Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Ahzab Suresi 50 - 51 Ayetlerin İnmesi Üzerine Aişe (r.anha), Rasulullah'a Neden Sitem Etti?

M Çevrimdışı

MuslimMan

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Selam Aleyküm Ve Rahmetullahi Ve Berekatuhu;

Kardeşler Bu Soruyu Arkadaşım Sordu bana ve neden imam buhari bu hadisi yazmak zorunda dedi birşeyler yazdım fakat derdimi tam anlatamadım belkide yanlış düşünüyorum diye konunun aslını net öğrenmek istedim Neden Tepki gösterdi ve neden imam buhari bunu tefsir etmek için yazdı sadece o değil imam müslim gibi alimlerde ?

Selam Aleyküm Ve Rahmetullah.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Âleykum selam we rahmetullahi we berakatuh;

Bahsettiğiniz hadise kıskançlık sebebiyle gelişmiştir.

"Ey peygamber; Biz, mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah'ın sana ganimet olarak verdiği cariyeleri, seninle beraber hicret eden amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını, teyzelerinin kızlarını ve bir de eğer mu'min bir kadın kendisini peygambere hîbe eder de peygamber de onunla evlenmeyi isterse onu —ki bu, mu'minlerden ayrı olarak sâdece sana hâs olmak üzere— senin için helâl kıldık. Sana bir zorluk olmasın diye mu'minlerin eşleri ve cariyeleri hakkında ne hükmettiğimizi bildirdik. Allah Gafur, Rahim olandır.
- Onlardan istediğini bırakabilir, istediğini alabilirsin. Bırakmış olduklarından da arzu ettiğini almanda sana bir vebal yoktur. Bu, onların gözlerinin aydın olması, üzülmemeleri ve kendilerine verdiğin şeylere razı olmaları için daha elverişlidir. Allah, kalblerinizde olanı bilir. Allah; Alîm, Halim olandır
." (Ahzab 50 - 51)



Evvela ayetlerin nazil olma sebeblerini görelim:

Ey O Peygamber, Biz, mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah'ın sana ganimet olarak verdiği cariyelerini, seninle birlikte hicret eden amca kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını, teyzelerinin kızlarını ve bir de eğer mu'min bir kadın kendisini Peygamber'e hibe eder de Peygamber de onunla evlenmeyi isterse onu -ki bu mu'minlerden ayrı olarak sadece sana mahsus olmak üzere- senin için helâl kıldık. Sana bir zorluk olmasın diye mu'minlerin eşleri ve cariyeleri hakkında ne hükmettiğimizi bildirdik. Allah Gafur, Rahim olandır. (Ahzab 50)

Tirmizî'nin Abd ibn Humeyd kanalıyla Ummu Hâni' bint Abdulmuttalib'den rivayetinde o şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v.) benimle evlenmek istedi, ben de mazeret beyan ederek kabul etmedim ve beni mazur gördü. Sonra Allah Tealâ "Ey O Peygamber, Biz, mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah'ın sana ganimet olarak verdiği cariyelerini, seninle birlikte hicret eden amca kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını, teyzelerinin kızlarını ve bir de eğer mu'min bir kadın kendisini Peygamber'e hibe eder de Peygamber de onunla evlenmeyi isterse... helâl kıldık..." âyet-i kerimesini indirdi.
Ben, bu âyete göre O'na helâl kılınmamıştım. Çünkü ben, hicret edenlerden "Tuleka"dan idim." Mekke'nin fethi günü müslüman olanlara "Tuleka" adı verilmişti ve Ummu Hâni de o gün müslüman olanlardandı.
(Tirmizî, Tefsîm'i-Kurân, Ahzâb, 33/17, Hadis no: 3214)

Ayet-i kerimenin "Ve bir de eğer mu'min bir kadın kendisini Peygamber'e hibe eder de Peygamber de onunla evlenmeyi isterse onu -ki bu mu'minlerden ayrı olarak sadece sana mahsus olmak üzere- senin için helâl kıldık." kısmının nuzul sebebi olarak İbn Sa'd'ın İkrime'den rivayetle tahricinde o şöyle demiştir:
Bu âyet-i kerime Ummu Şerîk ed-Devsiyye hakkında nazil oldu. Yine İbn Sa'd'ın Munîr ibn Abdullah ed-Duelî'den rivayetine göre Ummu Şerîk Ğaziyye bint Câbir ibn Hakîm ed-Devsiyye, kendini Peygamber (s.a.v.)'e arzederek hibe etmiş; Rasûlullah (s.a.v.) da bunu kabul buyurmuştu.
Ummu Şerîk güzel bir kadındı ve onu kıskanan Aişe (r.anha): "Kendini bir erkeğe arzeden ve hibe eden bir kadında elbette hayır yoktur." demişti.
Ummu Şerîk der ki: İşte bu âyetteki "Kendini Rasûlullah'a hibe eden kadın." benim ve Allah beni "Mu'min olarak adlandırdı ve "Ve bir de eğer mu'min bir kadın kendisini Peygamber'e hibe ederse..." buyurdu. İşte bu âyet-i kerimenin nuzulu üzerine Aişe (r.anha) Peygamber (s.a.v.)'e: "Görüyorum ki Allah, senin arzunu hemencecik yerine getiriyor." demiş. (Suyûtî, Lubâbu'n-Nukûl, 11,75)


"Onlardan istediğini bırakabilir, istediğini alabilirsin. Bırakmış olduklarından da arzu ettiğini almanda sana bir vebal yoktur. Bu, onların gözü aydın olub üzülmemeleri ve kendilerine verdiğin şeylere radı olmaları için daha elverişlidir. Allah, kalblerinizde olanı bilir. Allah Alîm, Halım olandır." (Ahzab 51)

Peygamber (s.a.v.)'in hanımlarından bir ay ayrılması, yani İlâ Hadisesi üzerine rasulullah (s.a.v.)'in eşlerini dünyalıkla Allah ve Rasûlu'nu tercih etmekte muhayyer bırakmasını emreden âyet-i kerime nazil olunca Rasûl-u Ekram (s.a.v.)'in eşleri O'nun kendilerini boşayacağından korktular da gelib: "Ey Allah'ın elçisi, bize malından ve nefsinden dilediğini ver de bizi bu halimizde senin eşlerin olarak bırak." dediler ve işte bunun üzerine bu âyet-i kerime nazil oldu. (el-Vâhidî, Esbâbu'n-Nuzûl, Beyrut 1985 (İkinci baskı), sf: 253)

Buhârî'nin Aişe'den rivayetinde o şöyle anlatır:
Kendisini Peygamber (s.a.v.)'e arzederek hibe eden kadınları kıskanır ve: "Bir kadın kendini bir erkeğe nasıl hibe edebilir?" derdim.
Allah Tealâ: "Onlardan istediğini bırakabilir, istediğini alabilirsin...." âyet-i kerimesini indirince;
ben: "Bakıyorum da Rabbın senin arzunu çabucak yerine getiriyor ve senin hevâ ve hevesin doğrultusunda hemen âyet indiriyor." dedim.
(Buhârî, Tefsîm'i-Kur'ân, 33/7; Nikâh, 29; Muslim, Radâ', 49, 50; Neseî, Nikâh, 1; İbn Mâce, Nikâh, 57; Ahmed ibn Hanbel, Musned, VI, 134, 158,261; Ebu Abdurrahman Mukbil ibn Hâdî el-Vâdi'î, es-Sahîhu'l-Musned miti Esbâbi'n-Nuzûl, İbn Teymiyye Yayınevi, Kahire 1408/1987, sf: 169)

Vâhıdî'nin Abdurrahman ibn Abdan kanalıyla Aişe'den rivayetine göre o,
Peygamber (s.a.v.)'in hanımlarına: "Bir kadın nefsini bir erkeğe (Meselâ Peygamber'e) hibe etmekten utanmaz mı?" derdim.
Bunun üzerine Allah Tealâ: "Onlardan istediğini bırakabilir, istediğini alabilirsin..." âyet-i kerimesini indirdi.
Ben de: "Bakıyorum Rabbın senin arzunu hemen yerine getiriyor, çabucak senin hevana uygun âyet indiriyor." dedim.
Bu hadisi Buhârî ve Müslim de rivayet etmişlerdir. (el-Vâhidî, Esbâbu'n-Nuzûl, Beyrut 1985 (İkinci baskı), sf: 254)

****


Buhârî der ki: Bize Hibbân İbn Mûsâ... Âişe (r.anha)'den nakletti ki;
Rasûlullah (s.a.v.) bu âyet nazil olduktan sonra günler konusunda eşlerinden izin istermiş.
Ben, Âişe (r.anha)'ye şöyle dedim: Siz ona ne derdiniz?
Âişe (r.anha) dedi ki: Ben şöyle derdim: Eğer bu bana âit bir şeyse ey Allah'ın Rasûlü doğrusu başkasının bana tercih edilmesini istemem. Bu hadîs de taksimin vâcib olmadığını göstermektedir.
Âişe (r.anha)'nin birinci hadîsi de âyetin, kendisini peygambere takdîm edenler hakkında nazil olduğunu ifâde eder.

Bunun için İbn Cerîr Taberî bu âyetin hem kendisini peygambere takdîm edenler, hem de peygamberin yanında bulunan hanımlar hakkında umûmî olduğu görüşünü tercih eder. Buna göre peygamber muhayyerdir, isterse gününü taksîm eder, isterse taksim etmez. İbn Cerîr'in tercih ettiği bu görüş sağlam, kuvvetli ve hasendir. Ve bu görüş bütün hadîslerin arasını da birleştirmektedir.
Bunun için Allah Teâlâ buyuruyor ki: «Bu, onların gözlerinin aydın olması, üzülmemeleri ve kendilerine verdiğin şeylere radı olmaları için daha elverişlidir.»
Yani Allah Teâlâ'nın günlerini taksîm konusunda senin üzerinden zorluğu kaldırdığını, dilersen günlerini taksîm edeceğini, dilersen taksîm etmeyeceğini ve bu konuda senin için bir sorumluluk bulunmadığını, istediğini yapabileceğini onlar bilirlerse; ve sen, buna rağmen kendi isteğinle günlerini onlar arasında taksîm edersen ve onlar bunun bir zorunluluk nedeniyle olmadığını bilirlerse bundan dolayı sevinirler. Ve böylece birbirlerini müjdelerler. Bu konuda kendilerine iyi davrandığını anlarlar, aralarında günlerini taksîm edip eşit davrandığını, kendilerine insaf ve adaletle hükmettiğini kabul ederler.

«Allah kalblerinizde olanı bilir.» Eşlerinden bir kısmına karşı olan temayullerini bilir ki bunu defetmek imkânı yoktur. Nitekim İmâm Ahmed İbn Hanbel dedi ki: Bize Yezîd... Âişe (r.anha)'nin şöyle dediğini nakletti:
Peygamber günlerini eşleri arasında taksîm eder ve adaletle davranırdı. Sonra da; Allah'ım, benim sahib olduğum şeyde yaptığım iş budur. Benim sahib olamayıb da Senin sahib olduğun şeyden dolayı beni kınama.
Bu hadîsi dört Sünen sahibi Hammâd îbn Seleme kanalıyla rivayet ederler, ki bu Dâvûd kınama sözünden sonra; yani kalb, ifâdesini de ekler ki onun hem isnadı sahîh, hem de râvîlerinin hepsi güvenilir kişilerdir. Bunun için Allah Teâlâ «Allah; Alîm, Halîm olandır.» buyuruyor. Sırların derinliklerini bilir ve ilminden dolayı iyi davranıb bağışlar.


"Ey Peygamber, hanımlarından dilediğini geri bırakır dilediğini yanına alabilirsin." ifadesini Abdullah b. Abbas, Katade, Mucahid, Dehhak ve Ebu Rez'in bunun manasının: "Ey Peygamber, hanımlarından dilediğinin sırasını erteleyib dilediğinin sırasını Ööne alabilisin. Onlar arasında günleri taksim etme mecburiyetin yoktur." demek olduğunu söylemişlerdir.
Şöyle ki: Rasulullahın, hanımlarım, boşanmaları veya kendi istekleriyle yanında kalmaları hususunda onları serbest bırakınca hanımlair boşanmak istememişler ve Rasulullaha: "Ey Allahın Rasulu, malından dilediğini ver, kendin de dilediğin zaman bize gel" demişlerdir.
Rasulullah, hanımlarından, Sevde, Cuveyriye, Safiye, ummu Habibe ve Meymune'nin sıralarını ertelemiş, Aişe, Ummu Seleme, Hafsa ve Zeyneb'in sıralarını geçirmemiştir, âyetin bu ifadesi işte bu hususu beyan etmektedir.

Aişe (r.anh,) diyor ki:
"Rasulullah (s.a.v.) hanımları arasında taksimat yapar ve adaletli davranırdı. Sonra şöyle derdi: "Ey Allahım, bu benim gücümün yettiği kadarıyla yaptığımdır. Sen beni, benim gücümün yetmediği ve senin gücünün yettiği şeylerden dolayı kınama" (Tirmizî, K. Tefsir el-Kur'an, Sure: 33, bab: 19, Hadis No: 3216)


 
Üst Ana Sayfa Alt