Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

İlmi Konu Bel'am-ca

UHUD Çevrimdışı

UHUD

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Hzreti atatürkmü :S bu adam iyice kafayı yemiş ilimsiz cahil ne dediğini bilmeyen biri bu adnan oktar.
 
cihadzaferi Çevrimdışı

cihadzaferi

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
S.a. evet doğru dedin harun yahya yalancısı Çankayada neler tilavet ettiği belli umumihaneye dönmüştü orası.Seni ahlaksız pislik.
 
G Çevrimdışı

GALİBİBÜLENT

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Hz. Piri Gâlibi ALLAH'ın gerçek EVLİYASIDIR.21. yüzyıla ALLAH'ın İHSANI.

Kişi Allah var der MÜSLÜMAN olur..
Hucurat Suresi
14. Bedevîler «İnandık» dediler. De ki: Siz iman etmediniz, ama «İSLAM olduk» deyin. Henüz iman kalplerinize yerleşmedi. (Peygambere Tabi olup itaat etmedi daha bedevi ama İSLAM oldum DESİN)Eğer Allah'a ve elçisine itaat ederseniz, Allah işlerinizden hiçbir şeyi eksiltmez. Çünkü Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.

İtaat edenincede iman etmiş olmaz.İman ile İslam aynı manaya gelmez.Mümin ile Müslüm de aynı manaya gelmez.
Adem a.s dan kıyamete kadar TEK DİN İSLAM'dır.İSLAM bütün peygamber efendilerimizin DİNİDİR..Hiç bir peygamber DİN getirmedi ,cümlesi İSLAMİYET üzere ŞERİATLAR getirdiler.HEPSİ HAK ve GERÇEKTİR..Allah verdiği VAADDEN DÖNMEDİ ,ASLA DÖNMEZ...

Maide48.
Sana da, daha önceki kitabı doğrulamak ve onu korumak üzere hak olarak Kitab’ı gönderdik.Artık aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet; sana gelen gerçeği bırakıp da onların arzularına uyma. Her birinize bir şerîat ve bir yol verdik. Allah dileseydi sizleri bir tek ümmet yapardı; fakat size verdiğinde sizi denemek için. Öyleyse iyi işlerde birbirinizle yarışın. Hepinizin dönüşü Allah'adır. Artık size, üzerinde ayrılığa düştüğünüz şeyleri O haber verecektir.

Allah TEK ÜMMET DİLEMEMİŞKEN.Ayrı ayrı şeriatlere HAYIRDA YARIŞIN emri vermişken.Zannı ve ihtirası üzere TEK ÜMMET dileyen beşer,İSLAM'a en büyük darbeyi vurduğunu ne zaman anlayacak.
ELHAMDÜLİLLAHİRABİLALEMİN olan Allah , kimsenin hiçbir ümmetin TEK elinde değil..Peygamberler arasında FARK görmemek İMANIN olmazsa olmazı.
Kitap ehli olan Ümmetler cümlesi İSLAM..Ayrılığa düşenin halini bildiriyor cenabı HAK..
Ali imran19.
Allah nezdinde hak din İslâm'dır. Kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonradır ki, aralarındaki kıskançlık yüzünden ayrılığa düştüler. Allah'ın âyetlerini inkâr edenler bilmelidirler ki Allah'ın hesabı çok çabuktur.
Dİn İSLAM Cümle Peygamber efendilerimizde Ümmetleride İSLAM..Ayrılığa düşüren İlim İLAHİ olmaz..NEFSANİ olur...

Ehli Kitaba hürmet edecek Allah'ın koyduğu sınırlara dikkat edeceksin
Maide 5.
Bugün size temiz ve iyi şeyler helâl kılınmıştır. Kendilerine kitap verilenlerin yiyeceği size helâldir, sizin yiyeceğiniz de onlara helâldir. Mümin kadınlardan iffetli olanlar ile daha önce kendilerine kitap verilenlerden iffetli kadınlar da, namuslu olmak, zina etmemek ve gizli dost tutmamak üzere mehirlerini vermeniz şartıyla, size helâldir. Kim inanmayı kabul etmezse onun ameli boşa gitmiştir. O, ahirette de ziyana uğrayanlardandır.



Allah'ın koyduğu sınırları niye değiştirme gayretine düşersiniz.Allah hiç bir şeriatı kaldırmadı kaldırmaz.O VADİNDEN DÖNMEZ.İmanın esasına koyduğu KÜTÜBİHİ ve RESULİHİYİ yaşamak için O ümmetlere ve Kitaplarına BU GÜNde Yarında HÜRMET EDECEKSİN..



Ayrıca, Dinler arası diyalogu da savunmaktadır. Nasıl savunmasın ki? (!)

Bu insanların kullandığı bir terim , Umumun anlaması için söylenen HALKIN ORTAYA KOYDUĞU terim..DİN LER ARASI dialok yanlış bir terim.DİN TEK..Asli ismi ŞERİATLAR RASI dialok..Bu dialok her zaman mecburiyet Hz.Peygamber s.a.v. efendimizede EMRİ İLAHİ İDİ..bizlerede....
Ali İmran64.
De ki: Ey ehl-i kitap! Sizinle bizim aramızda anlamı eşit bir kelimeye geliniz: “Allah'tan başkasına tapmayalım; O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilâhlaştırmasın.” Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, işte o zaman: “bizim Müslüman olduğumuza Şahitler olun” deyiniz.

Anlamı eşit kelime LAİLAHEİLLAllah kim kabul eder ŞAHİT OL Kİ O MÜSLÜMAN...




"Demokrasi" "Cumhuriyet" "Laiklik" ve "insan Hakları”nın yanında olduğunu her fırsatta vurgulaması yine Galip Efendi'nin önemli hususiyetlerindendir.

Atatürk hakkında şöyle diyor;

"Allahın istisnai yaratılmış seçkin kulları emri ilahinin bekçileridir bunların bazıları irşada, bazıları ikaza, bazılarıda islaha memurdurlar. Atatürk islah vazifesi ile vazifeli idi ŞAHİDİM!"

Tenkit;

İmdi, Hz. Musa ve Hz. İsa’nın Şeriatı Günümüzde geçerlimidir? Hayır!

Burada Şeyh (!) Efendi (Muhammedi, İsevi, Musevi) diyerek (Sanki aralarında paralellik varmışçasına) neyi amaçlıyor acaba?

Bakınız, Şu Hadis-i Şerif her şeyi açıklıyor;

Hz Ömer (R.a) Rasulullah’a (S.a.v) gelerek şöyle dedi: “Ey Allah'ın Resulü, bir Yahudi'ye
Tevrat'ta bulunan güzel sözlerden bazılarını bana yazmasını söyledim o da yazdı. Onları Sana arz edeyim mi?” Hz. Ömer'in bu sözünü duyunca Peygamberimizin yüzünün rengi değişti. Bunun üzerine Hz. Ömer şöyle dedi: “Ben Allah'ı Rab, İslam’ı din ve Muhammed'i de resul olarak kabul ettim ve bundan razı oldum” Hz. Ömer'in bu sözünün üzerine Peygamberimizin yüzü eski haline döndü ve sevindi. Sonra Allah Resulü Şöyle buyurdu; “Allah'a yemin ederim ki, Musa (a.s) aranızda olsa ve sizler beni bırakıp ona bağlansanız muhakkak ki sapanlardan olursunuz” (Ahmed bin Hanbel / Müsned)


Hazreti Peygamber s.a.v efendimize BİAD eden ..başka Hiçbir Peygambere, ARAMIZDA olsa dahi bağlanamaz.EVLİYALAR peygamnber varisidir.Hz.Peygamberin ŞERİATINDAN bir EVLİYAYA tabi olanda ,Hz.Musa'nın yada Hz.İsanın şeriatından olan Evliya ya tabi olmaz.
Maide51.
“EY İMAN EDENLER! YAHUDİLERİN VE HIRİSTİYANLARIN EVLİYALARINI EVLİYA EDİNMEYİN. ZİRA ONLAR KENDİLERİNİN EVLİYASIDIR. İÇİNİZDE ONLARIN EVLİYALARINI EVLİYA EDİNENLER ONLARDANDIR. Allah ZALIMLAR TOPLUMUNA YOL GÖSTERMEZ.”



Şeyh (!) Efendi "Allah vardır diyen herkes Müslümandır.” Diyor!

Hayır! Allah’a inanan herkes müslüman değildir. Kelime-i şehadete yani Allah’a ve Resulüne inanan müslümandır. Amentü’deki 6 esasa inanan müslümandır. Bunlardan birine bile inanmayan, birini bile beğenmeyen müslüman değildir.

Ayrıca Bir insanın Müslüman olabilmesi için, dinimizin emir ve yasaklarına inanması şarttır.

Örneğin, kişi Allah’a ve Resulüne iman etmiş, ama Her hangi bir ibadeti veya bir şartı kabul etmemiş! Bu kişi Müslüman mı dır? Hayır!


Allah vardır diyen kişi MÜSLÜMANDIR..BU Kulların ölçüsü İMAN ile ölçüye almayacaksın.Hiç bir şey bilmez bedevi dahi olsa Allah var der İSLAM olduğunu bileceksin.İMANIN ŞARTINI ARAMADAN..BU HAKKI Allah verdi..Kaldırmaya kalkanın hesabını görücü olarak O yeter..
İslamın 5 şartı yoktur.O ŞART OLARAK sayılanlar MUHAMMEDİ ŞERİATIN Temel ibadet esaslarıdır.Muttaki Mümin olmanın,İMAN ehlinin OLMAZSA olmazı..Müslümanlığın şartı değil.
Kul Allah var der,Kullar nazarında MÜSLÜMAN olur..Kanı katli haram olur..Allah İMAN ister.İman TESLİMİYET..Her kul imani yönden Allah'a mesuldur.Kulun İMANINI ANCAK Allah bilir.Kulların İMANA hüküm ve ŞAHİTLİĞİ olmaz.İman sathi değil KALBİDİR..
Ona şahit olan YANLIZ Allah'tır.
İSLAM fıtratın Dinidir.Her KUL BU FITRATLA doğar.Fıtratın Allah var demeye müsait kılınmıştır.KUL Allah var der müslüm olur.PEYGAMBERİNE UYMADAN MÜMİN OLAMAZ.
Kulunu Fıtratında islam yaratan ..Mümin olması için PEYGAMBERLERİ ve onların varislerini VESİLE KILMIŞTIR.
"72 milleti bir görmek" asli manası Fıtratındaki bu yapıyı idrakle mümkün..72 millet Allah VAR diyebildiği için BİRDİR...Her ümmetin MÜMİNİ de KAFİRİ de,Münafıkı da Kıyamete kadar olacaktır..
Allah HAKKI HAK bilip, Ona UYMAYI.Nefsin aşırılıklarını fark edip korunmayı.ELHAMDÜLİLLAHİRABİL ALEMİN olan AHAD Allah'ı anlamayı cümleye nasip etsin..
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
YAHUDİ VE HRİSTİYANLAR CENNETLİKTİR (miş)

7604


Küfür Tv'lerinden Show Tv spikeri , Yahudi ve Hristiyanların cehennemlik olduğunu söyleyen İslami Yazarlardan Mehmed Şevket Eygi'ye hayretler içinde sunup; Laik demokratik kemalist ülkenin eski Hıyanet İşleri Başkanı Belamlarından Süleyman Ateşin Kafirleri cennete sokan açıklamalarını yayınladı
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Belamın Tağut terimini Tahrif ile Saptırarak; Demokrasinin Ürünü AKPye Desteği!

7611
 
S Çevrimdışı

soru işareti

Üyeliği İptal Edildi
Banned
 
Harun yahya (Adnan Oktar) Küfür Sözleri

7289

Laikliği savunan birisi değilim ancak dinde zorlama olmaması ve peygamberin kimseye zorba olmamasından yola çıkarak soruyorum. İslam devletinde yaşayan gayrimüslimlerin (ehli kitap, müşrik ve muattıla) durumu nedir? Laik bir din anlayışı olmayıp İslam kanunları uygulansa bile bu saydıklarıma da islam kanunları mı uygulanır? İran'da ateistlerin, eşcinsellerin idam edildiğini biliyorum. Bunlar doğru mudur? İslam'da sırf Müslüman değil diye insanları idam etmek var mıdır? Mesela islam devletinde yaşayan eşcinseller zina yapmasalar bile sırf eşcinsel bir kişiliğe sahip oldukları için idam edilirler mi? Ben peygamberimizin namaz kılan zani olmayıp sadece karşı cinsi gibi davranan birisini sürgüne gönderdiğini biliyorum.
 
samanpan Çevrimdışı

samanpan

.
Site Emektarı
ilk başta islam devletinin tanımını sorman lazım.
islam devletinde diye başlayan soru sormak için.
iran islam devleti mi ki
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Laikliği savunan birisi değilim ancak dinde zorlama olmaması ve peygamberin kimseye zorba olmamasından yola çıkarak soruyorum. İslam devletinde yaşayan gayrimüslimlerin (ehli kitap, müşrik ve muattıla) durumu nedir? Laik bir din anlayışı olmayıp İslam kanunları uygulansa bile bu saydıklarıma da islam kanunları mı uygulanır? İran'da ateistlerin, eşcinsellerin idam edildiğini biliyorum. Bunlar doğru mudur? İslam'da sırf Müslüman değil diye insanları idam etmek var mıdır? Mesela islam devletinde yaşayan eşcinseller zina yapmasalar bile sırf eşcinsel bir kişiliğe sahip oldukları için idam edilirler mi? Ben peygamberimizin namaz kılan zani olmayıp sadece karşı cinsi gibi davranan birisini sürgüne gönderdiğini biliyorum.



siteye kayıt olduğunuzdan beri aykırılıkları anlayamayıp devamlı onları karıştırıp duruyorsunuz yukarıda yazınızdaki kırmız ile belirtilen terimlerin karşılıklarından ne anlıyorsunuz?
GAYRİMÜSLİM
EHLİKİTAP
MÜŞRİK
BU ÜÇ KELİMENİN ANLAMI NEDİR NE ANLAMA GELİR AÇIKLAMALARINIZI DETAYLI VE GÜNÜMÜZLE ALAKALI OLARAK YAZIN YANİ VERMİŞ OLDUĞUNUZ YANITLAR GÜNÜMÜZ İNSANI İLE ALAKALI OLSUN ....
 
S Çevrimdışı

soru işareti

Üyeliği İptal Edildi
Banned
samanpan arkadaşım, peki iran şii devleti diyelim o halde sorumu sünni islam devleti için soruyorum. sünni islam devletinin bahsettiğim konudaki tavrı şiiler gibi midir?

Habibullah arkadaşım, gayrimüslim genel bir tanım olup muattılasından ehli kitabına kadar Müslüman olmayan herkesi kapsar; Kafir, müşrik, ehli kitap vs. Ehl-i kitap, Yahudi ve Hristiyanlardır, Müşrikler ise dinsizlerdir.
 
samanpan Çevrimdışı

samanpan

.
Site Emektarı
islam devleti efendimiz sav zamanında vardı ve gayrisine dahiline müslümanına kafirine nasıl davrandığı da efendimizin sav sünnetinde mevcuttur. o varken neden başka örnek aramaya çalısıyorsun ki ?
iranda yapılan ne işte suudda yapılan doğru mu vs vs
boşuna düşünürsün.
doğruluğu kesin olan bi devlet vardı ona bak işte
 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
samanpan arkadaşım, peki iran şii devleti diyelim o halde sorumu sünni islam devleti için soruyorum. sünni islam devletinin bahsettiğim konudaki tavrı şiiler gibi midir?

Habibullah arkadaşım, gayrimüslim genel bir tanım olup muattılasından ehli kitabına kadar Müslüman olmayan herkesi kapsar; Kafir, müşrik, ehli kitap vs. Ehl-i kitap, Yahudi ve Hristiyanlardır, Müşrikler ise dinsizlerdir.


habibullah ahinin vermiş olduğu terimleri ne güzelde izah ettin
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Laikliği savunan birisi değilim ancak dinde zorlama olmaması ve peygamberin kimseye zorba olmamasından yola çıkarak soruyorum. İslam devletinde yaşayan gayrimüslimlerin (ehli kitap, müşrik ve muattıla) durumu nedir? Laik bir din anlayışı olmayıp İslam kanunları uygulansa bile bu saydıklarıma da islam kanunları mı uygulanır? İran'da ateistlerin, eşcinsellerin idam edildiğini biliyorum. Bunlar doğru mudur? İslam'da sırf Müslüman değil diye insanları idam etmek var mıdır? Mesela islam devletinde yaşayan eşcinseller zina yapmasalar bile sırf eşcinsel bir kişiliğe sahip oldukları için idam edilirler mi? Ben peygamberimizin namaz kılan zani olmayıp sadece karşı cinsi gibi davranan birisini sürgüne gönderdiğini biliyorum.


Dar'ul İslam yurdunda; İslam devletinin kafir , ve muşriklere gayri muslim - ehli kitap, hırıstiyan, yahudi vs vs ilişkileri şöyle idi.
Yoldaki İşaretler (Şehid Seyyid Kutub) kitabındandan altarıyorum:







“Berae” (tevbe) suresinin indirilmesi ile kafirlerin, Rasulullah’la olan ilişki biçimlerine göre üç kısma ayrılmaları kesinlik kazandı:
  1. Rasulullah’la savaş halinde olanlar,
  2. Rasulullah’la andlaşma yapanlar ve,
  3. Zımmiler
  4. Daha sonra kendileri ile barış andlaşması imzalananlar İslam’a girince geriye iki grup kaldı: Rasulullah ile savaşanlar ve zımmiler.
  5. Rasulullah’ın munafıklarla olan ilişkilerine gelince, Rasullullah, munafıkların görünüşteki hareket ve davranışlarını, sözlerini kabul etmesi, görünmeyen taraflarını (iç alemlerini) Allah’a bırakması onlarla mucadele ederken ikna metodunu, yani bilgi ve delilleri, onlara karşı kullanması, onlara sert davranmaması, onlardan yüz çevirmemesi, ruhların derinliklerine etki edebilecek açık sözlerle İslam’ı onlara tebliğ etmesi emrediliyordu. Buna karşılık ölenlerinin namazını kılmak veya kıldırmaktan, defin sırasında kabirlerinin başında bulunmaktan da nehyediliyordu. Ayrıca onlar için bağışlanma dilese dahi Allah’ın onları bağışlamayacağı kendisine bildirilmişti. İşte Allah Elçisi’nin kafir ve münafık düşmanları ile olan ilişkileri ve bu ilişkiler sırasında izlediği yöntem tamamen böyle idi.”
****************




Evvela şunu açıklayayım ki ; "Dinde zorluk yoktur" (Bakara 256) kaidesi; Kafirlerin Zorla (kafasına kılıç dayanarak) islama sokulmaması içindir. Kafirin İslamın hakimiyeti olan bir yurtta, nasılsa zorlama yok diye kafasına göre takılamaz. Ramadan ayında açıktan yiyemez, dışarda içemez! Tesetture aykırı vaziyetlerde soyunamaz.
İslam'ın hakimiyetine boyun büker; toplum hayatındaki tüm sosyal kurallara saygı gösterip, uymakla yükümlüdür.
İşte bu kafirlerin islam yurdu ile bir andlaşması vardır ve bunlar "andlaşmalılardır".

Bunlar gibi, feth edilen kafir topraklarının halkına İslam tebliğ yapılır. İslamın iyice anlaşılmasından sonra muslumanlığa geçenler kardeşimiz olur. Kendi dinlerinde kalmaları halinde Tevbe 36 ayeti gereğince ; aşağılıklar olduğu hissedilip zelil kılınması için cizye (bir nevi vergi) bağlanır. Açıkça İslama sövmemek üzere dinleri üzerinde kalabilirler.



Hz. Ömer (r.a.), hilafeti döneminde; muşrikleri eğerli ata bindirmez ve binen kişi, iki bacağını bir yan tarafına attırır, kadınlar gibi bindirir, erkekler gibi binmesine musade etmezdi. Ayrıca muşriklerle yolda karşılaşıldığında yoldan kenara atılacak şekilde sıkıştırılmasının emrini vermişti.
Taliban emirliği döneminde Afganistan'da muşriklerin göğüslerinin üstüne sarı kurdale takılması mecburi idi. işte böyle izzetli idarelerde muşriklere selam verilmez, dükkanlarına Besmele takarak saf insanları kandırmasına fırsat tanınmazdı.
 
S Çevrimdışı

soru işareti

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Allah razı olsun Abdulmuizz Fida arkadaşım,

el_Muhacir arkadaşım, suizan yapmak istemem ancak sözlerinde bir kinaye sezinliyorum, yanlış zanda mı bulunuyorum acaba?
 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
Allah razı olsun Abdulmuizz Fida arkadaşım,

el_Muhacir arkadaşım, suizan yapmak istemem ancak sözlerinde bir kinaye sezinliyorum, yanlış zanda mı bulunuyorum acaba?


habibullah ahinin vermiş olduğu terimleri bize delilleri ile açıklarmısın sana zahmet ola ki bildiğimiz yanlışlarımızı senin vesilen ile düzeltelim nitekim sen birşey sorduğun vakit delilleri ile cevap alıyorsun inşaALLAH
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Adnan Oktar'ın(Harun Yahya), Müslüm Gürses ve Okan Bayülgen Sevgisi!


Adnan Oktar (Harun Yahya) Sapığından; Okan Bayülgen Sapığına Övgü
7711


Okan Bayülgen Sapığı; Adnan Oktar (Harun Yahya) Sapığını "Ti"ye Alıyor
7710

Adnan Oktar (Harun Yahya) Sapığından; Müslüm Gürses Dinsiz Sapığına Övgü
7712


images
images
images



Müslüm Gürses'in Küfür Şarkılarından Biri (sansürlenmiş hali)


Tıkla : YouTube - ‪Müslüm Gürses YAsak Albüm Aç?ls?n Meyhaneler‬‏



Açılsın Meyhaneler Yıkılsın Minareler
Allahsan Allahlığını Bil Yeter
Çektiğim Çileler Yıkayın Beni Musalla Taşında
Adımı Yazın Kanımla Cami Duvarlarına
Ölürcesine Sevmek Tek Günahımsa
Kapatın Cennetin Kapılarını Bana
Sararsın Yapraklar Sönsün Işıklar
Artık Güneş Doğsa Neye Yarar
Benim Gönlüm Hep Sonbahar
Gömün Beni Meyhanenin Tam Ortasına
Sarhoş Kardeşlerim Gelsin Yanı Başıma...
 
S Çevrimdışı

soru işareti

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Evvela şunu açıklayayım ki ; "Dinde zorluk yoktur" (Bakara 256) kaidesi; Kafirlerin Zorla (kafasına kılıç dayanarak) islama sokulmaması içindir. Kafirin İslamın hakimiyeti olan bir yurtta, nasılsa zorlama yok diye kafasına göre takılamaz. Ramadan ayında açıktan yiyemez, dışarda içemez! Tesetture aykırı vaziyetlerde soyunamaz.



Merhaba Abdulmuizz Fida arkadaşım, öncelikle verdiğin bilgiler için tekrar teşekkür ederim. Aklıma bu aralar birşey takıldı; İslam'da cariyelerin avret yerleri erkekler gibi göbekten diz kapakları altına kadardır, değil mi? Peki cariyeler bu şekilde topluluk içine çıkabiliyorlar mı? (Göğüsler açık vs.) Eğer evet ise aynı haklar soyunmak isteyen gayrimüslimler için niçin geçerli değildir? Yanlış anlamayın; Dekolte giyinmeyi kesinlike savunmuyorum sadece öğrenmek için soruyorum.




Hz. Ömer (r.a.), hilafeti döneminde; muşrikleri eğerli ata bindirmez ve binen kişi, iki bacağını bir yan tarafına attırır, kadınlar gibi bindirir, erkekler gibi binmesine musade etmezdi. Ayrıca muşriklerle yolda karşılaşıldığında yoldan kenara atılacak şekilde sıkıştırılmasının emrini vermişti.




Taliban emirliği döneminde Afganistan'da muşriklerin göğüslerinin üstüne sarı kurdale takılması mecburi idi. işte böyle izzetli idarelerde muşriklere selam verilmez, dükkanlarına Besmele takarak saf insanları kandırmasına fırsat tanınmazdı.




Bu uygulamaların peygamberimizin sünnetinden bir delili var mıdır? Peygamberimiz böyle şeyler yapmış ya da müsaade etmiş midir? Yoksa sadece bunları yapan halifelerin kendi düşüncelerine dayanarak uygulanan şeyler midir? Onlar pis (necis) olabilirler ve onları sevmeyebiliriz ancak bu onlara böyle birşey yapmamızı mı gerektirir? Üstelik bizimle din konusunda tartışmayanlara iyilik etmemiz bile yasak değilken böyle birşey nasıl mümkün olabilir?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Merhaba Abdulmuizz Fida arkadaşım, öncelikle verdiğin bilgiler için tekrar teşekkür ederim. Aklıma bu aralar birşey takıldı;
İslam'da cariyelerin avret yerleri erkekler gibi göbekten diz kapakları altına kadardır, değil mi? Peki cariyeler bu şekilde topluluk içine çıkabiliyorlar mı? (Göğüsler açık vs.) Eğer evet ise aynı haklar soyunmak isteyen gayrimüslimler için niçin geçerli değildir? Yanlış anlamayın; Dekolte giyinmeyi kesinlike savunmuyorum sadece öğrenmek için soruyorum.

Evvela cariye-köle hakkında bazı bilgiler verelim sonra kölenin-cariyenin tesetturüne değinelim:

Cariyeliğin kaynağı, savaş esiri kadınlardır. Savaş sonrasında tıpkı erkek esirler hakkında olduğu gibi kadın esirler de ya karşılıksız olarak, ya fidye karşılığı serbest bırakılırlar veya köle olarak gazilere dağıtılırlar. Hiç şüphesiz bu alternatiflerden biri tercih edilirken, karşı tarafın elindeki müslüman esirlerin durumu ve İslâm'ın maslahatı gözetilerek tercih yapılır.

Cariyelerin işgal ettikleri mevki ve tesir, köle ve azatlıların mevki ve tesirlerinden aşağı değildir. Bu esirler kim olursa olsun cihada katılan müslüman askerler arasında paylaştırılacak ganimetlerdendir. Cariyelik, kölelik gibi, insanın yeryüzündeki mevcudiyeti kadar eskidir. Tarih boyunca kendisinde bir kuvvet ve kudret gören, bir başkasını hizmetinde kullanmış ve ona tahakküm etmiştir. Bunda kadınla erkeğin farkı yoktur. Köleler gibi câriyelerin de alınıp satılması tabii olarak insanlığın geçirdiği sayısız merhaleden sonra başlamış olması gerekir.

Köleler gibi cariyeler de sahipleri tarafından azat edilirlerdi. Esir azat etmek, İslâm nazarında önemli bir sevap olarak kabul edildiği için, müslümanlar köle ve cariyelerini azat ederlerdi. Azat edilen cariye veyahut köleye, efendisi tarafından ıtıkname yani özgür olduğuna dair bir belge verilirdi. İçlerinden bu ıtıknâmeleri muska gibi boyunlarına takanlar vardı.

İslam hukukunda cariyeler diğer kadınlardan farklı bir statüye tabidirler. Efendileri nafakalarını ödemek ve iffetlerini korumak mecburiyetindedirler. Onlara iyi davranılması da Kur'an'da emredilmektedir (Nisa 36).
Efendileri, yediklerinden onlara yedirir, giydiklerinden giydirirler. Azat edilmeleri sözkonusu edilmemiş olan cariyeler alınıp satılabilirler. Ancak azat edilmeleri efendilerinin ölümüne bağlı olanlar, azat edilmeleri karşılığında kendilerinden bir bedel talep edilmiş olanlar ya da efendilerinden çocuk getirmiş olup "Ummu Veled" statüsünü kazanmış olanlar alınıp satılamazlar.

Hz. Peygamber'in cariyesi Mariye, İbrahim'i dunyaya getirmesi üzerine Ummuveled statüsüne geçirilmiş ve bu olay müslümanlara örnek teşkil etmiştir. İslam ülkelerinde ummuveled haline gelerek hürriyetine kavuşan birçok cariyenin bulunması, bu usulün kölelerin azaltılması bakımından geçerli bir yol olduğunu göstermektedir. Böyle bir cariyeden doğan çocuk hür sayılır, onunla baba arasında normal bir neseb bağı kurulur ve her bakımdan normal evlilikten doğan çocukların statüsüne sahip olur.



Şehvet hududuna varan bir cariye diz kapakları ile göbek arasını setreten bir entari ile olduğu halde satışa arzedilemez. Çünkü onun sırtı vekarnı avrettir.
Kâfire dahi olsa ecnebi bir kadının ancak yüzüne ve İki eline bakılabilir. Muctebâ, Bu da zaruretten dolayı caizdir. Bazıları ekmek pişirmek için ücretle tutulacaksa ayak ve ziralarına da bakabilir.
Tatarhâniye.

Hür kadının kölesi ecnebi bir erkek gibidir. Ancak yüzüne ve ellerine bakılabilir. Evet, izni alınmaksızın onun 'evine girip çıkabilir, bu hususta icmâ vardır. Fakat kölesi ile icmaen sefere çıkamaz. İmam Şafiî ve İmam Mâlik katında «mahremi gibi ona bakabilir.» hükmü sabittir.
Eğer kişi şehvetten korkar veya şehvetin varlığından şüphe ederse ecnebi kadının yüzüne bakmak da yasaktır. Binaenaleyh bakmanın helâl olması şehvetin yokluğuyla kayıtlıdır. Aksi takdirde şehvet varsa bakmak haramdır. Bu hüküm selef zamanında idi. Bizim zamanımıza gelince, genç kadının yüz ve ellerine bakılması mutlaka yasaktır. Kuhistânî ve başkası.

Kadı ve şahid gibi ihtiyaçtan dolayı kadını ellemek değil de ona bakılması caiz olur. Veya kadının aleyhinde şahidlik yapılmak için ona bakılabilir. En sıhhatli görüşe göre şahadeti tahammül için yapamaz.
Kadını nikahlamak veya satın almak isteyen ona bakabilir. Birinci niyette oldu mu şehveti defetmek maksadıyla değil sünnet niyetiyle şehvet dahi olsa bakar.
Kadını tedavi etmek için doktor hastalık yerine zaruret miktarı bakabilir. Zira zaruretler miktarınca takdir edilir.
Ebenin bakışı, sünnetçinin bakışı da böyledir. Bir kadına başka kadınlara tedavi etmeyi öğretmek uygundur. Çünkü cinsin cinse bakması daha hafiftir.

İZAH
«Şehvet hududuna varmış bir cariye ilh...» Yani cimaa elverişli hale gelmiş ise. Yedi veya dokuz gibi senelere itibar yoktur. Nitekim bu duumu Ez-Zeylâi ve başka âlimler «İmamet» konusunda tashih etmişlerdir. Musannifin Durer'e tabi olarak üzerinde yürüdüğü konuya gelince, o, İmam Muhammed'den rivayet edilmiştir. Bu, El-Kenz, El-Mültekâ ve Muhtasaru'l-Kudurî ve başkalarında üzerinde yürümenin hilafidir.

El-Hidâye' de sahibi dedi ki: Cariye hayza girdikten sonra bir tek elbise İçinde onu satışa arzetmek memnudur.» Bu ibarenin manâsı kadın baliğa olduktan sonra demektir. İmam Muhammed'e göre kadın iştah kesici bir hale geldiği ve onun benzeri cimaa elverişli oldu mu, o kadın baliğa bir kadın gibidir. Bir tek izar içinde satışa arzedilmez. Çünkü iştah mevcuttur.
«Kadının iki avucuna bakar ilh...» ibaresine gelince... Namazın şartları bahsinde geçti ki elin sırtı mezhebe binaen avrettir. Fakat burada bu fetvaya dokunanı görmedim.
«Ayağına da bakabilir denildi ilh...» ibaresine gelince; bu da namazın şartları bahsinde geçti ki, en muteber görüşe göre iki ayak avret değildir. Fakat burada rivayet ve tashih ihtilâfı vardır.
El-İhtiyâr adlı kitabta, «Ayak namaz dışında avret, namazda değildir.» şeklinde tashih edilmiştir.
El-Munye Şerhinde «Mutlak manâda ayağın avret olması» yönü tercih edilmiştir ve bu tercih El-Bahr'da olduğu gibi bir çok hadisle takviye edilmiştir.
«Kadın, nefsini, ekmek pişirmek için ücretle verirse ilh...» ibaresine gelince, yani ekmek pişirmenin benzeri olan yemek pişirme, elbiseleri yıkama aynı durumu gerektirir.
El-İtkânî dedi ki: «Ebû Yûsuf'tan gelen rivayete göre hizmet yapan kadının kollarına bakmak onun ihtiyaçtan dolayı zaman zaman görünen dirseklerine bakmak mubahtır. Tabii bu da nefsini yemek pişirmeğe, ekmek imaline ücret mukabili vermişse böyledir.»
Bu ibareden insanın zihnine gelen şudur: Nazarın caiz olması bu eşyaları ücretle yaptığı vakte mahsus değildir. Fakat birinci ibare bunun tam tersini ifade eder. Zeylâî'nin ibaresi maksadı daha iyi sergiler. O ibare şudur: «Ebû Yûsuf'dan gelen rivayete göre kadının zira'larına yani kollarına bakmak mubahtır.» Çünkü bu kollar şu işleri yaptığı zaman adet bakımından ortaya çıkarlar.
«Onun kölesi ona nisbeten ecnebi bir erkek gibidir ilh...» ibaresinin nedeni şudur: Çünkü ecnebiden olduğu gibi onun fitnesinden de korkulur. Hatta bunun fitnesi ecnebininkinden daha fazladır. Çünkü bu daha fazla kadınla içli-dışlıdır. Haramlığı belirten nasslar mutlaktır. Çenâb-ı
Hâkk'in «Veya sağ ellerinin mülk edindiği» ibaresine gelince erkek köleler değil de burada cariyeler kastedilmiştir. Bu tevili Hasen ve İbn Çubeyr söyledi. İhtiyar. Bunun tamamı uzun uzun kitaplarda vardır.

«Hulâsa ilh...» İki mesele de Hülâsa'da yer almıştır. Hülâsa'da olduğu gibi bu iki mesele El-Hâniye'de de zikredilmiştir.
«Eğer şehvetten korkarsa ilh...» sözüne gelince, biz şehvetin hududunu faslın başında belirttik.
«Şehvetin olmayışına bağlıdır ilh...» sözüne gelince; Tatarhâniye'de dendi ki: «El-Kerhî'nin
Şerhi'nde ecnebi bir hür kadının yüzüne bakmak haram değildir. Fakat ihtiyaç olmaksızın bakmak mekruhtur» hükmü yer almaktadır. Bunun zahiri şehvetsiz de olursa kerahettir. «Aksi takdirde haramdır ilh...» Yani şehvetle olursa haramdır.
«Bizim zamanımıza gelince genç kadın bundan menedilir ilh...» sözüne gelince, genç kadının avret olduğu için değildir bu. Belki burada fitne korkusu vardır, bu hüküm bundan dolayıdır. Namazın Şartları bahsinde geçmiştir.
«En sıhhatlisinde hüküm böyledir ilh...» sözüne gelince; çünkü iştah uyandırmayan kadın olabilir.
Binaenaleyh burada bir zaruret yoktur ama eda hali bunun tam tersinedir. Hidâye.

Bundan anlaşılıyor ki; hilaf şehvet korkusu bahis konusu olduğu zamandır, mutlak değildir.
«Şehvetle dahi baksa ilh...» sözü ise bütün hükümlere racidir. Bunu tavzih için açıkça söyledi. Aksi takdirde musannifin şehvetle olan nazar hakkındaki sözü istihsai iktiza eder.
«Sünnet niyetiyle olursa» sözüne gelince, bu sözü de hepsine kayıt yapmak daha evlâdır. Tabii mecazî bir şekilde böyle olur. Ta ki birinci ve ikincide kaydın ihmal edilmesi lazım gelmez. Zeylaî ve başkasının söyledikleri için: Şahidin ve kadının boynuna vacib olan sehadet ile hükmü
kastetmeleridir. Çirkinden kaçınmak için şehvetlerini yerine getirmek kastedilmemelidir.
Eğer bir kişi bir kadınla evlenmek istiyorsa o kadına bakmasında beis yoktur. Ona karşı iştah korkusu olsa dahi bakmak caizdir. Çünkü Rasul-u Ekrem, Mugîre bin Şube'ye bir kadına talib olduğu zaman «ona bak» emrini vermiştir. «Ona bak, çünkü bakış, ikinizin arasını ıslah etmeye
daha uygundur.» buyurur. Hadisi Tirmizî ve başka muhaddisler rivayet etmişlerdir. Bir de maksad şehveti yerine getirmek değil sünneti ikâme etmektir. Hadisteki «yu'd'mu» fiili ed veya el-îdâm kökünden geliyor ki onun manâsı ıslâh aralarını bulmak demektir. İtkanî.

BİR UYARI: Satın almak için şehvette ellemenin caizliği hususunda hilaf bulunduğu daha önce geçmiştir.
Sarihin «Ellemek böyle değildir.» sözünün zahiri nikâh için de olsa ellenemez. Zeylaî bunu açıkça söyleyerek şöyle dedi: «Kişi için kadının yüz ve ellerine dokunmak caiz değildir, şehvetten emin olsa dahi. Çünkü haramlık mevcut, zaruret ve buluğ bahis konusu değildir.»
Bunun benzeri Gayetu'l-Beyân adlı eserde yer almaktadır. Oysa bu-nu El-Aktâ' Şerhi'nden naklederek «Ellemek bakmaktan daha galizdir» illetiyle illetlendirmiştir. Binaenaleyh ihtiyaç olmaksızın ellemek menedilmiştir. Zuraru'l-Bihâr adlı kitab ile şerhinde şu ibare yer almaktadır:
«Kadı, şahid, kadını isteyen kişiler için kadının bedenini ellemek helâl değildir.» El-Multekâ ibaresi onun helâl olduğunu insana iham ettirir. Onun için sarih «şehvetle beraber nikâh için ellemeye gelince, bunu caiz gören kimseyi görmedim, belki onu hakim gibi kılmışlar, o elleyemez. Velev ki emin olsa dahi. Bu ezberlensin ve musannifin kelâmı yazılsın.»

Burada şu hüküm kaldı: Eğer istenilen kadının tüysüz bir oğlu varsa, isteyene «çocuk ve annesi güzellikte eşittir» haberi geldiyse, sadece «kadına bakar» tahsisinin zahirinden anlaşılır ki isteyici için o çocuğa bakmak helâl değildir, eğer şehvetten korkarsa. İstenilen kadının kızı da oğlu gibidir.
İstihsânın «ihtiyaç için olduğu takdirde» kayıtlanmasının nedeni şunu ifade ediyor: Eğer kadına bir defa bakmakla iktifa edilirse ikinci, üçüncü, dördüncü defalar bakmak haram olur. Çünkü kadına bakmak zaruret dolayısıyla mubah kılınmıştır. Bir defayla iktifa edildi mi, bir defa ancak helâl olur.
Gureru'l-Efkâr'daki ibarenin zahiri, kadının iki eline bakmanın da caiz olmasıdır. Onların kelâmından belirleniyor ki, eğer isteyici erkek için kadına bakma imkânı yoksa kadın gibi bir elçiyi göndermesi caizdir ki o elçi gelsin, onun güzelliklerini kendisine anlatsın. Velev ki yüz ile ellerden başka azaların güzellikleri olsa dahi. Acaba şehvet korkusuyla beraber istenilen kadında isteyici erkeğe bakabilir mi? Ben bu mesele hakkında bir beis görmedim. Fakat zahir şudur ki bakabilir. Çünkü ikisi de bahsi geçen hadisteki illette müşterektir. Hatta bu hususta kadın daha evlâdır. Çünkü erkek razı olmadığı bir kadından ayrılma imkânına sahihtir, ama kadın buna sahib değildir.
(İbn'i Abidin; Redd'ul Muhtar: Giyim Kuşam babı )

Detaylı anlatımının devamı buradan takip edebilirsiniz:
Reddul Muhtar: Yasaklar ve Mubahlar - GİYİM KUŞAM FASLI
http://www.darulkitap.com/oku/fikih/v2/reddulmuhtar/index.htm




Hür kadının yüzü (ve bir görüşe göre de eli) haricinde herhangi bir yeri açılırsa namazını (bozar ve de) iade eder. Cariyenin başı açık namaz kılması caizdir. Cariye umm'ul veled yani efendisine çocuk doğurmuş ise başını örtmesi mustehabbtır.

Osmanlı'da Köle-Cariyelik; I. Murad zamanında (1360-1389) kurulan Yeniçeri Ocağı'nın çekirdeğini bu esirler oluşturmuştur. Diğer esirler savaş ganimeti olarak gaziler arasında taksim edilir, onlar bunları ya kendi hizmetlerinde kullanır veya satarlardı. Böylece işlemeye başlayan esirlik muessesesi yapılan fetihlerle sınırların genişlemesine paralel olarak gelişmiş, esirler sosyal hayatın önemli bir unsuru olmuştur.
Savaşlar ve akınlar sırasında ele geçirilen esirlere iyi davranılır, karınları doyurulur, başları tıraş edilir, kendilerine yeni elbiseler giydirilirdi. "Dil" denilen bu esirlerin bazısı casus olarak kullanılır, bunlardan ülkeleri ve orduları hakkında bilgi alınırdı. Müslüman olanlar ayrı statüye tâbi tutulur, çeşitli hizmetlerde istihdam edilir, kesinlikle takas işleminde kullanılmazdı. Fidye vererek kurtulmak isteyen esirlere engel olunmazdı. Ancak zulmüyle kötü ün salmış olanlara bu hak tanınmaz, bunlar ya öldürülür ya da kürek mahkûmu olurlardı. Kafileler halinde şehir merkezine getirilen esirler halka teşhir edilirdi. Niğbolu muharebesinde esir düşen Fransız asilzadelerini Gelibolu üzerinden Bursa'ya ve Mihalıç'a götüren Yıldırım Bayezid onlara gayet iyi davranmış, avlanmalarına bile müsaade etmişti. Bu esirlerden birçoğu fidye karşılığı bir süre sonra serbest bırakılmıştır.


Cariyenin yabancı erkekler karşısında avret yeri cumhura göre göbeği ile dizkapağı arasıdır. (Erkeğin erkeğe karşı avreti gibidir.) Bu görüşün Peygamberimiz (s.a.v.)'e dayanan (merfu hadis şeklinde) bir delili yoktur. Hz. Ömer'in kavli ile ihtiyâca dayandırılmıştır. (İbnu'l-Humâm, Fethu'l-Kadir, C. I, s. 183)
Zahirîlere göre bu bakımdan cariye ile hür kadın arasında fark yoktur, cariyenin de (el, yüz, ayak mustesna) bütün vücudu avrettir. Çünkü bu ikisini ayırmak için naklî ve sağlam delil gerekir; bu ise yoktur. (İbn Hazm, el-Muhallâ, C. II, s. 218 vd)
İmam Şafiî'nin bir kavline göre câriyenin -dirseklerine kadar- elleri ile başı avret değildir. (eş-Şîrâzî, el-Muhezzeb, C. I, s. 71.)
İmam Mâlik'ten bir rivayete göre yalnızca başı (saçı) avret değildir. (eş-Şevkânî, Neyl, C. II, s. 70.)











Bu uygulamaların peygamberimizin sünnetinden bir delili var mıdır? Peygamberimiz böyle şeyler yapmış ya da müsaade etmiş midir? Yoksa sadece bunları yapan halifelerin kendi düşüncelerine dayanarak uygulanan şeyler midir? Onlar pis (necis) olabilirler ve onları sevmeyebiliriz ancak bu onlara böyle birşey yapmamızı mı gerektirir? Üstelik bizimle din konusunda tartışmayanlara iyilik etmemiz bile yasak değilken böyle birşey nasıl mümkün olabilir?


Kadın, erkeklere karşı nasıl örtünmelidir? Kadının, kadınlara karşı özel avreti var mıdır?

Şeyhul İslam İbn Teymiyye bu soruya şu şekilde cevap verdi:
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:" Bir erkek diğer erkeğin avretine bakamaz. Kadın da diğer kadının avretine bakamaz." (Muslim, Hayz 74; Ebu Davud, Hamam 2; Tirmizî, Edeb 38; İbn Mâce, Tahâre 137)
Yine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Avretini eşin ve cariyen dışındakilerden koru!"
Bunun üzerine şöyle sordum: "Eğer insanlar, kadın-erkek karışık bir ortamda bulunurlarsa, bu durumda avretle ilgili hüküm nedir?
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:"Avretini hiç kimseye göstermemeye gücün yeterse, sakın avretini gösterme!"
Ben:Eğer birimiz, tek başına, boş bir yerde bulunursa, bu durumda hüküm nedir?" diye sordum.
Hz. Peygamber:"Allah, kendisinden haya edilmeye daha layıktır," buyurdu. (Ebu Davud, Hamam 2; Tirmizî, Edeb 22; İbn Mâce, Nikâh 28. Hasendir. Sahîhu Süneni İbn Mâce, 11, 141-142; Sahîhu Suneni Ebi Davud, II, 497-498)


Ebu Hureyre radıyallahu anh; “Kadın tırnağına kadar avrettir” demiştir. (İbni Habib el-Gayetun ve’n-Nihaye (s.216) İbnu Katan Kitabun Nazar (s.139) Ahmed Bin Hanbel Ahkamun Nisa (s.30) İbni Abdilberr Temhid (6/365)
Aynısını Ebu Bekir Abdurrahman b. Haris b. Hişam ( İbn Ebi Şeybe (3/467) Kurtubi (7/83) İbn Adil Tefsiru’l-Lubab (7/308) Durru’l-Mensur (7/289) İbnu’l-Munzir el-Evsat (7/309) Elbani; Reddu’l-Mufhim (s.31) İbn Receb Fethu’l-Bari (3/68) Şerhu İbn Battal (3/37) İbn Kudame el-Mugni (3/54) , Ahmed b. Hanbel ( Kurtubi (7/83) İbn Adil Tefsiru’l-Lubab (7/308) İbn Muflih el-Füru (1/476) el-İnsaf (2/227) İbn Teymiyye Hicabu’l-Mer’e (s.15) Mecmuul Fetava (5/110) ve İmam Malik'de (İbn Teymiyye Hicabu’l-Mer’e (s.15) Mecmuul Fetava (5/110) söylemiştir.

Abdullah b. Abbas radıyallahu anhuma’dan: “Hür kadınlar da cariyeler gibi giyiniyordu. Bunun üzerine Allah müminlerin kadınlarına bu örtüleriyle kaşlarının üstüne kadar olan bölümü örtmelerini emretti.” (Taberi (20/325)
Ömer b. el-Hattab radıyallahu anh halifeliği zamanında peçeli cariye bırakmadı ve şöyle dedi: “Peçe yalnız hürlerin eziyete uğramamaları içindir.” (Durru’l-Mensur (8/208) İbn Ebi Şeybe (2/42)




Köle edilmemiş kafir ile, hür bir kafir arasında İslamın hakimiyetinde uygulamada farklılıklar olduğu bir gerçektir. Tevbe 29 ayetinin metnine baktığınızda, onların (kafir esirlerin) cizye-vergiye bağlanarak zelil duruma düşürülüp aşağılanması istenmiştir. "İnanıyorsanız üstünsünüz" ayeti de bunun açıkça göstergesidir.



CARİYE Hakkında Geniş Bilgi:

https://www.islam-tr.org/soru-cevap-bolumu/27346-kolelik-ve-cariyelik-ile-ilgili.html

 
Üst Ana Sayfa Alt