Kur’an’ın içeriğini kavrayıp bilgiyle donanmak bizlere kalan nebevî mirastır. Kur’an öğrenmeyi Hz. Peygamberin mirası olarak algılayan bir zihniyetin, öğrenme işinde birbiriyle yarışa gireceği kaçınılmazdır. Konuyla ilgili şöyle bir örnek verilir: Ebû Hureyre; “Ey Pazar halkı! Sizi alıkoyan nedir?” onlar; “Bu sözünü ettiğin nedir?” dediler.
O da, “Hz. Peygamberin mirası paylaştırılıyor, siz hala buradasınız! Gidip ondan payınızı almalı değil misiniz?” karşılığını verdi. Onlar “Nerede?” diye sordular.
O da “Mescidde” dedi. Pazar halkı süratle mescide gitti. O, orada bekledi. Onlar dönüşte, paylaşılan bir şey olmadığını söylediklerinde, Ebû Hureyre; “Mescidde kimseyi görmediniz mi?” dedi.
Onlar: “Orada, namaz kılan, Kur’an okuyan, helal ve haramı müzakere eden guruplar gördük” dediler. Bunun üzerine Ebû Hureyre; “Vah size, işte bu efendimiz Hz. Muhammed’in mirasıdır” dedi.[1]
Sahâbe, bu mirastan; Kur’an öğreniminden ve onu anlamaktan almış oldukları nasip oranında birbirlerine karşı üstünlük kazanıyorlardı.
[2]
[1] Kettanî, et-Terâtibu’l-İdariyye, III, 144.
[2] Zerkanî, el-Menâhil, I, 241.
Prof Mehmet Sürmeli hoca.
O da, “Hz. Peygamberin mirası paylaştırılıyor, siz hala buradasınız! Gidip ondan payınızı almalı değil misiniz?” karşılığını verdi. Onlar “Nerede?” diye sordular.
O da “Mescidde” dedi. Pazar halkı süratle mescide gitti. O, orada bekledi. Onlar dönüşte, paylaşılan bir şey olmadığını söylediklerinde, Ebû Hureyre; “Mescidde kimseyi görmediniz mi?” dedi.
Onlar: “Orada, namaz kılan, Kur’an okuyan, helal ve haramı müzakere eden guruplar gördük” dediler. Bunun üzerine Ebû Hureyre; “Vah size, işte bu efendimiz Hz. Muhammed’in mirasıdır” dedi.[1]
Sahâbe, bu mirastan; Kur’an öğreniminden ve onu anlamaktan almış oldukları nasip oranında birbirlerine karşı üstünlük kazanıyorlardı.
[2]
[1] Kettanî, et-Terâtibu’l-İdariyye, III, 144.
[2] Zerkanî, el-Menâhil, I, 241.
Prof Mehmet Sürmeli hoca.