Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

“Büyük Şirkte Cehalet” Risalesi ile “İslam Hukukunda Cehalet” Kitabı Arasında Bir Çelişki Var mıdır?

Sayfullah at-Turki Çevrimdışı

Sayfullah at-Turki

حَسْبُنَا ٱللَّهُ وَنِعْمَ ٱلْوَكِيل
İslam-TR Üyesi
Soru:
Esselamu aleykum. Salih b. Fevzan'ın "İslam Hukukunda Cehalet" kitabında büyük şirkte cehaletin mazeretin kabul edilmediği ile ilgili büyük âlimlerin fetvaları ve delilleri yer almakta ve buradaki bilgiler İsmail hocanın kitabındaki bilgilerle açık bir şekilde çelişmektedir. Salih b. Fevzan her şeyi delilleriyle açıklamış ve kendisi yorumda bulunmadan aktarmıştır. Hocam bu farklılık nedendir? Kaynaklar acaba açık değil mi, yoksa bir âlimden farklı yönlerde fetvalar mı gelmiştir? Bu durum kafamı aşırı derece karıştırmakta, eğer elinizden geldiğince cevaplarsanız sevinirim. Allah razı olsun.


Cevap:

بسم الله الرحمن الرحيم

Âlemlerin Rabbi Allah’a hamd olsun. Rasûlümüz Muhammed’e onun güzide sahabelerine, pak ailesine ve kıyamete kadar hak din üzere olan Müslümanlara salat ve selam olsun…

Ve aleykum selam değerli kardeşim.

Öncelikle İsmail Haliloğlu’nun derlediği “Büyük Şirkte Cehalet” risalesi ile Şeyh Salih bin Fevzan’ın takdim yazdığı ve Şeyh Ebi’l-U’la bin Raşid’in kaleme aldığı “Aridu’l-Cehl” isimli kitab arasında bir çelişkinin olduğunu düşünmüyorum. Eğer bu iki kitabın içeriğini ve neyi ispat etmek istediklerini çözümleyebilirsek inşallah mesele vuzuha kavuşacaktır.

1- “Büyük Şirkte Cehalet” kitabının kaleme alınmasındaki kasıtlar şu iddiaları çürütmekti:

a-“Büyük şirkte cehalet hiçbir surette mazeret değildir. Bu konu ihtilafa açık bir konu değildir ve farklı bir içtihatla aksi iddia edilemez.”

b-“Büyük şirkte cehaleti mazeret görmek Ehl'i-Sünnet âlimlerinin görüşü değildir.”

c-“Daha önce yaşamış mütekaddim ve müteahhir imamlardan büyük şirkte cehaleti özür gören bir âlim olmamıştır.”

d-“Büyük şirkte cehaletin mazeret olabileceğini savunmak sapkınlık ve bidatçılıktır.”

e-“Büyük şirkte cehaletin mazeret olabileceğini savunmak kişiyi kâfir yapar. Muasır ilim ehlinden kim bu görüşü savunmuşsa kâfir olmuştur. ”

Evet, kitap yukarıda zikri geçen iddiaları cevap vermek için kaleme alınmıştır.

2- Başlığı “İslam Hukukunda Cehalet” diye tercüme edilen, “Aridu’l-Cehl” kitabının ve bu kitaba takdim yazan Şeyh Salih bin Fevzan’ın ispat etmek istedikleri görüş ise; yeni Müslüman olan veya Kuran ve sünnetin kendilerine ulaşmadığı uzak badiyelerde yaşayan kimseler hariç zahir meselelerde ve büyük şirkte cehaletin mazeret olmayacağıdır. Yani Şeyh Fevzan’a ve “İslam Hukukunda Cehalet” kitabının sahibine göre en azından yeni Müslüman olan bir kimse büyük şirk işlese kendisine müşrik değil Müslüman denilir ve bu durumdayken cehaleti kendisi için özürdür. Daha açık bir ifadeyle büyük şirkte ikrah ve intifau’l-kast dışında cehaletin özür olduğundan bahsedilebilir. Bu ise çok ufak bazı nüans farklılıkları olmasıyla beraber “Büyük Şirkte Cehalet” kitabının ispat etmek istediği görüşlerden birisinin ta kendisidir. “Büyük Şirkte Cehalet” kitabında bu mesele hakkında şu malumatlar vardı.

“Âcizane büyük şirkte cehalet mevzusu hakkında yaptığımız araştırma neticesinde İslam ulemasının dört farklı neticeye ulaştıklarını tespit edebildik.

1-Büyük şirk işleyen bir kimsenin cehaleti kendisi hiçbir şekilde özür olmaz; kendisine kâfir denilir ve tövbe etmeden ölecek olursa ebedi cehennemliklerden olur.

2-Büyük şirki cahillikle işlemek, ancak üç kimse için özür kabul edilir.

a-Yeni Müslüman olan bir kimse için

b- İlimden uzak yerlerde yetişmiş kimse için

c-Asli küfür diyarında doğmuş kimse için

3-Büyük şirk işleyen bir kimsenin cehaleti hiçbir surette mazeret olmaz; kendisine müşrik veya kâfir denilir. Böyle bir durumda olan kimsenin tekfir edilmesi için cehaletinin makbul olup olmadığına bakılır. Şayet makbul bir cehaleti varsa hüccet ikamesi yapılır; makbul bir cehaleti yoksa direkt tekfir edilir. Büyük şirk amelini işleyen bir kimse tövbe etmeden ölecek olursa dünyada kendisine gayri Müslim muamelesi yapılır. Ahiretteki durumu ise dünyadayken içinde bulunduğu cehaletin muteber olup olmadığına bağlıdır. Muteber cehaleti varsa Allah (celle ve âlâ) onu imtihan eder. İmtihanı kazanan cennete, kazanamayan cehenneme gider. Bu durumda olan bir kimsenin muteber bir cehaleti yoksa imtihan edilmez ve ebediyen cehennemde kalır.

4-Büyük şirkte cehaletin mazeret olarak kabul edilmesi mümkündür. Bu mezhepte olan âlimler mutlak ifadeler kullanmazlar. Yani şirk ameli işleyen herkesin cehaleti makbuldür veya makbul değildir gibi genel ifadeler kullanmazlar. Aynı şekilde büyük şirkte cehaletin özür olabileceği yerler üç yerle sınırlı da değildir. Âlimler bu üç yeri misal olması için vermişlerdir. Dolayısıyla hükmen bu üç yere benzer durumlarda da cehalet özründen bahsedilebilir. Büyük şirk işleyen bir Müslümanın cehaleti makbul ise kendisine hüccet ikame edilene kadar müşrik denmez ve müşrik muamelesi yapılmaz. Hüccet ikame edilmeden önce ölmesi durumunda kendisine Müslüman muamelesi yapılır.

Büyük şirkte cehaletin özrü ile alakalı zikrettiğimiz bu dört mezhebi savunan emin ve ehil zikir ehli âlimler bulunmaktadır. Her ne kadar sahih görüşe göre bu ve benzeri meselelerde hak mezhep bir tane olsa bile bu, kendi çıkarımlarımızla tercih ettiğimiz mezhebin dışındakileri yok sayacağımız manasına gelmez. Zira büyük şirkte cehaletin özür olarak kabul edilip edilmeyeceğiyle alakalı Kuran ve sünnette varit olan nassların delaleti zanni değil de kati olmuş olsaydı;

1-İslam ümmeti bunca ihtilaf etmezdi,

2-İçtihada açık bir mevzu olmazdı,

3-Özellikle sahih delile tabi olmayı kendilerine menheç edinmiş selefi âlimlerin cehalet meselesiyle alakalı birbirine zıt onlarca kitap ve risalesi olmazdı.

4-Delaleti kati olan nassa muhalefet eden taifeye karşı ümmetin ittifakı olurdu.

5-Takvalı, İhlaslı, emin ve ehil rabbani ulema büyük şirkte cehaleti özür görmeyenlere harici, cehaleti özür görene mürcie derdi.”

Görüldüğü gibi daha önce yukarıda zikri geçen “İslam Hukukunda Cehalet” kitabının ispat ettiği görüş; “Büyük Şirkte Cehalet” kitabında ufak bazı ince farklılıklar olmasıyla beraber ikinci kategoride değerlendirilmiştir. Her ne kadar bizim meylettiğimiz görüş –âcizane- bu olmasa da…

“İSLAM HUKUKUNDA CEHALET” KİTABI HAKKINDAKİ –ÂCİZANE- KANAATİMİZ.

Hiç şüphesiz bu kitapta çok faydalı bilgiler ve nakiller bulunmaktadır. Bu kitabı okuyan kardeşler mutlaka birçok tahlil ve tespitlerden istifade edecektir. İlk nazar edildiğinde bu kitabı okuyanlar veya okumadan fihristine bakanlar bu kitabın cehalet meselesinde bir ansiklopedi hüviyetinde olduğunu ve cehaletin özür olup olmayacağı meselesine son noktayı koyacağını zanneder. Zira kitap altı yüz elli sayfa gibi hiçte azımsanmayacak derece tafsili bir eser ve turasi kitaplardan oldukça nakilleri bol olan bir çalışmadır.

Buna rağmen konu hakkında değişik ekollerin kitap ve risalelerini cüzi dahi olsa okuyan bir ilim talebesi kardeşiniz olarak, cehalet meselesinde doğru bir neticeye varmak isteyen kardeşlerime bu kitabı okumalarını tavsiye etmiyorum. Çünkü:

1-Cehalet özrü meselesinde kitabın çıkardığı neticeyi dayandırdığı en büyük usullerden birisi “zahir ve hafi” mevzusudur. Yani cahil olunan mesele zahir bir mesele ise, bir- iki yer dışında cehalet mazeret olmaz. Eğer hafi bir mesele ise cehalet mazeret olur. Hâlbuki bir meselenin zahir veya hafi olması lazımî değil arızidir. Yani bir zamanda âlimler nazarında bir konu zahir ise; bu, her zaman ve mekânda da zahir olacak diye bir anlayış yanlıştır. Aynı şekilde duyduğu, dinlediği ve tebliğ kendisine ulaştığı için kişinin kendi katında zahir olan meseleler, başkalarına göre zahir olmayabilir. Suud’ta birçok vuzuha kavuşarak zahir olmuş mesele, diğer islâm ülkelerinde hafi olabilir. Aynı şekilde islâm beldelerinde zahir olan bir mesele, asli küfür diyarlarında yaşayanlar için hafi olabilir. Nitekim bu gerçeği İbn Teymiye (rahimehullah) ve İbn Kayyım (rahimehullah) kitaplarında açıklamışlardır.

Yakın bir zamanda Şeyh Ebu Muhammed el-Makdisi (Rabbim onu esaretten kurtarsın) Türkiyeli kardeşlerin sorduğu sorulara cevap verdiği “el-Ecvibetu’z-Zekiyye Ale’l-Esileti’t-Turkiyye” adlı risalesinde, İmam İbn Teymiye (rahimehullah)tan yaptığı dört ayrı nakille bu hakikati ispat etmiştir.

2-“İslam Hukukunda Cehalet” kitabının sahibi, İbn Teymiye (rahimehullah)ın büyük şirk koşan cahilleri tekfir etmediğiyle alakalı birden fazla yerde geçen açık ve net hiçbir ifadesine yer vermemiş ve kitabında savunduğu mezhebe göre bunlara bir açıklık getirmemiştir. Hâlbuki İmam İbn Teymiyye (rahimehullah)’ın bazı zahir meselelerde cehaleti özür görüp tekfirden önce hüccet ikame edilmesi gerektiği ile ilgili ifadeleri, “İslam Hukukunda Cehalet” kitabında tam aksini ifade eden nakillerden daha açık ve nettir.

3-Bu kitabı okuyan bazı kimseler, kendi yanlış çıkarımlarının dışında, kitabın usulünün etkisiyle matematiksek hesap yapar gibi güncel itikat meselelerinde umumi muayyen tekfire gitmişlerdir. Tabi ki bu sadece “İslam Hukukunda Cehalet” isimli kitabın suçu değildir. Ama kitabın zahir- hafi ve hüccet ikamesi meselesine yaklaşım tarzı ve ayrıca kitabı okuyanların ilmi yetersizliği böyle bir aşırılığı doğurmuştur. Örneğin bu kitaptan ve bu kitap minvalinde yazılmış eserlerden beslenen birçok kişi, güncel meselelere şöyle yaklaşmıştır.

1-Oy vermek zahir bir meseledir (hatta güneş kadar açık bir meseledir), zahir meselelerde hüccet ikamesi için Kuran’ın varlığı yeterlidir + zahir meselelerde cehalet mazeret değildir = her oy veren muayyen kâfirdir.

2-Çocuğu okula göndermek zahir bir meseledir, zahir meselelerde hüccet ikamesi için Kur’an’ın varlığı yeterlidir + zahir meselelerde cehalet mazeret değildir = çocuğunu okula gönderen her veli muayyen kâfirdir.

3-Tağutların vakıadaki muayyen şahıslarını tekfir etmek zahir bir meseledir, zahir meselelerde hüccet ikamesi için Kuran’ın varlığı yeterlidir + zahir meselelerde cehalet mazeret değildir = her hangi bir tağutu muayyen tekfir etmeyen herkes muayyen kâfirdir.

4-Yukarıda zikri geçen ve konumuzla alakası olmayan daha başka usuli ve menheci bozukluklar, daha sonra bu kişileri şu kanaatlere sevk etmiştir.

a-Türkiye halkı asli kafirdir. Zira Türkiye halkı ne zaman Müslüman oldu ki?

b-Osmanlı aslı kafir. Zira Türkler ne zaman islâma girdi ki?

c-Türkiye dışında daha önceleri İslam ile yönetilen devletlerin halklarında asıl olan müşrik oldukları veya Müslüman olduklarına hükmedilmemesidir. Zira Kelime-i Tevhid, namaz ve İslam’a nisbet olunmak, islâm alameti olmadığına göre bu insanlar nasıl ve ne zaman Müslüman olmuşlar ki?

Bu görüşlerden her hangi bir tanesi açık bir sapkınlık ve aşırılıktır. Rabbani âlimler tarafından görüşleri makbul olan hiçbir ilim ehli bu görüşlerden birisini savunmamıştır. Özellikle son üç iddiada açık bir şekilde Haricilik bulunmaktadır.

Bu görüşleri savunan kişilerin Ehl’i-Sünnet menhecinden sapmalarının birçok sebebi vardır. Bu sebeplerden biri de hiç şüphesiz İslam Hukukunda Cehalet” kitabının bazı menheci bozuklukları ve kişiyi aşırılığa sevk etmesi kuvvetle muhtemel olan ifadeleridir.
Allah-u Alem.

İsmail Hoca
 
Sayfullah at-Turki Çevrimdışı

Sayfullah at-Turki

حَسْبُنَا ٱللَّهُ وَنِعْمَ ٱلْوَكِيل
İslam-TR Üyesi
zindabad Çevrimdışı

zindabad

زينداباد
İslam-TR Üyesi
karşılıklı okunmasında daha çok fayda olabileceğini düşünüyorum
 
zindabad Çevrimdışı

zindabad

زينداباد
İslam-TR Üyesi
içindekiler
sayfa no
  1. Mukaddime 04
  2. “Büyük Şirkte Cehaletin Özür Olmadığına Dair Delaleti Kat’i Bir Nass Yoktur.” 10
  3. “Selefin Literatüründe ‘Cehalet Özrü’ Cümlesi Bulunmamaktadır.” 10
  4. “Büyük Şirkte Cehaleti Mazeret Kabul Etmek Veya Etmemek Kişiyi Harici Ya Da Murcie Yapmaz.” 11
  5. “Selefe Göre Büyük Şirkte Cehaletin Mazeret Olmadığı icma ile Sabittir İddiası İspata Muhtaçtır.” 11
  6. “Cehalet Meselesinde Aslu’d-Din İfadesine Taraflar Farklı Manalar Yüklerler.” 12
  7. “Büyük Şirkte Cehaletin Özür Olabileceğini Söyleyen Âlimler Kendi Aralarında İki Kısma Ayrılır.” 16
  8. İslamî Kütüphane ve Neşriyat Hüccet Olmada Yeterli Midir? 17
  9. Tefsir ve Hadis Kitapları Kendi Başına Hüccet Midir? 19
  10. “Büyük Şirkte Cehaleti Mazeret Görmeyen Âlimler Kendi Aralarında İki Kısma Ayrılırlar.” 23
  11. “Büyük Şirkte Cehaleti Mazeret Görmeyen Âlimler İki Yerde Şirk Koşana Müşrik Demez Müslüman Derler.” 25
  12. “Muasır Âlimler Büyük Şirkte Cehalet Mevzusunda Birden Fazla Değişik Görüşe Sahiptir.” 27
  13. “Cehalet Meselesinde Beri Olunması Gereken ve İçinde Haricilik Dürtüleri Olan Görüş.” 29
  14. Geçmişte Yaşayan Âlimlerden Büyük Şirkte Cehaleti Mazeret Gören Olmuşmu? 33
  15. İbn Hazm 34
  16. Ebu Bekr İbnu’l-Arabi El-Maliki 36
  17. Şeyh Abdullah En-Necdi 37
  18. Abdurrahman Bin Nasır Es-Sa’di 40
  19. Şeyh Abdurrahman El-Yemani 41
  20. Büyük Şirkte Cehaleti Mazeret Gören Muasır Şeyhler 43
  21. Zikri Geçen İlim Ehli Kimselerin Büyük Şirkte Cehaleti Mazeret Görmesi Hangi Manalara Gelir Veya Hangi Manalara Gelmez? 46
  22. İmam İbn Teymiyye Büyük Şirk İşleyene Müslüman Dermiydi? 49
  23. Necdi Davet İmamları Büyük Şirk İşleyene Müslüman Hükmünü Veriyorlar Mıydı? 51
  24. Hatime 58
 
TUVEYLİB Çevrimdışı

TUVEYLİB

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
30174
Güzel bir Kitap. Çok ufuk açıcı tavsiye ederim...
 
Üst Ana Sayfa Alt