey meydana gelmeden önce iyi ameller işlemeye koşuşun. Bunlar, güneşin batıdan doğması veya duman'ın çıkamsı yahut Deccal'in çıkması veya, Dâbbetul Ard'in çıkması yahut herbirinize mahsus olan hadisenin (ölümün) meydana gelmesi yahud kamu'nun sevkü idaresinin size verilmesidir"
(Müslim, K.el-Fiten. bab: 128,129, Hadis No 2947; Nesai, K. el-Fiten bab: 28, Hadis No 4046)


Peygamber efendimiz diğer bir Hadis-i şerifinde de şöyle buyurmaktadır;
"Dâbbetul Ard çıkacak, onda Suleyman'ın mühürü ve Musa'nın âsâsı bulunacaktır. Asâ ile Mûminlerin yüzünü parlatacak mühür ile de kâfirlerin burunlarını damgalayacaktır, öyle ki bir sofranın başında oturan insanlar bir araya gelecekler, biri diğerine: "Ey Mûmin" Diğeri de bir başkasına "Ey Kâfir" diyecektir"
(Tirmizî, K. Tefsir el-Kur'an, sure: 27, Hadis No 3187)

Dabbe
konusundaki rivayetler pek çoktur, ancak hiçbiri mutevâtir olmadığından, kıyamet gibi tamamen gaybî olan bir meselede delil olamazlar. Dabbetu'l-ard'ın kıyamete yakın zuhur edeceğine iman edip, iç yüzünü ve mahiyetini Allaha havale etmek gerekir. Allah en iyisini bilendir.
 
Üst Ana Sayfa Alt