Âleykum selam we rahmetullahi we berakatuh;
Hanefî Mezhebine Göre :
Bir mahallenin mescidinde ezan ve kametle birlikte cemaatin tekrarlanması mekruhdur Ancak böyle bir mahalle mescidinde, o mahallenin halkından olmayan seferî bir topluluk cemaatle namaz kılmışlarsa, yahud o mahallenin sakinleri ezanı sessizce okuyarak kılmışlarsa yahud mahalle halkı cemaati ezan ve kametsiz tekrarlamışlarsa yahud bu, yol üzerinde bulunan bir mescid ise yahud dâimî imam ve muezzini bulunmayan, insanların ayn ayn namaz kıldığı bir mescid ise o takdirde cemaatin tekrarında kerahet yoktur. En faziletlisi, her cemaatin kendi başına ezan ve kamet getirerek namaz kılmalarıdır.
Mahalle mescidinden maksad, belli bir imamı ve belli bir cemaati bulunan mescid demektir. Böyle bir mescidde kerahet, ezan tekrarlandığı zaman söz konusu olur. Bir topluluk mahallenin mescidinde ezansız olarak cemaatle namaz kılacak olursa bu mubahdır. Fakat Hanefîlerde zâhiru'r-rivayete göre, bunu yapmak mekruhdur. Yine Hanefîlere göre, bazı mescidlerde bir kaç imam ve değişik cemaatlerle düzenli olarak namaz kılmak mekruhdur.
Hanefi'lerin bu meselede dayandıkları delil şudur:
Peygamber (a.s.) bir topluluğu sulh etmek için çıkmıştı. Daha sonra mescide döndüğünde mescid halkı cemaatle namaz kılmıştı. Bunun üzerine evine döndü ve ailesini toplayarak namaz kıldırdı."
Eğer bir mescidde cemaatin tekrarlanması câiz olacak olsaydı evinde namaz kılmayı mescidde cemaatle kılmaya tercih etmezdi. Bu durum aynı zamanda cemaatlerin çoğalmasına sebebdir. Bir mescidde cemaatlerin tekrarlanması kerahatsiz olarak mubah görülecek olursa insanlar bir araya gelemezler ve cemaatler dağılır. Çünkü halk nasıl olsa cemaat sevabını kaçırmadığım bilir ve ona göre gevşek davranır.
Yol kenarlarında inşa edilen mescidlere gelince: Burada cemaatle namaz kılma konusunda bütün insanlar eşittir. Belli bir guruba tahsis edilmiş değillerdir. Buna göre, yollar üzerinde inşa edilmiş bulunan ne imamı, ne de belirli bir cemaati bulunmayan mescitlerde cemaatlerin tekrarlanması mekruh değildir. (ed-Durrul-Muhtâr, C. 1, sf: 516)
Mâlikî Mezhebine Göre:
Devamlı imamı bulunan mescidlerde cemaatle namazın tekrarlanması mekruhdur. Bunun gibi, aslî imamdan önce, her hangi bir topluluğun mescide gelerek cemaatle namaz kılması da mekruhdur. Yine daimî imamın cemaati namaz kılarken aynı mescidde başka bir cemaat kurmak haramdır. Malikîlerce bu konuda şöyle bir kaide vardır: Daimî imamla birlikte cemaatle namaza durulduğunda ister farz ister nafile olsun, ister yalnız başına ister cemaatle olsun, başka bir namaza durulması câiz değildir. Bir kimse dâimî imamla birlikte namaz kıldıktan sonra o durumda imamı kötülemeye sebeb olmaması için o kimsenin mescidden çıkması lazımdır. Bir cemaat mescide girseler ve daimî imamın namazı kıldırdığını görseler, mescidin dışında cemaatle namaz kılmaları onlar için mendub olur. Ancak üç mescid bu hükmün dışındadır: Bunlar da Mescid-i Haram, Mescidi Nebevî ve Mescid-i Aksa'dır. Bu üç mescide girenler namazlarını yalnız başına kılarlar. Çünkü bu mescidlerin içinde tek başına namaz kılmak, dışarıda cemaatle namaz kılmaktan daha faziletlidir.
Bir mescidin bir kaç daimî imamı bulunsa ve bu imamlar, peş peşe aynı vakte ait namazı cemaatle kıldırsalar, tercih edilen görüşe göre, bu mekruhdur. Bir vakit içinde bir kaç cemaat yapmak da mekruhdur. Çünkü bu durum karışıklığa sebeb olur. Daimî imamı bulunmayan mescidlerde cemaatlerin tekrarlanması mekruh değildir. (eş Şerhu's-Sağîr, C. 1, Sf: 432, 442 vd)
Şafii Mezhebine Göre:
Dâimî imamın izni olmaksızın bir mescidde cemaatle namaz kılmak mutlak olarak mekruhdur. Bu cemaatle namaz ister imamdan önce kılınsın, ister sonra kılınsın, ister aynı anda kılınsın hüküm değişmez. İnsanların gelip geçtiği yollar üzerinde yapılmış mescidlerde yahud pazarda yahud dâimî imamı bulunmayan mescidlerde yahud imamı bulunduğu hâlde cemaatin tamamını almayacak derecede dar olan mescidlerde yahud vaktin çıkmasından korkulan mescidlerde cemaati tekrarlamak mekruh değildir. Çünkü bu gibi durumlarda cemaatin tekrarlanması hileye başvurmak manasına hamledilemez. (Mugni'l-Muhtâc, C. 1, Sf: 234; el-Muhezzeb, C. 1, Sf: 95)
Hanbeli Mezhebine Göre:
Daimî imamın izni olmaksızın imamdan önce her hangi bir şekilde cemaatle namaz kılmak haramdır. Çünkü o imam ev sahibi yerindedir. Cemaatle namazı kıldırmak onun hakkıdır. Çünkü Peygamber (a.s.) şöyle buyuruyor: "Bir kimse bir kimsenin evinde iken izni olmaksızın, ona imamlık yapmasın."
(Ebu Dâvud Ebu Hurayra'dan, O da Peygamber'den şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Allah'a ve âhirat gününe inanan kimse için, imamlarının izni olmaksızın bir cemaate imam olması helâl olmaz. Eğer Öyle yaparsa, onlara hainlik etmiş olar. Onları zikretmeksizin sadece kendi nefsi için dua etmesin." (Neylu'l-Evtâr, C. III, 159)
Aynı zamanda bu durum cemaatin imamdan nefret etmesine sebeb olur. Bunun gibi, imam namaz kıldırırken başka bir cemaat kurmak da haramdır. Her iki durumda namaz sahih değildir. Buna göre, dâimî imamın izni ile bir mescidde cemaatle namaz kılmak haram ve mekruh değildir. Çünkü verilme durumunda izin verilen kişi asıl imamın vekili olur. Her hangi bir Özür sebebiyle dâimî imamın gecikmesi yahud imamın gelmediğinin sanılması veya geldiği sanılsa bile imamın bulunmadığı zamanlarda namaz kıldırması mekruh olmayan bir kimsenin bulunması hâllerinde de yine haramlık ve kerahet mevzu bahis değildir.
Vazifeli imam namazı kıldırdıktan sonra, başka bir imamın imamlığında cemaatin tekrarlanması da mekruh değildir. Ancak, Mekke ve Medine mescidleri bundan haricdir. Bu iki mescidde cemaatin tekrarlanması mekruhdur. Bunun sebebi cemaatin çoğalmasını teşvik etmektir. Taki insanlar başka bir cemaat yapma imkânı olunca, bu iki mescidde cemaatle namaz kılma konusunda gevşeklik göstermesinler. Cemaate katılamama durumu, ancak uyku ve benzeri özürlere bağlıdır. Bu şekilde cemaati kaçıranların bu iki mescidde cemaatı iade etmeleri mekruh değildir. (Keşşafu'l-Kınâ', C. 1, Sf: 536 - 539; el-Muğnî, C. 1, Sf: 180)
Mezheblerde farklı görüşler olmakla beraber, Mekke ve Medine mescidlerinde, aynı namazı birkaç vazifeli imamın kıldırması mekruhdur. Çünkü geride kalan imam ve cemaat vaktin ilk cûzlerinde namaz kılma faziletini ve kalabalık bir cemaatle namaz kılma fırsatını kaçırırlar.
Aynı namazda insanlara iki kere imam olmak suretiyle bir imamın bir namazı iki kere tekrar etmesi mekruhdur. Meselâ, bu namazlardan ilkini farza, diğerini de başka bir kaza namazına yahud başka bir namaza niyet etmek suretiyle iade etmek mekruhdur. Bütün muctehidler böyle yapmanın bidat ve mekruh olduğu hususunda ittifak etmişlerdir. (Vehbe Zuhayli, İslam Fıkhı, C. 2, Sf: 281 - 283)