Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü "Allah'ı Kim Yarattı" Diyen Allah'a İman Ettim Desin" Hadisinin Sıhhati Nedir?

Cundullah el-Kürdî Çevrimdışı

Cundullah el-Kürdî

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Ve İmam Müslim (rahimehullah)’ın Ebu Hureyre(radiyallahu anhu)’dan tahric ettiği hadiste Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem)şöyle buyurmuştur:

لاَ يَزَالُ النَّاسُ يَتَسَاءَلُونَ حَتَّى يُقَالَ هَذَا خَلَقَ اللَّهُ الْخَلْقَ فَمَنْ خَلَقَ اللَّهَ فَمَنْ وَجَدَ مِنْ ذَلِكَ شَيْئًا فَلْيَقُلْ آمَنْتُ بِاللَّهِ

“İnsanlar birbirlerine sormakta devam edeceklerdir. Hatta “Mahlûkatı Allah yarattı. Ya Allah'ı kim yarattı?” denilecektir. İşte kimde böyle bir şey olursa hemen ‘Ben Allah'a iman ettim’ desin.”

Bu hadisin sıhhati hakkında bilgi verir misiniz?
Allah, size hayırla ödüllendirsin.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Hadis Muslim'de defaatle ve Ahmed bin Hanbel'de sahih olarak geçmektedir.

Âişe'den (r.anha) rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullah (s.a.v.)şöyle buyurmuştur:

إِنَّ أَحَدَكُمْ يَأْتِيهِ الشَّيْطَانُ فَيَقُولُ: مَنْ خَلَقَكَ؟ فَيَقُولُ: اللهُ، فَيَقُولُ: فَمَنْ خَلَقَ اللهَ؟ فَإِذَا وَجَدَ ذَلِكَ أَحَدُكُمْ فَلْيَقْرَأْ آمَنْتُ بِاللهِ وَرُسُلِهِ، فَإِنَّ ذَلِكَ يُذْهِبُ عَنْهُ
"Şubhesiz şeytan birinize gelir ve der ki: Seni kim yarattı?
O da: Allah, der.
Bunun üzerine şeytan: Peki Allah’ı kim yarattı? diye sorar.
Biriniz bununla karşılaştığı zaman, şöyle desin: Allah’a ve O'nun peygamberlerine îmân ettim. Zirâ bu söz, o vesveseyi ondan giderir.
"
(Ahmed bin Hanbel, Musned, Hadis no: 25671; Elbânî; Silsiletu'l-Ehâdîsi's-Sahîha, Hadis no: 116)

***

لاَ يَزَالُ النَّاسُ يَتَسَاءَلُونَ حَتَّى يُقَالَ هَذَا خَلَقَ اللَّهُ الْخَلْقَ فَمَنْ خَلَقَ اللَّهَ فَمَنْ وَجَدَ مِنْ ذَلِكَ شَيْئًا فَلْيَقُلْ آمَنْتُ بِاللَّهِ
Bize Harun b. Ma'ruf ile Muhammed b. Abbâd rivayet ettiler. Lâfız Harun'undur. Dediler ki: Bize Sufyân, Hişâm'dan O da Babasından, O da Ebu Hurayra'dan naklen rivayet eti.
Ebu Hurayra şöyle demiş:
Rasulullâh (s.a.v.): «İnsanlar bir birlerine suâl sormakta devam edecekler. Hattâ şu da söylenecek: Mahlukâtı Allah yarattı, Ya Allah'ı kîm yarattı?

İşte kim bu nevi'den bir şeye rastlarsa hemen: Ben Allah'a imân ettim, desin!»
(Muslim, İman, Bab 60, Hadis no: 212 , 134, 213, 214)


***

Bize Abdullah b. Amir b. Zurârate'l-Hadramî rivayet etti. Dedi ki: Bize Muhammed b. Fudayl , Muhtar b. Fulful'den , O da Enes b. Mâlik'den O da Rasulullâh (s.a.v.)'den naklen rivayet etti. Şöyle buyurmuşlar:
«Allah (Azze ve Celle): Şubhesiz senin ummetin, şu nedir, şu nedir? demekte devam edecekler. Nihayet: Haydi mahlukaatı Allah yarattı. Yâ Allah'ı kim yarattı diyeceklerdir.» buyurdu.



Bize Ebu Bekr b. Ebî Şeybe dahi rivayet etti.
(Dedi ki): Bize Huseyn b. Aliy, Zâide'den rivayet etti. Cerir'le Zâide'nin ikisi birden Muhtar'dan, o da Enes'den, o da Peygamber (s.a.v.)'den naklen bu hadisi rivayet ettiler şu kadar var ki, İshâk: «Allah: şubhesiz ki, senin ummetin... buyurdu, dedi» cümlesini zikretmedi.

Bu hadisi Buharı «Kitabu bed'u-halk», «Kitabu'l-i'tisâm bi'l-Kitâb ve-s-Sunne» de, Ebu Dâvud «sunnet» bahsinde, Nesâide «Amelu-yevm ve'l Leyle» de bazı lâfız farklar ile tahric etmişlerdir.

Birinci rivayette Rasulullâh (s.a.v.): «
İşte açık açık imân budur.» İkincide: «O, mahz-ı imândır.» buyurmuştur.
Bunun manası: gönlünüzden geçen vesveseleri, hatta onları anmayı büyük bir curm saymanız imanın ta kendisidir. Çünkü bunlara inanmak şöyle dursun, onları büyük suç sayarak korkmak ve söylemekten bile çekinmek, iman-ı kâmilden ileri gelir. Böyle bir imân asla şek şubhe götürmez demektir.
Vesvese sorulduğu vakit Rasulu Ekram (s.a.v.)'in : «O, mahz-ı imândır.» buyurmuş olması: «Vesvese mahz-ı imândır.» manasına alınmamalıdır. Zira vesvese şeytandan ve onun mekrindendir. Binaenaleyh o asla imân olamaz. İmân, onun çirkin bir şey olduğunu anlayarak ondan nefret etmektir. Zâten Nevevî'nin beyanına göre bu ikinci rivayet birincinin kısaltılmışıdır. Bu sebeble İmam Muslim evvelâ ashabın vesveseyi ağıza alınması bile büyük kabahat saydıklarım sarahaten gösteren rivayeti zikretmiş; arkasından bunu getirmiştir.

Ulemâ-i kiram bu babda şunları söylemişlerdir: «Şeytan ancak aldatamadığı kimselere vesvese verir; ve bu yoldan onların temiz imânlarını kederlemeye çalışır kâfire ise; istediği gibi gelir; dilediğini yaptırır. Onun hakkında yalnız vesvese yolu ile harekete lüzum yoktur.» Aliyyu'l Kârî: Boş eve hırsız giremez., demiştir.
Şu halde vesvesenin sebebi mahz-ı imândır. Yahud vesvese, imânın alâmeti olmuş olur. Kâdi Iyad bu kavli ihtiyar etmiştir.
Hadisin üçüncü rivayetinde: İnsanların bir birlerine suâl sormakta devam edecekleri, ve bu suâlleri tâ, Allah'ı kim yarattı? diyecek kadar ileri götürecekleri; böyle bir vaziyet karşısında: «Allah'a imân ettim» demek lâzım geleceği bildiriliyor. Ondan sonraki rivayetlerde ise haddi zâtında bu suâlleri sorduranın şeytan olduğu tasrih buyurulduktan sonra iş: «Allah'ı kim yarattı?» suâline geldi mi artık ondan Allah'a sığınmak ve o vesveseyi derhal terk etmek emrolunuyor.
İstiazeden murad: «eûzu» çekmektir. Hadisi şerifte «
eğer şeytan tarafından sana bir dürtme (ifsâd) vakî olursa hemen Allah'a sığın!...» (Â'raf 200) âyeti kerimesinden mulhemdir.
Şeytanın vesvesesine râm olarak o vadide düşünmeye devam etmek vesvesenin daha da artmasına sebeb olur. Binaenaleyh onu hemen terk ederek, şerrinden Allah'a sığınmak gerekir. Çünkü aslı astarı olmayan arızî bir şeyi defetmek için delile hacet yoktur. Allah Zulcelâl hakkında vesvese illetine mubteîâ olanlara Fahr-ı kâinat (s.a.v.) efendimiz ne güzel deva tavsiye buyurmuşlardır: «Allah'a imân ettim deyiversin!...»

Buhâri şerhlerinden «Fethu'l-Bârî» de Hattâbi'den naklen şöyle denilmektedir: «Bu hadisin vechi şudur ki: Şeytan bu vesveseyi verir de o kimse de ondan Allah'a sığınır ve vesvesesinde devamdan vaz geçerse vesvese mundefi olur. Ama vesveseyi veren insan olursa onu susturmak huccet ve delille mümkün olur. Bunların farkı şudur: İnsanla konuşmak suâl cevab tarzında olur. Onun hali mahsurdur. Usulüne riâyet ederek konuşur; ve delil bulursa muhatabı susar. Fakat şeytanın vesvesesinin bir sonu yoktur. O bir huccetle ilzam olundu mu. başkasına kayar. Nihayet -neûzu billâh- insanı şaşkına çevirir. Bununla beraber şeytanın: «Rabbini kim yarattı?» sözü de saçmadır. Bu sözün sonu evvelini nakzetmektedir. Zira yaratanın yaratılmış olması muhaldir. Bu suâl yerinde bile olmuş olsa teselsülü icâbedeceği için yine muhaldir. Akıl, hadis olan şeylerin bir muhdise muhtaç olduğunu isbat etmiştir. Allah muhdise muhtaç olsa o da hadis yani sonradan vücuda gelen şeylerden olurdu.»
Lâkin İmam Nevevî hadisin üçüncü rivayetinde : «İnsanlar bir birlerine sormakta devam edecekler » buyurulduğunu ileri sürerek şeytanın vesvesesile insanın verdiği vesvese arasında hiç fark olmadığım söylemiştir.

Ebu Hurayra'nın kendisine suâl soran kimselere cevab vermemesi ya cevaba değmediği için yahud bu babta söz söylemek Allah'in zatı ve sıfatları hakkında söz etmek gibi olduğundandır.
Mazîri diyor ki: «Hatıra gelen şeyler iki kısımdır. Bunların kalbe yerleşmeyenleri hemen terketmekle mûndel'i olur. Bu hadiste bu manayadır. Bunlara vesvese denir. Şubheden doğan ve kalbe yerleşen düşüncelere gelince bunlar ancak nazar ve istidlal yoluyla defedilir.
Tîybî de şunları söylemiştir. Vesveseden Allah'a sığınarak başka şeyle meşgul olmanın emir buyrulması ve o vesveseyi gidermek için düşünmek, huccet bulmak emrolunmaması Allah Teâlâ'nm yaradana ihtiyacı olmadığı bizzarure malum olduğundandır. Bu mesele munazara ve munâkaşa kabul etmez. Çünkü bu babta düşünceye dalmak insanın ancak şaşkınlığını arttırır. Bu halde bulunan bir kimsenin Allah'a sığınmaktan başka ilâcı yoktur.

Rasulullâh (s.a.v.)'in «Düşünceden vaz geçsin» emri üzerine Kâdi Iyad şunları söylemiştir : «Düşünmekten vazgeçsin de başına gelen vesveseyi defetmek için Allah Zulcelâl'e iltica eylesin. Allah-u Teâlâ'dan önce kimin bulunduğuna, Allah'a vâcib ve mustahil olan şeylere burnunu sokmasın. Çünkü bunlar aklın eremeyeceği şeylerdir.
Hasılı insan şeytanın vesvesesini ancak ona kulak asmamak ve ondan yüz çevirmekle defedebilir. Çünkü bu babta munakaşa ve muhakeme vesvesenin yerleşmesine sebeb olur. Hadis-i şerifte:

1 - İşine girmeyen lüzumsuz şeyleri sormanın mezmum olduğuna işarettir.
2 - Rasulullâh (s.a.v.) ileride olacak şeyleri haber vermiş ve söyledikleri aynen vaki olmuştur. Binaenaleyh bu hadis onun hak peygamber olduğuna delâlet eden mucizelerinden biridir.
3 - Rasulullâh (s.a.v.)'in bu hadisde işaret buyurduğu istidlal yolu evveli bulunmayan şeyler hakkında mulhidlerin tecviz ettiği munakaşayı red hususunda kelâm ulemasının büyük bir kaidesidir. Çünkü bir şey mutlaka başka bir şeyden meydana gelir iddiası ile girişilen bir münakaşa nihayetsiz olarak teselsul eder gider. Bu ise batıldır.
 
Üst Ana Sayfa Alt