Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Aracılık - Imam Alusi (rh.a) Ve Imam Birgivi (rh.a)

mehmed cihad Çevrimdışı

mehmed cihad

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
a.İmam Alusi (rh.a):
(İmam Alusi, Şafii mezhebine bağlı olup Hanefi müftülüğü yapmıştır. Şehid İmam Ebu Hanife Rahimehullahtan çokca etkilenmiştir. Ayrıca Zemahşeri, Razi, Ebu Hayyan, Ebu’s-Suud, Suyuti, Kadı İbnu’l-Arabi, İbn Teymiyye (Şanı Yüce Allahu Teala hepsine rahmetiyle muamele eylesin) gibi alimlerden faydalanmıştır. 1802'de Bağdat'ta doğmuş 1854'te orada vefat etmiştir. Onu üne kavuşturan "Ruhul Meani" tefsiridir.)

Alusi (Allah Subhanehu ve Teala rahmet eylesin) şöyle demiştir :

“Yüce Allah'tan gaflete düşerek sıkıntılı zamanlarında onlardan (yani velilerden) medet beklerler ve onlara adakta bulunurlar. Bunların aklı başında olanları şöyle der : "Bunlar, bizimle Allah arasında birer vasıtadırlar. Biz, sadece Allah için adakta bulunuyoruz ve bu adağın sevabını da veliye bağışlıyoruz." Şüphesiz onların bu iddiaları "Biz bu putlara sadece bizi Allah'a yaklaştırsınlar diye tapıyoruz" (39/Zumer, 3) diyen putperestlerin sözlerine çok benziyor.



İkinci iddialarına gelince, şayet bu yaptıklarıyla hastalarına şifa veya kaybettikleri bir malı bulmaları gibi şeyler istemiyorlarsa bunda bir sakınca yoktur. Ancak onların hallerinden anlaşılan odur ki onlar, ölülerden istekte bulunmaktadırlar. Zira onlara : 'Adağınızı Allahu Teala'ya adayın, sevabını da ana-babanıza bağışlayın; çünkü onlar, bu sevaba o velilerden daha çok muhtaçtır.' denilecek olsa bunu yapmazlar.

Ben, velilerin türbelerinin eşiğinde secde eden pek çok insan gördüm. Onlardan bazıları da bütün velilerin, kabirlerinde oldukları halde tasarrufta bulunabileceklerine; ancak bu tasarruflarının, velayetteki mertebelerine göre farklı derecelerde olduğuna inanmaktadırlar. Onların alimleri ise velilerin, kabirlerdeyken tasarrufta bulunmalarını dört veya beş çeşitle sınırlarlar.
Kendilerinden delil istendiğinde ise 'Bu keşif yoluyla sabit oldu.' derler. ALLAH ONLARI KAHRETSİN, ne kadar da cahildirler ve ne de çok yalan uyduruyorlar.
Onlardan bazıları da var ki velilerin, kabirlerinden çıkıp farklı şekillere büründüklerini iddia ederler. Bunların alimleri, velilerin ruhlarının değişik şekillere girdiğini, diledikleri yerde dolaştıklarını, bazen aslan, ceylan veya benzeri şekillere girdiklerini söylerler.

Bunların hepsi de batıldır, Kitab, sünnet ve ümmetin selefinin sözlerinden bir dayanağı yoktur. Bu gibileri, insanların dinlerini bozmuşlardır. Yahudilik ve Hristiyanlık gibi hükmü kaldırılmış dinlerin mensublarına karşı gülünç hale gelmişlerdir.”
(Ruhu'l-Meani, 17/212-213)


Yine Alusi şöyle der :

“Pek çok insan gördüm ki bunlar, ölmüş kimseler anılınca neşelenirler, onlardan medet umarlar, onlardan talebte bulunurlar, onlar hakkında kendi arzularına ve inançlarına uygun uydurma hikayeleri dinleyince coşarlar, bu hikayeleri anlatan kimselere saygı gösterirler. Yalnızca Allahu Teala anılınca ve tasarruf yetkisinin sadece O'na ait olduğu söylenince de neşeleri kaçar, canları sıkılır.

Kendilerine bunu hatırlatan kimselerden de nefret ederler ve ona çirkin ithamlarda bulunurlar. Nitekim ben, bir gün sıkıntılı bir haldeyken ölülerden yardım isteyerek "Ey filan, bana yardım et !" diyen birisine şöyle dedim : "Ey Allah'ım bana yardım et !" de; çünkü Allahu Teala şöyle buyurmuştur:
"Kullarım sana Beni sorarlarsa de ki : "Ben çok yakınım. Bana dua edenin, duasına icabet ederim. O halde kullarım da benim davetime uysunlar ki doğru yolu bulalar." (Bakara 186)

Bunu üzerine adam kızdı. Daha sonraları benim hakkımda : 'Evliyayı inkar ediyor' dediğini duydum. Yine bazılarının şöyle dediklerini işittim : 'Veli, duaya Allah'tan daha çabuk karşılık verir.' Bu söz, gerçekten çok büyük bir küfürdür. Yüce Allah'tan bizi hak yoldan sapmaktan ve azgınlıktan korumasını dileriz.”
(Ruhu'l-Meani, 11/24)



b.İmam Birgivi (rh.a):
(Şeyh Muhyiddin Muhammed bin Ali el-Birgivi el-Hanefi (rh.a) , 1521 senesinde Balıkesir'de doğmuştur. Yöresindeki birçok alimden İslami ilim tahsil etmiştir. İkinci Selim'in hocası Ataullah Efendi, Birgvi'nin ilimdeki kudretini takdir ederek, onu Birgi'de yaptırdığı medresenin müderrisliğine tayin ettirdi. Birgi'ye yerleşip ömrünü talebe yetiştirmek, vaaz vermek ve kitab yazmakla geçirdi. 1573'de vefat etti. Kabri, İzmir'in Birgi kasabasında bir tepededir.)


İmam Birgivi (Allahu Teala rahmet eylesin) şöyle diyor:

“Rabbu’l-Âlemîn’i, gerektiğinde onlara ulaşmak için aracılar edindikleri krallara ve sultanlara benzettiler.

Bu fâsid kıyas neticesinde, putlara taptılar. Allah’tan başka şefâatçiler edindiler ki bu da şirkin özüdür. Aynı zamanda Allah’tan rubûbiyet/rabb olma vasfını gidermektir. Çünkü Allah katında şefâatçi edinmeye çalışan kimse; ya Allah’ın kullarının isteklerini bilmediğini sanır ve bir aracı edinerek -hâşâ!- bu nu O’na öğretmeye kalkar. Ya da -hâşâ!- uzak olduğundan duâsını ve yakarışını duymayacağına inanır ki, bu durumda da kabul gören bir aracı edinmeye gereksinim duyar. Veya insanın insana işi düştüğünde, o da bunu yapmadığı zaman vasıta edinmesi gibi bir vasıta edinir ki bu kabul olsun, ihtiyacı karşılansın ve yarar bulsun. Onu az dan çoğa çıkarsın, zilletten izzete kavuştursun. Ya da bugünkü dünya sultanlarının durumu gibi vasıtasız bir şey yapılamayacağına inanabilir. Mahlûkun bir hakkı olduğu düşüncesine de kapılmış olabilir, krallar ve büyüklere ulaşırken birbirlerine üstün gelen kimseleri vesile edindikleri gibi bir vesile edinerek tevessül yapar. Edindikleri bu vesile aslında sultanların ve kralların ortaklarıdır. Çünkü onların sistemleri vesile edindikleri bu kimselerle yürür.
Baştakilerin maslahatı onlarla sağlanır. Her işte onlar yardımcıları ve destekleyicileridir. Onlar olmasa elleri ve söyledikleri insanlara ulaşmaz. Bu kimselere ihtiyaç duydukları için onların aracılığını kabul etmeye muhtaçtırlar. Hoşlarına gitmese de onlara izin vermek zorundadırlar. İsteseler de istemeseler de o aracıları kabul etmekten başka çareleri yoktur. İnsanlara vasıta olan her ne kadar yiyecek ve benzeri gereksinimlere muhtaç olsa da çoğu kez aracılık yaptığı kimseye ihtiyaç duymaz. O da yardım almada destek görmede ve benzeri şeylerde ona muhtaçtır. Her biri diğerine ihtiyaç duyar.


Ya el-Ğanî/zengin olan ve bu zenginliği zâtından olan Allah? O’ndan başka her şey O’na muhtaçtır. Yerde ve gökte olan ne varsa O’nun kuludur. O’nun üstünlüğüne mağlupturlar ve O’nun dilemesiyle tasarrufta bulunurlar. Kullarının hepsini helak edecek olsa O’nun mülkünden, sultanlığından, rubûbiyyet ve ulûhiyyetinden zerre kadar eksilme olmaz. Katında O’nun izni olmadan şefâat etmeye kimsenin gücü yoktur. Şefâatin tümü O’nundur. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“De ki: Şefâatin tümü Allah’ındır.” (Zümer, 44)”
(İmam Birgivi, Ziyaretu'l-Kuburi, eş-Şeriyyeti ve'ş-şirkyiye (Şer'i ve Şirki Kabir Ziyareti) / (Bidat ve Müstehab Kabir Ziyaretleri), s.53-55)
 
Tevhid yolunda Çevrimdışı

Tevhid yolunda

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Allah razı olsun. Çok güzel bir paylaşım. Aracılığın şirke kadar götüren bir bidat olduğunu bir kez daha anlamış bulunmaktayım..
 
Faxrud-Din Azәri Çevrimdışı

Faxrud-Din Azәri

« صديقك من صَدَقَك لا من صدَّقك »
İslam-TR Üyesi
Osmanlı alimlәrindәn Muhəmməd Əl Birkivi Әl Hәnәfi belә demişdir:

وأما الزيارةُ البدْعِيةُ

فزيارةُ القبور لأجْلِ الصلاة عندَها والطوافِ بها وتقبيلِها واستلامِها وتعفيرِ الخُّدود عليها وأخذِ ترابها ودعاءِ أصحابِها والاستعانة بهم، وسؤالِهم النصرَ والرزقَ والعافيةَ والولدَ وقضاءَ الدُّيون وتفريجَ الكُرَباتِ وإغاثةَ اللهفاتِ وغيرِ ذلك مِن الحاجات التي كان عبادُ الأوثان يسألونها مِن أوثانهم فليس شيءٌ من ذلك مشروعاً باتفاق أئمةِ المسلمين

إذ لم يفعَله رسول الله صلى الله عليه وسلم ولا أحدٌ من الصحابة والتابعين وسائرِ أئمة الدين ، بل أصلُ هذه الزيارة البدعيةِ الشرْكية مأخوذةٌ من عبَّادِ الأصنام

“Bidət olan qəbir ziyarəti:

Orada namaz qılmaq, qəbirləri tavaf etmək, onları öpmək, əl sürmək, üz sürmək, torpağından götürmək, orada yatanlara səslənib yardım tələb etmək, kömək, ruzi, afiyət, uşaq, borc ödəməkdə dəstək, sıxıntıların və üzüntülərin aradan qaldırılmasını və başqa ehtiyaclarını istəmək üçün edilən qəbir ziyarəti, müsəlman imamların ittifaqıyla heç bir şəkildə məşru deyildir! Bu, bütpərəstlərin öz bütlərindən ehtiyaclarını tələb etməsinin bir bənzəridir.

Çünki, bunu nə Allahın Rəsulu – sallallahu aleyhi və səlləm -, nə də Səhabədən, Tabiundan və digər din imamlarından heç kim etməmişdir! Bidət və şirk olan bu ziyarətin əsli bütpərəstlərdən alınmışdır!”

Qaynaq: Muhəmməd Əl Birkivi: Ziyarətul Qubur: 33
 
Üst Ana Sayfa Alt