Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

İlmi Konu Caiz ve Şirk Olan Tevessul, İstiğase ve Şefaat

kanepe21 Çevrimdışı

kanepe21

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Mesela, gemisi batmakta olan bir kimse, telefonu ile çok uzaktaki bir kimseden imdat istiyor ve onu yardıma çağırıyor. Gemisi batmakta olan diğer bir kimse ise, uzakta olan bir evliyadan imdat istiyor ve onu yardıma çağırıyor. Sana göre niçin birincisi şirk olmuyor da ikincisi şirk oluyor? Halbuki, o telefondaki sesi uzaktaki bir adama ulaştırıp, işittiren ve o adamı yardıma gönderen Allah, uzaktaki bir evliyaya da sesi işittirip yardıma gönderebilir. Bu meseledeki anlaşılmayan ince sır nedir?

bu konuda size mevdudinin kuranın dört temel terimi adlı kitabını okumanızı tavsiye ediyorum
evvela sizin söylediğiniz tlfon ile yardım isteme çok farklı bir meseledir.bunda bir sakınca olmayabilir ama yanında olmayan bir evliyadan yardım beklemek caiz olmayan bir harekettirhatta kşiyi şirke kadar götürür.Çünkü cahiliye insanlarının ilah tasavurunda da bu vardı.
bu konuda kuranı kerimde birçok ayetler vardır.ve cahiliye insanları Allahın rububiyetini kabul ediyorlardı.ama uluhiyette allaha ortak kaşuyorlardı.açıp okuyabilirsiniz.
 
Ç Çevrimdışı

çekirdek

Üyeliği İptal Edildi
Banned
bu konuda size mevdudinin kuranın dört temel terimi adlı kitabını okumanızı tavsiye ediyorum
evvela sizin söylediğiniz tlfon ile yardım isteme çok farklı bir meseledir.bunda bir sakınca olmayabilir ama yanında olmayan bir evliyadan yardım beklemek caiz olmayan bir harekettirhatta kşiyi şirke kadar götürür.Çünkü cahiliye insanlarının ilah tasavurunda da bu vardı.
bu konuda kuranı kerimde birçok ayetler vardır.ve cahiliye insanları Allahın rububiyetini kabul ediyorlardı.ama uluhiyette allaha ortak kaşuyorlardı.açıp okuyabilirsiniz.

Niçin uzaktaki bir adamdan telefon ile yardım istemek şirk olmuyor? Bir evliyayı yardıma çağırmak arasında ne fark var?
 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
evliyayı telefonla arıyorsan no problem
 
kanepe21 Çevrimdışı

kanepe21

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
bakın cahiliye insanı neden putlara ibadet ediyorlardı?onların(putların)kendilerine şefaatçı olduklarına neden inanıyorlardı?yaratanın allah olduğunu bildikleri halde neden putlara tapıyorlardı?bunların cvbını araştırırssanız sorularınızın cvbınıda bulmuş olacaksınız.
ama genede şöyle söylim:
uzaktan tlfonlar ile yardım istemek ayrı birşey ama yanında olmayan ve hatta vefat etmiş evliyalardan gaybi yardım istemek ayrı birşeydir.Aradaki farka gelince biri hayatta ve yardım etme imkanı var ama diğeri ise vefat etmiş ve size yardım edemez.ki vefat etmese bile size uzak olan birinin gaybı bir yardımı olacağını düşünmeniz de çok yanlış olur.

cahiliye insanlarında olan bir inanışta şuuydu.

onlar ilahlarının,kendi dualarını işittiğini ve onlara yardım etmeye kadir olduğunu zannediyorlardı.
bu inanışlarını mevdudi şöyele bir örnekle açıklamıştı.Diyor ki:
Eğer ben susayıpta su getirmesi için hizmetçimi veya hastalanıp beni tedavi etmesi için doktoru çağırıyorsam;ne bu çağrıma niyaz olarak nitelenebilir ve nede bu,hizmetçi yada doktoru ilahlaştırmak manasına gelir.Çünkü bütün bu olanlar sebep ve sonuç zinciri içerisinde gerçekleşmektedir,dışında değil.

ancak eğer ben susuzlık hali yada hastalık hali durumunda hizmetçi yada doktoru çağırmak yerine,herhangi bir veli yada putu yardıma çağırırsam,bu tabii ki onları ilahlaştırmak ve onlara dua etmek olur.Çünkü benden kilometre uzakta bir kabirde ıstırahat etmekte olan veliyi yardımıma çağımam,onun bu haliyle beni duyup işitiiğini kabul ettiğim manasına gelir.Bana göre o sebepler alemine hükmetmektedir ve bu yüzden de bana su getirmeye yada hastalığımı gidermeye kadirdir.(daha fazla bilgi için kuranın dört temel terimi kitabının ilah kavramına bakınız)
 
Ç Çevrimdışı

çekirdek

Üyeliği İptal Edildi
Banned
bakın cahiliye insanı neden putlara ibadet ediyorlardı?onların(putların)kendilerine şefaatçı olduklarına neden inanıyorlardı?yaratanın allah olduğunu bildikleri halde neden putlara tapıyorlardı?bunların cvbını araştırırssanız sorularınızın cvbınıda bulmuş olacaksınız.
ama genede şöyle söylim:
uzaktan tlfonlar ile yardım istemek ayrı birşey ama yanında olmayan ve hatta vefat etmiş evliyalardan gaybi yardım istemek ayrı birşeydir.Aradaki farka gelince biri hayatta ve yardım etme imkanı var ama diğeri ise vefat etmiş ve size yardım edemez.ki vefat etmese bile size uzak olan birinin gaybı bir yardımı olacağını düşünmeniz de çok yanlış olur.

cahiliye insanlarında olan bir inanışta şuuydu.

onlar ilahlarının,kendi dualarını işittiğini ve onlara yardım etmeye kadir olduğunu zannediyorlardı.
bu inanışlarını mevdudi şöyele bir örnekle açıklamıştı.Diyor ki:
Eğer ben susayıpta su getirmesi için hizmetçimi veya hastalanıp beni tedavi etmesi için doktoru çağırıyorsam;ne bu çağrıma niyaz olarak nitelenebilir ve nede bu,hizmetçi yada doktoru ilahlaştırmak manasına gelir.Çünkü bütün bu olanlar sebep ve sonuç zinciri içerisinde gerçekleşmektedir,dışında değil.

ancak eğer ben susuzlık hali yada hastalık hali durumunda hizmetçi yada doktoru çağırmak yerine,herhangi bir veli yada putu yardıma çağırırsam,bu tabii ki onları ilahlaştırmak ve onlara dua etmek olur.Çünkü benden kilometre uzakta bir kabirde ıstırahat etmekte olan veliyi yardımıma çağımam,onun bu haliyle beni duyup işitiiğini kabul ettiğim manasına gelir.Bana göre o sebepler alemine hükmetmektedir ve bu yüzden de bana su getirmeye yada hastalığımı gidermeye kadirdir.(daha fazla bilgi için kuranın dört temel terimi kitabının ilah kavramına bakınız)

Cahiliyye devrinde, eğer o müşrikler, zerreden yıldızlara kadar herşeyin Allahın ilim, irade ve kudretiyle hareket ettiğini ve sebeplerin Allahın kudretine birer hikmet perdesi olduğunu ve o putların da kendi başına hareket etmeyip, Allahın ilim, irade ve kudretiyle yardıma geleceklerine itikad etselerdi ve bu itikad ile "ey put bana tarlamı sürmem için yardım et veya yardım et şu taşı kaldıralım" deselerdi elbette şirke girip, müşrik olmazlardı. (putlar tahtadan ve taştan yapıldıkları için yardıma gelemezler o ayrı mesele).

Şu aşağıdaki sorularıma cevap verirseniz konu aydınlığa kavuşacaktır:

1-Gemisi batmakta olan bir adam, telefon ile başka birini yardıma çağırması ve orada hiç bir sebebe müracaat etmeyip doğrudan doğruya Allahtan yardım istememesi niçin şirk olmuyor da, bir evliyadan yardım istemesi şirk oluyor?

2-Yakub aleyhisselama Hz Yusufu göstermeyen Allah, Hz İsa ve havarilerine ölüleri diriltme mucizesi vermiş. Hz Musaya asa, Muhammed aleyhisselama eline aldığı bir avuç taş ve toprağın her bir kafirin gözüne gitmesi mucizesini ve miracı vermiş. Bütün bunları nereye koyacağız? Bu peygamberlere mucize veren Allah, evliyalara niçin keramet vermesin?

3-Şifa verenin ve rızık verenin Allah olduğunu bildiğin halde, hastalandığın zaman niçin ilaçlardan ve doktorlardan yardım istiyorsun?

4-Bir taşı kaldırmak istediğin zaman niçin "arkadaşım yardım et de şu taşı kaldıralım" diyorsun. Niçin Allahtan yardım istemiyorsun? Başka bir kimsenin "ya şeyhim bu taşı kaldırmama yardım et" demesi arasında ne fark var?

5-Niçin, bir meyve için ağaçtan ve bal için arıdan ve süt için inekten ve yemeğini pişirmek için ateşten ve ateşini söndürmek için sudan yardım alıyorsun. Niçin doğrudan doğruya Allahtan istemiyorsun? Bir inekten yardım istemek şirk olmuyor da niçin bir evliyadan yardım istemek şirk oluyor?

6-Müşrikler, o putların bütün zerrelerinin Allahın elinde olduğunu ve kainatta zerreden yıldızlara kadar herşeyin Allahın ilim, irade ve kudretiyle hareket ettiklerini bilseler ve bu itikat ile "ey put benim şu tarlamı sür veya şu işimi gör veya bu işimde bana yardım eyle" deselerdi, elbette müşrik olmazlardı. Fakat, onlar, putların Allahın havl ve kuvvetiyle değil, kendi başlarına ve Allahın ilim, irade ve kudretinden hariç olarak yardım ettiklerine inandıkları için şirke düşmüşlerdir. (putlar sebep olarak da hiç bir yardıma koşamazlar. Çünkü, akılsız, şuursuz ve kördürler. Bu bir ahmaklıktır ve bunu düşünmeleri lazımdır. Bu mesele konumuzdan hariçtir).

7-Burada ince bir sır vardır. Bu sır anlaşılmadığı için hataya düşülüyor. O sır da şudur:Esbab dairesi ile itikad dairesi ayrıdır. Mesela, bir kimse yemeği pişirmek için ateşten yardım alıyor. Eğer bu kimse, ateşi Allahın yarattığına ve ateşe tesiri verenin Allahın kudreti olduğuna itikad etmesi lazımdır. Eğer bu kimse, ateşe tesiri verenin Allah olmadığına ve ateşin kendi tabiatıyla hareket ettiğine itikad etse, bu bir şirk olur. Bu formülü herşeye, bütün sebeplere ve vesilelere uygulayabiliriz. Eğer bir kimse, hiç Allahı düşünmeyerek ve kainattaki herşeyin onun izni ve kudreti ile hareket ettiğini bilmeyerek hakiki olarak bir evliyadan yardım istese şirk koşmuş olur. Fakat, bu evliyanın hayatının, zerrelerinin, nefsinin ve herşeyinin Allahın elinde olduğunu bilen biri evliyadan yardım istese ve onu yardıma gönderen Allaha şükretse bir sorun olmaz.

8-Evliyaların yardıma gelmesi meselesi tevhidin en basit ve ami mertebesidir. Hakiki tevhid ise, Allahın ne zatında ve ne sıfatlarında ve ne de rububiyetinde yani kainattaki tasarrufatında şeriki olmadığına tahkiki olarak iman etmektir. Allahın her bir şey üzerinde koyduğu turra ve sikkeleri görüp, göstermektir. Yani, her bir varlığın doğrudan doğruya Allahın ilim, irade ve kudretinin eseri olduğunu ve sebeplerin ve tabiatın icada ve yaratmaya zerre kadar müdahele etmediklerini tahkiki bir tarzda delilleriyle birlikte görmektir.
 
kanepe21 Çevrimdışı

kanepe21

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Sorularınızın tamamı verdiğim örnekte cvbı vardı.Eğer gerçekten okumuş olsaydınız böyle demezdiniz.sebep sonuç ilişkileri birbirine karıştırmayın.Allahı bir kenara bırakıp eviyalardan yardım istemek verdiğim örnekte çok güzel açıklamış.ama sanırım siz b. zamanın kitabından olmadığı için okuma gerekliliği görmüyorsunuz.ben bunu anladım.
Eğer gerçekten sorularınızı inatlaşmak için sormuyor ve sadece öğrenmek için soruyorsanız başka kitaplarıda okuyun tekrar söylim verdiğim örneklendirme yi okuyun ve cvbını da görün tabiki görmek isterseniz.
 
Ç Çevrimdışı

çekirdek

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Sorularınızın tamamı verdiğim örnekte cvbı vardı.Eğer gerçekten okumuş olsaydınız böyle demezdiniz.sebep sonuç ilişkileri birbirine karıştırmayın.Allahı bir kenara bırakıp eviyalardan yardım istemek verdiğim örnekte çok güzel açıklamış.ama sanırım siz b. zamanın kitabından olmadığı için okuma gerekliliği görmüyorsunuz.ben bunu anladım.
Eğer gerçekten sorularınızı inatlaşmak için sormuyor ve sadece öğrenmek için soruyorsanız başka kitaplarıda okuyun tekrar söylim verdiğim örneklendirme yi okuyun ve cvbını da görün tabiki görmek isterseniz.

kardeşim, inatlaşmak değil fikir alışverişidir bu. O putların niçin şirk olduğunu da size söyledim.

Aslında bir evliyadan yardım istemek yanındaki bir adamdan yardım istemek kadar basit bir meseledir. Fakat, sizin karıştırdığınız nokta bence görünen bir şeyden yardım istemenin şirk olmadığını ve görünmeyen bir vesileden yardım istemenin şirk olduğunu zannediyorsunuz. Oysa ki, arasındaki tek fark görünüp görünmemeleri..Halbu ki, her ikisi de Allahın izni ve kudreti ile hareket eden, vücudu devam eden varlıklar. Şu soruma cevap verirsenin her şey açığa kavuşacak:

Bir taşı kaldırmak istediğin zaman niçin "arkadaşım yardım et de şu taşı kaldıralım" diyorsun. Niçin Allahtan yardım istemiyorsun? Başka bir kimsenin "ya şeyhim bu taşı kaldırmama yardım et" demesi arasında ne fark var?
 
kanepe21 Çevrimdışı

kanepe21

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
evliyadan yardım istemekle arkadaştan yardım istemek arasındaki fark dağlar kadardır.Eğer arkadaşınız gibi evliyada sizin yanınızda değil ve siz ondan yardım istiyorsanız bu sizin,size güç verenin evliya olduğunu düşündüğünüzü gösterirki o yüzden ondan yardım diliyorunuz.Evliya sizin yanınızda ve siz ondan öyle yardım istiyorsanız amenna ama yok sizin yanınızda değil ve siz ondan gaybı bir yardım istiyorsanız buda yanlıştır.çünkü güç veren yanlız allahtır.

aşağıdaki sözünüzde diyorsunuz ki:

Cahiliyye devrinde, eğer o müşrikler, zerreden yıldızlara kadar herşeyin Allahın ilim, irade ve kudretiyle hareket ettiğini ve sebeplerin Allahın kudretine birer hikmet perdesi olduğunu ve o putların da kendi başına hareket etmeyip, Allahın ilim, irade ve kudretiyle yardıma geleceklerine itikad etselerdi ve bu itikad ile "ey put bana tarlamı sürmem için yardım et veya yardım et şu taşı kaldıralım" deselerdi elbette şirke girip, müşrik olmazlardı. (putlar tahtadan ve taştan yapıldıkları için yardıma gelemezler o ayrı mesele).

oysaki kuran ayetlerine baktığımızda: onlar(cahiliyye insanı) Allahın yeri göğü yarattığını ve rızık verenin allah olduğunu biliyorlardı.bu konuda kuran:

Andolsun ki onlara, "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan, mutlaka "Allah..." derler. De ki: (Öyleyse) övgü de yalnız Allah’a mahsustur, ama onların çoğu bilmezler. lokman 25

(Resûlüm!) de ki: Eğer biliyorsanız (söyleyin bakalım), bu dünya ve onda bulunanlar kime aittir?"Allah’a aittir" diyecekler. Öyle ise siz hiç düşünüp taşınmaz mısınız! de. Yedi kat göklerin Rabbi, azametli Arş’ın Rabbi kimdir? diye sor. "(Bunlar da) Allah’ındır" diyecekler. Şu halde siz Allah’tan korkmaz mısınız! de. Eğer biliyorsanız (söyleyin), her şeyin melekûtu (mülkiyeti ve yönetimi) kendisinin elinde olan, kendisi her şeyi koruyup kollayan, fakat kendisi korunmayan (buna muhtaç olmayan) kimdir? diye sor. (Bunların hepsi) Allah’ındır" diyecekler. Öyle ise nasıl olup da büyüye kapılıyorsunuz? de.Doğrusu biz onlara gerçeği getirdik; onlar ise hakikaten yalancılardır. muminun 84,90 ayetler.)

görülüyorki onlar herşeyi allahın yarattığını ve rızık verenin allah olduğunu gayet iyi biliyorlardı ancak genede"ilahlarımız bizi allaha daha çok yaklaştırıyor düşüncesi ile Allah ile kendi aralrına putları koyuyorlardı.yani yardımı ve duayı putlara yapıp"bunlar bizim dualarımızı allaha ulaştırıyorlar diyorlardı.ve bu noktada Allaha şirk koşmuş oluyorlardı.

bu ister bir evliya olsun fark eden bir şey yok.
 
A Çevrimdışı

Abdullah Yusuf

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Bir taşı kaldırmak istediğin zaman niçin "arkadaşım yardım et de şu taşı kaldıralım" diyorsun. Niçin Allahtan yardım istemiyorsun? Başka bir kimsenin "ya şeyhim bu taşı kaldırmama yardım et" demesi arasında ne fark var?

sen aslında burada bulunma sebebını bellı edıyorsun fıtne çıkarmak aklın! sıra soru sorucan cevap alamıycan mort olucak kardeşler

Allah Rasulu uhud günü sahabilerden canını korumak ıcın yardım ıstedıgınde o'da şirk işledi ozaman haşa! yanında olan ıle yanında olmayan kısı arasındakı farkı anlayamıyorsan ne soyleyebılırız kı sana senın amacın fıkır alışverişi falan değil cedel atgözlüğü takmışsın yok akıl falan fılan

Allah ıslah etsın basıret versın sana
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
çekirdek;205616' Alıntı:
Mesela, gemisi batmakta olan bir kimse, telefonu ile çok uzaktaki bir kimseden imdat istiyor ve onu yardıma çağırıyor. Gemisi batmakta olan diğer bir kimse ise, uzakta olan bir evliyadan imdat istiyor ve onu yardıma çağırıyor. Sana göre niçin birincisi şirk olmuyor da ikincisi şirk oluyor? Halbuki, o telefondaki sesi uzaktaki bir adama ulaştırıp, işittiren ve o adamı yardıma gönderen Allah, uzaktaki bir evliyaya da sesi işittirip yardıma gönderebilir. Bu meseledeki anlaşılmayan ince sır nedir?

Bak Tevhidi arayamamış Çekirdek üye ;

İnsanların gücünün, yapabileceği işlerden dolayı, kendilerinden (nedense km.ler ötesinden ölü veya diri Şeyhinden istemez) yardım istemekte bir beis yoktur. Mesela deniz kenarında boğulan biri, denizin kenarındaki insanlar var iken onlardan yardım isteyebilir. Fakat , böyle sıkışık durumdaki biri, kendisini duymayacak mesafeler ötesindeki birinden, (isterse şeyhim desin) yardım isteyemez. Çünkü es Semii olan sadece Allah'tır. Allah'ın sıfatlarına yaratılmışlara vererek, herhangi bir yaratılmışın sesini duyup, birde üstelik yardıma geleceğine inanmak ŞİRK pisliğidir. Günde yaklaşık 40 kere "Yalnız senden Yardım İsteriz" dediği Allah'a ihanet etmektedir. Halbuki Muşrik olanlar bile normal zamanlarda şirk koşup yardım isterken , tehlike anında şirki bırakıp sadece Allah'tan yardım istemektedirler. Görüldüğü gibi bu İnsanlık tarihinde görülmemiş derecede zirveye varmış Şirk çeşitlerinden biridir!!!



AÇIKLAMA :


Yunus 22 Ayet : "Sizi karada yürüten ve denizde yüzdüren Allah'tır. Bir gemide olduğunuzu, hoş bir meltemin yolcuları götürdüğünü ve herkesin bunun hazzını yaşadığını düşününüz. Tam o sırada geminin bir kasırga ile karşılaştığını yolcuların her taraftan dalgalarla sarıldıklarını ve çepeçevre kuşatıldıklarını sandıkları zaman, sırf Allah'ın dinine inanan samimi bir bağlılıkla O'na şöyle yalvarırlar; «Eğer bizi bu tehlikeden kurtarırsan kesinlikle şükredenlerden olacağız."»


23 : "Fakat Allah kendilerini bu zor durumdan kurtarır kurtarmaz hemen yeryüzünde haksız yere taşkınlıklara dalarlar. Ey insanlar, yapacağınız taşkınlıklar aslında kendi aleyhinizedir, bu yolla geçici dünyanın yararını elde edersiniz, ancak sonra bize dönersiniz, biz de yaptıklarınızı size bir bir haber veririz."»


Ayette de gördüğümüz gibi Müşriklerin dahi bir tehlike anında Dini Allaha halis kılarak samimi , içten şekilde bütün aracıları yok ederek Allaha yalvarıp dua ettiklerini bildirmektedir. Allah c.c. ise bu şekilde aracısız Rabbe istiğase edilmesini doğru bulmaktadır . Fakat sonraki ayette ise onların tehlikeden kurtulup sağ salim karaya çıkan , ölüm tehlikesini atlatan insanların tekrar müşrik inançlarına geri döndüklerini , şirk koşarak küfür işlediklerini bildirmektedir. Bunun ise sahiplerinin felaketi olduğunu bildirerek iman edenleri bu tür ikiyüzlü hareketlerden uzak olması gerektiğinin ikazını yapmaktadır.



Yukarıda ismi geçen şahıs ve kendisiyle inanç ikizindeki kimselerin , cahili anlayış müntesiplerinden bile betercesine , onlardan daha adice tehlike anında dahi dini Allaha halis kılmamakta , Şah damarıyla arasına aracılar sokma halet-i ruhiyeti içerisindedirler. Üstelik inançalarına göre bu aracıların ölü olması Aracılık vazifesinde daha etkili olmasına etkendir !

Bu tür sapkın ve cahiliyyeden daha beter akide anlayışlarından Allaha sığınırız.
Bu tür kimselere Rabbimizin buyruğu üzere : Ey insanlar, yapacağınız taşkınlıklar aslında kendi aleyhinizedir ikazımızı yapmaktayız.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Şimdi sadeleştirilmiş olarak Azim dağıtımın bastığı ve zaman gazetesinin verdiği HAK DİNİ KUR’AN DİLİ tefsirinden (Elmalılı) 2 cilt sayfa 11 den okuyalım . Ayet bakara 186 meali ve tefsirinden bir pasaj :

Ve kullarım, sana benden sordukları zaman şüphe yok ki, ben pek yakınım. Bana dua ettiği vakit dua edenin davetine icabet ederim. Artık onlar da benim için icabet etsinler.Ve bana îman eylesinler.Ta ki doğruyu bulmuş olalar” Bakara 186


Bunların cevapları da üç şekilde gelmiştir: Çoğunda “kul” yerinde “fekul” buyurulmuştur ki , bu “fea” da cevabın çabukluğuna ve hemen tebliğine tenbih vardır.

Üçüncüsü de dua hakkında bu ayettir ki burada : “izaa sealeke ibeadii annii“(Kullarım sana benden sordukları zaman…” ) ayetinde “kul” veya “fekul” diye açıkça söylenmeyerek cevabında doğrudan doğruya “feinnii kariibun” “(Ben yakınım)” buyurulmuş , vasıta kaldırılmış , yakınlık da duaya icabetle açıklanmıştır ki bunda büyük bir incelik vardır.

Cenab-ı Allah , duada kulu ile kendisi arasında bir vasıtanın girmesini istemiyor ve sanki diyor ki :
”Kulum , vasıtaya dua vaktinden başkasında muhtac olabilirse de , dua vaktinde benimle onun arasında vasıta yoktur.”
“Ben yakınım“ buyurulup “kullarım bana yakındır” buyurulmaması da gayet anlamlıdır.
Çünkü kul , varlığı mümkün olduğundan , kul olması yönüyle yokluğun merkezinde ve faniliğin en aşağı noktasındadır. Bunun Hak Teala’ya bizzat yaklaşması mümkün değildir.Bu bakımdan yakınlık kul tarafından değil , Allah tarafındandır.


Şimdi bu iki nükte düşünülürse , şu gerçeğe erilir ki dua eden kimsenin gönlü , Allah’tan başkasıyla meşgul olduğu müddetçe gerçekten dua etmiş olmaz. Allah’tan başka şeylerin hepsinden uzak olduğu vakit de Hakk’ın birliğinin marifetine dalar.

Bu makamda kaldıkça kendi hakkını düşünme ve insanlık nasibini talepten kaçınır , bütün vasıtalar kaldırılır ve o zaman Allah’ın yakınlığı hasıl olur. Çünkü kul ,kendi arzusuna yönelik olduğu sürece Allah’a yaklaşamaz, o arzu engelleyici bir vasıta olur.
Bu kaldırıldığı zaman ise “veuferi duemriii ileellahi innellahe beasıırun bil ibeadi“( Ben işimi Allah’a bırakıyorum . Şüphesiz ki Allah kullarını görür )” (Gafir- (mumin) 40/44) ayetindeki havale , tam bir samimiyetle ortaya çıkmış bulunur. Göz , Hakk’ın gözü olarak görür ; kulak , Hakk’ın kulağı olarak işitir ; kalb ,Hakk’ın aynası olarak bilir , duyar , ister. O zaman milyonlarca sebeblerin , asırlarca zamanların yapamadığı şeyler , Allah’ın dilemesi hükmüyle , “ol” demekle oluverir .
İşte dua , böyle bir yakınlık vasıtasıdır ve dolayısıyla ibadetlerin en üstünüdür. Nitekim Peygamber (s.a.v.)Efendimiz : “Edduaa u muhhul ibeadeh” “(Dua , ibadetlerin iliğidir (Tirmizi , Daavat, 1) )” buyurmuştur.
Diğer bir hadis-i şerifte ise : Edduaa u huvel ibeadeh(Dua ibadetten ibarettir(ibn Mace , Dua , 1 ; Tirmizi , Daavat ,1, Tefsiru Sureti , 2/16,40 ; Ahmed b. Hanbel , IV, 267,271,276 ) )” diyerek : Uduuniiii estecib lekum” “(Bana dua ediniz ki , size icabet edeyim.) ” (Ğafir, 40/60) ayetini okumuştur.
 
E Çevrimdışı

enes malik

Üye
İslam-TR Üyesi
kardeşim, inatlaşmak değil fikir alışverişidir bu. O putların niçin şirk olduğunu da size söyledim.

Aslında bir evliyadan yardım istemek yanındaki bir adamdan yardım istemek kadar basit bir meseledir. Fakat, sizin karıştırdığınız nokta bence görünen bir şeyden yardım istemenin şirk olmadığını ve görünmeyen bir vesileden yardım istemenin şirk olduğunu zannediyorsunuz. Oysa ki, arasındaki tek fark görünüp görünmemeleri..Halbu ki, her ikisi de Allahın izni ve kudreti ile hareket eden, vücudu devam eden varlıklar. Şu soruma cevap verirsenin her şey açığa kavuşacak:

Bir taşı kaldırmak istediğin zaman niçin "arkadaşım yardım et de şu taşı kaldıralım" diyorsun. Niçin Allahtan yardım istemiyorsun? Başka bir kimsenin "ya şeyhim bu taşı kaldırmama yardım et" demesi arasında ne fark var?

Bu taşı kaldırırken kabirdeki şeyhin yada bin kilometre ötedeki şeyhin sana nasıl yardım ediyor ? , yada senin ondan yardım istedigini duyabiliyormu ?ve seni görebiliyormu ?açıklarmısın ...
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Sapıkların İnançlarındaki Şeyh, Ebubekir (r.anh)'ı Solluyor

حَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الْقَاسِمِ، عَنْ أَبِيهِ، أَنَّ رَجُلًا مِنْ أَهْلِ الْيَمَنِ أَقْطَعَ الْيَدِ وَالرِّجْلِ قَدِمَ فَنَزَلَ عَلَى أَبِي بَكْرٍ الصِّدِّيقِ فَشَكَا إِلَيْهِ أَنَّ عَامِلَ الْيَمَنِ قَدْ ظَلَمَهُ. فَكَانَ يُصَلِّي مِنَ اللَّيْلِ فَيَقُولُ أَبُو بَكْرٍ: «وَأَبِيكَ مَا لَيْلُكَ بِلَيْلِ سَارِقٍ». ثُمَّ إِنَّهُمْ فَقَدُوا عِقْدًا لِأَسْمَاءَ بِنْتِ عُمَيْسٍ امْرَأَةِ أَبِي بَكْرٍ الصِّدِّيقِ فَجَعَلَ الرَّجُلُ يَطُوفُ مَعَهُمْ. وَيَقُولُ: «اللَّهُمَّ عَلَيْكَ بِمَنْ بَيَّتَ أَهْلَ هَذَا الْبَيْتِ الصَّالِحِ. فَوَجَدُوا الْحُلِيَّ عِنْدَ صَائِغٍ. زَعَمَ أَنَّ الْأَقْطَعَ جَاءَهُ بِهِ فَاعْتَرَفَ بِهِ الْأَقْطَعُ، أَوْ شُهِدَ عَلَيْهِ بِهِ. فَأَمَرَ بِهِ أَبُو بَكْرٍ الصِّدِّيقُ فَقُطِعَتْ يَدُهُ الْيُسْرَى». وَقَالَ أَبُو بَكْرٍ: «وَاللَّهِ لَدُعَاؤُهُ عَلَى نَفْسِهِ أَشَدُّ عِنْدِي عَلَيْهِ مِنْ سَرِقَتِهِ» قَالَ يَحْيَى، قَالَ مَالِكٌ: الْأَمْرُ عِنْدَنَا فِي الَّذِي يَسْرِقُ مِرَارًا ثُمَّ يُسْتَعْدَى عَلَيْهِ: إِنَّهُ لَيْسَ عَلَيْهِ إِلَّا أَنْ تُقْطَعَ يَدُهُ لِجَمِيعِ مَنْ سَرَقَ مِنْهُ إِذَا لَمْ يَكُنْ أُقِيمَ عَلَيْهِ الْحَدُّ. فَإِنْ كَانَ قَدْ أُقِيمَ عَلَيْهِ الْحَدُّ قَبْلَ ذَلِكَ، ثُمَّ سَرَقَ مَا يَجِبُ فِيهِ الْقَطْعُ، قُطِعَ أَيْضًا
Abdurrahman'ın babası Kasım'dan: Yemen ahalisinden eli ve ayağı kesik bir adam gelip Ebû Bekr'e misafir oldu ve Yemen valisinin kendisine zulmettiğinden şikâyet etti. Bu adam geceleyin namaz da kılıyordu. Ebû Bekir (r.anh bunu görünce):

«— Yemin ederim ki senin gecen, hırsızın gecesi gibi değil» (Çünkü hırsız ya sabahlara kadar uyuyarak gecesini geçirir, ya da hırsızlık yapmak için sağda solda dolaşır. İbadetle özellikle gece ibadetiyle hırsızlık bir arada bağdaşmaz) dedi. Sonra Ebû Bekir (r.anh)'ın hanımı Umeys kızı Esma'nın gerdanlığını kaybettiler.
Adam da onlarla beraber gerdanlığı arıyor ve: «— Ey Allah'ım! Şu güzel hayırlı aileye geceleyin baskın yapıp gerdanlığı alanın durumunu sana havale ediyorum» diye bedduada bulunuyordu.

Daha sonra gerdanlığı bir kuyumcuda buldular. Kuyumcu gerdanlığı kendisine eli ayağı kesik adamın getirdiğini iddia etti. O da suçunu itiraf edince ya da onun çaldığına dair şahid bulununca, Ebû Bekir emir verdi, adamın sol eli de kesildi.
Ebû Bekir (r.anh):
«—- VAllahi bana göre adamın kendi aleyhine bedduada bulunması hırsızlığından daha kötü» dedi.

îmam Mâlik der ki: Bize göre, defalarca hırsızlık yapan kimse şikâyet edilip daha önce el kesme cezası verilmemişse, bütün hırsızlıkları için bir eli kesilir. Ancak daha önce hırsızlık suçundan eli kesilmiş olup da bu defa çaldığı malın miktarı yine el kesme cezasını gerektiriyorsa, öbür eli de kesilir.

(İmam Mâlik bin Enes, Kitab'ul Hudud, Bab 10, Hadis : 30, Hadis no: 861, Şâmile: Hadis no: 836)

(Şeybanî, 689.
Dört mezheb imamının ittifakıyla sabittir ki, ilk defa hırsızlık yapan kimsenin sağ eli bilekten kesilir. Çünkü hırsızlık elle ve çoğu kez sağ elle yapılır. Sonra ikinci defa hırsızlık yaparsa sol ayağı kesilir. Peygamber efendimiz (s.a.v.)'in emir ve fiili tatbikatı böyledir.
Aynı adam üçüncü defa hırsızlık yaparsa durum ne olacak? Konu mezheb imamları arasında ihtilaflıdır:
Hanefilere göre, üçüncü defa hırsızlık yapanın artık sol eli kesilmez. Kendisine çaldığı şey ödettirilir ve tevbe edinceye kadar hapis cezası verilir. Maliki ve Şafii mezhebine göre ise, üçüncü defa hırsızlık yapanın sol eli, dördüncü defa yapanın sağ ayağı kesilir. Beşinci defa hırsızlık yapana ise hapis ve daha başka tâzir cezası verilir. Hanbeliler'den ise, biri Hanefi'ler, diğeri Şafii ve Malikiler gibi olmak üzere iki türlü rivayet gelmiştir. (Cezîrî, el-Fıkh ale'I-Mezahibi'l-Erba'a, c. 5, Sf: 159-162)


(İMAM MALİK ; MUVATTA , 4. CİLT Sayfa 131)

Bu sahih rivayette gördüğümüz gibi, Cennetle mujdelennen Ebubebkir (r.anh) dahi, Evindeki Hırsızı bilemiyor, dua ediyor. Fakat Tasavvufcuların şeyhi , bırakın muridinin evindeki hırsızı dahi bilir, muridin nerde, ne yaptığından haberi olur ve başka ülkelerden yardım istendiğinde yardıma gelebilir!!! Subhanallah Bu nasıl sapıklıktır.
Acaba aynı anda farklı yerlerdeki 4 muridin yardınm istemesi anında da zaman ve mekandan munezzeh olup yetişebiliyor mu?
 
Ç Çevrimdışı

çekirdek

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Abdulaziz kardeşim, boğulmak üzere olan bir adamın sesini kıyıdakilere ulaştıran Allah olduğu gibi, 1000 km ötedeki birine de senin sesini işittiren yine Allah. Allah, deniz kıyısındakilere o adamın sesini ulaştırınca niçin şirk olmuyor da, Allah kudretiyle 1000 km ötedeki bir adama sesini işittirince şirk oluyor? O uzaktaki adamın sesimizi duyması Allahın izni ve kudretiyle olduğu için, o sesi duyan Allahın sıfatını almış olmuyor.

Eğer bir kimse, değil uzaktaki birinin sesini duymasını, 1 metre ötedeki bir kişinin sesini duymasını Allahın kudretine değil de tabiata verirse şirk koşmuş olur. Sizin karıştırdığınız nokta burası. Yani, kainatta Allahın yaptığı ve Allahın yapmadığı diye bir şey yok. Her şey, her zerre doğrudan doğruya onun ilim, irade ve kudretiyle hareket etmektedir.
 
Ç Çevrimdışı

çekirdek

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Bu taşı kaldırırken kabirdeki şeyhin yada bin kilometre ötedeki şeyhin sana nasıl yardım ediyor ? , yada senin ondan yardım istedigini duyabiliyormu ?ve seni görebiliyormu ?açıklarmısın ...

Arkadaşım, ben tarikat ehli değilim fakat, nasıl ki, telefonla uzaktaki bir kimseye Allah sesini işittiriyor. Öyle de bir evliyaya da telefonsuz işittiriyor ve yardım ettirebiliyor. Buna keramet denir. O şeyhin veya evliyanın hayatı, zerreleri, ruhu Allahın elinde olduğu gibi, bu keramet de Allahın bir ihsanıdır. Akılsız ve şuursuz herbir hava zerresi Allahın izni ve kudreti ile milyonlarca sesi bir anda alıyor ve aynı anda milyonlarca zerreye karıştırmadan iletebiliyor. Ayrıca, güneş bir tek iken nuraniyet sırrı ile hadsiz yerlerde izn-i ilahi ile tecelli edebiliyor. Hadsiz aynalarda görünebiliyor ve hadsiz işleri bir anda yapabiliyor. Madem, Allah bazı mahlukatına bunları yaptırıyor. Elbette hava zerresinden ve güneşten daha mükerrem ve muhterem bir kulunu, 1000 km ötedeki bir insana yardım ettirebiliyor.

Ayrıca, bu olayların olduğu naklediliyor fakat, önemli olan o şeyhin gelip gelmemesi değil..Önemli olan, bu kişiden yardım istemenin yanındaki kişiden yardım istemek kadar basit bir şey olduğudur. Gelip, gelmemesi farketmez. Önemli olan gelse bile bunun çok normal birşey olduğu ve şirkle alakası olmadığıdır.

Ayrıca,
 
Ç Çevrimdışı

çekirdek

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Bu sahih rivayette gördüğümüz gibi, Cennetle mujdelennen Hz. Ebubebkir (r.a.) dahi, Evindeki Hırsızı bilemiyor, dua ediyor. Fakat Tasavvufcuların şeyhi , bırakın muridinin evindeki hırsızı dahi bilir, muridin nerde, ne yaptığından haberi olur ve başka ülkelerden yardım istendiğinde yardıma gelebilir!!! Subhanallah Bu nasıl sapıklıktır.
Acaba aynı anda farklı yerlerdeki 4 muridin yardınm istemesi anında da zaman ve mekandan munezzeh olup yetişebiliyor mu?

Abdulaziz kardeşim, Allahın zamandan ve mekandan münezzehiyetini ve sesleri işitmesini bir evliyanın mesela bir kaç yerde bir anda bulunması ve 4 müridinin sesini aynı anda işitmesi gibi itikad etmek çok tehlikelidir. Ayrıca, Allah kudretiyle bir tek güneşi bile binlerce yere ulaştırıp, hadsiz yerlerde tasarruf etmesini ve hadsiz yerleri görmesini sağlıyor. Yani, bir evliya binlerce yerde bulunsa bile, bu Allahın kudretine göre çok kolaydır.
 
E Çevrimdışı

enes malik

Üye
İslam-TR Üyesi
işte bende bunu diyorum ya , madem bu yardım talebini o şeyhe Allah ulaştırıyor ve Allah yardım ettiriyorsa niçin ben o şeyhten yardım isteyeyimki ? Allah bize kafi degil mi ?veya yardım etmeye gücümü yetmezde (haşa)gidip ondan başkasından yardım isteyeyim .Allah kitabında kullarını yanlız ondan yardım istemeye çagırmıyormu ?
 
kanepe21 Çevrimdışı

kanepe21

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
telefon bir sebeptir.birde telefonsuz evliyadan yardım istemeniz heleki bu vefat etmiş ise ondan yardım dilemeniz ve onunda yardıma geleceğini ummanız arap cahiliyeti zihninin bir ürünüdür.evet siz Allahtan yardım istersiniz ona dua edersiniz ve oda dilerse size birşeyi sebep yapıp yardım eder.(Bu konuda kuran ayetlerine bakın).burda yazılanları okumayıp soru sormanız hiç biri zaman sorularınıza cvp olmayacaktır.cvpların bilinmesi için okumanız şarttır.
benden bu kadar....
 
Üst Ana Sayfa Alt