Ruhu'l Furkan Tefsiri'nde
"Mevdu / Uydurma Rivayetlerle Amel Etmenin Meşrûiyeti"
Sözde Rasulullah (s.a.v.)'in emri ile tefsiri yazmaya başlayan ve her cildinin bizzat Rasullullah'ın onayından geçtiği iddia edilen Rûh'ul Furkan isimli kitabda delil olarak sunulan rivayetlere, muhaddisler nasıl yaklaşmıştır?
Rasulullah'dan mutevatiren rivayet edilen "Benim ağzımdan yalan uydurmayınız! Her kim benim ağzımdan yalan söylerse Cehennem'deki yerini hazırlasın!" (Buhârî, Muslim) hadisi adeta yok sayılarak, bazı rivayetlere yorum katılarak ya da kaynak aldıkları kitablarda dahi uydurma ya da munker olduğu belirtilen rivayetlere sarılarak açılan böyle bir başlığın asla mâzereti olamaz!
Bu, Rasullulah adına hadis uydurmanın önünü açmaktır! Peki, delil olarak getirilen bu rivâyetlerin kaynaklarına bizzat muracaat ederek sıhhatlerini tek tek inceleyelim :
Görüldüğü üzere rivayet Buhârî, Muslim vs. birçok hadis kitabında geçmektedir. Ancak bu hadisin şerhi şudur:
Bir kişi Allah'a karşı "ben kesin çok günah işledim, kesin cehennemliğim" gibi sözlerle kötü zanda bulunmasın, Bir kul Allah'dan korksun ama ondan ümidini de kesmesin.
Bu sahih hadis, adeta tahrife uğratılarak mevdu/uydurma hadislerle amel edilmeye delil olarak kullanılmıştır. Delil olarak kullanılan ikinci rivayetin de kaynaklarına baktığımızda, uydurma rivayetlerle amel edebilmek için uydurma rivayetlere sarıldığını daha iyi göreceğiz!
1- Sehâvî'nin Mekasıdu'l-Hasene'de yer verdiği bu rivayetin birkaç farklı senedini incelerken bu rivayetin dört farklı senedinin üçünün munker, birinde ise tanınmayan kişiler olduğunu söylemiştir. Yani munker diyerek bu rivayetin uydurma olduğu hakkında kesinlik bildirmemiştir.
Ancak şu unutulmamalıdır ki munker demek uydurma olmadığına kesin kanaat getirmemekle beraber delil olarak kullanılması da uygun olmayan rivayetlerdir. Hadis usulünde kullanılan en sert kavramlardan birisi olmakla beraber küçümsenecek bir şey değildir.
2- Aclunî'nin Keşfu'l-Hafâ'da yer verdiği bu rivayette Sehavî ile aynı kanaatleri paylaşmıştır. Ayrıca İbn Hâcer'den bu rivayetin aslının olmadığını/uydurma olduğunu da nakletmiştir.
3- İbn Irâk'ın Tenzihu-ş Şeriâ'sında da durum pek farklı değil ve burada da aynı rivâyetin uydurma olduğunu söylemiştir. "La yasıhhu" ifadesi için : el-Masnu' sf: 27
4- Ali el-Kârî'nin el-Esrar'ında İbn Hâcer'in bu rivayete uydurma dediği ve Sehâvî'nin baştaki değerlendirmeleri de aynen aktarılmıştır. Ancak Ali el-Kârî, rivayeti kurtarma çabalarına girse de bunda pek başarılı olamamıştır. Muhakkik de bu konuya dikkat çekmiştir.
5- Tefsir'de kaynak olarak verilmese de İbn Hibban'ın el-Mecrûhîn isimli eserinde geçen bu rivayette, bu hadisin râvisinin güvenilir râvilerdenmiş gibi göstererek bazı uydurmalar aktardığı söylenmektedir.
6- Şevkânî, el-Fevâidu'l Mecmua'sında yer vermiş ve râvilerinin yalancı olduğunu söyleyerek uydurma hükmünü vermiştir.
Sonuç olarak bu rivâyet kimilerine göre munker, kimilerine göre ise de mevdudur, yâni delil olarak kullanılamaz.
Kaynak olarak verilen başka bir rivayette de Suyûtî, Ruya olmasına binaen değerlendirmeye bile almamıştır. Ama gelin görün ki tefsire kaynak olarak koyulmuş!?
Netice olarak, Şarlatan Cübbeli Ahmed riyasetinde hazırlanan bu uydurma tefsirde âlimlerin görüşleri kırpılarak aktarmalarda bulunulmuş ve yine asla kabul edilemeyecek rivâyetler kaynak alınarak câhil insanlara kaynakmış gibi yutturulmaya çalışılmaktadır. Bu karakteristik vasıfların hiçbirisi ilmi namus kavramına uymamaktadır!! Alıntı.
"Mevdu / Uydurma Rivayetlerle Amel Etmenin Meşrûiyeti"
Sözde Rasulullah (s.a.v.)'in emri ile tefsiri yazmaya başlayan ve her cildinin bizzat Rasullullah'ın onayından geçtiği iddia edilen Rûh'ul Furkan isimli kitabda delil olarak sunulan rivayetlere, muhaddisler nasıl yaklaşmıştır?
Rasulullah'dan mutevatiren rivayet edilen "Benim ağzımdan yalan uydurmayınız! Her kim benim ağzımdan yalan söylerse Cehennem'deki yerini hazırlasın!" (Buhârî, Muslim) hadisi adeta yok sayılarak, bazı rivayetlere yorum katılarak ya da kaynak aldıkları kitablarda dahi uydurma ya da munker olduğu belirtilen rivayetlere sarılarak açılan böyle bir başlığın asla mâzereti olamaz!
Bu, Rasullulah adına hadis uydurmanın önünü açmaktır! Peki, delil olarak getirilen bu rivâyetlerin kaynaklarına bizzat muracaat ederek sıhhatlerini tek tek inceleyelim :
Görüldüğü üzere rivayet Buhârî, Muslim vs. birçok hadis kitabında geçmektedir. Ancak bu hadisin şerhi şudur:
Bir kişi Allah'a karşı "ben kesin çok günah işledim, kesin cehennemliğim" gibi sözlerle kötü zanda bulunmasın, Bir kul Allah'dan korksun ama ondan ümidini de kesmesin.
Bu sahih hadis, adeta tahrife uğratılarak mevdu/uydurma hadislerle amel edilmeye delil olarak kullanılmıştır. Delil olarak kullanılan ikinci rivayetin de kaynaklarına baktığımızda, uydurma rivayetlerle amel edebilmek için uydurma rivayetlere sarıldığını daha iyi göreceğiz!
1- Sehâvî'nin Mekasıdu'l-Hasene'de yer verdiği bu rivayetin birkaç farklı senedini incelerken bu rivayetin dört farklı senedinin üçünün munker, birinde ise tanınmayan kişiler olduğunu söylemiştir. Yani munker diyerek bu rivayetin uydurma olduğu hakkında kesinlik bildirmemiştir.
Ancak şu unutulmamalıdır ki munker demek uydurma olmadığına kesin kanaat getirmemekle beraber delil olarak kullanılması da uygun olmayan rivayetlerdir. Hadis usulünde kullanılan en sert kavramlardan birisi olmakla beraber küçümsenecek bir şey değildir.
2- Aclunî'nin Keşfu'l-Hafâ'da yer verdiği bu rivayette Sehavî ile aynı kanaatleri paylaşmıştır. Ayrıca İbn Hâcer'den bu rivayetin aslının olmadığını/uydurma olduğunu da nakletmiştir.
3- İbn Irâk'ın Tenzihu-ş Şeriâ'sında da durum pek farklı değil ve burada da aynı rivâyetin uydurma olduğunu söylemiştir. "La yasıhhu" ifadesi için : el-Masnu' sf: 27
4- Ali el-Kârî'nin el-Esrar'ında İbn Hâcer'in bu rivayete uydurma dediği ve Sehâvî'nin baştaki değerlendirmeleri de aynen aktarılmıştır. Ancak Ali el-Kârî, rivayeti kurtarma çabalarına girse de bunda pek başarılı olamamıştır. Muhakkik de bu konuya dikkat çekmiştir.
5- Tefsir'de kaynak olarak verilmese de İbn Hibban'ın el-Mecrûhîn isimli eserinde geçen bu rivayette, bu hadisin râvisinin güvenilir râvilerdenmiş gibi göstererek bazı uydurmalar aktardığı söylenmektedir.
6- Şevkânî, el-Fevâidu'l Mecmua'sında yer vermiş ve râvilerinin yalancı olduğunu söyleyerek uydurma hükmünü vermiştir.
Sonuç olarak bu rivâyet kimilerine göre munker, kimilerine göre ise de mevdudur, yâni delil olarak kullanılamaz.
Kaynak olarak verilen başka bir rivayette de Suyûtî, Ruya olmasına binaen değerlendirmeye bile almamıştır. Ama gelin görün ki tefsire kaynak olarak koyulmuş!?
Netice olarak, Şarlatan Cübbeli Ahmed riyasetinde hazırlanan bu uydurma tefsirde âlimlerin görüşleri kırpılarak aktarmalarda bulunulmuş ve yine asla kabul edilemeyecek rivâyetler kaynak alınarak câhil insanlara kaynakmış gibi yutturulmaya çalışılmaktadır. Bu karakteristik vasıfların hiçbirisi ilmi namus kavramına uymamaktadır!! Alıntı.
Son düzenleme: