Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Arasıra Namazın Terki, Ülkesi İçin Muslumanlara Karşı Savaşmak, Sevab Günah İlişkisi, Farzın Mükafatı Nedir?

A Çevrimdışı

apollo123

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Selamun Aleykum.Yine aklıma takılan sorular var.

1)Elimden geldiğince namaz kılıyorum.Kaçırdığım yada yapmadığım vakitler oluyor.Ahiretteki hükmü nedir?Farz kılmadım diye küfre girermi?
2)Yaptığım sevaplar günahlarımı örter mi?
3)Şehid olma konusunu cevaplayabilirmisiniz?Ben müslümanım.Ülkem için savaşıyorum.Fakat ülkemin savaştığı ülkede müslüman.Cehennemlik mi olurum?
4)Sünnetleri yapmak sevaptır.Farzlar?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
apollo123;280727' Alıntı:
Selamun Aleykum.Yine aklıma takılan sorular var.

1)Elimden geldiğince namaz kılıyorum.Kaçırdığım yada yapmadığım vakitler oluyor. Ahiretteki hükmü nedir? Farz kılmadım diye küfre girermi?

2)Yaptığım sevaplar günahlarımı örter mi?

3)Şehid olma konusunu cevaplayabilirmisiniz? Ben müslümanım. Ülkem için savaşıyorum. Fakat ülkemin savaştığı ülkede müslüman. Cehennemlik mi olurum?

4)Sünnetleri yapmak sevaptır. Farzlar?

Aleykum selam we rahmetullah ;

C 1- Farz olan Namazın özürsüz olarak terki (Ahmed bin Hanbel -rahimehullah-a göre iki vakit namazı kasten kılmayan dinden çıkar) kufur (kasıtlı) olmakla beraber, unutmak, tembellik, ihmal, uyumak (kalkmaya niyeti olup ta uykuda kalmak, uyanamamak) gibi çeşitli sebeblerden dolayı namazı kılamamak ise küfür olmamakla beraber, duruma göre gunah-ı kebâir(büyük günah)dır.
Ehl-i sunnetin âlimlerine ve Mezheb muctehidlerine göre namazın terkine verdikleri hukum ve delilleri için :


Namazı Terk Etmenin Hükmü

İlmi Konu - Namazı Terk Etmenin (Kılmayanın) Hükmü

C 2- Günah İşledikten Sonra Hayırlı Bir Amel Yapmak Günahı Siler mi?
Çözüldü - Günah İşledikten Sonra Hayırlı Bir Amel Yapmak Günahı Siler mi?

Günahtan Tevbe Edince Afv Olma Meselesi ve Şartları
Çözüldü - Günahtan Tevbe Edince Afv Olma Meselesi ve Şartları

C 3- ŞEHİD :
"Şehid, kelime olarak kesin bir haberi veren, bildiğini söyleyen, hazır olan, bulunan, bir hadiseye şahid olan, şâhidlik eden manalarına gelir. Dinî anlamda, ALLAH rıdası için, O'nun yolunda canını fedâ eden müslümana verilen isimdir.


Ona bu ismin verilmesinin sebebi, cennetlik olduğuna şâhidlik edilmiş olması veya onun yüce ALLAH'ın huzurunda yaşıyor bulunması yahud ölümü sırasında meleklerin hazır bulunması yahud da ruhunun doğrudan doğruya Daru's-Selâm'da (Cennet'te) bulunması veya ALLAH tarafından çeşitli mukâfatlarla mukâfatlandırılmış olmasıdır. "

Yüce Rabb'imiz bu konuda şöyle buyurmuştur :
"ALLAH yolunda öldürülenleri, ölüler sanma. Hayır, (onlar) diridirler. Rabb'leri katında rızıklanmaktadırlar. ALLAH'ın keremiyle kendilerine verdiklerinden sevinçli olarak, arkalarında henüz (şehid olup) kendilerine yetişemeyenlere de korku olmadığı, onların da üzüntüye uğramayacakları müjdesiyle sevinmektedirler. ALLAH'ın nimeti, keremiyle ve ALLAH'ın mu'minlerin ecrini zayi etmeyeceği müjdesiyle sevinirler" (Âl-i İmran, 169, 170, 171)

Dar'ul Harb olan vatanının bekâsı için başka bir kufur devletine karşı savaşmak bile câiz değilken, şeriatla yönetilen bir ülkeye veya muslumanlara/mucahidlere karşı savaşmak nasıl câiz olabilir. Aksine bu küfürdür ve bu uğurda ölen musluman(!), Nisa suresi 97. ayetinin hükmü gereğince cehennemliktir.

“ -- Melekler ; kendilerine zulmeden kişilerin canlarını aldıklarında, onlara ; "Ne yapıyordunuz ?" derler. Onlar da: "Biz yeryüzünde zayıf kimselerdik." derler. Melekler de: "ALLAH'ın arzı (yeryüzü)geniş değil miydi, hicret etseydiniz ya " derler. İşte bunların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü dönüş yeridir.(Nisa 97)

ŞEHİD İSTİSMARCILIĞI

İlmi Konu - Şehid İstismarcılığı

Küfür Duzenini Korumak - Tağuta Askerlik
İlmi Konu - Küfür Düzenini Korumak - Tağuta Askerlik

Tağutun Ordusuna Katılıp, Başka Tağutlara Karşı Savaşmak Caiz mi?
Çözüldü - Tağutun Ordusuna Katılıp, Başka Tağutlara Karşı Savaşmak Caiz mi?

Beşeri Düzenle Yönetilen Vatanı İçin, Savaşan Kimsenin Ameli?
Çözüldü - Beşeri Düzenle Yönetilen Vatanı İçin, Savaşan Kimsenin Ameli?

C 4- Mûmin; kul olarak Allah'a, ummet olarak Rasulullah'a uymak, emirlerini/farz-vacib yerine getirerek harama, küfre, günaha düşmekten alıkoyduğu gibi ayrıca çok büyük ecir-sevab kazanır ; güzel görerek tavsiyelerine/sunnet-nafile îcab etmekle de ektra/fazladan sevab kazanır. Nafilelerle Allah'a yaklaşmak"tan murad, öncelikle farzı mükemmel yapmaktır; farzı ihlal ve ihmal etmek değildir

"
Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e ve sizden olan ulu'l emre(idarecilere) de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz -Allah'a ve ahirate gerçekten inanıyorsanız- onu Allah'a ve Rasûl'e götürün (onların talimatına göre halledin); bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir." (Nisa 59)

"De ki: “Eğer siz Allah'ı seviyorsanız, o taktirde bana tâbi olunuz ki Allah da sizi sevsin ve sizin günahlarınızı mağfiret etsin (sevaba çevirsin). Ve Allah "Gafur"dur, "Rahîm"dir." (Âl-i İmran 31)

"Kim peygambere itaat ederse, Allah'a itaat etmiş olur, kim de yan çizerse, kendilerine seni gözcü de göndermedik!" (Nisa 80)

Bir kudsi hadis-i şerifi Ebu Hurayra (radıyallahu anh) anlatıyor;

"Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
وعن أبى هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال : قالَ رَسُولُ اللّهِ : قَالَ اللّهُ تَعالى : مَنْ عَادَى لِي وَلِيّاً فَقَدْ آذَنْتُهُ بِحَرْبٍ، وَمَا تَقَرَّبَ اليّ عَبْدِي بِشَىْءٍ أحَبَّ الىَّ مِنْ أدَاءِ مَا افْتَرَضْتُ عَلَيْهِ، وََ يَزَالُ عَبْدِي يَتَقَرَّبَ اليّ بِالنَّوافِلِ حَتّى أُحِبُّهُ، فإذا أحْبَبْتُهُ كُنْتُ سَمْعَهُ الَّذِى يَسْمَعُ بِهِ. وَبَصَرُهُ الَّذى يُبْصِرُهُ بِهِ وَيَدَهُ الَّتِى يَبْطَشُ بِهَا. وَرِجْلُهُ الَّتِى يَمْشِى بِهَا، وإنْ سَألَنِى أعْطَيْتُهُ، وإنِ اسْتَعاذَنِى أعَذْتُهُ، وَمَا تَرَدَّدْتُ عَنْ شَىْءٍ أنَا فَاعِلُهُ تَرَدُّدِى عَنْ قَبْضِ نَفْسِ عَبْدِى الْمُؤْمِنِ، يَكْرَهُ الْمَوْتَ وَأكْرَهُ مَسَاءَتَهُ . أخرجه البخاري .» التردّد « في حق اللّه محال، ومعناه ما ترددت رسلى في شئ أنا فاعله كترديدي إياهم في قبض نفس المؤمن
"Allah Teâla Hazretleri şöyle ferman buyurdu: "Kim benim veli kuluma düşmanlık ederse ben de ona harb ilan ederim. Kulumu bana yaklaştıran şeyler arasında en çok hoşuma gideni, ona farz kıldığım şeyleri eda etmesidir. Kulum bana nafile ibadetlerle yaklaşmaya devam eder, sonunda sevgime erer. Onu bir sevdim mi artık ben onun işittiği kulağı, gördüğü gözü, tuttuğu eli, yürüdüğü ayağı (aklettiği kalbi, konuştuğu dili) olurum. Benden bir şey isteyince onu veririm, benden sığınma taleb etti mi onu himayeme alır, korurum. Ben yapacağım bir şeyde, mûmin kulumun ruhunu kabzetmedeki tereddüdüm kadar hiç tereddüte düşmedim: O ölümü sevmez, ben de onun sevmediği şeyi sevmem."
(Buhârî, Rikak, 38)

Hadisin evvelinde en sevgili ibadetin farzlar olduğu ifade edildikten sonra, nafilelerle Allah'ın sevgisine erişebileceğinin ifade edilmiş olması muşkil bulunmuş ise de, şu açıklama yapılmıştır:
"Nafilelerden murad, farzların ihtiva ettiği, farzları ikmal eden nafilelerdir."
Bunu, Ebu Umame rivayetinde gelen bir açıklık te'yid eder: "Ademoğlu! Sen, benim yanımda olana, sana farz kıldıklarımı eda etmedikçe ulaşamazsın."

Fâkihânî der ki: "Hadisin manası şudur: "Kul farzları eda eder, namaz, oruç vesaireye bağlı nafileleri yapmaya devam ederse, bununla Allah'ın muhabbetine ulaşır."

Bu hususta İbnu Hubeyra'nın bir notu da kayda değer: Der ki: "Kulum bana nafile ibadetlerle yaklaşmaya devam eder..." sözünden, nafilenin farzın önüne geçmeyeceği hükmü çıkar. Zira nafileye, nafile denmesi, farzlara ziyade olarak gelmesindendir. Öyleyse farz eda edilmedikçe nafile hasıl olmaz. Kim farzı eda eder, üzerine nafileyi de ziyade kılar ve bunu da devam ettirirse, işte bundan (Allah'a) yaklaşma iradesi tahakkuk eder."

İbnu Hacer ilave eder: "Nitekim, câri adete göre, yakınlaşmalar çoğu kere, yakınlaşmayı sağlayanın üzerine vacip olmayan şeylerle hasıl olmaktadır; hediye, bağış gibi. Üzerindeki haraç veya bir para borcunu ödeyen kimse, kalplerde, hediye kadar yakınlık sağlayamaz. Keza Rasûlullah'a teşri edilen şeyler arasında, farzları ikmal etmek üzere nafileler de var.
Bu husus Muslim'in bir hadisinde şöyle ifade edilmiştir: "...Bakın araştırın, kulumun, farzdaki eksikliğini tamamlayacak nafilesi var mı?.."
Öyleyse, "nafilelerle Allah'a yaklaşmak"tan murad, öncelikle farzı mukemmel yapmaktır; farzı ihlal ve ihmal etmek değildir. Nitekim şöyle söylenmiştir: "Kim nafile yerine farzla meşgul ise mazurdur, kim de farz yerine nafile ile meşgulse mağrur (şeytan tarafından aldatılmış)tır."

وعن جابرٍ رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: قَالَ النُّعْمَانُ بْنُ نَوْفَلٍ: يَا رَسُولَ اللّهِ، أرَأيْتَ إذَا صَلَّيْتُ الْمَكْتُوبَةَ، وَصُمْتُ رَمَضَان، وَأحْلَلْتُ الْحََلَ وَحَرَّمْتُ الْحَرَامَ وَلَمْ أزِدْ عَلى ذلِكَ شَيْئاً، أدْخَلُ الْجَنَّةَ؟ قَالَ: نَعَمْ. قَالَ: واللّهِ َ أزِيدُ عَلى ذلِكَ شَيْئاً . أخرجه مسلم

Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Nu'man İbnu Nevfel (bir gün) dedi ki:
"Ey Allah'ın Rasûlu! Farz namazlarımı kılsam, Ramadan orucumu tutsam, helali helal bilip haramı da haram tanısam ve bunlara hiçbir ilave (hayır ve ibadet)de bulunmasam cennete gider miyim?"
Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Evet!" buyurdular.
Nu'man: "Vallahi (bu farzlara) hiçbir ilavede bulunmayacağım!" dedi."
(Muslim, İman, 16 - 15)


وعن ابْنِ عَبَّاسٍ رَضِيَ اللّهُ عَنْهما قال: قَالَ رَسُولُ اللّهِ : أتَانِى اللَّيْلَةَ آتٍ مِنْ رَبِّى، وَفى رِوَايَةٍ: أتَانِى رَبِّى في أحْسَنِ صُورَةٍ. فقَالَ يَا مُحَمَّدُ. فَقُلْتُ : لَبَّيْكَ رَبِّى وَسَعْدَيْكَ. قَالَ: هَلْ تَدْرِى فِيمَ يَخْتَصِمُ الْمَ‘َ ا‘عْلى؟ قُلْتُ: َ. فَوَضَعَ يَدَهُ بَيْنَ كَتِفِىَّ حَتّى وَجَدْتُ بَرْدَهَا بَيْنَ ثَدْيَىَّ. فَعَلِمْتُ مَا في السَّمواتِ وَمَا في ا‘رْضِ.
ثُمَّ قَالَ: يَا مُحَمَّدُ! أتَدْرِى فِيمَ يَخْتَصِمُ الْمَ‘ُ ا‘عْلى؟ قُلْتُ: نَعَمْ، في الدَّرَجَاتِ وَالْكَفَّاراتِ وَنَقْلِ ا‘قْدَامِ الى الجَمَاعَاتِ، وَإسْبَاغِ الْوُضُوءِ في السَّبْراتِ، وَاِنْتِظَارِ الصََّةِ بَعْدَ الصََّةِ، ومَنْ حَافَطَ عَلَيْهِنَّ عَاشَ بِخَيْرٍ وَمَاتَ بِخَيْرٍ وَكَانَ مِنْ ذُنُوبِهِ كَيَوْمَ وَلَدَتْهُ أُمُّهُ ثُمَّ قَالَ: يَا مُحَمَّدُ. قُلْتُ: لَبَّيْكَ وَسَعْدَيْكَ. قَالَ: إذَا صَلَّيْتَ فَقُلِ: اللَّهُمَّ إنِّى أسْألُكَ فِعْلَ الْخَيْرَاتِ وَتَرْكَ الْمُنْكَرَاتِ، وَحُبَّ الْمَسَاكِينِ، وَإذَا أرَدْتَ بِعبَادِكَ فِتْنَةً فَاقْبِضْنِى إلَيْكَ غَيْرَ مَفْتُونٍ. قَالَ: وَالدَّرَجَاتُ إفْشَاءُ السََّمِ وإطْعَامُ الطَّعَامِ وَالصََّةُ بِاللَّيْلِ وَالنَّاسُ نِيَامٌ . أخرجه الترمذي..اطق »الصُّورةِ« على اللّهِ تعالى يجوز، والمراد بما جاء في الحديث أنه أتاه في أحسن صفة، أو يكون المعنى عائداً الى النبي : أي أتاني ربى وأنا في أحسن صورة. والْمَ‘ُ ا‘عْلى« المئكة المقربون.و»السبرات« بإسكان الموحدة : جمع سبرة، وهى شدة البرد. وفي بعض النسخ : المكروهات
İbnu Abbas (radıyallahu anhumâ) anlatıyor: "Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Bu gece Rabbimden bir (melek, elçi olarak) geldi. -Bir rivayette ise şöyle demiştir: "Rabb'im bana en güzel bir surette geldi"- ve: "Ey Muhammed!" dedi.
"Buyur Rabb'im, emrindeyim!" dedim.
"Mele-i A'la
(da bulunanların) nelerde yarıştıklarını biliyor musun?" dedi.
"Hayır!" dedim. Bunun üzerine elini omuzlarımın arasına koydu. Hatta onun serinliğini göğüslerimde hissettim. Derken semavat ve arzda olanları öğrendim.
Sonra: "Ey Muhammed! Mele-i A'la
(efradı) nelerde yarışır biliyor musun?" dedi.
"Evet! Dereceler
(i artıran ameller)de, keffaretlerde. [Keffaretler ise -Tirmizi'de geçtiği hâli] yaya olarak cemaatlere gitmek, şiddetli soğuklarda abdesti tam almak, namazdan sonra namaz beklemektedir. Kim bunlara devam ederse hayır üzere yaşar, hayır üzere ölür, günah mevzûunda da annesinden doğduğu gündeki gibi olur" dedim.
Sonra tekrar: Ey Muhammed!" dedi.
"Buyurun emrinizdeyim!" dedim.
"Namaz kıldığın vakit, dedi, şunu oku: "Allah'ım, senden hayırları yapmamı, kötü şeyleri de terk etmemi ve fakirleri sevmemi taleb ediyorum! Kullarına bir fitne arzu edersen, beni fitneye düşmeden, yanına al!"

(Gece bana gelen elçi -veya Rabb'im- son olarak) dedi ki: "Dereceler ise, selamı yaymak, yemek yedirmek, insanlar uyurken gece namaz kılmaktır!"
(Tirmizî , Kuran-ı Kerim Tefsiri 39. sûre, Bab 39, Hadis no: 3231, 3232, 3234)
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
apollo123' Alıntı:
Tüm cevapların için teşekkür ederim. Allah senden razı olsun. Şehidlik ile ilgli aklıma takılan son bir soru var.
Yakında üniversiteye gidicem. Mezun olunca Allah'ın izni ile askere gidicem.Pkk yı Müslüman sayabilirmiyiz?Kimi yezidiz kimi müslümanız diyor.Vatani görevden kısa yoldan ayrılsak bu sefer vatan hayini olup ahirette yine cezalandırılmazmıyız?
Ecmain kardeşim ;
Pkk bir küfür örgütüdür. Sosyalisttir. Örgütte olanların bir kısmının kendilerini islama nisbet etmeleri, onları nisa suresi 97. ayet gereğince İslam olarak kalacaklarını göstermemektedir. Çünkü kişinin değil, uğruna savaştığı rejimin dini önemlidir, kişilerde ona göre değerlendirilir.
Vatan hainliği kavramı, laik ve küfür rejimlerin uydurmalarıdır. Amerikada doğmuş olsan orası senin vatanın olacaktı. Vatanım diye mucahidlere karşı savaşanların hükmü sabit. Amerikan vatandaşı olan bazı musluman(!) askerlerin Irakta muslumanlara (kendi dininden olan mucahidlere) karşı vatan mudafası için savaşıyordu!. Muslumanın vatanı, doğup büyüdüğü yer değil, Allahın şeriatıyla yönetilen Daru'l İslamdır.
 
Üst Ana Sayfa Alt