Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Beşinci Rükün: Ahiret Gününe İman

_katre_ Çevrimdışı

_katre_

الحمدلله
Site Emektarı
Beşinci Rükün
Âhiret Gününe Îman

Ehl-i Sünnet vel-Cemaat, âhiret gününe îmân ederler.Bunun anlamı; kıyâmet günü Allah Teâlâ'nın kitabında, Rasûlünün de ölüm sonrasından itibaren cennetliklerin cennete, cehennemliklerin ise cehenneme gireceği zamana kadar meydana gelecek şeylere dâir vermiş oldukları haberlerin tümüne ve kıyâmet gününe tam bir tasdik ve kesin bir şekilde inanmaktır.

Allah Teâlâ, kıymetli kitabında âhiret gününü vurgulu bir şekilde çokça sözkonusu etmiş, onu her yerde dile getirmeye önem vermiş, her münasebetle ona dikkat çekmiş, gerçekleşeceğini kesin ifâdelerle vurgulamış, onu çokça hatırlatmış ve âhiret gününe îmân ile Allah’a îmân etmeyi birbirine bağlı olarak zikretmiştir.

Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

"Onlar sana indirilene de senden önce indirilene de îmân ederler. Onlar âhirete de şüphe etmeksizin inanırlar." (Bakara Sûresi, 4)

Ehl-i Sünnet vel-Cemaat, kıyâmetin ne zaman kopacağının Allah Teâlâ tarafından bilindiğine, O'ndan başka hiç kimsenin onu bilmediğine îmân ederler.

Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
"Kıyâmetin ne zaman kopacağının ilmi, muhakkak ki Allah’ın indindedir." (Lokman Sûresi, 34)

Allah Teâlâ, kıyâmetin ne zaman kopacağını kullarından saklı tutmuş olmakla birlikte kopmasının artık yaklaştığına delâlet eden birtakım emâre, alâmet ve şartlar kılmıştır.

Ehl-i Sünnet vel-Cemaat, kıyâmetin kopmasının emâreleri olan küçük ve büyük alâmetlerinin tümüne îmân ederler.Çünkü bunlar da âhirete îmân kapsamına girer.

Kıyâmetin Küçük Alâmetleri:

Bu alâmetler, kıyâmetten oldukça uzun zaman önce ortaya çıkacak olan alâmetlerdir.Bunlar alışılagelen türden olurlar. Kimileri de büyük alâmetlerle birlikte ortaya çıkabilir. Kıyâmetin küçük alâmetleri oldukça çoktur. Bunlardan sahih olanların bir kısmını hatırlatalım:

Muhammed-sallallahu aleyhi ve sellem-’in gönderilmesi, onunla nübüvvet ve risâletin sona ermesi, onun vefat etmesi,Beytul-Makdis’in fethedilmesi, fitnelerin ortaya çıkması,yahudi ve hristiyanlar gibi geçmiş ümmetlerin izinden gidilmesi, deccallerle peygamberlik iddiâsın-da bulunanların ortaya çıkması.

Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- hakkında hadisler uydurulması,sünnetinin reddedilmesi,yalanın artması, haberlerin araştırılmadan nakledilmesi, ilmin kaldırıl-ması ve aşağılık kimselerde ilmin aranması, cehâlet ve fesâdın ortaya çıkması, sâlihlerin yok olması, İslâm’ın esaslarının tek tek ortadan kalkması, ümmetlerin Muhammed-sallahu aleyhi ve sellem-'in aleyhine birbirlerini çağırmaları, sonra da İslam ve müslümanların gârip olmaları.

Öldürme olaylarının çoğalması, belâ ve sıkıntıların çokluğundan dolayı ölümün temenni edilir hale gelmesi, kabirdekilere gıpta edilmesi, belâların şiddeti dolayısıyla kişinin ölmüş birisinin yerinde olmayı temenni etmesi, ani ölümlerin, deprem ve hastalıklar dolayısıyla ölümlerin çoğalması, erkeklerin sayıca azalıp kadınların çoğalması, kadınların giyinmiş oldukları halde çıplak olmaları, zinânın yollarda bile yaygınlaşması, insanlara coplarla vuran polislerden zâlim güçlerin ortaya çıkması.

Çalgının, içkinin, zinânın, fâizin ve erkeklerin ipek elbiseler giymelerinin ortaya çıkması ve bunların helâl kabul edilmesi, yerin dibine geçmenin, insanların şekillerinin değişmesi ve (Lut kavminin uğradığı azap gibi) insanların başlarına taşların yağdırılması.

Emânete riâyet edilmemesi, ehil olmayanların işbaşına getirilmeleri, insanların ayak takımından olan kimselerin liderlik etmeleri, aşağılık kimselerin, hayırlı kimselerin üzerine hâkim olmaları, cariyenin efendisini doğurması, yüksek bina yapmakta yarışılması, insanların câmileri süslemekte birbirlerine karşı övünmeleri, putlara ibâdet edilip ümmette şirk ortaya çıkıncaya kadar zamanın değişikliğe uğraması.

Yalnızca tanıdık kimselere selâm verilmesi, ticâretin çoğalması, çarşıların birbirine çok yakın hale gelmesi, insanların ellerinde pek çok malın bulunmasına rağmen şükredilmemesi, cimriliğin çoğalması, yalancı şâhitliğin çoğalması, hak şâhitliğin gizlenmesi, hayasızlığın ortaya çıkması,düşmanlıkların, birbirinden nefret etmenin, kin duymanın, akrabalık bağının kesilmesi ve kötü komşuluk ilişkisinin baş göstermesi.

Zamanın yakınlaşması ve vakitlerin bereketinin azalması, hilâlin ilk doğduğu anda birkaç günlük gibi gözükmesi, gecenin vakit ilerledikçe karardığı gibi gibi fitnelerin de çokça ortaya çıkması, insanların birbirine yabancılaşması, İslam’ın teşvik ettiği sünnetlerin hafife alınması ve yaşlı kimselerin gençlere benzemeye çalışmaları.

Yırtıcı hayvanların ve cansız varlıkların insanlarla konuşması, altın madeninden bir dağın arkasında Fırat nehrinin suyunun çekilmesi ve mü’minin gördüğü rüyanın doğru çıkması.

Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-’in şehri Medine, pislikleri dışarıya atan bir şehirdir.Orada yalnızca takvâ sahibi sâlih kimselerin kalacak olması, Arap yarımadasının tekrar yemyeşil arazilere ve ırmaklara dönüşmesi, insanların kendisine itaat edecekleri Kahtân kabilesinden bir kişinin ortaya çıkması.

Rumların çoğalması ve müslümanlarla savaşmaları, müslümanların taş ve ağaç:

“Ey müslüman! İşte bir yahudi, gel onu öldür” (Buharî) diyecek şekilde yahudilerle savaşmaları.
İstanbul nasıl fethedildiyse, Roma da öyle fethedilmedikçe kıyâmet kopmayacaktır.
Ve sahih hadislerle sabit olmuş daha pek çok alâmet vardır.

Selef-i Salih Akidesi
Abdullah b. Abdulhamid el-Eseri
 
_katre_ Çevrimdışı

_katre_

الحمدلله
Site Emektarı
Kıyâmetin Büyük Alâmetleri:

Bu alâmetler, kıyâmetin yaklaştığına delâlet eder. Bu alâmetler ortaya çıktığı takdirde kıyâmet de onların sonrasında kopacaktır.

Ehl-i Sünnet vel-Cemaat, Peygamber-sallahu aleyhi ve sellem-'den geldiği şekilde bu alâmetlere îmân ederler. Bunlardan bazıları şunlardır:

Mehdî’nin ortaya çıkması.Adı Abdullah oğlu Muhammed olup,Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-'in ehl-i beytindendir. O doğu tarafından ortaya çıkacak, yedi yıl hükümdarlık yapacaktır. Zulüm ve haksızlıkla dolup taşan yeryüzünü sonradan adâletle dolduracaktır.İslâm ümmeti, onun döneminde hiç görmediği nimetlere kavuşacaktır.Toprak bitkisini çıkartacak, gök yağmur yağdıracak ve mal da sayısız hesapsız olarak verilecektir.

Mesih Deccal'in* ortaya çıkması, Meryem oğlu İsa Mesih-aleyhisselam-'ın Şam’ın doğusunda MenâretulBeydâ’nın yakınlarına inmesi, Muhammed-sallallahu aleyhi ve sellem-'in şeriatı ile hükmeden ve onunla amel eden birisi olarak yeryüzüne inecek, Deccal’i öldürecek ve yeryüzünde İslâm ile hükmedecektir.O hak üzere savaşan ve Deccâl ile savaşmak üzere toplanmış bulunan yardıma mazhar (Tâife-i Mansûra) kesimin üzerine inecek,namaz vaktinde inecek ve bu kesimin kumandanının arkasında namaz kılacaktır.

----------------------------------------------------------------
* Mesih Deccâl'in ortaya çıkması, en büyük fitnelerdendir.Çünkü Deccâl, küfür, dalâlet ve fitnelerin kaynağıdır.Bundan dolayı bütün peygamberler Deccâl'in fitnesine karşı kavimlerini uyarmışlardır.Bundan dolayı da Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- her namazın sonunda (teşehhüdde) Deccâl fitnesinin şerrinden Allah'a sığınır ve ümmetini de ondan uyarırdı.
----------------------------------------------------------------
Ye’cuc ile Me’cuc kavminin çıkması, biri doğu, biri batı, biri de Arap yarımadasında olmak üzere yerde yerin dibine geçme olayının meydana gelmesi, Duhân (duman)’ın çıkması, güneşin battığı yerden doğması, Dâbbetul-arz’ın çıkıp insanlarla konuşması ve insanları önüne katıp sürecek büyük bir ateşin ortaya çıkması.

Ehl-i Sünnet vel-Cemaat, Allah ve Rasûlünün haber verdiği, ölümden sonra ortaya çıkan şu gaybî hadiselere de îmân ederler:

Ölümün sekerâtı, ölüm meleklerinin hazır bulunması, mü’minin Rabbine kavuşacak olmasından dolayı sevinmesi, şeytanın ölüm anında bulunması, ölüm anında kâfirin îmânının kabul edilmeyecek olması, Berzah âlemi, kabir nimeti, azabı ve fitnesi (sorusu), meleklerin ölüyü sorguya çekmesi, şehitlerin Rableri nezdinde diri olup rızıklandırıldıkları, cennetlik olanların ruhlarının nimet görecekleri, cehennemlik olanların ruhlarının azap görecekleri.

Ehl-i Sünnet vel-Cemaat, hayy ve kayyum olan Allah Teâlâ'nın hayatı ve yaşayanları yok edeceği, sonra Allah Teâlâ'nın kulları yeniden diriltip onları kabirlerinden kaldıracağı, sonra da onları hesaba çekmek için huzurunda durduracağı büyük kıyâmet gününe îmân ederler.

Ehl-i Sünnet vel-Cemaat, Sur’a üfürüleceğine de îmân ederler. Sur’a iki defa üfürülecektir:

Birincisi: Âlemin değişikliğe uğrayacağı ve düzeninin bozulacağı büyük korku ve dehşet üfürüşüdür.Bu üfürüşte varlıklar yok olacak ve her şey helâk olacaktır.

İkincisi: Öldükten sonra dirilerek kabirlerden kalkıp âlemlerin Rabbinin huzuruna durmak üzere gelinmesi için gerçekleştirilecek olan üfürüştür.

Ehl-i Sünnet vel-Cemaat, öldükten sonraki dirilişe,kabirlerden kalkmaya, Allah Teâlâ'nın kabirdekileri dirilteceğine de îmân ederler. İnsanlar âlemlerin Rabbinin huzuruna çıplak,elbisesiz ve sünnetsiz olarak kalkacaklardır.Güneş onlara yaklaşacak, kimisi ağzına kadar tere gömülecektir. İlk diriltilecek ve kendisi için yerin yarılıp açılacak kişi, Peygamberimiz Muhammed-sallallahu aleyhi ve sellem-'dir.

O dehşetli günde insanlar etrafa savrulan çekirgeler gibi, bir anda kabirlerinden çıkacaklar, dâvetçiye doğru hızlıca koşacaklardır. Her hareket dinecek, korkunç sessizlik adeta herkesi kaplayacak-tır.O sırada amel defterleri yayılacak, gizli-saklı ne varsa hepsi açığa çıkacak, üstü örtülü olan şeyler görünecek, kalplerde gizlenen şeyler açığa çıkacaktır. Kıyâmet gününde Allah Teâlâ arada bir tercüman bulunmaksızın –aracısız olarak- kulları ile konuşacak, herkes kendisinin ve babasının ismiyle çağırılacaktır.

Ehl-i Sünnet vel-Cemaat, kendisinde kulların amellerinin tartılacağı, iki kefesi bulunan Mizan’a, amel defterlerinin açılmasına, kimisinin amel defterini sağ tarafından, kimisinin sol tarafından ya da sırtının arka tarafından alacağına da îmân ederler.
Sırat, cehennemin üzerinde kurulacaktır. İyiler onun üzerinden geçecek, günahkârların ise ayağı kayacaktır.**

----------------------------------------------------------------
**Sırat: Cennete gidecek olanların üzerinden geçecekleri köprüdür.İnsanlar amellerine göre Sırat'ın üzerinden geçeceklerdir.Kimisi göz açıp kapayıncaya kadar, kimisi şimşek gibi, kimisi rahat esen rüzgâr gibi, kimisi asil bir atlı gibi, kimisi binek devesine binen gibi, kimisi koşarak, kimisi yürüyerek ve kimisi de sürünerek geçecektir.Onlardan kimileri kancalarla yakalanıp cehenneme atılacaktır.Herkes ameline göre oradan geçecektir.Tâ ki günah ve kirlerinden temizlensin.Sırat'ı geçen, cennete girmek için hazırlanırlar.Sıratı geçtikleri takdirde cennet ve cehennem arasında bir köprü üzerinde durdurulurlar ve birinin diğeri üzerindeki hakkı kısas yoluyla alınır. Nihayet tertemiz hale getirilip arındırıldıktan sonra cennete girmek üzere kendilerine izin verilecektir.
----------------------------------------------------------------

Cennet ile cehennem yaratılmıştır, şu an vardır, ebediyyen de yok olmayacaktır.Cennet, muvahhid ve takvâ sahibi mü’minlerin yurdu, cehennem ise müşrik, yahudi, hıristiyan, münafık, inkârcı, putperest, kâfirler ve günahkârların yurdudur.Günahkâr mü'minlerin ateşinin sonu gelecektir, kâfirlerin ateşi ise hiç bitmeyecek ve sonu gelmeyecektir.Cennet ebediyyen yok olmayacaktır.Allah Teâlâ, her ikisini de mahlukattan önce yaratmıştır.

Ehl-i Sünnet vel-Cemaat, Muhammed-sallallahu aleyhi ve sellem-'in ümmetinin kıyâmet gününde hesaba çekilecek ilk ümmet olacağına, cennete girecek ilk ümmet olacağına, cennetliklerin yarısını onların teşkil edeceğine, onlardan yetmişbin kişinin hesapsız olarak cennete gireceklerine de îmân ederler.

Ehl-i Sünnet vel-Cemaat,muvahhidlerin (tevhid ehlinin) ebediyyen cehennemde kalmayacaklarına îmân ederler.Onlar, Allah Teâlâ'ya ortak koşmanın dışında işledikleri günahlar sebebiyle cehenneme girecek olanlardır. Çünkü cehennemden çıkmamak üzere, orada ebedî kalacak olanlar müşriklerdir.

Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-'in kıyâmet günü Arasat'ta Havz’ının bulunacağına, suyunun sütten daha beyaz, tadının baldan daha tatlı, kokusunun miskten daha güzel, taslarının sayısı gökteki yıldızlar kadar çok olduğuna, eninin ve boyunun bir aylık yol mesafesi kadar olduğuna, ondan bir defa içenin, bir daha ebediyyen susamayacağına, ancak dînde bid’atler çıkaranınbundan mahrum edileceğine îmân ederler.

Nitekim Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:

"Benim havzım bir aylık mesafe kadardır. Suyu sütten beyaz, kokusu miskten daha güzeldir. Üzerindeki testiler gökteki yıldızlar kadardır.Ondan bir defa içen bir daha ebediyyen susamaz." (Buhârî)

Yine şöyle buyurmaktadır:

"Sizden önce Havz’a gidecek olan ben olacağım. Benim yanıma gelecek olan oradan içer, oradan bir defa içen de ebediyyen susamayacaktır.Yanıma benim kendilerini tanıdığım, kendilerinin de beni tanıdıkları birtakım kimseler de gelecek,sonra benim ile onlar arasına engel konulacaktır." (Buhârî)

Başka bir rivayette ise şöyle denilmektedir:

"Ben: Onlar bendendir diyeceğim,bana: Sen, senden sonra neler uydurup,ortaya çıkardıklarını bilmiyorsun denilecek.Bunun üzerine ben: 'Benden sonra değişiklikler ortaya koyanlar benden uzak olsunlar, benden uzak olsunlar, diyeceğim." (Buhâri)

Ehl-i Sünnet vel-Cemaat, şefaat ve Makam-ı Mahmud’un Peygamberimiz-sallallahu aleyhi ve sellem-'e ait olduğuna, onun hem Arasat meydanında hesap vermek için bekleyenler arasında hüküm vermek için şefaat edeceğine, cennet ehlinin cennete girmesi için şefaat edeceğine, Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-'in cennete girecek ilk kişi olacağına,amcası Ebu Talib’e de azabının hafifletilmesi için şefaat edeceğine îmân ederler. Bu üç şefaat, Peygamber-sallahu aleyhi ve sellem-'e has olup ondan başkasına verilmeyecektir.

Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-, ümmetinden cennete girmiş bazı kimselerinin derecelerinin daha yükseğe çıkartılması için şefaat edecektir. Cennete hesapsız girmiş, ümmetinden bir kesime de şefaat edecektir.

Yine Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-, sevapları ile günahları birbirine eşit olanlara, cennete girmeleri için şefaat edecek,cehenneme götürülmeleri emredilmiş daha başka kimselerin de oraya girmemeleri için şefaat edecektir.

Ümmetinden azabı hak eden kimselere azaplarının hafifletilmesi ve tevhid ehli olan günahkârların cehennemden çıkartılması için şefaat edecek ve onun şefaati ile cennete gireceklerdir.

Bu şefaatlere melekler,peygamberler, şehidler, sıddîklar, sâlihler ve mü’minler de ortaktırlar. (Yani onların da bu türden şefaatleri olacaktır.) Sonra Allah Teâlâ herhangi bir şefaat gerekmeksizin kendi lütuf ve rahmeti ile cehennem ateşinden bazı kimseleri çıkartacaktır. Kâfirler için ise şefaat yoktur.

Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

"Artık şefaat edenlerin şefaati onlara fayda vermez." (Müddessir Sûresi, 48)

Mü’minin ameli de kıyâmet günü kendisine şefaat edecektir.Nitekim Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmaktadır:

"Oruç ve Kur’ân, kıyâmet günü kula (sahibine) şefaat edecektir." (Câmius-Sağîr, hadis no, 3882)

Kıyâmet günü ölüm getirilip boğazlanacaktır.
Nitekim Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmaktadır:

"Cennetlikler cennete, cehennemlikler cehenneme girdikten sonra ölüm getirilecek, cennet ile cehennem arasında boğazlanacaktır.Ardından bir münâdi şöyle seslenecektir: Ey cennetlikler! Artık ölüm yoktur. Ey cehennemlikler artık ölüm yoktur.Bunun üzerine cennetliklerin sevinçlerine sevinç katılacak, cehennemliklerin kederlerine de keder katılacaktır." (Buhârî ve Müslim)

Selef-i Salih Akidesi
Abdullah b. Abdulhamid el-Eseri
 
Üst Ana Sayfa Alt