Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Allah'a Muhtaç Olmak

ibni kayyım Çevrimdışı

ibni kayyım

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Kul, Allah'a daha çok boyun eğdikçe, daha çok muhtaç oldukça, O'na daha yakın, katında daha değerli, şânı daha yüce olur, yaratıkların en mutlusu, Allah'a en çok kulluk edeni hâline gelir. Yaratıklar için geçerli olan ise şudur: Dilediğine ihtiyacını aç, esiri olursun, dilediğinden müstağni ol, dengi olursun, dilediğine iyilik et efendisi olursun. Şâir ne doğru demiş :
Tezellül (kendini alçaltmak) ile tedellül (müstağni olmak) arasında bir nokta farkı var.
Nokta kaldırılırsa herşey değişir, akıllar şaşar kalır.
Mahlûkat karşısında tezellül şirktir.
Ey delikanlı sen halefini (tedellülü) öğren.(Yazma nüshada bu şekildedir. Kelimelerin biri «dal» diğeri «zâl» ile)


Demek ki bir kul, her ne olursa olsun yaratıklara ihtiyaç içinde olduğunu göstermediği zaman alabildiğine değerli, alabildiğine muhterem oluyor. Onlardan müstağni olarak iyilikte bulunursan, onların gözlerinde çok büyük olursun; onlara bir bardak su için de olsa ihtiyâcını hissettirirsen gözlerinden düşer, ihtiyâcın oranında küçülürsün. İşte bu, din (yöneliş ve kulluk) tamamen Allah'a ait olsun ve O'na hiçbir şey ortak koşulmasın diye Allah'ın kanunlaştırdığı bir şeydir; O'nun hikmetinden ve rahmetindendir.


Bu nedenle Hâtimü'-Esamm , bâzılarının ne yapalım da kurtulalım sorusuna şöyle cevap verdi:
«Kesenin ağzını aç ver, insanların malında gözün olmasın. Sen onlara verir ve karşılığını beklersen, onlar da buna muhtaç iseler o zaman ihtiyaçlarınız denk, siz de denk olursunuz. Tıpkı satıcı ve müşteri gibi. İkisinin de diğerine bir üstünlüğü yoktur. Eğer onlar sana daha çok muhtaç iseler, o zaman onlar sana boyun eğerler».(Hatim b. Unvan, Ebû Abdirrahmân el-Esamm, 237/851. Belh'li bir zâhid. «Hâtimü'l-Esamm bu ümmetin lokmânıdır» denilir. el-A'lâm, 1/152)


O her türlü eksiklikten münezzeh olan Rabbimiz Allah ise kendisine alabildiğine muhtaç olabileceğin, ihtiyaçlarım alabildiğine arz edebileceğin en cömert varlıktır. Yaratıklar ise olabildiği kadar az muhtaç olunacak basit, pek basit şeylerdir. Çünkü onların hepsi zaten ihtiyaç içindedirler. Dolayısıyla senin ihtiyaçlarını bilemez, sana yarar sağlamaya yol bulamazlar. Hattâ kendi çıkar ve hayırlarına bile akılları ermez ki, başkalarına yol göstersinler. Doğrusu buna yeterli de değildirler. Kendiliklerinden bunu isteyemezler de. Ne ilimleri var, ne yeterlikleri, ne de irâdeleri. Ancak yüce Rabbimiz bilir; senin maslahatına, menfaatine O yeter. Onları senin için, katından bir rahmet ve lütuf olarak ister. Bu, zâtının sânından olan bir sıfatıdır. Kimsenin zoruyla irade etmemiş, kimse O'nu rahmet edici kılmamıştır. Rahmeti zâtının gereği, ayrılmaz bir niteliğidir. Doğrusu: «Kendine rahmeti O yazdı». Rahmeti her şeyi sarmış ve kuşatmıştır. Mahlûkatın ise hepsi muhtaçtır. Yaptıkları her şeyi kendi ihtiyaçlarından dolayı ve kendi çıkarları için yaparlar. Onların elinden gelen budur; hikmet budur. Onlara ancak bu düşer, bu yaraşır. Artık mes'ûd (ezelde cennetlik yazılan) kişi, aslında hayır olmadığı halde hayır sandığı şeyleri değil, gerçekten hayır ve maslahatına olan şeyleri yapar. O halde insanlar üç kısma ayrılıyorlar: Zâlimler, Âdiller ve Muhsinler.
 
Üst Ana Sayfa Alt