Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Bıdat Ehlının Arkasında Namaz !!!

E Çevrimdışı

Ebu_Zubeyr

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Bidat Ehlinin Arkasında Namaz
Bidatçi kimselerin arkasında namaz kılmamak terk edilmiş bir sünnettir. Bu sünnet öyle terk edildi ki, ilim ehli olan kimseler dahi bundan bahsetmemektedir. Aşağıda da örneklerini vereceğimiz gibi, selef alimleri bidatçi kimselerin arkasında namaz kılmazlardı. Bilmeden arkalarında namaz kılarlarsa cuma ve bayram namazı hariç, kıldıkları namazları tekrar iade ediyorlardı. Ancak bidatçi olan imam, müslümanların halifesi ise ona sabretmek sünnettir. Buna rağmen bazı alimler yine de namazlarını iade etmişlerdir. Ahmed b. Hanbel, Ali b. el-Medinî ve Yahya b. Maîn, halife Me'mun'un ardında kıldıkları namazları iade etmişlerdir.
İmamların bidatçi olup olmadıklarını imtihan etmek caiz değildir. imtihan haricilerin özelliğidir. hali açık olmayan kişilerin arkasında namaz kılınmalı ve bu konuda çok araştırma yapmamalıdır. Şayet kişi bidatini ortaya çıkarıp, izhar ediyor ve insanları ona çağırıyorsa bu kimsenin arkasında namaz kılmaktan kaçınılmalıdır. insanların sünnet üzere olmamakla itham etmek de zor bir iştir.
Kişi kendisine uyduğu imamın fıskını bilmiyorsa onun arkasında kıldığı namazda sakınca yoktur; Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatıyor: ''Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "(İmamlar) sizin için kılarlar. Doğru kılarlarsa (sevabı) sizedir. Hatalı kılarlarsa (sizin namazınızın sevabı) sizedir, hata onların aleyhlerinedir."[1] Nitekim bu hadiste imamın namaz dışındaki fasıklığı değil, namazında hatalı davranması söz konusu edilmiştir.
Ama fıskını bildiği bir kimsenin arkasında namaz kılmak mekruhtur. Zira Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, kıbleye tüküren bir imamı imamlıktan azletmiş, onun arkasında namaz kılınmasını yasaklamıştır.[2]

Bazı kimseler; akidesi batıl ve hatta küfre düşüren akidelere sahip olan imamların dahi arkasında namaz kılmayı terk etmemek gerektiğini, onlara tebliğ yapılmış olsa bile, anlamamış olabilirler bahanesiyle mazur görülmeleri gerektiğini söylüyorlar. İmam Ebu Davud'un rivayet etmiş olduğu bu sahih hadis onların aleyhlerine delil olduğu gibi, Allah Azze ve Celle'nin açık ayetleri de tebliğ edildikten (hüccet ikamesinden) sonra muhatapların anlamasının şart olmadığını göstermektedir. mesela Tevbe suresi 115. ayetinde Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur: "Allah bir topluluğu doğru yola ilettikten sonra sakınacakları şeyi kendilerine açıklayıncaya kadar onları saptıracak değildir." Allah Teala bu ayette "anlayıncaya kadar" demedi, bilakis "açıklayıncaya kadar" buyurdu. Bu, delilin getirilmiş olması demektir. Kıbleye tüküren imam hadisine dönecek olursak, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, mezkur şahsı mazur görmemiş, imamlığa devam etmesine musaade etmemiştir.
Cuma ve bayram namazları gibi halifenin ardında kılınan namazlarda, halife bidatçi ve zalim olsa da ardında namaz kılınır. İbni Ömer (radiyallahu anh) Haccac’ın arkasında namaz kılmıştır.[3] Hasen el Basri; “Namazı kıl, onun bidati kendisinedir” demiştir.[4] Kâfir olduğu bilinen kimsenin arkasında ise namaz caiz olmaz. Şeyhulislam İbn Teymiyye der ki; “Başkasının ardında kılma imkânı varken, bidatçilerin ve heva ehlinin ardında namaz sahih olmaz. Bu konuda Müslümanların halifesi ile başka imamların hükmü farklıdır. Müslümanların halifesinin ardında namazı – halife bidatçi de olsa – ancak bidat ehli terk eder. Eğer bidatinden dolayı tekfir ediliyorsa ardında namaz kılınmaz.”[5]

Bidat Ehlinin Arkasında Namaz Kılma Hususunda Selefin Tavrı:
1- İbrahim b. el-Mugira şöyle dedi: Sufyan es-Sevrî'ye "iman sadece sözdür, amel değildir" diyen bir kimsenin arkasında namaz kılayım mı?" diye sordum, o da: "Hayır! bu kimsenin bir değeri yoktur" diye cevap verdi. (el-Hilye 7/27)

2- İmam Şafii şöyle demiştir: "Rafizi'nin, Kaderiye mensubunun ve Mürcie'den olan kimselerin arkasında namaz kılma!" (Siyeru A'lam 10/31)

3- Yahya b. Main, Halife Me'mun bidat çıkardıktan sonra onun arkasında kıldığı namazları iade etmiştir. (Abdullah b. Ahmed b. Hanbel; es-Sunne (1/130) isnadı sahihtir.)

4- Ahmed b. Hanbel dedi ki: "Ben Cehmî (Allah'ın sıfatlarını tahrif eden ve Allah'ın heryerde olduğunu söyleyen) bir kişinin arkasında kıldığım namazları iade ediyorum." (Ebu Davud; Mesailu Ahmed (43)
5- Malik b. Enes dedi ki: "Bidat ehlinin arkasında namaz kılınmaz" (el-Mudevvene 1/84)

6- Ali b. Abdullah b. Abbas şöyle dedi: "İmam heva (bidat) sahibi biriyse arkasında namaz kılınmaz" (el-Lalkai; Şerhu İtikadi Ehli's-Sunne (1344)

7- İbn Uyeyne dedi ki: "Rafızi, Kaderî ve Mürciî kimsenin arkasında namaz kılma!" (el-Lalkai a.g.e. (1344)

8- Muaz b. Muaz şöyle dedi: Sa'd oğullarından bir adamın arkasında namaz kıldım ve o adamın kaderi inkar eden birisi olduğunu öğrendim. Bunun üzerine kıldığım o namazı otuz yada kırk sene sonra da olsa tekrar iade ettim." (Abdullah b. Ahmed; es-Sunne (2/386)

9- Ebu Süleyman ed-Daranî'ye, Abdulvehhab b. el-Haffaf'ın kaderi inkar eden bir söz söylediği aktarıldı. Ebu Süleyman ed-Darani onun mescidinde namaz kılmayı bıraktı ve başka bir mescide gitti." (Hatib; Tarihu Bağdad (10/249)

10- Muhammed Bin İsmail el-Buharî dedi ki; "Yahudi, Hristiyan ve Mecusilerin sözlerine baktım, küfür bakımından Cehmiye fırkasından (Allah'ın heryerde olduğunu söyleyerek istiva sıfatını ve Kur'an mahluktur diyerek kelam gibi sıfatlarını inkar eden fırka) daha sapık bir kavim görmedim. Onları tekfir etmeyenleri, ancak onların küfrünü bilmediklerinden ötürü mazur görürüm." Yine dedi ki; "Benim için ha cehmî ve rafızinin arkasında, ha Yahudi veya Hıristiyanın arkasında namaz kılmışım fark etmez."(Halku Ef'ali'l-İbad (no:35 ve 53) Beyhaki el-Esma ve's-Sıfat (s.253) Begavi Şerhu's-Sünne (1/228)

11- Abdullah Bin Ahmed, babasından naklen "Kuran mahluktur" diyen kimse için diyor ki; "Böyle diyenin arkasında ne Cuma namazı ne de başka bir namaz kılınmaz. Ancak cemaate gitmek terk edilmez. Onlarla namaz kılındıysa iade edilir."(Abdullah b. Ahmed es-Sünne (1/129) İbn Hani; Mesailul-İmam Ahmed (295) Begavi Şerhu's-Sünne (1/229)

12- Abdullah b. İdris'e bidatçilerin arkasında namaz kılmak hakkında soruldu. Dedi ki: "İnsanlar kendilerinden razı oldukları ve (fasık olmayan) adil kimselerin arkasında namaz kılmaktan geri kalmamışlardır." Denildi ki: "Peki cehmiye?" Şöyle dedi: "Hayır, bunlar savaşılacak insanlardır. Ne onların arkasında namaz kılınır, ne de nikahlanılır. Onlara ancak tevbe etmek düşer." (Buhari; Halku Ef'alil İbad (No:78)
Bu hususta rivayetler bol ve meşhurdur. el-Hasen el-Basrî rahimehullah dedi ki; "Allah bidat sahibinin ne orucunu, ne namazını, ne haccını ve ne de umresini bidatini terk edinceye kadar kabul etmez."(Lalkai (1/138) Acurri Şeriat (s.64) İbn Vaddah el-Bid'a (s.27) Ebu Şame el-Bais (s.14) Şatıbi el-İtisam (1/134) bu sözün merfu olarak rivayeti ise münkerdir. Bkz.: Elbani Daife (1493)
el-Begavî dedi ki; "Sahabe, Tabiin, onlara tabi olanlar ve Sünnet âlimlerinin adetleri, bidat ehlinden uzaklaşmak şeklinde olmuştur." (Begavi Şerhu's-Sünne (1/227)


[1] Buharî(694)
[2] Ebu Davud(481) İbni Hibban(4/515) Taberani Evsat(6/215) Ahmed(4/56) Mecmauz Zevaid(2/20) sahihtir.
Ebu Davud'un metni şu şekildedir: Ebu Sehle, Said bin Hallad’dan, Ahmed bin Salih Ebu Sehl’e: Rasûlüllah (s.a.v)’in ashabındandır, dedi.
Bir şahıs bir cemaate imam oldu ve kıbleye karşı tükürdü. Rasûlüllah (s.a.v) de bakıyordu. İmam namazı bitirince Rasûlüllah (s.a.v) cemaate şöyle buyurdu:
“Şu şahıs size namaz kıldırmasın.” Bu defadan sonra aynı şahıs o cemaate imam olmak istedi, cemaat ona mani oldu ve Rasûlüllah (s.a.v)’in sözünü ona haber verdiler. O kimse Rasûlüllah (s.a.v):
— Öyle mi buyurdunuz? dedi.Rasûlüllah (s.a.v):
"Evet," buyurdu. Zannediyorum ki Rasûlüllah (s.a.v) ona:"Çünkü sen Allah’a ve Resulüne eza ettin,” buyurdu.
[3] el İrva(525) İbni Ebi Şeybe(2/84)
[4] Buhari(ezan 56) Fethul Bari(2/158)
[5] Tecridul İhtiyarat(s.17)


NAMAZ (Seyh Ebu Muhammed El Makdisi )
İslam’ını bozan bir şeyi izhar etmediği veya tekfir edilmesine
engel olacak bir manisi bulunduğu sürece, kıble ehlinden
olan her iyi ve günahkar kişinin arkasında namaz kılar ve onun
cenaze namazını da kılarız. Onlardan hiç birisi hakkında cennetlik
veya cehennemlik olduğuna dair kesin bir hüküm vermeyiz. Bunu
izhar etmedikleri sürece, onlardan hiç birisi hakkında küfür, şirk
veya nifak ile şahitlik etmeyiz.

Tağutların görevlendirmiş olduğu imamlarışöyle değerlendiririz:

Birinci Kısım: Tağutları dost edinenler. Bunlar,
tağutların askerleri gibidirler. Onların demokrasilerini meşru
görerek, şirklerine yardım eder ve savunurlar. Bu türden olan
imamların arkasında namaz kılmayı caiz görmüyoruz. Onların
arkasında namaz kılmaktan nehyediyoruz ve onların arkasında
kılınan namazın iade edilmesi gerektiğini söylüyoruz. Çünkü bu
imamlar bizden değil, tağutlardandır. Allahu Teala şöyle buyurur:
"Allah kafirlere, iman edenler aleyhinde asla fırsat vermeyecektir." Nisa/141

İkinci Kısım: Dünyalık elde etmek ve maaş için
tağutların kurumlarına ve batıl velayetlerine bağlı kalarak onlara
yalakalık yapanlar. Bu kimsenin arkasında kılınan namazı batıl
olarak görmeyiz. Onların arkasında namaz kılmanın hükmü,
fasığın ya da küfre düşürmeyen bid’at ehlinin arkasında namaz
kılmanın hükmü gibidir. Bu nedenle biz onların arkasında namaz
kılmayı uygun görmemekle beraber, batıl saymayız. Şirk ehlinden
uzak olan ve sünnete bağlılığını izhar eden sünnet ve Tevhid
ehlinin arkasında namaz kılmak bize daha sevimlidir.
Kafir ya da Müslüman olsun, yöneticiler ve sultanlar için
duada bulunmak bize göre cuma namazının bid’atlarından ve
onların itaati altına girmenin işaretlerindendir. Biz bunu
hoşgörmez ve reddederiz. Bu bid’ati terk edip Ehl-i Sünnet’e
uyan bir kimse bize göre daha iyidir. Bununla birlikte, bu duadan
dolayı namazı batıl saymayız. Dua, açık bir şekilde tağutlara ya da
onların şirk olan dinine yardımı içermedikçe namazın iade edilmesini şart görmüyoruz. Açık bir şekilde tağutlara ya da onların
şirk olan dinine yardım içerikli dua eden kimseler, tağutların
yardımcıları ve orduları hükmündedir. Bu durumda, dili ile
tağutlara destek olmuş olur.

Kanun koyucu tağutlara bey’at eden, onlara elini ve kalbini
veren veya onlara yardım edip, onları dost edinen ve bu
tağutların her işine olumlu fetva veren kişinin, kafir ve mürted
olduğuna inanırız. Küfür hükümetlerinden görev alan alimler ve
şeyhler, tağutlardan aldıkları bu görevlerine göre değerlendirilirler.
Eğer bu görevin içeriğinde küfür bulunmakta ise veya küfre
yardım varsa veya küfür kanunlarının çıkarılmasına katkıda bulunuluyorsa ya da muvahhidlere karşı müşriklere yardım gibi bir
durum sözkonusu ise, bu görevin sahibi kafir olur. Bu kişinin
sakalının uzun olması ya da sarığının büyüklüğü, hakkındaki bu
hükmü değiştirmez. Kişinin almış olduğu bu görevin içeriğinde
küfür bulunmuyor ancak batılın sayısını artırıyor ve hakkı bulandırıyorsa,
bu kişi, sapan ve saptıran cehalet önderlerinden olarak
kabul edilir.
 
Üst Ana Sayfa Alt