Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Ayetlerde Kavimlerin Helakı

!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
Esselamu aleykum........

Rabb Teala Kelam-ı Mecid'inde geçmiş kavimlere dair....... yasadıkları mekanlar, davranışları, peygamberlerine nasıl zulm ettikleri ve en nihayetinde akıbetlerini kullarına beyan ediyor..............


Görmediler mi ki, kendilerinden önce nice nesilleri helak ettik; onlara yeryüzünde size vermediğimiz imkanları vermiş ve üzerlerine semayı bol yağmurlu olarak gödermiştik. Nehirleri de altlarından akar hale getirmiştik; buna ramen günahları sebebiyle onları helak ettik vre onların ardından baska nesiller meydana getirdik. (enam-6).............

Bunun üzerine bizde her birini günahı sebebiyle yakaladık. Artık onlardan kiminin üzerine (tas yağdıran) bir kasırga gönderdik. İçlerinden kimini de o korkunç ses yakaladı. Onlardan bazısını da yere batırdık. İçlerinden bazısını da suda boğduk. Halbuki ALLAH onlara zulmediyor değildi; fakat onlar bu isyanlarıyla kendilerine zulmediyorlardı. (ankebut-40).........

Nice şehirler var ki, onları helak ettik de azabımız kendilerine geceleyin veya onlar kalulede olan kimseler iken azsızın gelivermiştir. (araf-4)...........

Halbuki bol ve rahat geçimleri ile şımarmış nice şehir halkını helak ettik. İŞte şu harab olmuş meskenleri! Kendilerinden sonra orada pek az oturabilmişler. Çünkü onlara varisler biz olmuşuzdur. (kasa-58)..........

Onlardan önce yasamış olan nice nesilleri böyle zulumleri sebebiyle helak edişimiz , kendilerini hala yola getirmedi mi? Halbuki onların meskenlerinde dolaşıyorlar. Şüphe yok ki bunda, doğru akıl sahipleri için nice ibretler vardır. (taha-128)..........

Hem gerçekten o şehirlerin halkı iman edip peygamberlerine karşı gelmekten sakınsaydı, elbette üzerlerine gökten ve yerden nice bereketler açardık fakat onlar yalanladılar, bunun üzerine bizde onları kazanmakta oldukları günahlar yüzünden azabımız ile yakalayıverdik. :-[ (araf-96).........



Alıntı : Muhsana (ALLAH RAZI OLSUN)
 
Y Çevrimdışı

yeşilsancak10

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
KAVİMLERİN HELAKI



--------------------------------------------------------------------------------



Bunlar, sana doğru haber (kıssa) olarak aktardığımız (geçmişteki) nesillerin haberleridir. Onlardan kimi ayakta kalmış, (hala izleri var, kimi de) biçilmiş ekin (gibi yerle bir edilmiş, kalıntısı silinmiş) dir.

Biz onlara zulmetmedik, ancak onlar kendi nefislerine zulmettiler. Böylece Rabbinin emri geldiği zaman, Allah'ı bırakıp da taptıkları ilahları, onlara hiçbir şey sağlayamadı, 'helak ve kayıplarını' artırmaktan başka bir işe yaramadı. (Hud Suresi, 100-101)

İnsanoğlunu yaratan, onu ruhen ve bedenen şekillendiren, belirli bir ömür süresince yaşatan ve sonra da öldürerek kendi katına alacak olan Allah'tır. Allah insanı yaratmıştır ve "O, yarattığını bilmez mi?" (Mülk Suresi, 14) ayetine göre, insanı bilen, tanıyan ve ihtiyaçlarını karşılayıp onu eğitecek olan O'dur. Dolayısıyla insanın hayattaki tek amacı, Allah'ı tanımak, O'na yakınlaşmak ve O'na kulluk etmek olmalıdır. Aynı nedenle insan, kendisine tek yol gösterici olarak Allah'ın insanlara elçileri aracılığıyla ulaştırdığı saf mesajını, vahyini edinmelidir.

Allah'ın son kitabı ve bozulmamış tek vahyi ise Kuran'dır.

Bundan dolayı bizler, kendimize en büyük rehber, en büyük yol gösterici olarak Kuran'ı edinmek ve Kuran'ın tüm hükümlerine titizlik göstermekle yükümlüyüz. Dünyadaki ve ahiretteki kurtuluşun tek yolu budur.

Bu durumda Allah'ın Kuran'da bizlere neler bildirdiğini, son derece titiz ve dikkatli bir biçimde incelemek ve bunlar üzerinde düşünmek gerekir. Nitekim Allah, Kuran'ın gönderiliş amacının insanları düşünmeye yöneltmek olduğunu bildirir:

İşte bu (Kuran) uyarılıp korkutulsunlar, gerçekten O'nun yalnızca bir tek ilah olduğunu bilsinler ve temiz akıl sahipleri iyice öğüt alıp düşünsünler diye bir bildirip-duyurma (bir belağ)dır. (İbrahim Suresi, 52)

Kuran'ın oldukça büyük bir bölümünü oluşturan geçmiş kavimlerin haberleri de kuşkusuz üzerinde düşünülmesi gereken konulardan biridir. Bu kavimlerin büyük bölümü, kendilerine gönderilen peygamberleri yalanlamış, hatta onlara düşmanlık göstermiş kavimlerdir. Bu taşkınlıklarından dolayı da Allah'ın azabıyla karşılaşmışlar ve yeryüzünden silinmişlerdir.

Allah Kuran'da, bu helak olaylarının sonraki insanlara da birer ibret olması gerektiğini bildirir. Örneğin Allah'a isyan eden bir grup Yahudi'ye verilen bir ceza anlatıldıktan sonra, "Bunu, hem çağdaşlarına, hem sonra gelecek olanlara 'ibret verici bir ceza', takva sahipleri için de bir öğüt kıldık" denmektedir. (Bakara Suresi, 66)

İşte bu nedenle bu kitapta, Allah'a isyan ettikleri için helak edilmiş bazı eski toplumları inceleyeceğiz.

Söz konusu helak olaylarını incelememizin bir ikinci nedeni ise, bu olayları anlatan Kuran ayetlerinin dış dünyadaki karşılıklarını ortaya çıkarmak ve Kuran'ın sözünün doğruluğunu göstermektir. Çünkü Kuran, "Allah'a hamdolsun, O size ayetlerini gösterecektir, siz de onları bilip tanıyacaksınız" (Neml Suresi, 93) hükmü ile Allah'ın ayetlerinin dış dünyada görüleceğini vaat etmektedir ve bunları bilip tanımak da insanı imana götüren başlıca yoldur.

Kuran'da anlatılan helak olaylarının hemen hepsi ise, çağımızda yapılan arşiv araştırmaları ve arkeolojik bulgular sayesinde "görülecek" ve "bilinip-tanınacak" hale gelmiştir. Bu kitapta Kuran'daki helak olaylarının izlerini inceleyeceğiz. (Bu arad,a Kuran'da anlatılan bazı kavimlere bu kitapta değinmediğimizi de belirtmek gerekir. Çünkü Kuran'da kavimlerden bazıları için yer ve zaman bildirilmemekte, sadece bunların Allah'a ve peygamberlere olan isyan ve düşmanlıkları ve bunun sonucu başlarına gelenler konu edilerek insanlar ibret almaya çağrılmaktadır.)

Amacımız, birer "ibret verici ceza" olan bu olayları birer "öğüt" olmaları için gözler önüne sermektir.


Yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı? Böylece kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görsünler. Onlar, güç bakımından kendilerinden daha üstün idiler, toprağı alt-üst etmişler (ekmişler, madenler, sular arayıp çıkarmışlar) ve onu, kendilerinin imar ettiğinden daha çok imar etmişlerdi. Elçileri de, onlara açık delillerle gelmişti. Demek ki Allah onlara zulmetmiyordu, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı. (Rum Suresi, 9)

Buraya kadar incelediğimiz tüm kavimlerin Allah'a başkaldırmak, O'na ortak koşmak, yeryüzünde haksız yere büyüklenmek, insanların mallarını haksızlıkla yemek, cinsel sapmalara ve azgınlığa yönelmek gibi ortak bazı özellikleri vardı. Bir başka ortak özellikleri ise, yanlarındaki müslümanlara karşı baskı ve zulüm uygulamalarıydı. Müslümanları sindirmek için her türlü yolu deniyorlardı.

Kuran'ın bütün bunları hatırlatmaktaki amacı, elbette tarih bilgisi vermek değildir. Kuran’da, peygamber kıssalarının "ibret" alınması için anlatıldığı bildirilir. Önceden helak olanlar, sonrakileri doğruya yöneltmelidir:

Kendilerinden önceki kuşaklardan nicelerini yıkıma uğratmamız, onları doğruya yöneltmedi mi? (Oysa bugün kendileri) onların kaldıkları yerlerde (tarihi kalıntıları üzerinde) gezinip durmaktadırlar. Şüphesiz bunda sağduyu sahipleri için ayetler vardır. (Taha Suresi, 128)

Eğer tüm bunlara "ibret" gözüyle bakarsak, bugün içinde bulunduğumuz toplumun bazı kesimlerinin de helak olmuş kavimlerden hiç de az sayılmayacak bir bozulma ve taşkınlık içinde olduğunu görebiliriz.

Özellikle —"sosyete" olarak da bilinen— "kavmin önde gelenlerinin" önemli bir bölümü, kıssalarda anlatılan helak olmuş kavimlerden pek farklı değildir. Bu kesim, büyük çoğunluğu İslam'ın hükümlerini bildiği halde, her türlü taşkınlığı ve sapkınlığı uygulamaktan çekinmemektedir. Müslümanlara karşı olan düşmanlıkları da herkesçe bilinmektedir.

İşin daha da ilginç yanı, içinde bulunduğumuz toplumda sayısı oldukça kabarık bir "Lut Kavmi"nin bulunmasıdır. "Kavmin önde gelenleri"yle birlikte toplu seks partilerine katılan homoseksüeller, Sodom ve Gomorra'lı benzerlerini geride bırakacak sapkınlıklar sergiliyorlar. Özellikle İstanbul'da yaşayan belli bir kesim, Pompei'yi bile "aşmış" durumda...

İncelediğimiz bütün kavimler, mutlaka doğal sebeplerle gelen afetler neticesinde cezalandırılmışlardır (deprem, sel, fırtına, vs. gibi). Günümüzde aşırı giden ve eski kavimlerin işlediği suçları işleyen toplumlar da, benzer yöntemlerle cezalandırılabilirler. Ülkemizde de durum pek farklı değildir. Özellikle İstanbul, halkı müslüman olan ülkeler arasında, eşcinsellik, cinsel sapıklık, dini inkar etme ve alaya alma, sosyal adaletsizlik konularında önde giden bir şehir olmuştur.

Unutulmamalıdır ki Allah, dilediği anda dilediği insanı ya da toplumu helak edebilir. Ya da dilediğini dünya hayatı boyunca normal bir şekilde yaşatır ve ahirette azaplandırır. Kuran’da, bu konuda şöyle bildirilir:

İşte biz, onların her birini kendi günahı ile yakalayıverdik. Böylece onlardan kiminin üstüne taş fırtınası gönderdik, kimini şiddetli bir çığlık sarıverdi, kimini yerin dibine geçirdik, kimini de suda boğduk. Allah onlara zulmedici değildi, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı. (Ankebut Suresi, 40)

Kuran’da, Hz. Musa döneminde Firavun ailesinden olup da imanını gizlemekte olan bir müminin kavmine olan seslenişi de şöyle aktarılır:

Dedi ki: Ey Kavmim, ben o fırkaların gününe benzer (bir günün felaketine uğrarsınız) diye korkuyorum. Nuh kavmi, Ad, Semud ve onlardan sonra gelenlerin durumuna benzer. Allah, kullar için zulüm istemez ve ey kavmim, doğrusu ben sizin için o feryat gününden korkuyorum. Arkanızı dönüp kaçacağınız gün; sizi Allah'tan koruyacak yoktur. Allah, kimi saptırırsa artık onu doğruya yöneltecek bulunmaz. (Mümin Suresi, 30-33)

Gönderilen tüm peygamberler imanını saklayan bu mümin kişi gibi kavmini uyarmış, kıyamet gününü haber vermiş ve onları Allah'ın azabı ile korkutmuşlardır. Her peygamber ve uyarıcının hayatı bu gerçekleri anlatmakla geçmiştir. Ancak her defasında gönderildikleri toplumlar onları yalancılıkla, maddi çıkar elde etmeye çalışmakla ya da üstünlük peşinde koşmakla suçlamış ve onların anlattıklarını düşünmeden, kendi yaptıklarını yargılamadan uygulamakta oldukları sistemlerini devam ettirmişlerdir. Bir kısmı daha da ileri giderek müminleri öldürmeye veya toplumdan sürmeye çalışmıştır. Peygambere iman edip, itaat eden müminlerin sayısı ise her defasında çok sınırlı olmuş ve Allah yalnızca peygamberi ve ona inananları kurtarmıştır.

Aradan binlerce sene geçmesine ve mekanların, şekillerin, teknoloji ve medeniyetlerin değişmesine rağmen bahsedilen toplum yapısında ve inkar sisteminde değişen pek bir şey yoktur; az önce vurguladığımız gibi, yaşadığımız toplumun bir kesimi, Kuran'da anlatılan kavimlerin tüm özelliklerini üzerinde barındırıyor. Tartıda adaletsizlik yapan Semud Kavmi gibi bugün de sahtekar ve dolandırıcılar azımsanmayacak sayılarda. Veya cinsel sapmaların doruğa ulaştığı Lut Kavmi'nden hiç de aşağı kalmayan ve her fırsatta da bazı çevreler tarafından savunulan bir "eşcinseller topluluğu" var. Ya da en az Sebe Halkı kadar Allah'ın nimetlerine nankör ve isyankar, İrem halkı kadar verilen zenginliğe şükretmeyen, Nuh Kavmi gibi itaatsiz ve müminlere karşı alaycı, Ad Kavmi kadar sosyal adalete önem vermeyen bir kitle, toplumun büyük bir kesimini oluşturuyor.

Bunlar çok önemli işaretlerdir...

Unutulmamalıdır ki, toplumlarda ne türlü değişiklik olursa olsun, teknolojik yönden ulaşılan seviye veya edinilen imkanlar, hiçbir önem taşımamaktadır. Bunlar, kimseyi Allah'ın azabından kurtarıcı değildir. Kuran’da bu gerçek şöyle hatırlatılır:

Yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı? Böylece kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görsünler. Onlar güç bakımından kendilerinden daha üstün idiler, toprağı alt üst etmişler (ekmişler, madenler, sular arayıp çıkarmışlar) ve onu, kendilerinin imar ettiğinden daha çok imar etmişlerdi. Peygamberleri de onlara açık delillerle gelmişti. Demek ki Allah onlara zulmetmiyordu ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı. (Rum Suresi, 9)





... Sen yücesin, bize öğrettiğinden

başka bizim hiçbir bilgimiz yok. Gerçekten Sen, herşeyi bilen,

hüküm ve hikmet sahibi olansın.

(Bakara Suresi, 32)




H.Y
 
K Çevrimdışı

keskinbey06

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
HİÇ KİMSEYE HOR BAKMA,İNCİTME GÖNÜL YIKMA
SEN ADLİ ZULÜM SANMA, SABRET SAKIN USANMA
MEVLAM GÖRELİM NEYLER N'EYLERSE GÜZEL
EYLER.
 
H Çevrimdışı

Hanne-sevde

Üye
İslam-TR Üyesi
Allah Kuran'da, bu helak olaylarının sonraki insanlara da birer ibret olması gerektiğini bildirir. Örneğin Allah'a isyan eden bir grup Yahudi'ye verilen bir ceza anlatıldıktan sonra, "Bunu, hem çağdaşlarına, hem sonra gelecek olanlara 'ibret verici bir ceza', takva sahipleri için de bir öğüt kıldık" denmektedir. (Bakara Suresi, 66)
-------------------------------------
Evet,Allah azze ve cellenin,Kur'an'da helak ettiği kavimlerden bahsetmesinin sebebi,yeryüzünde halifesi olmasını istediği kullarının,şeytana ve şeytanilere köle olduğunu ,bu kul ve kölelikten kurtulması gerektiğini,bizlere helak ettiği kavimlerden örnekler vererek belirtmektedir...hikaye olsun diye anlatılmamış,aksine ibret almak,ders çıkarmak ve yaşantımızı düzeltmek için anlatılmış bu kıssalardan yola çıkarak,hem kendimizi,hemde sevdiklerimizi düzeltmeliyiz....hangisini okusam hayretler içinde kalıyorum ve diyorum ki,Allah'ım Sen ne kadar sabırlısın,zira geçmişte işledikleri şu günahlar daha fazlasıyla şimdide işleniyor ve verdiğin mühlet dolana kadar Sen bekliyorsun....Subhanallah...
unutmayalım ki,<<Biz,öncekileri helak etmedik mi?sonra gelenleride onların arkasına katacağız>>mürselat16-17.Ayet'lerde belirtildiği gibi,şimdide helak sebebi olan günahları işleyenler,önceki helak olanların arkasına atılıp,birlikte cehennemi boylayacaktırlar...Allahmuhafaza................................bir an evvel işlenen günahlara tövbe edilmelidir..kabul olunması dileğiyle.....
 
F Çevrimdışı

feride

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
arkadaşlar hepinizin gönderdikleri çok güsel allah hepinizden razı olsun..
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt