Uzun bir hadis ama okumaya o kadar değer ki.. İlk okuduğumda hayretler içinde kalmış ve bir kaç gün etkisinden çıkamamıştım o kadar güzel ki.
Said bin el-Müseyyeb (r.a)’den;
“Bir gün Ebu Hureyre’ye rastladım. Bana:
- Allah’tan beni ve seni cennet çarşılarında beraber kılmasını isterim, dedi. Ben:
- Cennette çarşı var mı? diye sordum. O da:
- Rasulullah (s.a.v) bana şu haberi vermiştir:
“Cennet ehli cennete girdikleri zaman amellerinin çokluk derecesine göre makamlarına yerleşirler. Sonra dünya günlerinden Cuma günü kadar bir süre onlara izin verilir de, Allah’ı ziyaret ederler. Allah onlar için Arş’ını açar ve cennet bahçelerinden bir bahçede onlara görünür. Cennet halkı için nurdan koltuklar, inciden koltuklar, yakuttan koltuklar, zebercedden koltuklar, altından koltuklar ve gümüşten koltuklar konulur. Cennet ehlinin makam yönünden en aşağı derecede olanları ise misk ve kafur yığılmış tepecikler üzerinde otururlar. Bunlar koltuklarda oturanların kendilerinden daha üst derecede olduklarını düşünmezler. Ben:
- Ey Allah’ın Rasulü! Cennette Rabbimizi görecek miyiz? diye sordum. O:
- Evet! Güneşi veya dolunay gecesinde ayı görme konusunda bir endişeniz var mı? buyurdu. Biz:
- Hayır, onları açıkça görürüz, dedik. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
- İşte bunun gibi Rabbinizi görme konusunda bir endişeniz olmayacak. Ve orada bulunan herkesle Allah konuşacaktır. Hatta Allah birine:
- Ey falan! Şöyle şöyle yaptığın günü hatırlıyor musun? diye soracak. Adam da:
- Ey Rabbim! Sen beni bağışlamadın mı? diyecek. Allah da:
- Evet, bağışladım. Sen şu mertebene sadece benim bağışımın bolluğuyla ulaştın, buyuracaktır.
Cennet ehli bu durumdayken üzerlerini bir bulut kaplayacak. Ve o ana kadar hiç duymadıkları güzel bir koku yağdırmaya başlayacak. Sonra Allah onlara:
- Sizin için hazırlamış olduğum nimetlere gidin. Canınızın istediği, arzuladığınız her şeyi alın, buyuracaktır. (Rasulullah (s.a.v) şöyle devam etti
- Bunun üzerine meleklerin kuşattığı bir çarşıya varacağız. Hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiç kimsenin hayal dahi edemediği şeyler o çarşıda bulunur. O çarşıda ne bir şey satılır nede bir şey satın alınır. Arzuladığımız şeyler bizim için köşklerimize nakledilir. Cennet halkı birbirlerini o çarşıda görürler. Yüksek makam sahibi bir kişiyle, daha alt makamdaki bir kimse karşılaşırlar. Makamı daha düşük olan kimse diğerinin üstündeki elbiseyi beğenir. Bu düşünce belirdiği anda kendi üzerindeki elbise gözüne beğendiği elbiseden daha güzel görünür. Bunun sebebi de cennette hiçbir kimsenin üzülmemesi içindir.
Sonra çarşıdan köşklerimize döneceğiz. Eşlerimiz bizi karşılayarak:
- Merhaba! Hoş geldiniz. Allah’a yemin olsun ki, bizden ayrıldığınızdan beri güzelliğinize güzellik katılmış, kokunuz daha da güzelleşmiş, derler.
Biz de: Bugün biz Rabbimiz olan Cebbar’ı ziyaret ettik, onun bulunduğu mecliste oturduk. Şu gördüğünüzden daha üstün bir güzellik ve daha güzel bir kokuyla dönmeyi hak ediyoruz, diyeceğiz.”
İbni Mace/Kitabu’z-Zühd 4336.14