İhsan Nedir?
Düşünün ki iş yerindesiniz. Harıl harıl çalışıyorsunuz. Her saniye, her dakika patronunuzun sizi gözetlediğini ve izlediğini bilirseniz nasıl çalışırsınız? En güzel şekilde, kaytarmayarak, işin hakkını vererek çalışırsınız değil mi?
İşte ihsan sahibi olmakta buna benzer. Allah azze ve celleyi görüyormuşçasına ibadet etmemiz ihsandır. Her anımızı, her ibadetimizi gören ve işiten; sinemizden, kalbimizden, aklımızdan geçenleri dahi bilen Allah azze ve celleye O'nu görüyormuşçasına ibadet etmemizdir. Ve şüphe yoktur ki, o kullarını gözetleyendir.
Nitekim kitabı Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurmuştur:
"O hiçbir söz söylemez ki onun yanında söylediği sözleri yazan, kaydeden hazır bir melek bulunmuş olmasın." Kâf Suresi, 18.ayet
Düşünün! Yaptığınız her şeyin kayıt altına alındığını, Allah azze ve celle tarafından izlenip dinlendiğini düşünün ve bunu bilerek yaşayın. Bunları bilerek ibadetlerin ve kulluğun hakkını verin.
Allah azze ve celle şaşmayacak bir hidayet versin ve ayaklarımızı dini üzere sabit kılsın.
NOT: Bununla beraber Fehmeddin Dindar hocanın "İhsan Nedir?" başlıklı videosunu paylaştım.
Bu videoyu bir sofi bu haliyle izlemesin, bozulmuş itikadlarıyla komple yanlış anlarlar. Biz burda verilen örneklerin sadece ihsanı anlamak için birer örnek olduğunu anlıyoruz, onlar bunu 'yapılması gereken' olarak biliyor ve yapıyor. Tvde izlediğim bir sofi programında Rabıta için bu tarz bir delil getiriliyordu. Bizler Allah bizi görüyormuş gibi her zaman tetikte ve uyanık olamazmışız, bu zormuş. Bu yüzden daha kolay olarak şeyhi düşünmeliymişiz, o bizi görüyor gibi yaşamalıymışız, bu yapılabilir bir şeymiş. Aynı bu hadisin izahı gibi bir izah, ancak Rasulullah sav. bu hadis ile sadece ihsanın tarifini yapmıştır, çünkü zaten en başta falanca beni görüyormüş gibi düşünerek yapılan tüm ameller, Allah için değil, o kişi için yapılmıştır. Bir müslüman Allahın kendisini gördüğünü bildiği halde kendine çekidüzen veremiyorsa, başkası görüyormuş gibi düşünerek hiç amel işlemeye zahmet etmesin çünkü ameller sadece Allah için olduğunda kabul edilir. Başkası için yapılan amel riyadır.
"Peygamber, “Ümmetim için gizli şirk ve şehvetten kaygı duyuyorum” demiş, “Sizden sonra da hâlâ şirk olacak mı?” sorusuna, “Evet, fakat güneşe, aya, taşa ve puta tapmak şeklinde olmayacak, insanlar ibadetlerini riya için yapacaklar” cevabını vermiştir (Müsned, IV, 124).
Bir kutsî hadiste Cenâb-ı Hak, “İşlediği bir amelde benden başkasını bana ortak koşan kişiyi de onun şirkini de reddederim” buyurmuştur (Müsned, II, 301, 435; Müslim, “Zühd”, 46; İbn Mâce, “Zühd”, 21).
Resûl-i Ekrem riyayı “küçük şirk” diye nitelemiş, Allah’ın kıyamet gününde insanlara amellerinin karşılığını verirken gösteriş için ibadet ve hayır yapanlara, “Ey riyakârlar! Dünyada amellerinizi gösteriş olsun diye kimin için yaptıysanız gidin onu arayın, bakalım bulabilecek misiniz?” şeklinde hitap ederek onları huzurundan kovacağını bildirmiştir (Müsned, V, 428, 429)"