Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Abdestsiz Kur’an Okunacağinin Delilleri

  • Konbuyu başlatan Ebu Katade
  • Başlangıç tarihi
E Çevrimdışı

Ebu Katade

Guest
ABDESTSİZ KUR’AN OKUNACAĞININ DELİLLERİ

En muteber hadis kitabımız olan Sahih-i Buhari'nin konuyla alakalı bölü-münde zikredilen hadis ve eserler bu konunun en açık delillerindendir.

Buhari r.h bu bölüme “ Abdestsiz iken Kur’an okumak ve başka işler yap-
mak babı “ diye bir isim vermiş ve şu delili zikretmiştir :

{ .... Abdullah İbni Abbas r.a şöyle haber vermiştir : Kendisi bir gece Peygambe-
rin zevcesi Meymune’nin yanında kalmıştır.Bu Meymune,İbni Abbas’ın teyzesidir.

İbni Abbas dedi ki : Ben yastığın enine yattım. Resulullah ile ehli de yastığın
uzunluğuna başlarını koyarak uzandılar. Resulullah s.a.v uyudu.Nihayet gece ya-
rısı olduğunda yahut biraz evvelce yahut biraz sonraca uyandı. Oturup eliyle yü-
zünden uykuyu silmeye başladı. Ondan sonra Ali İmran suresinin son on
Ayet’lerini okudu. Sonra kalkıp asılı duran küçük bir kırbaya uzandı. Ondan
güzel bir abdest aldı. Sonra namaza durdu. İbni Abbas dedi ki : Ben de kalk-
tım ve onun yaptığı gibi yaptım.Sonra gittim ve yanıbaşına durdum ........ }

BUHARİ : 1.C.324. S
MÜSLİM : 1.C.256.N

Bu hadisten de anlaşıldığı gibi,Allah resulü s.a.v abdest almadan önce Kur’an
okumuştur….


{ ... İbn Abbas : cünübün kıraatte bulunmasında ( Yani Kur’an okumasında ) bir mahzur görmemiştir. } Çünkü :

{ Peygamber s.a.v her haliyle - Allah’ı - zikrederdi }
{ ... İbrahim en-Nehaî "Hayızlı kadının âyet (Kur'an) okumasında beis yok-tur." demiştir. }

BUHARİ : 1.C.403.S

Yunus b. Zeyd, Rebia'nın : " Cünübün Kur'an okumasında bir mahzur yoktur." dediğini nakletmiştir.


Hammâd'dan nakledilmiştir : Said b. Müseyyeb'e :" Cünüp Kur'an okur mu ? " diye sordum. " Nasıl okumaz . Kur'an zaten onun içindedir " diye cevap verdi.

Nasru'l Bahilî'den nakledilmiştir : “ İbn Abbas cünüpken Bakara sûresini okurdu."

Hammad b. Ebi Süleyman'dan nakledilmiştir : " Said b. Cübeyr'e Kur'an okuyan cünübün durumunu sordum. Bunda bir mahzur görmedi ve dedi ki : “ Kur'an onun içinde değil midir ? “
İBNİ HAZM . MUHALLA : K.TAHARE : 1.C.96.S


Zikredilen bu hadisi şerif ve rivayetler, abdesti olmayan,cünüp ve hayızlı olan bir kimsenin Kur'an okumalarının caiz olduğuna delildir. Zira Peygamberimiz s.a.v’in istisnasız her durumda Allah'ı zikrettiği haber verilmektedir. “ Zikr ” ise, Allah’ı razı etme adına Kur'an ve Sünnet’te zikredilen her şeyin adıdır.

Allah’u Azze ve Celle’nin : " Muhakkak ki Zikri biz indirdik ve onu muha-faza edecek olan da biziz “
HİCR : 9.AY.

Ayet’inde ifade buyurduğu gibi, indirmiş olduğu Kur'an'ı ve Hikmet’i " zikir " olarak isimlendirmiştir. Dolayısıyla,insan her halinde bu iki şeyle meşkul olabilir.

Ümmü Atiyye'nin şöyle dediği rivayet edilmiştir: Biz hayızlı kadınlara – bay-ram günleri – namaz kılınan yere çıkmamız ve mü'minlerle birlikte tekbir almamız ve dua etmemiz emrolunurdu.
BUHARİ : 2.C. 938.S

Diğer bir hadiste de zikredildiği gibi,Allah’ı zikretmekten daha büyük ne olabilir.

Durum böyle iken dinimizi öğrenmek için şart olan ilme, yani Kur'an'ı öğren-meye, onu ezberlemeye , ya da onu başkalarına öğretmeye engel nedir ?

Ve yine diyorum ki ; bir insanın cünüp olmasına rağmen cihadda bulunabildiği ve bu durumda ölmesine rağmen Rasulullah s.a.v tarafından müjdelendiği halde, İnsan Kur’an’ı eline alıp cihad yapamayacak mıdır ?..... Veya hayızlı bir kadın her ayın bir haftası, belki de daha da uzun bir süre Allah’ın kitabını okumayacak mıdır ?
Eğer meseleler sonuçları itibariyle değerlendirilirse,bu şekilde sağlıklı bir delili olmayan fetva ile 50 - 60 yaşındaki bir kadına 10 – 15 sene Kur’an okuma yasağı koymuş olmayacakmıyız ? …. Bu da - Allah korusun - helalı haram yapma gibi ciddi bir problem değil midir ?........

Değerli kardeşlerim ! unutmayalım ki böyle bir yasağın yanlışlığını ortaya koyan delillerden bir tanesi de ; Allah Resulü s.a.v’in, Hacc’da iken hayız gören Aişe annemize ; “ Bu halinle Tavaf hariç hacıların yaptığı her şeyi yapa-bilirsin “ buyruğudur.
BUHARİ : 12.C.5618. S

Ata b. Ebi Rebah Cabir r.a'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir. Ayşe hayız oldu-ğunda Kâbeyi tavaf hariç bütün hac fiillerini yapmıştı. Sadece namaz kılmı-yordu.


Çünkü Resulullah s.a.v’in bir hadisi şeriflerinde buyurduğu gibi : “ Tavaf namaz sayılır “ NESEİ : 5.C.2909.N

Dolayısıyla,hayızlı olan bir kadın namaz ve tavaf hariç Allah’ı razı etme adına her şeyi yapabilir.

Asrımız muhaddislerinden Nasuruddin El-Albani – Allah kendisine rahmet eylesin – Haccetü’n Nebi adlı risalesinde Aişe validemizle alakalı biraz önce ki bahsi edilen hadisi zikrettikten sonra şöyle der :

“ Bu delil, hayızlının Kur’an okumasının caiz olduğunu göstermektedir. Çünkü Allah Resulü s.a.v burada ,” Bu halinle Kur’an’da okuma “ diye bir şey zikret-memiştir. Yani sükut etmiştir. Dolayısiyle ;

تأخير البيان عن وقت الحاجة لا يجوز
“ İhtiyaç anında beyanın tehiri caiz değildir “

kaidesi gereğince,eğer hayızlı iken Kur’an okumanın sakıncası olmuş olsaydı bu-
nu Allah Resulü s.a.v mutlaka hanımına söylerdi.
HACCETÜ’N NEBİ : 68.69.S

ABDESTSİZ KUR’AN OKUMA HUSUSUNDA SAHABE UYGULAMALARI

Kur’an’ın abdestsiz okunabileceğinin delillerden bir tanesi de sahabe uygula-malarıdır.

حدثني يحيى عن مالك عن أيوب بن أبي تميمة السختياني عن محمد بن سيرين أن عمر بن الخطاب كان في قوم وهم يقرؤون القرآن فذهب لحاجته ثم رجع وهو يقرأ القرآن فقال له رجل يا أمير المؤمنين أتقرأ القرآن ولست على ضوء فقال له عمر من أفتاك بهذا أمسيلمة

{ … Muhammed bin Sirin r.h dan. Şöyle dedi :Ömer İbnu’l Hattab Kur’an okuyan
bir toplulukla beraber oturuyordu ve haceti için gitti, sonra gelip Kur’an okumaya
devam etti. Topluluktan birisi :Ey mü’mimlerin emiri ! abdestsiz olduğun halde Kur-
an’mı okuyorsun ? dedi. Ömer r.a da cevaben : Okunmayacağı hakkında sana
kim fetva verdi, yoksa Müseyleme mi ? –Yani,yalancı peygamber mi ? - }

İMAM MALİK . MUVATTA : 1.C.437.S
NESEİ . SÜNENİ KÜBRA : 1.C.423.N
ABDURREZZAK . MUS. : 1318. N
Sahih bir senedle rivayet eymişlerdir. İBNİ EBİ ŞEYBE . MUS. : 1.C.103.N

{ ... İbn Abbas : cünübün kıraatte bulunmasında ( Yani Kur’an okuma-sında ) bir mahzur görmemiştir. } Çünkü :

{ Peygamber s.a.v her haliyle - Allah’ı - zikrederdi }
BUHARİ : 1.C.403.S

{ …. Ebu İyas Muaviye bin Kurre r.h dan. – şöyle dedi – : Ebu Musa el-Eş’ari r.a
abdestsiz olduğu halde Kur’an okurdu. }

Abdurrezzak sahih bir senedle. MUSANNAF : 1320.N
{ …. Said bin Cübeyr r.h dan. İbni Ömer ve İbni Abbas r.a’yu şöyle derken işittiğini
söyledi : “ Biz Kur’an’dan cüzlerimizi abdest bozduktan sonra hiç suya değ –
meden okurduk “ }
ABDURREZZAK MUSANNAF : 1316.N
BEYHAKİ SÜNENİ KÜBRA : 424.N
SAHİH BİR SENEDLE RİVAYET ETMİŞLERDİR İBN EBİ ŞEYBE MUSANNAF : 1 / 103

{ ….Alkame bin Kays’tan,şöyle dedi : Selman’i Farisi’nin yanına girdik bize ,ab-
destsiz olduğu halde Kur’an’dan Ayet’ler okudu. }

ABDURREZZAK MUSANNAF : 1324.N
BEYHAKİ SÜNENİ KÜBRA : 422.N
İBN EBİ ŞEYBE MUSANNAF : 1 / 103

{ …. Said bin Müseyyeb r.a dan.Şöyle dedi : Ebu Hureyre heladan çıkar – abdest almadan bize – hızlı bir şekilde sure okurdu. }
ABDURREZZAK MUSANNAF : 1317.N
İBN EBİ ŞEYBE MUSANNAF : 1 / 103

Bu kadar delillerin karşısında hala meseleyi sağa sola çekerek : “ Efendim
Kur’an abdestsiz olarak okunabilir ama,ele alarak okunamaz “ diyenlere şu so-
ruları sormak gerekir :

1 . Bu husustaki öne sürdüğünüz hadis sahih mi ?

2 . Sahih diye öne sürdüğünüz hadisin metninde abdest diye bir ifade var mı ?

3 . Acaba bizim saygımız Kur’ana mı yoksa kağıda mı ? . Çünkü el değmeden
Kur’an okuyorsunuz, ama kağıdı tutarak okuyamıyorsunuz. ?

4 . Abdest Ayet’i Kur’an da olduğuna göre, insan abdesti öğrenmek için önce
neyi eline alması gerekir ki ? .

5 . Bilindiği gibi hadis kitaplarının her cildinde yüzlerce Ayet yazılıdır. Acaba
bu hadis kitaplarını elimize alıp okumamız için abdest almamız gerekir mi ?

Yani,kağıt üzerine yazılı olan Ayet’leri abdestsiz okuyamaz isek,bu hadis ki-
taplarındaki Ayetleri okumak için abdest mi almamız gerekir ?

6 . Yok eğer “ Kur’an’ın tümünü ele almak için abdest gerekir “ diyorsanız, bu
sefer şu tezat ortaya çıkmaz mı ? ; Çünkü Allah resulü s.a.v’in hayatta oldu-
ğu dönemde Kur’an toplu olarak bir arada değildi. Dolayısıyla, kendi zama-
nında tümünün bir arada olmadığı bir kitaba ; “ sakın abdestsiz dokunma -
yın “ nasıl diyebilir Allah resulü s.a.v ?

Hulasa, ben inanan kardeşlerimden hasetsen bu soruların cevabı ve şu sahih
Hadisin üzerinde ciddi bir şekilde kafa yormalarını istirham ediyorum.

عن ابنِ عَبَّاسٍ :
أنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُعَلَيهِ وسَلَّم خرجَ من الخلاءِ فقرِّبَ إليهِ طعامٌ فقالوا: ألا نأتيكَ بوضوءِ؟ قال : إنَّما أمرتُ بالوضوءِ إذ قمتُ إلى الصَّلاةِ

{ …. İbni Abbas r.a’dan.Dedi ki : Resulullah s.a.v hela’dan çıkınca kendisine yemek sunuldu ve : sana abdest suyu getirelim mi ? dediler. Resulullah s.a.v :
- Bana ancak namaza kalktığım zaman abdest almam emredildi , buyurdu. }

TİRMİZİ : 3.C.1908. N - MÜSLİM : 1.C. 374. N - E.DAVUD : 4.C.3760. N

Hadisi şerifin açık ifadesinden anlaşıldığı gibi, abdest sadece namaz için emre-
dilmiştir. Ehlince malum olduğu üzere hasr siğası olan إنَّما “ innema “ buna de-
lalet eder. Yani,abdest sadece namaza hastır.

Hulasa,konuyla alakalı söylenmesi gereken son söz ; Hakkında kat’i bir delil ol-
madığı halde abdestsiz veya hayızlı ve cünübün Kur’an okumasını yasaklamak,
Allah’ın helal kıldığı bir şeyi haram kılmaya yeltenmek demektir. Allah korusun bu da tehlikeli bir şeydir.

Bunun içindir ki, basiretli ve şuurlu Müslümanların bu gibi hususlarda çok uyanık
olmaları ve sağlıklı bir delile dayanmadan “ şunu yapmak haramdır,böyle deme-
niz yasaktır “ şeklinde ifadeler kullanmamaları gerekir.

Rabbimiz bu hususlarda bizleri açık bir ifadeyle uyarmaktadır :

وَلاَ تَقُولُواْ لِمَا تَصِفُ أَلْسِنَتُكُمُ الْكَذِبَ هَـذَا حَلاَلٌ وَهَـذَا حَرَامٌ لِّتَفْتَرُواْ
عَلَى اللّهِ الْكَذِبَ إِنَّ الَّذِينَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللّهِ الْكَذِبَ لاَ يُفْلِحُونَ

“ Dillerinizin yalan yere nitelendirmesinden ötürü “ şu helaldır,şu haramdır “
demeyin.Sonra Allah’a karşı yalan uydurmuş olursunuz.Allah’a karşı yalan
uyduranlar ise iflah olmazlar. “
NAHL : 116.AY.

BU KONUDA SAHİH OLMAYAN RİVAYETLER

{ ..... Rasulûllah s.a.v Yemen’de bulunan Amr b.Hazm’a yazdığı mektup’da şöyle
buyurmuştur : Kur’ an’a temiz olandan başkası dokunamaz

Mürsel ........ .DARE KUTNİ : 1.C.428.N

Amr b. Hazm'ın hadisi , hadis alimlerinin üzerinde ihtilâf ettikleri bir hadistir. Yani bir çok hadis ehli, hadisi tenkid edip onun sahih olmadığını söylemişlerdir.
Bunun izahı yukarıda geçmişti.

{ ….. Abdullah b. Seleme'den rivayet edilmiştir: "Biri bizden biri de zanne-diyorum Beni Esed'tendi, iki kişi ile birlikte Hz. Ali'nin yanına girdim. Onları bir göreve gönderdi ve "Siz kuvvetli kimselersiniz, dininiz uğrunda mücadele edin." dedi. Sonra helâya girdi. Çıktığı vakit su istedi. (Getirdiler). Bir avuç su alıp onunla (elini) temizledi. Sonra Kur'an okumaya başladı. Ali 'nin (r.a) abdestsiz Kur'an okumasını uygun görmediler.
Bunun üzerine Hz. Ali : " Rasulullah s.a.v helâdan çıkar, bize Kur'an okutur, bizimle et yerdi. O'nu cünüplükten başka hiçbir şey Kur'an okumaktan alıkoymazdı." dedi. }
HADİS ZAYIF….. EBU DAVUD : 1.C.229.N - İBNİ MACE : 2.C.594.N

{ ….. Ali’den r.a rivayet edilmiştir. " Rasulullah s.a.v cünüplük dışında her durumda bize Kur'an okuturdu “ }
HADİS ZAYIF …… TİRMİZİ : 1.C.146.N
NESEİ : 1.C.268.N

{ ….. Abdullah b. Seleme'den rivayet edilmiştir : " Ben iki kişiyle birlikte Ali r.a nun yanına girdim. Bize şöyle dedi : “ Rasûlüllah s.a.v helâdan çıkar, Kur'an okur, bizimle et yerdi. O'nu cünüplükten başka bir şey Kur'an'dan alıkoy-mazdı. }
HADİS ZAYIF …….. NESEİ : 1.C.267.N

{ …. İbn Ömer'den (r.a) rivayet edilmiştir. Rasulüllah s.a.v buyurdu ki : " Hayızlı ve cünüp Kur'an'dan bir şey okumasın.” }
HADİS ZAYIF ……… TİRMİZİ : 1.C.131.N
İBNİ MACE : 2.C.595.N

{ …. İbn Ömer r.a Rasûlüllah s.a.v’in şöyle dediğini rivayet etmiştir : "Cünüp ve hayızlı Kur'an'dan bir şey okumaz." }
İBNİ MACE : 2.C.596.N - TİRMİZİ : 1. C. 131. N

Bu hadisi Tirmizi, İbn Mace, Darekutni ve Beyhaki rivayet etmiştir. Zehebi "Mizan", İbn Hacer de "Tezhib" adlı eserlerinde hadisin "batıl" olduğunu zikret-mişlerdir.

Tirmizi'nin hadis ile alakalı açıklaması şöyle :

İbn Ömer r.a nun hadisini yalnız İsmail b. Ayyaş'ın, Mus'ab b. Ukbe'den, Nafi'den, İbn Ömer'den, Rasulullah s.a.v den olan rivayeti ile bilmekteyiz. Muhammed b. İsmail el-Buharî'nin, İsmail b. Ayyaş hakkında şöyle dediğini işittim : İsmail b. Ayyaş Hicaz ve Irak ehlinden münker hadisler rivayet ediyor. İsmail b. Ayyaş'ın ancak Şamlılardan yapacağı rivayetler kabul edilebilir."

TİRMİZİ : 1.C.131.N

Ayrıyeten asrımız muhaddislerinden Şeyh el-Albani bu hadislerin sahih olmadı-
ğını ve bu konu da – yani Kur’an abdestsiz okunmaz – konusunda sahih bir ha-
disin olmadığını zikretmektedir.

HACCETÜ’N NEBİ : 68.69.SAY.


VELHAMDULİLLAHİ RABBİL ALEMİN
 
F Çevrimdışı

ferdiosman

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Subhanallah ezbere okumak ile mushafa dokunarak okumanın arasını bilerek mi ayırmadın ?Yoksa mushafada dokunarak abdestsiz okunacağını mı söylüyorsun?
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Namaz, Tavaf Ve Mushafa El Sürmek İçin Abdestin Lüzumu

Namaz mü'minin mi'racıdır. Bir bakıma Allah ile mükalemede bulunma makamı, ilâhî huzura kabul edilme vaktidir. O bakımdan iç ve dış temizliğiyle birlikte kalb huzuru, edep ve terbiye tavrı ister. İç ve dış temizliği abdest ile sağlanır. Edep ve terbiye ise bu temizliğin gereği ve tabii neticesidir. Temizliğe riâyet etmiyenin imânı noksandır; edep ve terbiyesi olmayanın gerçek anlamda dini ve dindarlığı yoktur.
Tavaf, yeryüzünde Allah'a ibâdet için konulan ilk mâbed Kabe'nin etrafında yedi defa dönmek suretiyle durmadan Hakk'ı teşsbih ve tenzih eden eşyanın hareketine uymak, kâinatın Hakk'ın irâdesi doğrultusunda hareket halinde olduğuna kalben ve fiilen katılmaktır. Başka bir deyimle, nefsin mertebelerini aşıp Hakk'a teslimiyeti isbatlamak, ruhen O'na yükselmeyi arzulamaktır. Böylesine ulvi ve kutsal bir makamda abdestli bulunmak elbette gereklidir. İçin dışa vuran bir mahviyet ve arınmak şuuruyla kulluğun gereğini yerine getirmek kadar normal ne olabilir?
Mushaf, konuşan bir öğüt, kalbe ışık tutan bir lamba, ruhu cilayan bir yaldız; kulu Allah ile konuşturan manevî bir cihazdır. İnsan hayatını ilâhî düzen doğrultusunda tanzim eden bir rehber; isanlığa medeniyeti öğreten bir kitabtır. Kudret kalemiyle yazılmış, Levh-i mahfuz'a konulmuş, oradan Dünya semasına indirilmiş ve oradan da Melek Cebrail vasıtasıyla Hz. Muhammed'in (a.s.) kalbine ilka edilmiştir. Ona kemal-i edeple el sürmek, saygının bütün inceliklerine dikkat ederek okumak lâzımdır. Böyle bir kitaba abdestsiz el sürmek saygısızlık sayılır.
Onun için İslâm, namaz ve tavaf için abdestli olmayı nasıl şart kılmışsa, Mushaf'a el sürmek için de abdestli bulunmayı ya vâcib, ya da sünnet kılmıştır. Bu fark, ilim adamlarının ictihad farkından doğmaktadır.
İlgili hadîsler:
İbn Ömer'den (r.a.) yapılan rivayette, Resûlülah (a.s.) Efendimiz'in şöyle buyurduğunu bildirmiştir:
"Allah abdestsiz (kılınan) namazı ve bir de hıyanet ve sirkat hırsızlık yoluyla elde edilen (bir maldan verilen) sadakayı kabul etmez."[130]
Resûlüllah (a.s.) Efendimizin Yemen'de bulunan Amr b. Hazm'e yazdığı mektubda şöyle buyurmuştu: "Kur'ân'a ancak temiz (abdestli) olan dokunabilir."[131]
İbn Ömer'den (r.a.) yapılan rivayette, Peygamber (a.s.) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
"Mushafa ancak taharet üzere (abdestli iken) el dokundurulur."[132]
Tavus'dan o da Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'e (onun saadet günlerine) yetişen bir adamdan yapılan rivayette, Peygamber (a.s.)’ın şöyle buyurduğunu haber vermiştir:
"Beytullahı tavaf etmek de bir namazdır (ibâdettir). O halde tavaf yaptığınız zaman konuşmayı azaltınız."[133]
Hadîslerin açık delâletinden şu hükümler anlaşılmaktadır:
1- Abdestsiz namaz caiz değildir. Abdest namazın şartlarından biridir.
2- Hile, hıyanet, gasb ve hırsızlık yoluyla elde edilen bir maldan verilen zekât ve sadaka Allah katında makbul değildir.
3- Kur'ân'a ancak tahir olan el sürebilir.
4- Kabe'yi tavaf da (bir bakıma) namazdır ve o bakımdan abdestsiz tavaf sahih değildir.
Hadislerin ışığında müctehid imamların ve diğer ilim adamlarının görüş, tesbit, ihticac ve istidlalleri:
a) Hanefîlere göre:
Hades (abdestsizlik ve cenabettik) in bir takım hükümleri vardır: Namaz ancak abdestli bir halde kılınır. Mushafa -üzerinde kılıfı yoksa- el sürülmez. Şafiî'ye göre, abdestsiz bir halde Mushafa el sürmekte bir sakınca yoktur. Çünkü ona göre, Kur'ân'ı abdestsiz bir halde nasıl okumak caizse, ona el sürmek de caizdir.[134] Ne var ki, Kâsânî'nin Şafiilerle ilgili bu tesbiti ana kaynaklara uymamaktadır.
Hanefîler bu konuda, el-Esrem ve Dârekutni'nin rivayet ettikleri 739 nolu hadîsle istidlal etmişlerdir. Ayrıca Kur'ân'da, "Ona ancak arınıp temizlenmiş olanlar dokunabilir." mealindeki âyette geçen muttahhar'ı, abdestli olan kimse olarak yorumlamışlardır.[135]
Kur'ân'a tazîm vâcibdir. Üzerine abdestsizlik vaki olan bir elle ona dokunmak ta'zîmi zedeler. Muhafa el sürmeyi onu abdestsiz okumanın cevazına kıyas doğru değildir, çünkü abdestte elleri yıkamak farzdır, ağzı yıkamak farz değildir. Aynı zamanda üzerinde âyet yazılı olan dirheme de el sürülmez. Çünkü Mushafa hürmet, ondan yazılı bulunan âyetlere hürmeti gerektirir. O bakımdan hanefilerden çoğuna göre, tefsir kitabına da abdetsiz el sürmek câiz değildir. Çünkü o da bir bakıma Mushaf sayılır. Fıkıh kitaplarına abdestsiz el sürmekte ise bir sakınca yoktur.
Abdestsiz bir vaziyette Kabe'yi tavaf sahih değildir. Şayet bu vaziyette tavaf ederse noksanlıkla beraber caiz sayılır. Çünkü Kabe'yi tavaf namaza benzetilmiştir.[136] Şöyle ki tavaf hakikî anlamda namaz değildir, o bakımdan abdestsiz yapılmasında kerahet vardır.
b) Şâfiilere göre:
Abdestsiz bir vaziyette namaz kılmak haramdır. Cünüp olma hali de böyledir. Bunda icma' vardır. Nitekim Sahîhayn'de "Allah sizden birinin namazını -abdestsiz olduğu zaman, abdest almadıkça- kabul etmez," mealinde Resûlüllah'ın hadîsi rivayet edilmiştir. Cuma hutbesi, tilâvet secdesi, şükür secdesi de namaz mânasına yorumlanır ve onlar da abdestsiz bir vaziyette yerine getirilmez.
Abdestsiz bir halde Kabe'yi tavaf etmek de haramdır. Çünkü Peygamber (a.s.) Efendimiz tavaf için abdest almış ve "hacc menâsikîni benden alıp öğrenin!" buyurmuştur. Hem "tavaf namaz mesabesindedir" diye hadîs rivayet edilmiştir. Ancak ne var ki, Allah Teâlâ, tavaf esnasında konuşmayı helâl kılmıştır. Artık kim tavaf esnasında konuşmak isterse ancak hayr üzerine konuşsun.[137]
Mushafa abdestsiz bir halde el sürmek veya yapraklarına dokunmak da haramdır. Allah Teâlâ, "Ona ancak arınıp temizlenmiş olanlar dokunabilir," buyurmuştur. Bu, nehiy mânasında bir haberdir. Onu abdestsiz bir halde taşımak da haramdır. Ancak yanmasından, sele kapılmasından veya bir kâfirin tecavüzüne uğramasından endişe edildiği zamanlarda hemen abdest alma imkânı yoksa abdestsiz taşınabilir. Hatta bu vaziyette onu taşıyıp kurtarmak vâcibdir. Tevrat ve İncil hakkındaki hüküm böyle değildir, yani onları abdestsiz taşımakta bir sakınca yoktur. Çünkü insan eli dokunup tahrifata uğramış, çoğu yerleri ilâhî vasfını kaybetmiştir.
Mushafın bitişik cildine abdestsiz dokunulmaz. Çünkü cildi de ondan bir parça sayılır. Bitişik değilse, el sürmekte bir sakınca yoktur.[138]
Kur'ân tefsîrine, gelince, tefsir kısmı Kur'ân metninden çoksa, hüküm eksere göre olduğundan onu abdestsiz bir vaziyette tutup, açıp okumakta bir sakınca yoktur. Ama Kur'ân metni tefsire eşit veya ondan fazla ise, o takdirde abdestsiz el sürmek haramdır.
Kur'ân'ı eşya arasında, sandıkta, kutuda abdestsiz bir vaziyette taşımak helâldir.[139]
c) Hanbelîlere göre:
Abdestsizlik ve cenabetten temizlenen kimse ancak Mushafa el sürebilir. Bu husus, İbn Ömer, el-Hasan, Atâ, Tavus, Şa'bî ve Kasım b. Muhammed'den rivayet edilmiştir. (Allah hepsinden razı olsun). Aynı zamanda bu, İmam Mâlik, İmam Şafiî ve rey tarafdarlarının kavlidir. Onlara Davud ez-Zahîrî'den başka muhalif olan bir kimse bilmiyoruz. Davud'a gelince, o Mushafa abdestsiz bir vaziyette el sürmeyi mübah saymıştır. O, bu hususta Peygamber (a.s.) Efendimizin Kayser'e yazdığı mektubla ihticac etmiştir. Çünkü mektubta Kur'ân'dan âyet yazılı bulunuyordu. Hammad ise, elinin arkasıyla Mushafa dokunur, bunda bir sakınca görmezdi. Çünkü ona göre, "mess" tabiri, elin içiyle dokunmak veya sürmektir, dışıyla değil.[140]
Hanbelîler hem Vakı'â sûresi 79. âyetle, hem de Hz. Peygamber'in (a.s.) Amr b. Hazm'e yazdığı mektupta "Kur'ân'a ancak tahir olan el sürebilir" mealindeki el-Esrem'in rivayet ettiği hadîsle ihticac etmişlerdir.
Resûlüllah'ın (a.s.) Kayser ve diğer ülkelere gönderdiği mektupta âyet yazması, mektup kasdıyla yazılmıştır. O bakımdan mektupta, fıkıh ve benzeri kitaplarda yazılı olarak âyetler bulunabilir ve bunlara abdestsiz dokunulabilir. Çünkü içindeki âyetten dolayı onlar mushaf hüviyetini almaz, o bakımdan mushaf hürmetini de taşımaz. Aksini iddia etmek, Kur'ân'ı ezber bilenlerin bedeninin de abdestsiz dokunulmasının sakıncalı olduğu sonucunu doğurabilir. Oysa fıkıhta böyle bir iddia veya kaide söz konusu değildir.
Kur'ân'ı kılıfının sapından abdestsiz bir vaziyette tutup kaldırmakta bir sakınca yoktur. Ebû Hanife'nin de ictihadı böyledir. İmam Mâlik buna muhaliftir. Ona göre, mushafı kılıfıyla veya kılıfının kulpuyla tutmak da helâl olmaz.
İçinde âyet yazılı bulunan tefsir, fıkıh ve benzeri kitaplara abdestsiz dokunmak caizdir.[141]
Konuyla ilgili diğer rivayetler, tesbitler ve tahliller:
Her namaz için abdest almak şart mıdır? Daha önce abdestli bulunan kimsenin o abdestle bir kaç namaz kılmasında bir sakınca var mıdır? İlim adamları Kur'ân'da abdestle ilgili âyete dayanarak ve hadîslerin ışığı altında farklı görüşler ortaya koymuşlardır:
a) Seleften bazısı, her namaz için yeniden abdest almak vâcibdir, demiştir
b) Diğer bazısı ise, önceleri hüküm böyle idi, sonra bu hüküm kaldırıldı şeklinde bir görüş belirtmişlerdir.
c) Bazısına göre, ise âyetteki emir nedb üzerine hamledilir, öyleki, abdestli bulunan bir kimsenin başka bir namaz kılmak istediğinde yeniden abdest alması menduptur.
d) Diğer bir kısmına göre ise, abdest ancak abdesti olmayana meşru' kılınmıştır; ne var ki her namaz için yeniden abdest almak müstehab sayılmış ve bunun nur üstüne nur olduğu ifâde edilmiştir.
Bu son görüş ağırlık kazanmıştır. Fetva ona göredir. Nitekim Abdullah b. Hanzele'den (r.a.) yapılan rivayette, demiştir ki:
"Resûlüllah (a.s.) Efendimiz önceleri her namaz için ayrı bir abdest alınmasını emretmişti. Namaz kılmak isteyen kimse ister abdestli olsun, ister olmasın, herhalde yeniden abdest alması gerekirdi. Bu meşakkat doğurunca kaldırıldı, sadece abdesti olmayan kimsenin namaz için abdest alması vâcib olarak kaldı."[142]
Hz. Büreyde'den (r.a.) yapılan rivayette, demiştir ki:
"Resûlüllah (a.s.) Efendimiz önceleri her namaz için bir abdest alırdı. Fetih günü (Mekke'nin fethedildiği gün) birkaç namazı bir abdestle kıldı. Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a.) Ona dedi ki: "Daha önce yapmadığın bir şeyi yaptın?..." Resûlüllah (a.s.) ona: "Bile bile yaptım (cevazını belirtmek için)" diye cevap verdi.[143]
Ayrıca Daremî, "Abdest ancak hadesden dolayı gerekir" mealindeki hadîsle istidlal ederek, her namaz için yeni bir abdest almanın müstehab olduğunu söylemiştir.
"Ümmetime meşşakkat vermiyeceğini bilseydim, her namaz için yeni bir abdest ile emrederdim ve her abdestle beraber (dişleri) misvaklamayı vâcib kılardım."[144]
Mealindeki hadîs, her namaz için abdestli bulunduğu halde yeni bir abdest almanın gerekli olmadığına çok açık şekilde delâlet etmektedir. Nitekim müctehid imamların hemen hepsi bu sahih rivayetlerle ihticac etmişlerdir.
"Peygamber (a.s.) her namaz için bir abdest alırdı..." mealindeki hadîs, yukarıdaki hadîslerle açıklanmakta ve bunun vâcib olmadığı neticesi ağırlık kazanmaktadır. Hem koyun ve keçi etinden dolayı abdest alıp almayacağını soran adam, "arzu edersen al, arzu edersen alma..." buyurması, daha önceki abdestle namaz kılmakta bir sakınca olmadığına delâlet etmektedir.
738 nolu hadîsle her ne kadar ihticac edilmişse de, isnadında Süveyd b. Ebî Hatim bulunuyor ki bu zat zayıftır. Nevevî de onun zayıf olduğunu söylemiştir. O bakımdan müctehid imamların hepsi onunla ihticac etmemiştir.
Hem hadîste geçen tahir sıfatı, mü'min hakkında kullanıldığı gibi, büyük ve küçük hadesten temizlenen kimse hakkında da kullanılır. Aynı zamanda bedeninde necaset bulunmayan kimseye de delâlet eder. Nitekim Resûlüllah (a.s.) Efendimiz "Mü'min necis olmaz..." buyurmuştur. O bakımdan tahir tabiri mutlaka abdestli olan kimse demek değildir.
739 nolu Tavus tarikiyle rivayet edilen hadîsi İbn Hüzeyme ve İbn Hibban sahihi emişler. Tirmizî, "bu hadîs merfu' ve mevkuf rivâyet edilmiş; merfu' oluşu sadece Atâ' hadîsinden bilinmektedir." demiştir. Atâ'ın bunu merfu' mu, mevkuf mu rivayet ettiğinde ihtilâf edilmiştir. Nesâî, Beyhakî, İbn Salah, Münzirî ve Nevevî mevkuf olduğuna kail olmuşlar. Ref, rivayeti ise zayıftır.
Hafız İbn Hacer ise, Ata' b. Sâib'in sadûk olduğunu, ondan bazan merfu', bazan da mevkuf rivayetler vardır. Ama kendisi sıka (güvenilir)'dır, demiştir.
Resûlüllah (a.s.) Efendimizin Yemen'de Amr b. Hazm'e yazdığı mektupta: "Kur'ân'a ancak tahir olan el sürebilir..." mealindeki hadîsi Zeylâî kendi kitabında naklederek bunun ayrıca İbn Ömer'den, Hakim b. Huzam'dan ve Osman b, Ebî As'dan da rivâyet edildiğini kaydetmektedir.
Amr b. Hazım'dan rivayet edilene Nesâi Kendi Sünen'inde Kitabü'ddiyat bölümünde; Ebu Dâvud Merasil'de Muhammed b. Bekâr b. Bilâl'dan o da Yahya b. Hamza'dan, o da Süleyman b. Erkam'dan, o da Zührî'den, o da Ebubekir b. Muhammed b. Muhammed b. Amr b. Hazım'den rivayet etmiştir.
Bu konudaki İbn Ömer (r.a.) hadîsini Taberâni kendi Mu'cem'inde, Darekutnî ve Beyhakî kendi Sünenlerinden rivayet etmişlerdir. Râvileri arasında Süleyman b. Musa bulunuyor ki, bu zat hakkında farklı tesbitler yapılmıştır: Buhari, onun münkerlere yer verdiğini söyler. Bazı hadîsçiler ise onu sıka kabul eder. Nesâî ise, "o kaviy değildir," demiştir.
Bu konuda Osman b. Ebû As hadîsini ise, Taberânî kendi Mu'cem'in de rivayet etmiştir. Bu rivayet üzerine farklı tesbit söz konusu değildir. İsnadında bir aksaklık görülmemiştir.[145]

Çıkarılan Hükümler:

1- Namaz ancak abdestli bir halde kılınabilir. Abdestsiz namaz sahih değildir, kabul olunmaz.
2- Her namaz için bir abdest şart değildir. Bir abdestle birkaç vakit namaz kılmakta bir sakınca yoktur.
3- Abdest üzerine abdest almak, yani her namaz için yeni bir abdest almak müstehabdır.
4- Abdestsiz bir halde Mushafa el sürmek caiz değildir. Ancak Davud ez-Zahirî'ye göre, caizdir.
5- Tavaf bir bakıma namaz demektir, abdestsiz yapılması mekruhtur. (Bu daha çok Hanefîlerin ictihadıdır. Şafiî ve diğer imamlara göre, abdestsiz bir vaziyette Kabe'yi tavaf etmek haramdır.)

Cünüp Kimsenin Abdest Alıp Öyle Uyuması Tavsiye Edilmiştir

İslâm her konuda temizliği ön plâna alır. Yatsı namazından sonra cünüp olan kimsenin o vaziyette uyuması hoş karşılanmamış, cinsel organını iyice yıkayıp namaz abdesti gibi bir abdest aldıktan sonra yatağına uzanıp uyuması tavsiye edilmiştir. Tabii bu tavsiye, o saatlerde yıkanma imkânı bulanlara göre değildir, herhangi bir sıkıntı yoksa, yıkanıp uyumak daha uygundur. Ancak fecir doğuncaya kadar arada farz bir namaz vakti olmadığından daha çok elleri ve utanç yerlerini tertemiz yıkadıktan sonra mümkünse namaz abdesti gibi bir abdest alması müstehab sayılmıştır. Bu, bütünüyle ruh ve beden sağlığını korumaya, maddî ve mânevi pislik ve mikroplardan sakınmaya yönelik bir tedbirdir. Aynı zamanda rahat bir uyku uyuyabilmenin de bunda payı vardır.
O bakımdan Resûlüllah (a.s.) Efendimiz böyle durumlarda elini ve utanç yerlerini iyice yıkadıktan ve çoğu zaman namaz abdesti gibi bir abdest almadan uyumamıştır.
İlgili hadîsler:
İbn Ömer (r.a.)'dan yapılan rivayette, Hz. Ömer (r.a.) Peygamber (a.s.) Efendimiz'den şöyle sormuştur:
"Ya Resûlellah! Bizden biri cünüp iken uyuyabilir mi?"
"Evet, abdes aldığı zaman uyuyabilir, (bunda bir sakınca yoktur)," buyurmuştur.[146]
Hz. Ayşe (r.a.)'dan yapılan rivayette, demiştir ki:
"Resûlüllah (a.s.) Efendimiz cünüp iken uyumak istediğinde cinsel organını yıkar, namaz için abdest alındığı gibi abdest alırdı."[147]
Yine Hz. Aişe Validemiz'den (r.a.) yapılan rivayette demiştir:
"Peygamber (a.s.) Efendimiz cünüp olduğu zaman, (bir şeyler) yemek veya uyumak istediğinde abdest alırdı."[148]
Ammar b. Yasin (r.a.)'dan yapılan rivayette, demiştir ki:
"Peygamber (a.s.) Efendimiz cünübe, bir şey yemek veya içmek ya da uyumak istediği zaman namaz için abdest alır gibi abdest almasına ruhsat verdi."[149]
Ebu Said (r.a.)'den yapılan rivayette, Peygamber (a.s.) Efendimiz'in şöyle buyurduğunu söylemiştir: "Sizden biri eşiyle cinsel temasta bulunduktan sonra tekrar temasta bulunmak isterse abdest alsın!"[150]
Hadislerin açık delaletinden şu hükümler anlaşılmaktadır:
1- Yatsı namazını kılmak şartıyla cünüp bir halde uyumakta bir sakınca yoktur.
2- Cünüp bir halde uyumak isteyen kimsenin namaz için abdest alır gibi abdest alması ve bundan önce cinsel organını yıkaması müstehabdır.
3- Cünüp bir vaziyette bir şey yemek veya içmek istediğinde, abdest alması öylece yiyip içmesi müstehabdır.
4- Eşiyle cinsel temasta bulunduktan sonra henüz gusletmeden tekrar temasta bulunmak isterse, cinsel organını yıkaması ve namaz abdesti gibi abdest alması müstehabdır.
Hadîslerin ışığında müctehid imamlarının istidlal ve ihticacları:
a) Hanefilere göre:
Cünüp kimsenin yıkanmadan uyumasında veya tekrar cinsel temasta bulunmasında bir sakınca yoktur. O vaziyette uyumak isterse, namaz abdesti gibi abdest alması müstehabdır. Abdest almadan uyuyabilir. Çünkü abdest bi-nefsihi kurbet değildir, namaz ve benzeri ibâdetleri yerine getirmenin şartıdır. Uyumakta böyle bir şey söz konusu değildir.
Ayrıca, cünüp kimse bir şey yemek veya içmek istediğinde sadece elini yıkayıp ağzını çalkaması kâfidir.
Hanefilere göre bu konuda baş kısma aldığımız Hz. Ömer'den (r.a.) rivayet edilen hadîsle ve Hz. Aişe (r.a.)'dan rivayet edilen şu hadîsle istidlal etmişlerdir:
"Resûlüllah (a.s.) Efendimiz cünüp bir halde elini (gusül) suyuna dokundurmadan uyurdu."[151]
b) Hanbelilere göre:
Cünüp kimse sadece abdest alıp mescidde oturabilir. İshak b. Rahuye de aynı görüştedir. İlim ehlinden çoğu, bu caiz değildir, demiştir.
Hanbelîler bu hususta Zeyd b. Eslem'den (r.a.) yapılan şu rivayetle ihticac etmişlerdir:
"Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'in ashabı abdestsiz bir vaziyette Mescid'de oturup konuşurlardı. Bazısı da cünüp olduğu halde sadece abdest alıp içeri girerek sohbete katılırdı."[152]
Bu haber, onların sözü edilen konuda icma' ettiklerini ve umuma has bir hüküm taşıdığını gösterir. Hem abdest alınınca hades hükmü hafiflemiş olur; su bulunmadığı zaman yapılan teyemmüme benzer.
Cünüp kimsenin sadece abdest almasıyla hadesi hafifletmesinin delili şudur: Resûlüllah (a.s.) Efendimiz cünüp kimseye uyumak istediği zaman abdest ile emretmiştir. Bir şey yemek veya içmek isteyene veya henüz yıkanmadan tekrar cinsel temasta bulunmaya teşebbüs edene abdest müstehab kılınmıştır. Ama ayhali olan kadın abdest alsa bile camide oturması mübah değildir, çünkü onun bu durumda aldığı abdest sahih sayılmamıştır.[153]
c) Mâlikilere göre:
Yahya'nın İmam Mâlik'den, onun da Abdullah b. Dinar'dan, onun da Abdullah b. Ömer'den (r.a.) yaptığı rivayette, Hz. Ömer'in (r.a.), Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'den geceleyin cünüp olduğunda ne yapmasını tavsiye edeceğini sorması, Peygamberin de (a.s.) abdest al, cinsel organını yıka ve ondan sonra uyu, diye buyurması delil olarak alınmıştır. Ayrıca Mâlikîler şu hadîslerle de istidlal ve ihticacda bulunmuşlardır: Urve'nin kendi babasından, onun da Peygamber (a.s.) Efendimizin zevcesi Hz. Aişe'den yaptığı rivayette Aişe (r.a.) şöyle demiştir:
"Sizden biri eşiyle cinsel temasta bulunur ve sonra da gusletmeden uyumak isterse, namaz için alınan abdest gibi bir abdest almadıkça uyumasın!"
İmam Mâlik'in Nâfi'den yaptığı rivayete göre: Abdullah b. Ömer (r.a.) cünüp iken uyumak veya bir şey yemek istediğinde yüzünü ve dirseklere kadar iki elini yıkar, başını meshettikten sonra yemek yer veya uyurdu...."[154]
Böylece Abdullah b. Ömer'in (r.a.) ayaklarını yıkamadığı, sadece abdest organlarından ikisini yıkayıp başını meshetmekle yetindiği anlaşılıyor. Çünkü sözü edilen hususta abdest almak, namaz kılmak, tavaf yapmak veya Kur'ân'a el sürmek ve okumak için değil, temiz bir vaziyette, cenabetin ağırlığını hafifleterek uyumaktır. O bakımdan ayaklarını yıkamaya gerek görmemiştir. İslâm fıkhında senet ve kaynak kabul edilen Abdullah b. Ömer'in böyle yapması, mutlaka bir sünnete dayanmaktadır. Mâlikilerin de görüşü bu doğrultudadır.
Konuyla ilgili diğer rivayetler, tesbitler ve tahliller: 753 nolu hadîsi, Buhari ve Müslim şu değişiklikle rivayet etmişlerdir:
"Abdest alsın, sonra uyusun!"
Yine bu ikisinin bir diğer rivayetinde şu farklılık göze çarpmaktadır:
"Abdest al, cinsel organını yıka, sonra uyu!"
Bu son lafzın içinde bulunduğu hadîsi İmam Mâlik aynen Muvatta'da rivayet etmiştir.
İmam Nevevi diyor ki:
"Ömer hadîsi emir sıygasınla ve şart sıygasıyla gelmiştir. Zahirine bakıp hükmedenler, gusletmeden uyumak isteyen cünüp kimsenin abdest almasını vâcib kabul etmişlerdir. Zahiriler ve Malikiler'den İbn Habîb aynı görüştedirler, Cumhur ise bunun istihbabına kaildir. Müctehid imamların da ictihadı bu doğrultudadır. Nitekim İbn Huzeyme ile İbn Hibbân'ın kendi Sahîh'lerinde İbn Ömer'den tahrîc ettikleri hadîste şöyle denilmiştir:
"Peygamber (a.s.) Efendimiz'den, bizden biri cünüp iken uyuyabilir mi? diye sorulduğunda şu cevabı vermiştir; Evet, uyuyabilir, isterse abdest alır..."
İlim adamlarının çoğu, bu durumda abdest alınırken İbn Ömer'in yaptığı gibi değil, namaz için abdest alınan abdest gibi tastamam bir abdest alınır. Çünkü namaz abdesti gibi, tabiri her türlü farklı görüşü reddetmektedir. İbn Ömer'e gelince, belki bir mazeretinden dolayı ayaklarını yıkamamış olabilir. Bununla beraber İbn Ömer'in yaptığı temizlik gibi bir temizlik yapmakta hiçbir sakınca yoktur. Çünkü abdest ile tavsiye, ağırlığı hafifletmek, temizliği sağlayıp öylece rahat bir uyku uyumaktır.
Nitekim İbn Ebî Şeybe'den sıka rical senediyle Şeddad b. Evs'den (r.a.) demiştir ki:
"Sizden biri geceleyin cünüp olduğunda, uyumak isterse, abdest alsın, çünkü abdest cenabet guslünün yarısıdır."[155]
Gerek konunun başında, gerekse bu arada rivayet edilen hadîsler'in çoğu Resûlüllah fiiline dayanmaktadır. Ömer ve Ebû Said hadîsleri ise, kavlidir, yani Peygamber (a.s.) Efendimiz'in mübarek dilinden çıkan sözlerle sabittir.
İlim adamlarından bir kısmı, cünüp kimse gusletmeden bir şey yemek ve içmek veya uyumak isterse, abdest alır, ama tekar cinsel temasta bulunmak isterse, önce gusletmesi afdaldır, demişlerse de Buharî ve Müslim'in sahîh bir senedle Hz. Enes'den yaptıkları rivayette deniliyor ki:
"Resûlüllah (a.s.) Efendimiz bir tek gusülle zevcelerini dolaşır (onlarla cinsel temasta bulunurdu)." Bu, namaz vakti geçmiyorsa, özellikle gece saatlerinde cünüb olduktan sonra hemen yıkanmanın vâcib olmadığını gösterir.
İmam Nevevî de aynı görüşte olup sadece ikinci defa cinsel temasa geçmeden yıkanmanın müstehab olduğunu söylemiştir. Çünkü Resûlüllah (a.s.) Efendimizin bir gecede eşlerine ayrı ayrı uğrayıp her biriyle cinsel temasta bulunduktan sonra yıkandığını Ahmed b. Hanbel ve diğer Sünen sahihleri Ebû Râfis (r.a.)'den rivâyet edilen hadîsle belirtmişlerdir... Hatta bunun farkına varan sahabiden biri, "Ya Resûlellah! Hepsi için bir gusülle yetinseniz ya.." deyince, "böyle yapmak daha iyi ve daha temizdir..." buyurmuştur.
Bu her iki şeklin cevazına delâlet etmekte ve diğer konularda olduğu gibi kolaylığı getirmektedir. Aynı hususu Sıddîk Hasan Han, Bulûğu'1-merâm şerhinde belirterek abdest almak mendubsa da her iki halin caiz olduğunu söylemiştir.[156]
Dörtlerin Hz. Aişe (r.a.)'den rivayet ettikleri hadîste ise, Resûlüllah (a.s.) cünüp iken suya dukunmadan uyuduğuna gelince, bu malûldür. Musannif illet sebebini Ebu İshak'ın el-Esved'den, onun da Hz. Aişe'den yaptığı rivayet olarak açıklamıştır. Nitekim Zehebî bu zatın münker olduğunu söyledikten sonra İbn Hibbân'ın, "Ebu İshak'ın hadîsiyle ihticac edilmez" dediğini nakletmiştir.[157]
Resûlüllah (a.s.) Efendimizin cünüb iken bir şey yemek veya içmek istediğinde iki elini yıkadığı ve sonra yiyip içtiği rivayetine gelince: Hazreti Aişe (r.a.) diyor ki:
"Peygamber (a.s.) Efendimiz, cünüp iken bir şey yemek veya içmek istediğinde iki elini yıkadıktan sonra yiyip içerdi."[158]
Diğer bir rivayette ise Hz. Aişe (r.a.) şöyle söylemiştir:
"Peygamber (a.s.) Efendimizin eşlerine ihtiyacı olduğu zaman onlara gelip (hacetini yerine getirdikten sonra) döner ve suya dokunmazdı."
Tirmizî'nin yaptığı rivayette ise şu lafızlarla Hz. Aişe'den nakledilmiştir:
"Peygamber (a.s.) Efendimiz cünüb iken uyur ve suya dokunmazdı..."[159]
765 nolu hadîs sahih kabul edilmiş, hiç kimse bunun zayıf olduğunu söylememiştir. 766 nolu hadisler ise, İmam Ahmed'e göre, sahîh değildir. Ebu Dâvud bu rivayetin vehm olduğunu belirtmiş; Yezîd b. Harun onun hatalı olduğuna dikkatleri çekmiştir. Ahmed b. Salih ise bu hadîsin rivayet edilmesi helâl değildir, diyerek gayr-i sahih olduğunu söylemiştir. Ancak Beyhakî onu sahihlemiştir.
Bununla beraber ilim adamları "uyurdu da suya dokunmazdı" sözünü, gusletmek için suya dokunmazdı şeklinde yorumlamışlardır. Öyleki: Ellerini yıkar, bazan abdest de alır, ancak gusletmezdi. Çünkü gece yarısından sonra teheccüd namazına kalkıncaya kadar müsait bir vakit söz konusu idi.
[130] Müslim, Taharet: 1, Ebü Dâvud, Taharet: 31, Tirmizî, Taharet: 1, Nesâi, Taharet: 103, zekât: 48, İbn Mâce,Taharet: 2, Dâremî, Vudû': 21, Ahmed: 2/20, 39, 51, 57, 73, 5/74, 75.
[131] el-Esrem Dârekutni.
[132] Hakim, Beyhakî, Taberani
[133] Nesâî, Menasik: 138, Dâremi, Menasik: 32, Ahmed: 3/414, 4-64, 5-377.
[134] Bedayi'u's-Sanayi' fi-Tertibi'ş-Şerayi: 33.
[135] Vâkı'a: 56/79.
[136] Bedayi'u's-Sanayi' fi-Tertibi'ş-Şerayi': 33, 34.
[137] Hakim bu mealdeki hadîsi Müslim'in şartı üzere rivayet etmiştir.
[138] Fethülvahhab bi-Şerhi Menheci't-Tullâb: 1/8.
[139] Fethülvahlıab bi-Şerhi Menheci't-Tullâb: 1/8, Minhacü't-Tâlibîn: 3.
[140] el-Muğnî: 1/147.
[141] el-Muğnî: 1/147, 148'den özetlenerek...
[142] Ebû Dâvud, Taharet, Müsned-i Ahmed, Abdullah b. Hanzele el-Ansârî'den.
[143] Buhari, Vudû’: 54, Ebû Davud, Taharet: 65, Tirmizi, Taharet: 100, İbn Mâce, Taharet: 12, Dâremi, Vudû': 3, 46, Ahmed: 3/132, 154, 260, 5/301.
[144] Ahmed: 1/80, 120, 214, 221, 366 - 2/28, 94, 231, 245, 250, 259, 287, 313, 384, 400, 429, 433, 473, 496, 502, 517, 531 - 3/442 - 4/114, 116 - 5/193, 410 - 6/150, 325, 429.
[145] Fazla bilgi için bak: Nasburraye li-Ahadisi'1-Hidâye: 1/197, 198.
[146] Buhari, Gusül: 23, 27, Hayz: 2, Ezan: 25, Savm: 22, 25, Müslim, Taharet: 97, hayz: 21, 24, 115, 116, Ebû Dâvud, Taharet: 87, 79, 100, Tirmizî, Savm: 62, taharet: 87, İbn Mâce, Taharet: 80, 89, 103, 104, Siyam: 27, Nesâi, Taharet: 138, 162, 165, 171, Ahmed: 1/25, 35, 44, 2/17, 36, 102.
[147] Kütüb-i sitte...
[148] Müslim, Ahmed b. Hanbel: 6/102, 119, 192, 279.
[149] Ebû Dâvud, Taharet: 88, Tirmizî, Taharet: 78, Müsned-i Ahmed...
[150] Beşler rivayet etmiştir. (Buhari hâriç).
[151] Bedâyi'u's-Sanayi' fi-Tertibi'ş-Şerayi': 1/38'den özetlenerek...
[152] el-Muğnî: 1/146.
[153] el-Muğnî: 1/146.
[154] Muvatta': Vudu'ü'I-cünüb faslı. Tenvîrü'l-Havâlik: 1/67, 68.
[155] Neylü'I-evtar: 11/254.
[156] Fethü'l-allâm li-Şerhi Bülûği'l-meram: 1/61.
[157] Mîzanü'1 İ'tidal Fi-Nakdi'r-rical: 4/488- 9941 nolu Ebu İshak...
[158] Ebû Dâvud, Taharet: 87, 88, Müslim, Hayz: 22, Nesâî, Taharet: 162, 164, İbn Mâce, Taharet, 103, 104, Taberânî, Et'ime: 36, vudû: 79, Ahmed: 6/102,119, 192, 279.
[159] Müsned-i Ahmed, Ebû Dâvud, Tirmizî...

Çıkarılan Hükümler:

1- Yatsı namazı kılındıktan sonra cünüp olan kimsenin abdest alıp öylece uyuması müstehabdır.
2- Abdest alırken, ayaklarını yıkamadığı takdirde bir şey gerekmez. Nitekim İbn Ömer (r.a.) öyle yapmıştır.
3- Cünüp iken bir şey yemek veya içmek istendiğinde, elleri iyice yıkamak sünnettir. Bu arada ağza su alıp çalkalamak müstehabdır. Abdest almak da müstehab sayılmıştır.
4- Cinsî temastan sonra henüz gusletmeden önce tekrar temasta bulunmak isteyen kimsenin cinsel organını yıkaması ve namaz abdesti gibi bir abdest alması müstehabdır.
5- Her cinsel temas için gusletmek gerekmez; birkaç defa temasta bulunan kimsenin hepsi için bir defa gusletmesi kâfidir.
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
-24 ﴿ لَا يَقْبَلُ اللَّهُ صَلَاةً بِغَيْرِ طُهُورٍ وَلَا صَدَقَةً وَلَا غُلُولَ ﴾
“Allah, temizlik yapılmadan (Abdestsiz, gusülsüz ve teyem¬mümsüz hiçbir) namazı ve ganimet çalıntısı (maldan da hiçbir) sa¬dakayı kabul etmez”
Suyûtî (ö. 911/1505) “el-Ezhâr”da bu hadisi şu yollardan getirmiştir:
1. Abdullah ibn Ömer[40]
2. Üsâme b. Umeyr[41]
3. Enes[42]
4. Ebu Bekre[43]
5. Zübeyr b. Avâm[44]
6. Abdullah ibn Mes’ud[45]
7. İmrân b. Husayn[46]
8. Ebu Saîd el-Hudrî[47]
9. Ebu Hureyre[48]
10. Hasan b. Ali[49]
11. Hasan[50] (el-Basrî’den mürsel olarak)
12. Ebu Kılâbe[51]
13. Hz. Ömer[52]
14. Abdullah ibn Mes’ud[53] (mevkuf olarak)
Toplam, 14 kişi.
[40] Müslim, Taharet 224; İbn Mâce, Taharet 2 (272);
[41] Ebu Dâvud, Taharet 31 (59); Nesâî, Taharet 104; İbn Mâce, Taharet 2 (271);
[42] İbn Mâce, Taharet 2 (273)
[43] İbn Mâce, Taharet 2 (274)
[44] Taberânî
[45] Taberânî, el-Kebir
[46] Taberânî, el-Kebir
[47] Taberânî
[48] Bezzâr
[49] Hâtıb, Müttefik ve’l-müfterik
[50] Haris ibn Ebi Şeybe, Müsned
[51] Haris ibn Ebi Şeybe, Müsned
[52] İbn Ebi Şeybe, Musannef
“Cinsel organına dokunan kimse, abdest alsın”[227]
Suyûtî (ö. 911/1505) “el-Ezhâr”da bu hadisi şu yollardan getirmiştir:
1. Büsre bint Safvân[228]
2. Câbir[229]
3. Ümmü Habîbe[230]
4. Sa’d b. Ebi Vakkâs[231]
5. Ebu Hureyre[232]
6. Ümmü Seleme [233]
7. Zeyd b. Hâlid el-Cühenî[234]
8. Abdullah ibn Amr[235]
9. Abdullah ibn Ömer[236]
10. Hz. Aişe[237]
11. Abdullah ibn Abbâs[238]
12. Ervâ bint Uneys[239]
13. Übey b. Ka’b[240]
14. Enes[241]
15. Kabîsa[242]
16. Muâviye b. Hayde[243]
17. Nu’mân b. Beşîr[244]
Toplam, 17 kişi.
(Derim ki:) “el-Ezhâr” nüshalarının bir çoğunda, (bu hadisi rivayet edenler içerisinde birisini daha) görüp onu da buraya aldım. O da:
18. Talk b. Ali[245]
Yalnız Suyûtî, bu nüshalarda geçen Talk Hadisini, dört sünen sahibine dayandırmıştır. Bu konuda tartışılabilinirde; çünkü dört sünen sahibi, bu hadisi, sadece Büsre yolundan nakletmişlerdir.[246] Nitekim Büsre Hadisi, bir çoğunun kitabında geçmektedir.
Talk yolundan gelen bu hadisi, Taberânî rivayet etmiştir.[247]
İbn Hacer (ö. 852/1447) “Tahrîcu Ehâdisi’l-Hidaye”de bu Talk hadisini, Taberânî’ye dayandırmıştır.
Daha sonra İbn Hacer derki: “Her ne kadar konuyla ilgili hadisin aksi, Talk’tan rivayet edilmiş olsa da, bu konudaki Talk Hadisi, karışıklık arz etmektedir.”
Tirmizî’de, bu konuda, Talk Hadisinin rivayet edildiğini söylemiştir.[248]
19. Ebu Eyyûb
Ebu Eyyûb Hadisini de, İbn Mâce (ö. 273/886) rivayet etmiştir.
Böylece sahabeden bu hadisi rivayet edenlerin sayısı, 19’a tamamlanmış olmaktadır.
Suyûtî (ö. 911/1505) “el-Ezhâr” da bu hadisi rivayet edenleri saydıktan sonra aynen şöyle der: “İbn Rüf’a “Kifâye”de dedi ki: Kadı Ebu et-Tîbi dedi ki: ‘Erkeklik organına dokunma’ hususunda özel olarak hadisler de rivayet edilmiştir. Bunları, Resulullah (s.a.v)’den 19 sahabi rivayet etmiştir. Buhârî’nin de dediği gibi, bu hadisler içerisinde, en sahih hadis olanı, Büsre Hadisidir.’ “(Suyûtî’nin sözü burada bitmektedir.)
Suyûtî’nin, bazı nüshalardaki 19 تِسْعَةُ عَشَرَ sözü(nde yer alan tis’a = 9 rakamı); “te” ت harfinin, “sin” س harfinin önüne alınması şeklinde gelmiştir. Bazı nüshalardaki 17 سَبْعَةُ عَشَرَ sözü(nde yer alan seb’a = 7 rakamı) ise; “sin” س harfinin öne alınması ve noktalı “be” ب harfinin de ondan sonra gelmesi şeklinde olmuştur. [249]
Zürkânî (ö. 1122/1710) “Şerhu’l-Muvatta”da aynen şöyle der: “ ‘Cinsel organına dokunan kimsenin abdest alması’ ile ilgili hadis, mütevatirdir. Bu hadisi, 17 sahabi rivayet etmiştir. İbn Rüf’a, bu rivayeti, Kadı Ebu et-Tîbi’den aktarmıştır. Suyûtî’de, bu hadisi, mütevatir hadisler içerisinde saymıştır.”
Yine daha sonra Zürkânî derki: “Bilesin ki, ‘Cinsel organına dokunan kimsenin abdest alması’ ile ilgili hadis, mütevatirdir. Bu hadisi; İmam Mâlik, İmam Şâfiî, İmam Ahmed, dört sünen sahibi, İbn Huzeyme, İbnü’l-Cârûd ve Hâkim rivayet etmiştir.
Bu hadisi; üç kimse, "Sahih"lerinde “Büsre”den; İbn Mâce, Câbir ile Ümmü Habîbe’den; Hâkim ise Sa’d b. Ebi Vakkâs, Ebu Hureyre ile Ümmü Seleme’den; İmam Ahmed ise Zeyd b. Hâlid el-Cühenî ile Abdullah ibn Amr’dan; Bezzâr ise Abdullah ibn Ömer ile Hz. Aişe’den; Beyhakî ise Abdullah ibn Abbâs ile Ervâ bint Uneys’den; İbn Mende ise Übey b. Ka’b, Enes, Kabîsa, Muâviye b. Hayde ile Nu’mân b. Beşîr’den rivayet etmiştir. Buhârî’nin de dediği gibi, bu hadisler içerisinde en sahih olanı, Büsre Hadisidir.”
Büsre Hadisinin, sahih olduğunu; İmam Ahmed (ö. 241/855), İbn Maîn (ö. 233/847), Tirmizî (ö. 279/892), İbn Hibbân (ö. 354/965), Hâkim (ö. 405/1014), Dârekutnî (ö. 385/995), Beyhakî (ö. 458/1066) ve Hâzimî (ö. 584/1189) belirtmiştir.
Bazı hadisçiler de derki: “Büsre Hadisi, bütün şekliyle Buhârî’nin şartlarına göre (sahih)dir.”
Ebu Ömer ibn Abdilberr (ö. 463/1071)’de derki: “Ebu Hureyre’nin, Resulullah (s.a.v)’den rivayet ettiği hadis ise şöyledir:
﴿ مَنْ أَفْضَى بِيَدِهِ إِلَى فَرْجِهِ لَيْسَ دُونَهَا حِجَابٌ فَقَدْ وَجَبَ عَلَيْهِ الْوُضُوءُ ﴾
“Kim eliyle kadınlık organına dokunursa, bu ona, bir örtü değildir. Bu nedenle de ona, abdest almak gerekir.”
İbnü’s-Seken (ö. 353/963)’de derki: “Bu konuda rivayet edilen hadislerin en güzelini, Abdulhakk “Ahkâm” da nakletmiştir.”
Der ki: “Enes Hadisi de, (cinsel organa) dokunmaktan dolayı abdest almanın gerektiğini ifade etmektedir. Cinsel organa dokunmaktan dolayı abdest almanın gerektiğini ifade eden hadisi, için de kadınların ve erkeklerin de bulunduğu 15 sahabe rivayet etmiştir.”
“Fethu’l-Muğîs” adlı kitabın yazarı (Sehâvî’)nin bu konudaki görüşü de şöyledir: “Cinsel organına dokunmaktan dolayı abdest almanın gerekmesi de, bu şekilde (mütevatir hadis)dir.
Denilidi ki: “Cinsel organına dokunmaktan dolayı abdest almanın gerekmesi ile ilgili hadisi rivayet edenlerin sayısı, 60’ı geçmektedir.” Yine de doğruyu en iyi bilen Allah’tır.
Cinsel organa dokunmaktan dolayı abdest almanın gerektiği, üç imamın görüşüdür.[250] Ebu Hanîfe ise bu konuda Talk b. Ali’nin rivayet ettiği şu hadisi delil getirerek (onlara) muhalefet etmiştir:
﴿ أَنَّهُ قَالَ: يَا رَسُول اللّهِ! مَا تَرَى فِي مَسِّ الرَّجُلِ ذَكَرَهُ بَعْدَ مَا يَتَوَضَّأُ؟ فَقَالَ: وَهَلْ هُوَ إِلاَّ بَضْعَةٌ مِنْكَ ﴾
“(Bedevi’ye benzeyen birisi,) Resulullah (s.a.v)’e:
‘Ey Allah’ın Resulü! Kişi abdest aldıktan sonra erkeklik organına dokunması hususunda ne buyurursunuz?’ diye sordu. Resulullah (s.a.v)’de:
‘O (cinsel organı), senin bedeninden bir parça değil midir?’ diye cevap verdi.”[251]
Bu hadisi; İmam Ahmed, Ebu Dâvud, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce rivayet etmiştir. İbn Hibbân da, bu hadisin, sahih olduğunu söylemiştir.
Tirmizî derki: “Bu hadis, bu konuda rivayet olunan en güzel hadisdir.”
Fakat (Büsre Hadisini esas alanlar,) buna, Talk Hadisinin, Büsre hadisiyle nesh edildiği şeklinde cevap vermişlerdir; çünkü Büsre, Mekke’nin Fethi yılında Müslüman olmuştur. Talk ise, Hz. Peygamber (s.a.v)’in, hicretin ilk yılında Mescidi Nebevi’yi yaptığı sırad gelip (Müslüman olduktan) sonra tekrar kavmine geri dönmüştür. Bundan sonra da Talk’ın, bir topluluk içerisinde bulunup bulunmadığı bilinmemektedir.
[227] Kişi, cinsel organına dokunduğu zaman abdestinin bozulup bozulmadığı konusu tartışmalıdır. Bazı sahabiler ile alimlere göre, cinsel organa dokunma abdest almayı gerektirmektedir. Bazı sahabiler, alimler ve Hanefilere göre ise cinsel organa dokunma abdest almayı gerektirmemektedir. Hanefiler bu konuda Talk hadisini esas almışlardır. Hadis tenkitçileri; Talk hadisini, cinsel organa dokunmaktan dolayı abdest almanın gerektiğini ifade eden Büsre hadisinden daha sıhhatli bulmuşlardır. Büsre hadisini; “cinsel organa dokunmak çok kere küçük su dökmek içindir ve pislik çıktığı için abdest bozulur” şeklinde yorumlamak mümkündür. Ayrıca cinsel organın, insan vücudundan bir parça olması, ona dokunmakla abdestin bozulmayacağına sebep gösterilmiştir. Sebep devam ettiği müddetçe hükmün de devam edeceği bir gerçektir.
[228] Ebu Dâvud, Taharet 70 (181); Tirmizî, Taharet 61 (82, 83, 84); Nesâî, Taharet 118; İbn Mâce, Taharet 63 (479); Muvatta, Taharet 58
[229] İbn Mâce, Taharet 63 (480)
[230] İbn Mâce, Taharet 63 (481); Hâkim, Müstedrek, 1/138
[231] Muvatta, Taharet 59; Hâkim, Müstedrek, 1/138
[232] Hâkim, Müstedrek, 1/137, 138; Taberânî, es-Sağir, el-Evsat
[233] Hâkim, Müstedrek, 1/138
[234] Müsned, 5/194; Hâkim, Müstedrek, 1/138; Taberânî, el-Kebir,
[235] Müsned, 2/223; Taberânî, el-Kebir, el-Evsat
[236] Muvatta, Taharet 60; Taberânî, el-Kebir; Bezzâr
[237] Hâkim, Müstedrek, 1/138; Bezzâr; Ebu Ya’lâ
[238] Beyhakî
[239] Beyhakî; Hâkim, Müstedrek, 1/138
[240] İbn Mende
[241] İbn Mende
[242] İbn Mende
[243] İbn Mende
[244] İbn Mende
[245] Taberânî, el-Kebir
[246] Ebu Dâvud, Tahâret 70 (181); Tirmizî, Tahâret 61 (82, 83, 84); Nesâî, Tahâret 118; İbn Mâce, Tahâret 63 (479); Muvatta’, Tahâret 58
[247] Taberânî, el-Kebîr
[248] Tirmizî, Tahâret 62 (85)
[249] Burada anlatılmak istenen mesele; Arapça harfler yer değiştiği zaman, hadisi rivayet edenlerin, 19 mu, yoksa 17 kişi mi olduğu meselesi de değişmektedir. Normal nüsha da, hadisi rivayet edenlerin sayısı, 17 kişi. Diğer bazı nüshalarda ise, 19 kişi. Bu karışıklık, işte harflerin yer değiştirmesi sebebiyle ortaya çıkmaktadır. Böylece hadisi rivayet edenlerin, 17 kişi değil de, 19 kişi olduğu böylece ispatlanmış olmaktadır.
[250] Bunlar; İmam Şâfiî, İmam Ahmed ile İmam Mâlik
[251] Ebu Dâvud, Tahâret 71 (182, 183); Tirmizî, Tahâret 62 (85); Nesâî, Tahâret 119; İbn Mâce, Tahâret 64 (483)
“Cünüb kimse uyumak istediği zaman abdest almasının gerekmesi”
Bu hadis, şu yollardan gelmiştir:
1. Abdullah ibn Ömer[310]
2. Ammâr b. Yâsir[311]
3. Ebu Saîd el-Hudrî[312] ve daha bir çokları
Tahâvî (ö. 321/933) “Şerhu Meâni’l-Âsâr”da bu üç kimseden gelen hadisleri naklettikten sonra şöyle der:
“Naklettiğimiz (hadislerde) de görüldüğü üzer; cünüb kimsenin, uyumak istediği zaman (abdest alması gerektiği) hususunda Resululah (s.a.v)’den nakledilen haberler, tevatürdür.”
Bu konuda daha geniş bilgi için Tahâvî’nin bu kitabına başvurabilirsiniz.
[310] Buhârî, Gusl 25, 27; Müslim, Hayz 25 (306); Ebu Dâvud, Taharet 87 (221); Nesâî, Taharet 167; Tirmizî, Taharet 88 (120); Muvatta, Taharet 76
[311] Müsned, 4/320
[312] Muvatta, Taharet 78; Beyhakî, Sünenü’l-Kübra, 1/200
 
E Çevrimdışı

Ebu Katade

Guest
Subhanallah ezbere okumak ile mushafa dokunarak okumanın arasını bilerek mi ayırmadın ?Yoksa mushafada dokunarak abdestsiz okunacağını mı söylüyorsun?

ewet abdestsiz okunacağını ben sadece yazıyorum söyleyen RASULLAH (S.A.V)
 
E Çevrimdışı

Ebu Katade

Guest
HABİBULLAH kardeş bu konuda sahih olmayan delilleri de verdim onları istersen tekrar oku çünkü senin konun içersinde delil olarak verdiğin çoğu hadis ZAYIF.....
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
yukaridaki ahkam ve mutevatir hadisleride okudunmu? biraz uzun ama okursun ,,,
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
zayifta delilin elbani ise ibn saad oku elbaninin ne kadar cok yalanci durumuna dustugunu goreceksin......
 
F Çevrimdışı

ferdiosman

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Şunu da gördük ya şu sitede,Mustafa islamoğlu savunurdu abdestsiz Kuran okumayı, eleştirenler nerede?Herkez 1400 yıldır mushafa abdestsiz dokunamaz derken ,Şunu bak ! Peygamberimiz diyor diyo.Bak iftarıcaya ,daha Kuran'ın ezbere okunması ile ilgili nakilleri nasılda alakasız yerde kullanıyor? Birde hadisten bir şey anlayorlarmış gibi yapmıyorlarmı? Dayanaksız hadislere uydurma diyor bak bak bak !

Allah hidayet versin ...diyelim ne yapalım...İşte din tahripi böyle oluyor..Tartışılmayan konular bil tartışmaya açılıyor,cevap verdin mi kaybolur giderler?

Şimdi desem ki; Bu kadar hadis imamı niye Mushafa abdestsiz dokunulmaz hükmünü söylediler? diye
Diyecekki; Peygamberimiz dokunulur dedikten sonra onlar kim oluyorki?
Desem ki;Peygamber böyle bir şey dememiş ,onlar ezbere okumayla ile ilgili rivayetlerdir.Hem sen Hadis ehlinden daha iyimi hadislerin maksadını biliyorsun?.

Tabiiki o bunca hadis imamından daha iyi anladığını iddia edip bildiği gibi amel edecek...

Taklide karşı çıkanlar bu tür arızaların önüne geçemez?
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
ben demiyorum ibn sad tabakatda diyor oku.....ibn sad kimoldugunu ac bir ogren bakalim kimmis ne zaman yasamis onun dogru degigine egri demek elbani denen sahisa ne kadar yakisir kendin karar ver kardesim ben degil selametle......

kurumunakasaya gerek yok anlamida yok.....
 
E Çevrimdışı

Ebu Katade

Guest
Şunu da gördük ya şu sitede,Mustafa islamoğlu savunurdu abdestsiz Kuran okumayı, eleştirenler nerede?Herkez 1400 yıldır mushafa abdestsiz dokunamaz derken ,Şunu bak ! Peygamberimiz diyor diyo.Bak iftarıcaya ,daha Kuran'ın ezbere okunması ile ilgili nakilleri nasılda alakasız yerde kullanıyor? Birde hadisten bir şey anlayorlarmış gibi yapmıyorlarmı? Dayanaksız hadislere uydurma diyor bak bak bak !

Allah hidayet versin ...diyelim ne yapalım...İşte din tahripi böyle oluyor..Tartışılmayan konular bil tartışmaya açılıyor,cevap verdin mi kaybolur giderler?

Şimdi desem ki; Bu kadar hadis imamı niye Mushafa abdestsiz dokunulmaz hükmünü söylediler? diye
Diyecekki; Peygamberimiz dokunulur dedikten sonra onlar kim oluyorki?
Desem ki;Peygamber böyle bir şey dememiş ,onlar ezbere okumayla ile ilgili rivayetlerdir.Hem sen Hadis ehlinden daha iyimi hadislerin maksadını biliyorsun?.

Tabiiki o bunca hadis imamından daha iyi anladığını iddia edip bildiği gibi amel edecek...

Taklide karşı çıkanlar bu tür arızaların önüne geçemez?



Peygamberimiz dokunulur dedikten sonra onlar kim oluyorki?

bunu iyi bilmişsin aferin.... senin için eleştiri yapmayacağım çünkü şu verdiğin cevaplarla ne kadar basit biri olduğunu birkere daha gösterdin yazık sana sünnetten bir haber ve bazı insanların kuklası olup onların söylediğini savunan acizlere başka ne denir.......
 
E Çevrimdışı

Ebu Katade

Guest
KUR’AN ABDESTSİZ ELE ALINMAZ DİYENLERİN ÖNE SÜRDÜĞÜ DELİLLER VE

REDDİYESİ

Kur’an abdestsiz olarak ele alınmaz diyenlerin ileri sürdükleri delillerin başın-da Allah’u Azze ve Celle’nin şu Ayeti celilesi gelmektedir :

إِنَّهُ لَقُرْآنٌ كَرِيمٌ فِي كِتَابٍ مَّكْنُونٍ لَّا يَمَسُّهُ إِلَّا الْمُطَهَّرُونَ

" Şüphesiz O şerefli bir Kur'an'dır. Korunmuş bir kitaptadır. O'na temiz-lenmiş olanlardan başkası dokunamaz."
VAKIA : 77.78.79.AY.

Ne zaman Kur’an abdestsiz olarak okunur veya okunmaz mevzusu açılça , kesinlikle okunmaz diye fetva verenler bu Ayet’i celileyi öne sürerler.

İtiraz edilip denilmiştir ki ; bu Ayetlerde bahsi edilen kitap Levh’i mahfuz’dur. İlgili Ayet’lerin tefsirine bakıldığı zaman bu hususta bir çok rivayetler görecek-sinizdir.

Taberî ve Kurtubî tefsirlerinde : İbn Abbas'ın bu Ayet’leri tefsir ederken " Ko-runmuş kitaptan kasıt “ Gök yüzündeki kitap “ temiz olanlardan kasıt da “ meleklerdir ” diye tefsir ettiğini rivayet etmişlerdir.

Ayrıca Enes, Mücahid, Said b. Cübeyr, Ebu Nehik, Ebu'l-Aliye, Katade, Cabir b. Zeyd, Kelbi’nin de bu görüşte olduğu kaydedilmektedir

Ayrıyeten Katade’den şöyle bir rivayet nakledilmektedir : " Cenab-ı Hakkın yanında bulunan kitaba sadece temiz olanlar dokunur. Ama dünyadaki kita-ba ise pis olan da , mecusi olan da , münafık olan da dokunabilir."

Dolayısıyla delil olarak öne sürdükleri Ayet’i kerimeler,onların anladığı ma-nada değildir,denilmiştir.

Ve yine denilmiştir ki ; Peygamber s.a.v Kur'an'ı yazmakla memur kıldığı vahiy kâtiplerine ; Kur’an’ı yazmak için abdest almalısınız vaya abdestsiz bu vazifeyi yapamazsınız diye hiçbir sahih rivayet bulunmamaktadır.

Bununla beraber,her gün Kur’an’la iç içe bulunan Ashab’ı kiram tarafından abdestsiz Kur'an'a dokunmalarının haram kılındığını belirten sahih tek bir açık-lama yapılmamıştır. Kur'an'ı Kerim’e son derece ilgi ve muhabbet besleyen ve hayatını Kur’an’la yönlendiren bu insanların en küçük ayrıntıları kendisinden sonraki nesillere naklettikleri halde, böylesi önemli bir yasakla karşılaşıp da bunu aktarmamaları mümkün değildir.


Bu anlatılanlara katılarak bende diyorum ki ; Değerli kardeşlerim ! dikkate alın-ması gereken diğer bir husus da “ Kur’an’a temizlenenlerden başkası doku-namaz “ diye mana verdikleri âyet’in Mekke’de nazil olmasıdır.
İlim ehlince ma’lum bir gerçek var ki, Mekke’de nazil olan âyet’lerde amelî değil itikadî konular ağırlıklıdır. Yani, Mekki sûreler îmana dâvet eden, Allah’ı birlemeyi vurgulayan, âhiret hayatına yönelik kıyamet, cennet ve cehennem tas-virlerini ön plânda tutan Ayet’lerdir. Çünkü akide binanın temelidir ve temeli atıl-mayan binâya kat çıkmak mümkün değildir. “ Allah ve Rasulü ile savaş ” olarak nitelendirilen “ faiz’in ” Medîne’de yasaklanmış olması ve yine kötülüğü hakkında üç ayrı uyarı bulunan içkinin yasaklanmasının Medine’de gerçekleşmiş olması hep bu sebepledir. Dolayısıyla “ Oku ” emriyle başlayan bir kitaba ulaşmaya daha Mekke’de sınır getirilmesi ilâhi kanuna muhâlif bir tavırdır.
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
SAHIHI BUHARI ABDEST BABI ABDEST ALMAK NAMAZ ICIN FARZ BURADA BELIRTILEN ISE ONUN NE GUZEL BIR IBADET OLDUGU VE ARTIRILMASI GEREKTIGI UMARIM ISE YARAR .SUNU UNUTMAYIN BIRILERI HADISE YALAN DIYORSA KARAR VERMEDEN EVVEL ONKERE DEGIL MILYON KERE DUSUNUN.....
3- Abdest Almanın Fazileti Babı


Ve abdest alma izlerinden dolayı yüzleri nurlular, elleri ve ayaklan sekililer.

2-........Bize Leys, Hâlid (ibn Yezîd-139)'den; o da Saîd ibn Ebî Hilâl (135)'den; o da Nuaym el-Mucmir'den tahdîs etti; o şöyle demiştir: Ben Ebû Hureyre ile beraber mescidin arkasına çıktım, akabinde Ebû Hureyre (R) abdest aldı da şöyle dedi: Ben Peygamber (S)'den işittim, şöyle buyuruyordu:
"Benim ümmetim kıyamet gününde bedenlerindeki abdest alma izlerinden dolayı yüzleri nurlular, elleri, ayaklan sekililer diye çağırılacaklardır".

Ebû Hureyre: Artık bu parlaklığını daha ziyâde artırmağa kimin gücü yeterse yapsın, dedi [8].
 
E Çevrimdışı

Ebu Katade

Guest
tamam kardeş abdest almak var bunu biliyoruz ama KURAN okumak için abdest alma ile ilgili bana sahih hadis verirmisin????
 
E Çevrimdışı

Ehli_Hadis

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Konu abdestsiz Kur'an okunurmu okunmazmı senin getirdiğin bu hadisle ne alakası var Kur'an'ın abdestsiz okunup okunmaması ile hiç bir alakası yok Kur'an abdest alınmadan okunur bu konuda ki hadisler gayet açık ve nettir bu konuda gelen diğer rivayetler ise yani Kur'an abdest alınmadan okunmaz bunlar zayıf'tır sahih hadisler varken zayıflara hiç ihtiyaçımız yoktur zayıf hadis zan ifade eder zan ise haktan hiç bir şey ifade etmez..her ne kadar bazıları zayıf hadisle amel edilir deselerde ....zayıf hadis ne amelde ne de akide de delil değildir............?
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
gercekten ilginc yukaridaki hadis abdest fazileti ile ilgilidir cogaltiniz diyor ,,,sokakta dolasirken,gezerken,daga cikarken,piknige giderken alalim diye soylemisler dogrudur........kuran okurken almalayim,size gore cunupde okuyabilirsiniz ,cunupde dolasabilirsiniz .,,ne idyebilirimki sadece iyi geceler derim......
 
A Çevrimdışı

Askalani

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
ben demiyorum ibn sad tabakatda diyor oku.....ibn sad kimoldugunu ac bir ogren bakalim kimmis ne zaman yasamis onun dogru degigine egri demek elbani denen sahisa ne kadar yakisir kendin karar ver kardesim ben degil selametle......

...

sende bir elbaninin kim olduğuna baksan iyi olacak sanrım.!
Resul sallahu aleyhi ve sllem ve sahabeden açık ve net örnekler-deliller- varken konuyu çarptırmaya gerek yok.
abdestin fazileti elbette çok üstün bunu biliyoruz ancak konuyla ne alaka onu anlamadım.konu abdestsiz kuran okumak.
uykun geldi sanırım
 
A Çevrimdışı

Askalani

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Şimdi desem ki; Bu kadar hadis imamı niye Mushafa abdestsiz dokunulmaz hükmünü söylediler? diye
Diyecekki; Peygamberimiz dokunulur dedikten sonra onlar kim oluyorki?
Desem ki;Peygamber böyle bir şey dememiş ,onlar ezbere okumayla ile ilgili rivayetlerdir.Hem sen Hadis ehlinden daha iyimi hadislerin maksadını biliyorsun?.

Taklide karşı çıkanlar bu tür arızaların önüne geçemez?

kasdedilen sadece ezbere okunan rivayetlerse sahabenin yaptığını nasıl değerlendiyorsun "gerekesiz osman"?

ABDESTSİZ KUR’AN OKUMA HUSUSUNDA SAHABE UYGULAMALARI
diye bir bölüm açmış kardeş
hemde senin gibiler görsün diye kırmızıyla yazmış gözüne gözüne sokmuş yani.
----------
Ya Rabbi muhakkak hidayet sendendir. şu gereksiz osmanın hidayetini hayırlı olacak şekilde nasip et. kalbini senin razı olacağın şekilde bu dini anlamaya aç.
amin

 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
sende bir elbaninin kim olduğuna baksan iyi olacak sanrım.!


dedigim zati hic okumadigin ve arastirmadigin oyle belliki tam bir taklit ustasi oldugunuzu tescillemis oluyorsunuz.selametle kardesim.
sadece ufacik bir izah...
İBN İ SAD

meşhûr târih ve hadis âlimi. İsmi, Muhammed bin Meni ez-Zührî olup, künyesi Ebû Abdullahtır. İbn-i Sad diye meşhur oldu. 784 (H.168)te Basrada doğdu. Bağdatta 845 (H.230)te vefât etti. Kabri Bâb-üş-Şam Kabristanındadır.
Küçük yaşından îtibâren ilim tahsiline başlayan İbn-i Sad, zamânının ilim merkezleri olan Bağdat, Kûfe ve Medîneye giderek devrin meşhûr âlimlerinden ilim tahsil etti. O zaman hadis ilminin önemli merkezi olan Medîne-i münevverede meşhur hadis râvileriyle görüştü. Bağdata gidişinde târih, tabakât ve megâzî kitaplarını yazmakla meşhur olan Vâkıdîye talebe olup, orada yerleşti. Onun kâtipliğini yaptığı için “Kâtib-ül-Vâkıdî” diye tanındı. Hadis ilminde hâfız derecesinde, yâni yüzbin hadîs-i şerîfi râvileriyle ezbere bilen âlim olan İbn-i Sad; Huşeym bin Beşîr, Velîd bin Müslim, İbn-i Uyeyne, İbn-i Aliyye, İbn-i Ebî Fudeyk, Ebû Damra, Muîn bin Îsâ, Ebû Velîd Tayâlisî gibi pekçok hadis âliminden hadîs-i şerîf dinleyip, rivâyet etti. Ondan da Ahmed bin Ubeyd, İbn-i Ebiddünyâ, Ahmed bin Yahyâ, Hâris bin Ebî Üsâme, Hüseyin bin Muhammed el-Fehm ve başka âlimler hadîs-i şerîf rivâyet ettiler.
Aklî ve naklî ilimlerde yüksek dereceye ulaşan İbn-i Sad, uzun müddet çeşitli ilimlere dâir kıymetli eserler yazmakla meşgûl oldu. Tabakât-ül-Kübrâ adlı eserini yazarak meşhur oldu. İlim öğretip, talebe yetiştirdi.
Eserleri:
1. Tabakât-ül-Kübrâ: İbn-i Sadın en meşhur eseridir. Bu eseri sekiz cilt olup, çeşitli kaynaktan
istifâde edilerek hazırlanmıştır.
Çok geniş bir muhtevâsı olan Tabakât-ül-Kübrâda; Peygamber efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem), Eshâb-ı kirâmın, Tâbiînin asrından kendi yaşadığı asra kadar yetişen hadis âlimlerinin, târihçilerin ve diğer ilimlerde yetişen âlimlerin hayâtları yer almıştır. İlk iki cildinde Âdem aleyhisselâmı, hazret-i Havvâyı, İdris aleyhisselâmı, Nûh, İbrâhim ve İsmâil aleyhisselâmı da anlatmıştır. Âdem aleyhisselâmdan Peygamber efendimize kadar geçen asırları, Peygamberlerin (aleyhimüsselâm) isimlerini ve neseblerini bildirmiştir. Âdem aleyhisselâmdan îtibâren Peygamber efendimizin ecdâdını, vâlidelerini, dedelerinden Kusay, Abdü Menâf, Hâşim, Abdülmuttalib, babası Abdullah ve annesi hazret-i Âmine hakkında bilgi vermiştir. Peygamber efendimizin hayâtını oldukça teferruatlı bir şekilde anlatmıştır. Diğer ciltlerde ise, Eshâb-ı kirâmın ve Tâbiînin hayâtlarını ve kendi zamânına kadar olan meşhur âlimlerin hayâtlarını anlatmıştır.
2. Tabakât-üs-Suğrâ: İbn-i Sadın ikinci eseri olduğu kaynaklarda zikredilmiştir.
3. Ahbâr-ün-Nebî. Bu iki eserdeki bilgiler Tabakât-ül-Kübrâ adlı eserinin ilk ciltlerinde de yer almıştır.
sacma ve sahte haberlerden(hadis olmadigi icin haber yaziyorum) bende sizler kadar duyarliyim merak etmeyin.dedigim arastirmadan karar vermeyin hepsi o kardesim yoksa taklit hastaliginin tam ortasinda kalirsiniz...
 
Üst Ana Sayfa Alt