“Mübarek” isminde genç ve fakir birisi, bir adamın
bahçesinde çalışmaya başlamış... İki ay kadar bir zaman geçtikten sonra bir gün bahçe sahibi bakıp sormak için yanına gelmiş.
Mübarek‘le bir müddet konuştuktan sonra ondan tatlı bir nar getirmesini istemiş. O da gidip bir ağaçtan kopararak narı getirmiş. Bahçe sahibi narın ekşi olduğunu tadınca:
―Ben senden tatlısını istedim, sen ise bana ekşi getirdin, demiş.
Mübarek gidip bu sefer başka bir ağaçtan koparıp getirmiş. Ancak adam tatmış ki nar yine ekşi! Bunun üzerine
kızarak:
―İki ay geçti, sen hâlâ tatlıyı ekşiden ayırt edemiyorsun, diyerek onu azarlamış.
Mübarek demiş ki:
―Ben iki aydan beri bahçeden hiçbir şey yemedim ki!
Adam:
―Nasıl yani? İki aydan beri çalışıyorsun hiç nar yemedin mi, demiş.
Mübarek de şöyle söylemiş:
―Seninle sadece bu bahçeye bakmak üzere anlaştık,
bundan ayrı olarak yemem için bana izin vermedin.
Bahçe sahibi bu durum karşısında şaşırmış. Mübarek‘in lemanete karşı olan bu titizliğini görünce yanındaki kıymeti artmış…
Bahçe sahibinin bir kızı varmış ve isteyeni çokmuş.
Mübarek‘e sormuş:
―Sence bu kızı kimle evlendireyim.
O da şöyle cevap vermiş:
―Cahiliyye ehli soydan, Yahudiler maldan, Hıristiyanlar güzellikten ötürü evlendirirlerdi. Bu ümmet ise dinden
ötürü evlendirir.
Bu akıllıca ve hikmetli cevap karşısında Mübarek gözünde daha da büyümüş. Ve bahçe sahibi eve gidip hanımına:
―Bu kıza Mübarek‘ten başkasını uygun görmüyorum,
demiş.
Ve kızını Mübarek‘le evlendirmiş. Onlara büyük bir
miktar da para vermiş.
İşte bu evlilikten “Abdullah İbn-i Mübarek” dünyaya
gelmiş.
Allah ona ve babasına rahmet etsin.
bahçesinde çalışmaya başlamış... İki ay kadar bir zaman geçtikten sonra bir gün bahçe sahibi bakıp sormak için yanına gelmiş.
Mübarek‘le bir müddet konuştuktan sonra ondan tatlı bir nar getirmesini istemiş. O da gidip bir ağaçtan kopararak narı getirmiş. Bahçe sahibi narın ekşi olduğunu tadınca:
―Ben senden tatlısını istedim, sen ise bana ekşi getirdin, demiş.
Mübarek gidip bu sefer başka bir ağaçtan koparıp getirmiş. Ancak adam tatmış ki nar yine ekşi! Bunun üzerine
kızarak:
―İki ay geçti, sen hâlâ tatlıyı ekşiden ayırt edemiyorsun, diyerek onu azarlamış.
Mübarek demiş ki:
―Ben iki aydan beri bahçeden hiçbir şey yemedim ki!
Adam:
―Nasıl yani? İki aydan beri çalışıyorsun hiç nar yemedin mi, demiş.
Mübarek de şöyle söylemiş:
―Seninle sadece bu bahçeye bakmak üzere anlaştık,
bundan ayrı olarak yemem için bana izin vermedin.
Bahçe sahibi bu durum karşısında şaşırmış. Mübarek‘in lemanete karşı olan bu titizliğini görünce yanındaki kıymeti artmış…
Bahçe sahibinin bir kızı varmış ve isteyeni çokmuş.
Mübarek‘e sormuş:
―Sence bu kızı kimle evlendireyim.
O da şöyle cevap vermiş:
―Cahiliyye ehli soydan, Yahudiler maldan, Hıristiyanlar güzellikten ötürü evlendirirlerdi. Bu ümmet ise dinden
ötürü evlendirir.
Bu akıllıca ve hikmetli cevap karşısında Mübarek gözünde daha da büyümüş. Ve bahçe sahibi eve gidip hanımına:
―Bu kıza Mübarek‘ten başkasını uygun görmüyorum,
demiş.
Ve kızını Mübarek‘le evlendirmiş. Onlara büyük bir
miktar da para vermiş.
İşte bu evlilikten “Abdullah İbn-i Mübarek” dünyaya
gelmiş.
Allah ona ve babasına rahmet etsin.