Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Bidat Ehli Mutlaka Cehenneme Uğrar mı?

M Çevrimdışı

Mrt90

Üye
İslam-TR Üyesi
Selamun aleykum.
Bazı kimseler bidat ehlinin tövbe etmeden ölürse mutlaka bidatlerinden temizlenmesi için cehenneme gideceğini söylerken, bazıları da bidatçının sonuçta Müslüman olduğu için diğer haram işleyenler gibi Allah dilerse azap dilerse affeder diyorlar. Doğrusu hangisidir?
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Selamun aleykum.
Bazı kimseler bidat ehlinin tövbe etmeden ölürse mutlaka bidatlerinden temizlenmesi için cehenneme gideceğini söylerken,
bazıları da bidatçının sonuçta Müslüman olduğu için diğer haram işleyenler gibi Allah dilerse azap dilerse affeder diyorlar. Doğrusu hangisidir?
Âleykum selam we rahmetullahi we berakatuh;
Sorunuzdaki seçeneklerden ikisi de olabilir. Çünkü bid'at; akidevi veya ameli bid'at olarak iki çeşittir.

Akidevi bid'at sahibi, tevbe etmeden ölürse bunun karşılığı olarak Cennetten önce ateşe girerek cezasını çekeceği umulur.

Âmeli bid'at sahibi ise, bid'atinin mâhiyetine ve kulun imani / takva, cehalet ve tevbesine göre Allah (c.c.) dilerse önce cehennemde cezasını çektirir daha sonra cennetine koyar; Dilerse afv ederek direk cennetine koyar. Allah-u âlem.
 
Abdullah el Hanbeli Çevrimdışı

Abdullah el Hanbeli

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
@Abdulmuizz Fida hocam, ben itikadımın güncel meselelerde Ehli sünnet olduğuna emin değilim ama küfür şüphesi bulunan şeylere bulaşmıyorum, bu bidatçilerden biri de ben olabilirim, bundan dolayı ben de ceza görür müyüm? Cehaletimi kaldırmak istiyorum ama selefin farklı itikad ettiğini düşünerek bazı şeylerde mesela muasır mücahid ulemadan farklı düşünebiliyorum, ben selefin üzerinde olduğunu düşündüğüm görüşü mü benimsemem lazım yoksa muasır mücahid alimler daha doğru yolda, selefi daha iyi anlar diyerek körü körüne itikadi mevzularda onlara mı tabi olmalıyım? Meseleleri az çok biliyorsun askerlik, oy, tağuta muhakeme, Allahın indirdikleriyle hükmetmemek, bunları haram görüyorum ama küfür mü değil mi senelerdir çözemiyorum
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
@Abdulmuizz Fida hocam, ben itikadımın güncel meselelerde Ehli sünnet olduğuna emin değilim ama küfür şüphesi bulunan şeylere bulaşmıyorum, bu bidatçilerden biri de ben olabilirim, bundan dolayı ben de ceza görür müyüm? Cehaletimi kaldırmak istiyorum ama selefin farklı itikad ettiğini düşünerek bazı şeylerde mesela muasır mücahid ulemadan farklı düşünebiliyorum, ben selefin üzerinde olduğunu düşündüğüm görüşü mü benimsemem lazım yoksa muasır mücahid alimler daha doğru yolda, selefi daha iyi anlar diyerek körü körüne itikadi mevzularda onlara mı tabi olmalıyım? Meseleleri az çok biliyorsun askerlik, oy, tağuta muhakeme, Allahın indirdikleriyle hükmetmemek, bunları haram görüyorum ama küfür mü değil mi senelerdir çözemiyorum
Kardeşim; 'selefin farklı itikad ettiğini düşünerek bazı şeylerde mesela muasır mücahid ulemadan farklı düşünebiliyorum" demektesin. Bu düşünmen zanna mı dayanıyor yoksa yakini bir ilme mi? Eğer zan ise bu düşüncelerinden sakınmalısın.

Muasır mucâhid Selefi âlimlerden farklı düşünen yahud zikrettiğiniz bazı güncel meselelerde farklı (yumuşak) veya bid'at tarzı düşünen ve kendilerini selefi olmakla isimlendirmelerine rağmen diğerlerince genelde telefi diye anılan bu kimseleri ben de hatalı görmekteyim. Sonuçta bir delille hareket ettiklerinden dolayı tekfirlerinden sakınsam da bid'atçı olduklarına inanmaktayım.
Sonuç olarak muasır cihadi âlimler mi; yoksa kralcı, telefi, saray mollası, bid'atçı, vb. olarak anılan âlimlerin görüşleri mi dersen ...
Zindan, ölüm, zor, kan ve meşakkat farz-ı ayn olsa da tâlib olanların sayısı her zaman azdır. Fakat Hak; sayıda, kemmiyyette değil; kalite, keyfiyet yâni takvadadır. Ummetin , yaşlılar, kadın ve çocuklar katledilip ırzı namusu, toprakları çiğnenirken Cihad farizasını terk eden, boşlayan, başını toprağa gömen hatta mucahidleri aşağılayıp hakaret eden hayız nifas alimlerinden alınacak, tâbi olunacak bir meselenin olmadığına inanıyorum. Velev ki; kendileri gibi düşünenlerin sayısının çok olsa da.
Velev ki; tağut kralın laikleştirme çalışmalarına fetva vermedikleri için zindanda idamı bekleyen 500'e yakın mucahid âlimlere karşı işlenen bu zulme dilsiz şeytan konumunda olanların sayısı çok da olsa...

Muasır mucahid alimlere tâbi olmak, dediğin gibi sırf etikete bakarak hareket edildiğinden körü körüne tâbi olmayı gerektirmez; aksine ilme tâbi olmayı gerektir. Aksine âlim olduğu halde ummetin derdine kayıtsız kalarak Cihad farizasını terk ederken, İslam'ın rizikosuz meselelerinde takvayı ön plana çıkaranlara tâbi olmak asıl körü körüne (nefse) tâbi olmanın neticesidir. Akıl ve kalb (vicdan) her zaman itiraf edemese de hakikatin farkındadır.



 
Abdullah el Hanbeli Çevrimdışı

Abdullah el Hanbeli

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Kardeşim; 'selefin farklı itikad ettiğini düşünerek bazı şeylerde mesela muasır mücahid ulemadan farklı düşünebiliyorum" demektesin. Bu düşünmen zanna mı dayanıyor yoksa yakini bir ilme mi? Eğer zan ise bu düşüncelerinden sakınmalısın.

Muasır mucâhid Selefi âlimlerden farklı düşünen yahud zikrettiğiniz bazı güncel meselelerde farklı (yumuşak) veya bid'at tarzı düşünen ve kendilerini selefi olmakla isimlendirmelerine rağmen diğerlerince genelde telefi diye anılan bu kimseleri ben de hatalı görmekteyim. Sonuçta bir delille hareket ettiklerinden dolayı tekfirlerinden sakınsam da bid'atçı olduklarına inanmaktayım.
Sonuç olarak muasır cihadi âlimler mi; yoksa kralcı, telefi, saray mollası, bid'atçı, vb. olarak anılan âlimlerin görüşleri mi dersen ...
Zindan, ölüm, zor, kan ve meşakkat farz-ı ayn olsa da tâlib olanların sayısı her zaman azdır. Fakat Hak; sayıda, kemmiyyette değil; kalite, keyfiyet yâni takvadadır. Ummetin , yaşlılar, kadın ve çocuklar katledilip ırzı namusu, toprakları çiğnenirken Cihad farizasını terk eden, boşlayan, başını toprağa gömen hatta mucahidleri aşağılayıp hakaret eden hayız nifas alimlerinden alınacak, tâbi olunacak bir meselenin olmadığına inanıyorum. Velev ki; kendileri gibi düşünenlerin sayısının çok olsa da.
Velev ki; tağut kralın laikleştirme çalışmalarına fetva vermedikleri için zindanda idamı bekleyen 500'e yakın mucahid âlimlere karşı işlenen bu zulme dilsiz şeytan konumunda olanların sayısı çok da olsa...

Muasır mucahid alimlere tâbi olmak, dediğin gibi sırf etikete bakarak hareket edildiğinden körü körüne tâbi olmayı gerektirmez; aksine ilme tâbi olmayı gerektir. Aksine âlim olduğu halde ummetin derdine kayıtsız kalarak Cihad farizasını terk ederken, İslam'ın rizikosuz meselelerinde takvayı ön plana çıkaranlara tâbi olmak asıl körü körüne (nefse) tâbi olmanın neticesidir. Akıl ve kalb (vicdan) her zaman itiraf edemese de hakikatin farkındadır.




Hocam mücahidleri aşağılamam ve harici diye de yaftalamam ve beşeri kanunlara göre hükmedenlerin sancağı altında da savaşmam, oy vermem, askerlik yapmam eğer telefiden kastın buysa o anlamda ben telefi değilim ama mesela mücahidlerin ittifak ettiği bazı hususlar var, orada acaba isabet mi ettiler yoksa şaz bir görüş mü benimsiyorlar, onda şüphelerim oluyor. Mesela (günümüzde öyle bir örnek var mı bilmiyorum) islamı ihmal ederek heva ve hevese göre kanun yapmak mücahid ulemaya göre ittifakla büyük küfürdür, diğer ulema (ibn baz, elbani, ibn useymin vs.) ise bu konuda şöyle bir ayrıma gidiyor, bunun büyük küfür olması için hakim, yönetici yaptığını helal görmesi lazım veya kafasından, heva ve hevesinden uydurduğu hükümleri Allah'a veya islama nispet etmesi lazım yani teşri (şeriat) koyması lazım. Ben alimlerin nakillerine bakınca ikinci yorumu daha güçlü görüyorum ama daima hak üzere savaşacak olan bir taifenin olduğunu da biliyorum, benim itikadımda olup şeriat için mücadele veren bir taife bilseydim, Allah en iyisini bilir, belki de itikadımdan şüphe etmezdim ama zayıf bulduğum diğer görüşü benimseyerek şeriat için mücadele eden bir taife var. Bu durumda zayıf gördüğüm görüşü mü benimsemem gerekir, hak taife diye müjdelenmiş mücahid ulemanın mı? Ben bu yüzden arada kalıyorum. Beşeri kanunlara göre hükmedenler en azından fısk ve zulüm işliyor ben onların fısk ve zulmüne yardım etmem, sancağı altında savaşılması gereken müslüman emirlerden de saymam ama itikadına ve sözlerine bakmadan direk kafir midir, işte burada emin değilim.

Aynı şekilde oy kullanmak da mücahidlere göre ittifakla küfürdür,

Askerliğin bizatihi küfür olduğunu ittifakla mı söylüyorlar onu bilmiyorum.

Ben şuan güçlü bulduğum görüşleri benimseyip tağutlardan, zalimlerden ve fasıklardan uzak dursam, onlara yardım etmesem, itikadımdan emin olamamam beni fasık bidatçilerden yapabilir mi? Ben cehaletimi kaldirmaya calisiyorum bu konuda, cehaletim yüz çevirmeden, inat ve isrardan kaynaklanmıyor, bu durumda bile fasık bidatçi sınıfından sayılır mıyım yoksa Allah (azze ve celle) benim cehaletimi mazur görme ihtimali var mı?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Cihadi âlimler oy vermeyi küfür görseler de oy veren herkesi istisnasız tekfir etmemektedirler. Demokrasiye küfür dediklerinde ittifak vardır. Yöneticilerine ise ekseriyetle kâfir demektedirler. Seçimlere katılan avamı ise tekfirin engellerinden dolayı tekfirinden sakınırlar.
Cihadla alakası olmayanlar ise ne krallık ne de demokratik rejimlerin küfründe ittifak halindedirler. Tağuti rejimlerin tatbikçilerini ve destekçilerini vâcib diyerek tasvib ederek ecir görerek musluman olduklarına hükmetmektedirler. Ne kadar kitab yüklü olsalar da, fıkhi meselelerde bilgi sahibi olsalar da tağutlara tavırsızlıkları, cihad farizasına vurdumduymazlıkları ve ilmiyle amel etmemeleri sebebiyle kendilerinden ve menheclerine de mesafeliyim, uzağım. Şahsen bahsettiğin meselelerde de fetvalarını ve menheclerini de tarafgirlerinin kalabalık olmasına rağmen isabetli bulmuyorum. Buna rağmen kendilerini isabetli görerek cihadi âlimleri ve menheclerini, fiili ve itikadi olarak yanlış ve hatalı görerek yahud çeşitli sebeblerden dolayı yalnız bırakmaları sıkıntılı bir durumdur. Kişi fâsık , bid'atçı yapacağını düşünüyorum. Çünkü
Seleme b. Nufeyl'den (r.anh) şöyle rivayet edilmiştir. Der ki:
Ben Rasulullah (s.a.v.) ile otururken bir adam girip şöyle dedi: " Ey Allah'ın Rasulu! Atlar salıverilmiş ve silah bırakılmış. Bazıları savaşın artık olmayacağını, savaşın bittiğini iddia ediyorlar."
Rasulullah (s.a.v.) dedi ki: "Yalan söylüyorlar. İşte şimdi savaş zamanı geldi. Ummetim bir grup Allah yolunda cihad etmeye devam edecektir. Muhalif olanlar, onlara zarar vermez. Allah onlarla bir kavmin kalblerini kaydırır ki, onlarla onları rızıklandırsın. Kıyamet kopuncaya kadar savaşırlar. İyilik daha atların kaküllerine Kıyamet gününe, savaş bitinceye ve Yecuc ve Mecuc çıkıncaya dek bağlıdır."
(Nesai rivayet etmiş. Nesai benzerleriyle hasen bir isnad ile rivayet etmiş. Kitabu'l-Hayl (Atlar): 1, Ahmed: 4/104)

Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Ummetimden bir taife, hak üzere cihaddadır. Kıyamete kadar galib olarak devam eder." [İbni Asakir]

"Hakkın yardımı ummetimden bir taife üzerine Kıyamete kadar devam eder. Bunları terk edip ayrılanların bu taifeye bir zararı olmaz." [İbni Mace]

"Ummetimden bir taife, düşmanlara gâlib olarak hak üzere cihad ederler. Hatta sonuncu taife, Deccal ile savaşır." [Ebu Davud]

"Ummetimden bir taife, ALLAH’ın emriyle hak üzere hareket etmekte devam eder."
[Buhari]
 
Son düzenleme:
Üst Ana Sayfa Alt