Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Cehennemin Öfkesi Ve Uğultusu

MuhacirSelman Çevrimdışı

MuhacirSelman

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Esselamu Aleykum ve Rahmetullah

Allah Tebareke ve Teâlâ buyuruyor: “Daha önce akıbetlerinin iyi olacağım takdir ettiğimiz kimselere gelince, onlar cehennemden uzak tutulacaklardır. Onlar cehennem ateşinin uğultusunu duymazlar ve ebedi olarak canlarının çektiği nimetler içinde kalırlar.” (Enbiya 21/101-102)

“Aslında onlar Kıyamet gününü yalanlamışlardır. Biz de Kıyamet gününü yalanlayanlara çılgın alevli bir ateş hazırladık.Bu ateş onları uzaktan görünce onun uğultusu ve öfkeli solumaları kulaklarına gelir.” (Furkan 25/12)

“Rablerini inkar edenler için cehennem azabı vardır. O ne kötü dönüştür. Oraya atıldıklarında onun kaynarken çıkardığı uğultuyu işitirler. Neredeyse cehennem öfkesinden çatlayacak. Her topluluk onun içine atıldıkça cehennem bekçileri onlara; “Size bir uyarıcı gelmedi mi?” diye sorarlar.” (Mülk 67/6-8)

“Şehik”: Cehennemden şiddetle çıkan ses, eşek sesi gibi. Rabi b. Enes: “Şahik” Göğüsten gelen ses. Mücahit "Ve hiye tefur” onlarla birlikte kaynayan kazanın kaynaması gibi. İbn Abbas (r.a): “Temeyyezü” yani parçalanan birbirinden ayrılan. Ve yine: “Nerede ise birbirinden ayrılıp yarılacak gibi olmak.” Dehhak ise “Yarılmak” şeklinde manalandırmıştır. İbn Zeyd “Temeyyezü” Günah işleyip Allah Teâlâ'ya isyan edenlerin Allah Teâlâ onlara olan gazabından ve intikam almasından dolayı şiddetle öfkelenmekten çatlamak.

Halid b. Düreyk sahabîlerin birinden rivayet ettiğine göre, Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Kim benim söylemediğim bir şeyi bana isnad ederse kendisine Cehennemin iki gözü arasında bir yer hazırlasın.”

“Ya Resulallah Cehennemin iki gözü mü var” şeklinde sorulduğunda: “Evet dedi ve Allah Teâlânın şu ayetini duymadınız mı? Cehennem ateşi uzak bir mesafeden kendilerini görünce, onun Öfkelenişini (müthiş kaynamasını) ve uğultusunu işitirler.” (Furkan 25/12)

Ebu Yahya el-Katât, Mücahid'in, İbn Abbas (r.a)'ın şöyle dediğini naklediyor: “Kişi Cehenneme koşar, korkunç bir ses Cehennemin dışına kadar gelir sonra soluğunu uzunca çekerek dışarı verir bu esnada korkmayan hiç kimse kalmaz”. (İbn Ebi Hatim)

Ka'b (r.a) dedi ki: “Yaratılmış bütün mahluklar sabah akşam Cehennemin soluğunu uzunca çekerek dışarı vermesini İşitirler İmtihana tabi tutulan insanlar ve cinler müstesna.” (Cevizcani)

Hennâd b. Sırrî, Müğis b. Semî'nin şöyle dediğini kitabında zikreder: “Cehennem her gün iki defa uzunca soluk alıp dışarı verir bunu imtihana tabi tutulan insanlar ve cinler dışında her şey işitir.”

Dahhâk dedi ki: “Cehennemin Kıyamet gününde öyle uzun bir soluk alıp verişi vardır ki, korkusundan bütün mükarreb melekleri ve peygamberler secdeye kapanır ve “Rabbim benim nefsim benim nefsim "diye yakarırlar."

Übeyd b. Ümeyr'den nakledildi ki: “Cehennem öyle uzun bir soluk alıp verir ki, korkudan bütün melek ve peygamberlerin dizleri titrer ve “Benim nefsim benim nefsim” diye yalvarırlar.” İbn Ebi d-Dünya ve bazı alimlerin, Dahhak',tan rivayet ettiklerine göre şöyle dedi: “Melekül A'la heybeti ve mülkü ile iner sol tarafında cehennem vardır. Onun öfkesi ve uğultusunu duyanlar bağrıp çığlık atmaya başlarlar.”

Vehb b. Münebbih dedi ki: “Dağlar sürülüp yürütüldüğünde Cehennemden gizli bir ses, uğultu ve öfkeli solumaları duyulur. Dağlar kadınlar gibi çığlık atarlar. Sonra Cehennemin altı üstüne gelir ve bir kısmı bir kısmını döver.” (Ahmed)

Adem b. İyas'ın tefsirinde Muhammed b. El-Fadl'dan Ali b. Zeyd b. Cedân Ebi Duha'nın rivayetine göre İbn Abbas (r.a) şöyle dedi: “Cehennem öyle bir soluk solur ki mükarreb melekler ve peygamberlerden Cehennemin etrafında diz üstü çökmeyen kalmaz. Paniğe kapılmış bir halde akılları başlarından gitmiştir. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Ne şekilde cevap verdiniz?” Derler ki: “Bilmiyoruz.” Sonra akıllarını onlara iade eder. Onlarda ne yaptıklarını söyler ve özürlerini beyan ederler. (Muhammed b. El-Fadl Attiyenin oğlu olup metruktür)

Adem dedi ki: Ebu Safvan Asım b. Süleyman el Kûzîden aktardığına göre İbn Cüreye, Atâ'nm, İbn Abbas (r.a)'tan rivayet ettiğine göre: “Bu ateş onları uzaktan görünce onun uğultusu ve öfkeli solumaları kulaklarına gelir.” (Furkan 25/12) ayetinde geçen “Uzaktan” kelimesinin yüzyıl mesafesinde olduğunu söylemiştir.” Cehennem yetmiş bin gemle sürülür her gemi yetmiş bin melek tutar. Eğer salı verilmiş olsaydı iyi kötü herkesin üzerine varırdı. Sonra öyle bir soluk solardı ki gözde hiçbir damla kalmaz dışarı çıkar. Sonra ikinci kez bir soluk daha solur ki, yürekler yerinden boğaza ve ağza fırlar. İşte o da Ahzap Suresi 10. ayeti kerimedir: “Yürekler gırtlaklara dayanmıştı.”(Asım el-Kuzi Çok zayıftır)

Leys b. Sad rivayetine göre Ubeydullah b. Ebi Cafer şöyle dedi: “Cehennem öyle bir soluk solar ki, karanlığın kalbi ondan yarılır. Sonra bir daha solar ve onlar yeryüzüne uçuşurlar ta ki başlarına konana kadar.” (Abdullah b. Ahmed tahriç etti)

Bunun gibi diğer bir rivayeti de Esed b. Musa İbrahim b. Muhammed'den o da Safvan b. Selim'den o da Atâ b. Yesar'dan oda Abdullah b. Amr b. El-As (r.a)'tan rivayet etmiştir. Ebu Nuaym ve bazı alimlerin tahric ettiğine göre Abdurrahman b. Hâtib şöyle dedi: Ömer (r.a), Ka'b (r.a)'a dedi ki, bizi Cehennem azabıyla korkut yani bize Cehennem azabından bahset. O'da şöyle dedi: “Nefsimin elinde olduğu Allah'a yemin olsun ki, Cehennem Kıyamet günü yakınlaşır. Onun o gün öyle bir soluğu ve sesi vardır, yaklaştığı vakit öyle bir soluk solar ki, hiçbir peygamber ve şehit yoktur ki diz çöküp şöyle demesin: “Ya Rabbi bu gün nefsimden başka kimseye kefil değilim”. Ey İbn ül-Hattab yetmiş peygamberin ameli gibi amelin olsa bile kurtulamayacağını zannedersin. Ömer dedi ki: “Allah'a yemin olsun ki, mesele çok çetin.”

Şüreyh b. Übeyd'in rivayetine göre Ömer (r.a) Ka'b (r.a)'a dedi ki: “Bizi Cehennem azabından korkut. Cevap olarak dedi ki: “Cehennem öyle bir soluk solar ki, diz üstü çöküp ey Rabbim -yalnızca- nefsim nefsim demeyen ne bir mükarreb melek ne de başka kimse kalır. Hatta Peygamberimiz (s.a.v), İbrahim (a.s), İshak (a.s)'da dahil.. Dedi ki: “Orada bulunanlar boğazları tıkanıp sesleri kesilene kadar ağladılar.”

Mutarrif b. Eş-Şuhayr rivayetine göre Ka'b (r.a) şöyle dedi: Ömer (r.a)'m yanında îdîm, bana dedi ki: “Ey Ka'b bizi Cehennem azabından korkut.” Cevap olarak dedim ki: “Ey Emirül Mü'minin Kıyamet günü Cehennem öyle bir soluk solar ki, diz üstü secdeye gitmeyen ne bîr mükarreb melek ne de bir peygamber kalır. Hatta İbrahim Halil (a.s) nefsi nefsi ben ben bugün nefsimden başka bir şey istemiyorum diyecektir. Ömer (r.a) başını düşünceli bir şekilde önüne eğdi.” Dedim ki: “Ey Emirel Mü'minin siz bunu Allah'ın Kitabında görmüyor musunuz?” Ömer (r.a) Nasıl dedi? Dedim ki: “Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: “O gün, herkes kendi nefsi adına mücadele eder ve herkese yaptığının karşılığı eksiksiz ödenir. Onlar zulme uğratılmazlar.” (Nahl 16/111)


Said el- Cürrriî vaazlarında şöyle diyordu: “Cehennemden korkanları tasvir ettiğinde sanki Cehennemin soluğu kulaklarındaymış enselerindeymiş gibi korkarlardı.”

Hasan (r.a)'da korkanlar hakkında şöyle dedi: “Cennetin anlatıldığı bir ayet geçtiğinde onun özleminden ağlarlardı, Cehennemin anlatıldığı bir ayet geçtiğinde ise sanki Cehennem enselerindeymiş gibi feryadı basarlardı.”

İbn Ebi d-Dünya ve bazılan Ebi Vail'den rivayet ettiklerine göre şöyle dedi: İbn Mesud (r.a) ile beraber çıktık, yanımızda Rebi b. Heysem de vardı. Fırat kenarında bir tandırın başına geldik. Tandırda ateşin alevlendiğini gören İbn Mesut şu ayetleri okudu: “Bu ateş, onlara uzak bir yerden gözükünce, onun kaynamasını ve uğultusunu işitirler. Elleri boyunlarına bağlı olarak onun en dar bir yerine atıldıkları zaman orada yok olup gitmeyi isterler.” (Furkan 25/12-13) Rebi b. Heysem bayılıp yere yığıldı. Abdullah insanlar öğle namazını kılana kadar onun yanından ayılmadı. Sonra ikindiye kadar yine ayılmadı, ikindiden sonra akşama kadar da yanından ayrılmadı. Ondan sonra Abdullah b. Mesut (r.a) evine döndü.”

Müsmia' b Asım dedi ki: “Ben, Abdülazİz b. Süleyman, Kilab b. Cerî ve Süleyman el A'rac bir sahilde geceledik. Hepsi ağlıyordu. Fakat onları ağlatan şeyin ne olduğunu bilmiyorum. Daha sonra Abdülaziz'e “Ya eba Muhammed seni ağlatan ne idi?” diye sordum. Ben dedi “Denizin dalgalarına baktım dalgalanıyor ve büyüyor Cehennemin tabakalarını ve soluklarını hatırladım. İşte beni ağlatan buydu. Sonra Kilab'a bir benzerini sordum, sanki arkadaşının hikayesini duymuştu da anlatıyordu -yani onun dediği gibi dedi. Sonra Süleyman el A'raca ikisine sorduğum şekilde sordum”. Şöyle cevap verdi: “Bu toplulukta benden daha kötüsü yoktur. Benim ağlamam da aynen onların ağlaması gibiydi. Benim ağlamam değil ancak onların ağlaması rahmetti. Allah onlara rahmet etsin”
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
M Çevrimdışı

morueqq

لا إله إلا الله
İslam-TR Üyesi
Cezakallahu Hayran
 
Üst Ana Sayfa Alt