Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

13. Bölüm: ALIŞ VERİŞ

!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
13. Bölüm: ALIŞ VERİŞ
Cabir r.a.’den; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; “Sattığında, satın aldığında ve borcunu ödeyişinde iyi ve cömert davranan kişiyi Allah esirgesin”
Haram alışverişler:
1- İçki, leş, domuz ve putların alım satımı; Câbir (radıyallahu anh) anlatıyor: Mekke'nin fethedildiği sene Hz. Peygamber (aleyhissâlatu vesselâm)'i Mekke'de işittim, şöyle buyuruyordu:
"Cenab-ı Allah içki, ölmüş hayvan, domuz ve putun alım-satımını yasakladı." Bunun üzerine:
"Ey Allah'ın Resûlü "ölmüş hayvanların iç yağı hakkında ne buyurursunuz, zîra onunla gemiler yağların, derilere sürülür, kandiller aydınlatılır" dendi. Cevâben:
"O (nun satışı) haramdır" buyurdu ve ilâve etti: "Allah Yahudilerin canını alsın. Allah onlara ölmüş hayvanların iç yağını haram kıldığı vakit bu yağı erittiler, sonra satıp parasını yediler."
2- Kedinin ve köpeğin alım satımı; Cabir r.a.’den; “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem köpeğin ve kedininücretini yasakladı.” Nesai’nin rivayetinde; “ancak av köpeği bundan müstesna” şeklinde bir fark vardır.
3- Kan satışı; Ebu Cuhayfe r.a.’den; “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, kan satışının ücretinden yasakladı.”
4- Suyun fazlası; İbni Ömer ve Cabir r.a.’den rivayet edilen hadislerde buyrulur ki; “Rasulullah s.a.v. suyun fazlasına alınan ücretten yasakladı.”
5- Haram kılınan şeyin satışı; Abdurrahman İbnu Va'le'nin anlattığına göre, İbnu Abbas (radıyallahu anh)'dan üzüm şırası hakkında sorunca ondan şu cevabı almıştır: "Adamın biri Resûlullah (aleyhissâlatu vesselâm)'a bir şarap dağarcığı hediye etmişti, kendisine "Allah'ın bunu haram kıldığını bilmiyor musun?" dedi. Adam: "Hayır bilmiyorum" cevabını verdi ve yanında bulunan birisine birşeyler fısıldadı. Resûlullah (aleyhissâlatu vesselâm) adama "Ona ne fısıldadın?" diye sorunca adam: "Onu satmasını emrettim" dedi. Resûlullah (aleyhissâlatu vesselâm):
"İçilmesi haram olanın satılması da haramdır" buyurdu ve iki şarap dağarcığının ağızlarını açarak içlerini boşalttı."
6- Garar (mechul) satışı; sonucu belli olmayan ve kumar ile olan şeyin satışıdır. Havadaki kuş, doğacak hayvan, hayvanın sırtındaki yün, memedeki süt, sudaki balık, ağaçtaki meyva, yeşillenmiş meyvanın olgunlaşmadan satışı gibi. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) bey'u'l-garar ve bey'u'l-hasatı yasakladı."
İbnu Ömer r.a.’dan; “Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem, hablul habele (kesildiğinde çıkacak etin) satışını yasakladı”
7- Mülamese, Münabeze, Muhadara, Mahabere, Muaveme, Muhakale ve Müzabene; bunların hepsi garar (mechul) satışının yasağına dahildir.
Enes r.a.’den; “Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem muhakale, muhadara, munabeze, mulamese ve muzabeneden yasakladı.”
Muhadara; meyvenin olgunlaşmadan satılmasıdır.
"Münâbeze: satıcının; "Bu elbiseyi sana atarsam satış tamam olmuştur" demesidir.
Mülâmese de elbiseyi açıp, evirip çevirmeden elini değmesi ve değince de satış muâmelesinin tamam olmasıdır." Nesâî'de İbnu Ömer (radıyallahu anh)'den: "Bu, câhiliye ehlinin, alış-verişte başvurdukları bir tarzdı" açıklaması yer alır.
Ebu Saîd el-Hudrî (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) iki alış-veriş tarzını yasakladı. Yasaklanan satış tarzları: Mülâmese ve münâbezedir.”
Ebu Sa'îd (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissâlatu vesselâm) müzâbene ve muhâkala'yı yasakladı. Müzâbene, yeni meyvenin daha hurma, ağacının başında iken (İmam Malikin rivayetinde; "...kuru hurma vererek") satın alınmasıdır.”
İmam Malik der ki; “Tarlayı arpa karşılığında kiralamak muhakaledir.”
Sahiheyn'in Câbir r.a.'den kaydettikleri bir rivayet de şöyle: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Muhâbere ve Muhâkale'yi yasakladı. Atâ der ki: "Cabir bize şu açıklamayı yaptı:
Mahâbere: Boş araziyi, sahibi bir başkasına verir. Alan adam bütün masrafları karşılayarak tarlayı eker. Tarla sahibi mahsülden hisse alır. (diğer bir tarife göre; yığının, (miktarını göz kararıyla tahmin edip) şu kadar sa'ya satmaktır) Müzabene'ye gelince, bunun "daha ağaçta iken yaş hurmayı, kuru harma ile ölçekle satmak" olduğunu söyledi. Muhâkale ise, ekinden cari bir alış-veriş, müzâbene'ye benzer, ekinin ölçekle buğday mukabili satılmasıdır.
Müslim'in bir diğer rivayetinde şöyle denir: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) muhâkale, müzâbene, muâveme ve muharebe suretiyle yapılan alış-verişleri yasakladı. -Ravi der ki: Muâveme, bir kaç yıllığına yapılan bir satıştır.- Keza, istisnalı satışı da yasakladı"
8- Urbun (Kaparolu) satış; böyle bir satışta; alıcı peşinat olarak bir miktar verir, sonra cayarsa verdiği peşinat satıcının olur. Bir tarafın zararı olurken diğer tarafın haksız kazancı söz konusudur. Bu satışın hükmü hakkında icma sabit olmamıştır.”
9- Sarhoş edici içki yapacağı bilinen kişiye üzüm satmak; Büreyde r.a.’dan; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; “Üzümü bağ bozumu sırasında depolayıp, yahudiye, hristiyana veya içki yapacağını bildiği kimseye satan kimse, göz göre göre kendini ateşe atmıştır.”
10- Madumun (elde olmayan şeyin) madum ile satışı; alacağın alacakla ödenmesi olup, bunun haramlığında icma vardır. Bu konuda rivayet edilen hadisler ise sabit olmamıştır.
11- Teslim alınmayan malın satışı; Hakim bin Hizam r.a.’; “Ey Allah’ın Rasulü! Ben ticaret malı satın alıyorum. Bu hususta helal ve haram olan nedir?” diye sorunca Rasulullah s.a.v. buyurdu ki; “Bir şey satın aldığın zaman onu teslim almadıkça satma!”
İbnu Ömer (radıyallahu anh)'den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (aleyhissâlatu vesselâm) şöyle demiştir: "Bir yiyecek satın alan kimse, onu kabzetmeden önce satamaz"
12- Sünyâ (istisnalı) satış; bu satış şu şekilde olur; satıcı; “şu malı bir kısmı hariç olmak üzere satıyorum” der. Hariç olan kısım mechulse bu yasaklanmıştır; Cabir r.a.’den; “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem sünya (istisnalı satış) dan yasakladı.” Nesai, Tirmizi ve İbni Hibban’ın rivayetlerinde şu ziyade vardır; “Ancak (istisna edilen şey) bilinirse bu başka”
13- Şehirlinin köylü adına satışı; Cabir r.a’den; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; “Şehirli, köylü adına satış yapmasın. Bırakın insanları, Allah birbirleri sebebiyle onları rızıklandırsın.”
14- Neceş (pazarlığı kızıştırmak); İbni Ömer r.a.’dan; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem müşteri kızıştırmayı (neceşi) yasakladı.”
İmam Malik r.a. der ki; “Neceş, başkalarının daha fazla vermesi için birisinin malına alma niyeti olmadan değerinden fazla fiyat teklif edip, başkasının senin teklif ettiğin fiyattan almasını sağlamandır.”
Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) efendimiz buyurdular ki: "(Alıcı olmadığınız hâlde, fiyatları kızıştırmak için) müşteri ile satıcının aralarına girmeyin."
15- Satış üzerine satış; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem; “Biriniz kardeşinin satışı üzerine satış yapmasın.”
16- malın pazara varmadan yolda satışı; İbnu Ömer r.a.'den gelen rivayette: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) satıcının malını övmesini ve daha pazara varmadan malın yolda satın alınmasını veya şehirlinin köylü adına satış yapmasını yasakladı" buyrulur.
İhtikar (Karaborsacılık) Haramdır;
İbnu'l-Müseyyeb anlatıyor: "Ma'mer İbnu Ebî Ma'mer -ki İbnu Abdillah da denir ve Benu Adiyy İbnu Ka'b'dan biridir- dedi ki: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurdular: "İhtikâr yapan hatakâr olmuştur."
Mala Musibet Gelirse;
Câbir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Bir din kardeşine yemiş satsan sonra da buna bir âfet gelse, ondan bir şey alman sana helâl olmaz. Kardeşinin malını hakkın olmadığı halde nasıl alırsın?"
Bir başka rivayette: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) âfetle gelen zararın hesaptan düşülmesini emretti" demiştir
Satış ve Selef
İbni Amr r.a.’nın rivayet ettiği hadiste; “Selefle satış helal değildir” buyrulmuştur.
İmam Mâlik bunu şöyle açıklar: "Bu, bir kimsenin diğerine şöyle demesidir: "Senin malını şu şu fiyata alıyorum ancak şu zamanda teslim etmen şartıyla". Bu çeşit bir muamele câiz değildir."
Bir Satışta iki Şart Sahih Değildir:
Bu şu şekilde olur; alıcı der ki; bana şu malı peşin olursa bin liraya, vadeli olursa bin beşyüz liraya sat. Böyle bir alışveriş yasaklanmıştır;
Yukarıda geçen İbni Amr r.a. hadisinin tam metni şu şekilde; “Hem veresiye hem satış (selef satışı) helal olmaz. Bir satışta iki şart koşmak, mülkiyetine geçmeyen malı satmak ve teslim alınmamış malı satmak helal değildir.”
Şah Veliyullah Dehlevi r.a. şu açıklamayı yapar; “Bey’ ve selef; “sana şunu, bana şu kadar borç vermen şartıyla sattım” demek suretiyle olur. İki şarttan maksat ise; satış akdinin normal şartları yanında, ayrıca akit dışı şartlar koşmaktır. “bana şunu hibe etmen yahut benim için falancaya aracılık etmen veya şayet satarsan sadece bana satman şartıyla” gibi şartlar ileri sürülerek yapılan satışlar gibi. Bu bir akit içinde iki şart demektir.”
Bir satışta iki satış sahih değildir;
Ebu Hureyre r.a.’den; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bir satış içinde iki satışı yasakladı.”
Buna benzer bir rivayet İbnu Mesud r.a.’den gelmiştir. Bu rivayetin ravilerinden Semmak; “Bir satışta iki satış; sattığı mal için veresiye olursa şu kadar olur, peşin olursa şu kadar olur” demektir.” Demiştir. Fakat bu açıklama doğru değildir. Çünkü Semmak’ın anlattığı şey, bir satışta iki şart yasağının tarifidir. Çünkü “bir satışta iki şart” tek bir satışı ifade eder. Burada ise iki satış sözkonusudur.
Begavi r.a. bunu iki şekilde açıklar; “Birincisi; “Sana şu elbiseyi peşin olarak on liraya, veresiye olarak yirmi liraya satıyorum” demektir. İlim ehlinin çoğuna göre bu satış fasittir. Bu iki şıktan biri bir mecliste kararlaştırılırsa bu ihtilafsız olarak sahihtir. İkinci şekli de şöyledir; “Şayet cariyeni bana satarsan, şu kölemi sana yirmi liraya satarım” demektir. Bu fasit bir alışveriştir… fakat iki şey bir mecliste satılırsa bu yasağa girmez. Mesela bir ev ile bir köleyi bir fiyat üzere satarsan bu caizdir.”
Muhayyerlik Şartı Caizdir:
İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Alış-veriş yapanlar, birbirlerinden ayrılmadıkça (akdi bozmakta) muhayyerdirler. Veya alış-veriş yapanlardan biri diğerine "muhayyersin" demişse yine muhayyerdir."
FAİZ:
Allah Azze ve Celle buyurur ki; “Faiz yiyenler (kabirlerinden), şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetinden kalktığı gibi kalkarlar. Bu hal onların "Alım-satım tıpkı faiz gibidir" demeleri yüzündendir. Halbuki Allah, alım-satımı helâl, faizi haram kılmıştır. Bundan sonra kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizden vazgeçerse, geçmişte olan kendisinindir ve artık onun işi Allah'a kalmıştır. Kim tekrar faize dönerse, işte onlar cehennemliktir, orada devamlı kalırlar. Allah faizi tüketir (Faiz karışan malın bereketini giderir), sadakaları ise bereketlendirir. Allah küfürde ve günahta ısrar eden hiç kimseyi sevmez. İman edip iyi işler yapan, namaz kılan ve zekât verenler var ya, onların mükâfatları Rableri katındadır. Onlara korku yoktur, onlar üzüntü de çekmezler. Ey iman edenler! Allah'tan korkun. Eğer gerçekten inanıyorsanız mevcut faiz alacaklarınızı terkedin. Şayet (faiz hakkında söylenenleri) yapmazsanız, Allah ve Resûlü tarafından (faizcilere karşı) açılan savaştan haberiniz olsun. Eğer tevbe edip vazgeçerseniz, sermayeniz sizindir; ne haksızlık etmiş ne de haksızlığa uğramış olursunuz. ”(Bakara 275-279)
İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ribâyı (fâizi) yiyene de, yedirene de lânet etti." Ebu Dâvud ve Tirmizî'nin rivayetlerinde şu ziyade vardır: "(Fâiz muâmelesine) şâhitlik edenlere de bu muâmeleyi yazana da..."
Riba (Faiz) Çeşitleri:
Ömer İbnu'l-Hattâb (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Altın altınla peşin olmazsa ribâdır. Buğday buğdayla peşin satılmazsa ribâdır. Arpa arpayla peşin satılmazsa ribâdır. Kuru hurma kuru hurmayla peşin satılmazsa ribâdır."
Ebu Saîd (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) zamanında bize bayağı hurma veriliyordu. Bu muhtelif cins kuru hurmanın bir karışımı idi. Bu bayağı hurmanın iki ölçeğini bir ölçek iyi hurma mukabilinde satıyorduk. Bu tarz Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in kulağına ulaşınca şöyle buyurdu: "İki ölçek hurmaya bir ölçek hurma, iki ölçek buğdaya bir ölçek buğday iki dirheme bir dirhem olmaz."
Bir rivayette de şöyle gelmiştir: "Hz. Bilâl (radıyallahu anh), Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a (iyi cins bir hurma olan) berni hurması getirmişti. "Bu nereden?" diye sordu. Bilâl (radıyallahu anh): Bizde âdi hurma vardı. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın yemesi için ondan iki ölçek vererek bundan bir ölçek satın aldık, dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm): "Eyvah! Bu ribânın ta kendisi, eyvah bu ribânın ta kendisi, sakın öyle yapma. Şayet iyi hurma satın almak istersen elindekini ayrıca sat. Sonra onun parasıyla iyi hurmayı satın al" dedi.
Müslim'in bir diğer rivayeti şöyledir: "Altın altınla, gümüş gümüşle, buğday buğdayla, arpa arpayla, hurma hurma ile, tuz tuzla başbaşa misliyle, peşin olarak satılır. Kim artırır veya artırılmasını taleb ederse ribâya girmiştir. Bu işte alan da veren de birdir."
Cinsler Farklı Olup, Peşin Olursa Faiz Olmaz:
Ubadetu'bnu Sâmit (radıyallahu anh)'ten gelen bir başka rivayette (şu ziyade) ifade edilmiştir: "...Bu çeşitler (cinsler) farklı olduğu takdirde peşin ise dilediğiniz gibi satın."
Altının Gümüş Karşılığında Veresiye Satışı:
Ebu'l-Minhâl anlatıyor: "Zeyd İbnu Erkam ve el-Berâ İbnu Âzib (radıyallahu anh)'e sarf'tan (yani altınla gümüşü cinsi cinsine satmaktan) sordum. İkisi de şu cevabı verdi: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) altının gümüş mukabilinde veresiye satılmasını yasakladı."
Taş Veya Boncuklu Altın, Gümüş v.s. Ayrılması;
Fadâle İbnu Ubeyd (radıyallahu anh) buyuruyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a Hayber'de bulunduğu sırada altın ve boncuklarla yapılmış bir gerdanlık getirildi. Bu satılık ganimet mallarındandı. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) altınların boncuklardan ayrılmasını emretti. Derhal gerdanlığın altın kısmı ile boncuk kısmı birbirinden ayrıldı. Sonra Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm): "Altın, altına mukabil, tartısı tartısına satılsın" buyurdular.
Taksitle Alıp Peşin Satmak;
İbni Ömer r.a.’dan; Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem buyurdu ki; “Îne usulü ile alışveriş yaptığınız (yani taksitle alıp peşin sattığınız), sığırların kuyruklarından tutunup çiftçiliğe razı olduğunuz ve cihadı terk ettiğiniz zaman, Allah üzerinize zillet musallat eder ve dininize dönünceye kadar da kaldırmaz.”
Ödemeyi Fazla Yapmak Önceden Şart Koşulmamışsa Faize Girmez;
Cabir r.a.’den; “Rasulullah Sallallahu aleyhi Ve Selem Medine’ye geldiğinde (benden satın aldığı şeyin bedelini ödemek için) tartıcıyı çağırdı. Bana vereceği parayı tartarken alacağımdan fazlasını verdi.”
Eti canlı bir hayvanla satmak.
Eti canlı bir hayvana satmak da caiz değildir. Semure r.a. şöyle rivayet eder: "Hz. Peygamber koyunun etle alım-satımını nehyetmiştir."

SELEM (ÖNCEDEN SATMA):
İbnu Abbas (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) Medine'ye geldiğinde Medineliler, bir yıllık, iki yıllık hurma mahsulünü peşinen satarlardı. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) onlara: "Hurmayı kim önceden satarsa ölçüsünü, tartısını belirterek, vâdesini tâyin ederek satsın" buyurdu.
İbnu Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: "Bir adam selem yoluyla (yani parasını peşin alarak, çıkacak mahsülden verilmek üzere) bir ağacın hurmasını sattı. Fakat o yıl o ağaç hiç mahsül vermedi. Satıcı ile müşteri ihtilafa düşerek dâvalarını Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e getirdiler. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) satıcıya: "Onun parasını nasıl helal addedersin, parayı geri ver" dedi. Sonra şunu söyledi: "Hurma (yenmeye) sâlih oluncaya kadar onu selem yoluyla satmayın."
İmam Mâlik, İbnu Ömer'in sözü olarak şunu tahric etmiştir: "Kişinin, bir başkasına selem yoluyla yiyecek satmasında bir beis yoktur, yeter ki, yiyecek maddesinin fiyatı belirlenmiş, ödemenin zamanı tayin edilmiş olsun. Ancak (hasada) salahı ortaya çıkmayan ekinde veya (yenmeye) salahı ortaya çıkmayan hurmada selem olmaz."
ŞÜF’A (ÖN ALIM):
Câbir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) taksim edilmedikçe her (akar) malda şuf'a hakkı bulunduğuna hükmetti. Araya sınırlar konup, yollar tayin edilince şuf'a hakkı kalkar."
Müslim'deki metin şöyledir: "Henüz taksim edilmemiş arazi, mesken, bahçe gibi (akar nevinden) her ortaklıkta şuf'a hakkı vardır. (Ortaklarından birinin) ortağına haber vermeden satması helal olmaz. Satmadan önce haber verir, ortağı satın alır veya terkeder. Ortağına haber vermeden satarsa, ortağı bu mala (aynı fiyat karşılığında) hak sâhibi olur."
Ebu Dâvud ve Tirmizî'de gelen bir diğer rivayet şöyledir: "Komşu, komşusuna karşı şuf'a hakkına sâhiptir. Aynı yoldan işliyorlarsa, komşu bulunmadığı takdirde, gıyâbında satış yapmaz, bekler."
REHN (İPOTEK)
Rehn, bir hak veya bir borç karşılığında bir şeyi hapsetmektir. Yani verilmesi gereken bir alacağın verilmemesi durumunda o rehin alınan şeyden tazminini ifade eden bir akiddir.
Rehnin delili kitap ve sünnettir. Yüce Allah Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurur:
"Eğer seferde olup, yazıcı (katip) bulamadınızsa, o takdirde, borçludan alınmış rehinler kâfidir" (Bakara: 2/283)
"Resulullah (s.a.v.) aile ferileri için 30 sa' arpa karşılığında zırhını, Ebu Şehm ile adlandırılan bir yahudiye ipotek etti."
HAVALE
Havale bir akid olup borcun, birinin zimmetinden başka birinin zimmetine geçmesidir. Havalenin delili Peygamber (s.a.v.)'nin şu hadisi şerifi ile sabit olmuştur:
"Zengin kişinin borcunu ödemeyi geciktirmesi zulümdür. Sizden biriniz (borcunun edası için) bir zengine havale edildiğinde bunu kabul edip ona müracaat etsin."
DAMAN (MALLA KEFALET)
Kişinin zimmetinde miktarı bilinen mala zamin (yükümlü) olmak sahihtir. Hak sahibi yükümlülük şartları mevcutsa hakkını zaminden (kefilden) istiyebildiği gibi mazmundan (borçlusundan) isteme hakkına sahiptir. Zamin (kefil) kefalet ve ödemeyi esas borçlunun izniyle ödemişse hakkını ondan ister.
Bilinmeyen şeyin zamini (kefaleti) ve kesinleşmemiş alacaklar için zaman (kefalet) sahih değildir.
Seleme bin Ekva r.a. şöyle rivayet eder: " ... Üçüncü bir cenaze daha getirildi. Cenaze sahipleri şöyle dediler: “Ey Allah'ın resulü cenaze üzerine namaz kıldır.” Resulullah: "Geride bir şey bıraktı mı?" dedi. Onlar: “Hayır” dediler. "Peki Ölünün üzerinde borç var mı ?" sorunca, cenaze sahipleri, “Üç dinar borcu var” dediler. "O zaman arkadaşınızın namazını siz kıldırın." buyurdu. Bunun üzerine Ebu Katade şöyle dedi: “Ey Allah'ın resulü cenaze üzerine namaz kıldır, onun borcu benim üzerime vaciptir. Ebu Katade borcu ödemeye kefil olunca Resulullah bu cenaze üzerine namaz kıldırdı.”
BOŞ ARAZİYİ İŞLETMEK
Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:" Her kim, kimsenin olmayan ölü araziyi işletirse onun hakkıdır."


Buhari(3/9) Tirmizi(1320)
Buhârî(2236) Müslim(1581) Ebu Dâvud(3486) Tirmizî(Büyû 93) Nesai(7/309-310) İbnu Mâce(2167)
Müslim(1569)
Nesai(4668)
Buhari(2238)
Buhari(2284) Müslim(1565)
Müslim(1579) Muvatta(2/846) Nesâî(7/307-308)
Müslim(513) Ebu Dâvud(3376) Tirmizî(1230) Nesâî(7/262) İbnu Mâce(2194)
Müslim(5/1514) bkz.:Buhari(2134)
Buhari(2207)
Buhârî(2144) Müslim(1512) Ahmed(3/95) Ebu Dâvud(3377-3378) Nesâî(7/260-261) İbnu Mâce(2170)
Buhârî(2186) Müslim(1546) Muvatta(2/625) Nesâî(7/39)
Sıddık Hasen Han Ravzatun Nediyye(s.451)
Buhari, Şürb 17, Müslim(1536) Tirmizi(1290,1313) Ebu Davud(3374-3375) Nesai(7/270)
Müslim(1536)
Fakat bütün tarikleri tenkide uğramış olsa da, rivayet yollarının birbirinin kusurunu giderdiği şu rivayet dikkate şayandır; Amr bin Şuayb babasından, o da dedesinden (r.a.) rivayet ediyor; “Peygamber sallallahu aleyhi ve selem kaparolu satıştan yasakladı”. (Ahmed(2/183) Malik(2/609) Ebu Davud(3502) İbni Mace(2192) Beyhaki(5/342) İbni Abdilberr et Temhid(24/176-178) İbni Adiy el Kamil(4/153) Tehzibul Kemal(35/100) Suyuti Tenvirul Havalik(1/47) Bu rivayetin isnadı hakkında çok söz söylenmiştir. Elbani r.a. de bu rivayeti zayıf bulmuştur. Ancak tariklerinin birbirinin kusurunu gidermesi sebebiyle bana göre bu rivayet hasendir.
İsnadı hasendir. Taberani Evsat(5/294) Beyhaki Şuab(5/17) Mecmauz Zevaid(4/90) Deylemi(5477)
Bkz.: Ravzatun Nediyye(s.455)
Ahmed(3/402) Beyhaki(5/313) İbnul Carud(s.154) İbni Hibban(11/358,361) Darekutni(3/8) Nesai(7/286) İbni Ebi Şeybe(4/386) Abdurrazzak(8/39) Tayalisi(s.187) Taberani(3/196) Mehamili Emali(s.294) Hatib Tarihu Bağdat(11/425) İbni Kesir Camiul Mesanid(3/578) Beyhaki; “hasen” dedi.
Buhârî, Büyû 49, 51, 54, 55, Hudud 42; Müslim(1525-1526-1528-1529) Nesâî(7/286-287) Ebu Dâvud(3492) Tirmizî(1291) Muvatta(2/640-641) İbnu Mâce(2226)
Müslim(1536) Nesai(3880) Tirmizi(1290)
Müslim(1522) Ebu Davud(3442) Tirmizi(1223) Nesai(7/256) İbni Mace(2176)
Malik(s.684) Buhari(2140) Müslim(1515)
Buhârî, Büyû 58; Müslim(1413) Ebu Dâvud(3438) Tirmizî(1304) Nesâî(7/259) İbnu Mâce(2174)
Buhari(5142) Müslim(1412) Ahmed(2/126,153,410) Nesai(4503)
Buhârî(2167) Müslim(1518) Ebu Dâvud(3436) Nesâî(7/257) İbnu Mâce(2179)
Müslim(1605) Ebu Dâvud(3447) Tirmizî(1267)
Müslim(1554) Ebu Dâvud(3374,3470)
Müslim(1554) Ahmed(3/309) Nesai(4529) Ebu Davud(3374)
İbnul Carud(s.154) Hakim(2/21) Ahmed(2/178) Tayalisi(s.298) Tirmizi(1234) Darimi(2/329) Beyhaki(5/267) Darekutni(3/74) Ebu Davud(3504) Nesai(7/228) İbni Mace(2188) sahihtir.
Muvatta(2/657)
İbnul Carud(s.154) Hakim(2/21) Ahmed(2/178) Tayalisi(s.298) Tirmizi(1234) Darimi(2/329) Beyhaki(5/267) Darekutni(3/74) Ebu Davud(3504) Nesai(7/228) İbni Mace(2188) sahihtir.
Huccetullahil Baliga(2/292)
Ahmed(2/432,475,503) Nesai(4632) Ebu Davud(3461) Tirmizi(1231)
Ahmed(1/398)
Sıddık Hasen Han Kannuci Ravzatun Nediyye(s.464)
Buhârî(2107) Müslim(1531) Tirmizî(1246) Ebu Dâvud(3454) Nesâî(7/248) Muvatta(2/671) İbnu Mâce(2181)
Müslim(1579) Ebu Dâvud(3333) Tirmizî(1206) İbnu Mâce(2277)
Buhârî(2174) Müslim(1586) Ebu Dâvud(3348) İbnu Mâce(2160,2259) Muvatta(2/636-637) Tirmizî(1243) Nesâî(7/273)
Buhârî, Büyû 21; Müslim(1594, 1595, 1596) Tirmizî(1241) Nesâî(7/271, 272, 273) Muvatta(2/632)
Buhârî, Vekâlet 11; Müslim(1594) Nesâî(7/271-272)
Müslim(1584)
Müslim(1587) Ebu Dâvud(3349-3350) Tirmizî(1240) Nesâî(7/274-278) İbnu Mâce(2254)
Buhârî, Büyû 80, 8, Şirket 10, Menakıbu'l-Ensâr 50; Müslim(1589) Nesâî(7/280)
Müslim(1591) Tirmizî(1255) Ebu Dâvud(3351-3353) Nesâî(7/279)
Elbani Sahiha(no 11) Ebu Davud(3462) Dulabi Kuna’da(2/62) İbni Adiy Kamil’de(256/2) Beyhaki(5/316) Ahmed(2/84) Taberani(3/207) Ebu Nuaym(1/313) Ru’yani(s.247) İbni Ebid Dünya Ukubat(s.79) İbni Ömer r.a.’dan müteaddit tariklerle rivayet ettiler. Tariklerin tümüyle sahih olmaktadır. Ayrıca Aişe r.a.’nın, ıyne alışverişine karşı çıktığına dair rivayet için bkz.:Ahmed(4/180)
Buhârî, Cihad 49, 113, Vekâlet 8, Mesacid 59, Büyû 34, İstikrâz 1, 7, Mezâlim 26, Hibe 23, Şürût 4, Nikâh 10, 121, Nafakat 12, Daavât 53; Müslim(710) Tirmizî(1100,1253) Nesâî(7/297-300) Ebu Dâvud(3505) İbnu Mâce(2205)
Hakim, II/35
Buhârî(2240-41) Müslim(1604) Ebu Dâvud(3463) Tirmizî(1311) Nesâî(7/290) İbnu Mâce(2280)
Muvatta(2/644) Buhârî, Selem 2; Ebu Dâvud(3467) İbnu Mâce(2284)
Muvatta(2/682); İbnu Ömer'in bu sözünü Buhârî, bab başlığında senedsiz olarak kaydetmiştir.(Selem, 7)
Buhârî(2257) Müslim(1608) Nesâî(7/301) Ebu Dâvud(3513, 3514) Tirmizî(1370)
Ebu Dâvud(3518) Tirmizî(1369) İbnu Mâce(2494) Nesâî(7/301)
Buhari(1962) Müslim(1603)
Buhari(2166) Müslim(1564)
Buhari(2168)
Buhari, 2210
 
Üst Ana Sayfa Alt